ON POSTA Kadıköyde Hıılıalıkık Bir Deline Var Yazan ; Hatice Hatıp y a Ve ÖRRE künldu dîğııln!n ıımndı koca- man bir çuval Bu çuval mütemadiyan kımıl- Diünkü Kısmın Hulâsası ; EKandri Bey ailesinin dört çocuğu >owardır. En büyükleri Ömer, mimar- dır. Ve annosinin arzu ettiği gibi zengin bit izdivag peşindedir. İkinel oğulları Faltin ailenin bütün zengin İzdivaç emellerini boşa çıkarmış ve mühoendis diplamasını alır alk- maz sevdigi bir kızla evlenerek Anadoluda çalışmıya gitmişti. O- nua küçüğü olan Handaan da Nseyi — bitirince Arkeoloji — tahell etmek —üzere — Berlin — Üniver- sitesine — yollanmıştı. —Ânnelerinin bütün ümidi Kâmrandadır. Kâmranı seven All Vamık isminde zengin bir çocuk vardır.. Amma Kümran © çocuğa ehemmiyet vermemek- tedir. O Moda - Kalamış denis ya- rışlarından sonra birinci defa takdim oluaduğu Osman Feyziyi sevmeke tedir. Gece evine yelmiş sıcaktan ve onu tanımaktan duyduğu heye- candan, uykusu —kaçmış, Moda Çayınna bakan balkonuna çıkmıştır. halde bu, büyücek bir araba, belki de bir kamyondul. * Evet bir kamyondu. Çünkü bu ses git gide yaklaşmışlı ve nihayet büyücek bir kamyonun kendi evlerinin otuz metre iler- sinde durduğunu Kâmran gör- müştü, Gecenin bu snatinde bu kamyonun burada ne işi vardı? Belki civar komşulardan biri Istan- bul tarafına makledecekti, ertesi sabahki araba vapuruna yüklerini götürmek İçin şimdiden gelmiş bir kamyondu. Kâmran bu saatte bu kam- yonun no aradığını merak - ettiği için eğildi ve baktı. Evvelâ — kamyandan — upuzun boylu biri atladı. Beyaz veya açık renk bir pantalon giyiyordu. Bulutlu gecenin alaca karanlığım da tzerinde jaket olmadığı seçi- liyordu. Kamyondan atlayışma bakılırsa çevik ve genç bir insan- di. Beyaz adam kamyona elini uzatarak — kamyondan inen bir başka insana yardım etil Bu inen orta boylu bir Insandı. ve üzerinde cübbe gibi birşey vardı. başında da uzaktan garüş şekil bir kavuga benzeye acaip bir sorpuş bulunuyordu. Bu adamı takip eden Üçüncü şahıs da açık renk giyiyordu. Bu adam kısa boylu idi. Ve şişmandı. Kâmran bunları daha iyi gör- mek için bir az sarktı. Fakat tam bu anda ayı saran bulutlar ortalığı tamamile karattılar ve oular da gözden kayboldular. Bulatların tekrar açılması pek uzun sürme- di. Bulutlar tekrar açıldığı zaman uzun boylu adam, adımlarile yeri ölçer gibi sahlle doğru ilerliyor: kenarına idi. Bunu gören Kâmranda teces- sös khissi birdenbire fazlalaştı ve havanın bütün sıcaklığına rağımen omuzlarında Ürpermeler — dolaştı bir çuvallı bu kafile gecenin bu saatinde Moda çayırında ne ar yordu. ( Arkası var ) Yenilmiş San'at Adamları ( Baştarafı 5 inel yüzde ) çokluğa yeyilmiş ve bu yenilmeği hakh bulmuş kimselerdir. Hayır, san'at adamı eserinin yalmız birkaç, yahut — birkaç yüz kişi tarafmdan — anlaşılıp beğenilmesine — yazı — olmamalı, herkesi kendine çekmek iste- melidir. Onun iİşi bir oyun değil, hak ve güzellik yolunda açılmış bir savaştır. Herkesi kene dine çekmek için, herkesin zev- kine, istediğine uysun demiyorum: Bu, çekmek değil, çekilmek olur. Fakat herkesin dilinden kaçması, anlaşılmamak isteği ile çalışması da — lâzimgelmez. — Dostoyevski gerek İnsanlıkça, gerek sanatça bir. Oscar Wilde'den kat kat Ostündür; © da çokluğun zevkine, buyruğuna — boyun — eğmemiştir, onun derinliğini, inceliğini anlayan da çok yoktur. ( “Salome,, çabuk bayağılaştı, “ Karamazof kardeş- ler,, günden güne asilleşiyor ). Ama © herkes için çalışmış, “ beni üç beş kişi anlar, ben de bununla öğünürüm,, deyip Insan- » < Başını arkaya attı. kollarını çarmıha gerilmiş gibi açtı, uzak- tan, ta uzaktan mahrem bir fımıltıyı andıran bir ses — işitmişti. Ufukta denizin üzerinde âşık bir elin okşayışı gibi dolaşan hafif bir ruzgâr çıkmıştı ve ufuktaki sular haflfce kırışmıştı. Sonra dalgalar dalgalara bu serin ok- — gayişin, titreyişini vererek sahile kadar yaklaş!'ılar... g Kumlarda ve kayalarda su — ırpıntısının hafif —sesi — vardı. |Sonra ağaçların tozlu yaprakları bıgı:dıyuık Ürperdiler ve daha onara Aşık nefesi kadar ılık bir Üzgâr genç kızın geceliğini dak ga'andırdı : — Oh rüzgür. Çok şükür Şüzgâr çıkıyor.. Diye — düşündü. siz tablatte birdenbire peyda lın hışırti ve fisıltı devam edi- Üyordu. du. Birdenbire tâ donix hığa küsmeye, kendini ) Ufuktan rüzgür tıpkı iyi bir | Ç C rün ği beğenmeye, habor gibi gelmişti ve şimdi onu Bakml -;;l:il“d-uıdı. a :)’ı:'. —h.lııııyı kalkışma- mış olan Kâmranın bu manzara büsbütün merakımı tahrik etmiş ve biüsbiltün ııylnıııııu kaçırmıştı. ” rnı rüzgür takip ediyordu. Kâm- van kollarını daha fazla.. daha la açarken : | — Amma da vücudümü yak- âııııı-ı Dıı-dııı-uıao— Karısını Başka- sının Kolunda Görünce ... ( Baştarafı 1 inol yüzde ) met de sabaha karşı yakayı ele veriyor. Mehmet hâdiseyi şöyle Muayyen ııhyı ölçere benze- yen birdenbire tam deniz kenarında tevakkuf etti... Öteki- ler ona yaklaştılar ve bir. şeyler konuştular ve sonradan şişman- larını orada adeta böbetçi bı- Rüzgür gitıldı Hddetleni- İyordul.. ne oluyordua ! Fırtına mi caktıl.. Sahili döğen suların esi her gelişte perde perde Şükceliyordu. rakarak geri döndüler. anlatıyor: t Genç kiz. bütüm bu seslerin Şimdi kamyona yıklıgıııı.lııı. Ha ç_ı:ns;:' 'h'" "':L '..O:d:: rasından bir uğultu, Gdeta bir | dı. Belli bir şey söylemiş olacak- KM ğ eini Ço ğ lardı. Kamyondan iki- kişi daha ind€ Bunların ikisi de fevkalâde | Sotra aramıza — soğuklük. girdi. O, tütün mağasına devama baş- ladı. Tütün mağuzaları kadınlar için bir yaradır. Kadınlar eninde sonunda kötü yollara dökülüyor. Benim karım da böyle -oldu, Tü- tüne giderken Zeybek Mehmet adında birile tanıştı — ve onunla alâka peyda etti. Iki çocukla bir kadının yaban- cı erkeklerle konuşması benl üzü- yer, yüreğimi parçalıyordu. Çok ııvlyoıinı onu... Bütün ihtarla- bu yabancı ile şeyler alarak sırtlarına yükledi- ler. Önde cübbeli adam arkada omuzlarına bir şeyler yüklemiş olan iki insan bir kafile halinde ilerlemiye başlamışlardı. Kâmran gitgide artan bir merakla onların evlerine — yaklaşmalarını myıh Kâmran — kendini göstermemek — için balkona çö- Şimdi demir parmaklıkların arasından onlara bakmakta devem ediyordu. Öndeki adam galiba bir. papazdı. Üzerinde ortodoks ruhbanına mahsus bir klsve ve başında yie ortodaks ruhbanına mahsus bir serpuş vardı. Onun arkasındaki adam uzak- tan seçmiş olğuğu gibi kolları sıvalı bir beyaz gömlekle bir pentalon giylyordu. Arkadan ge- lenlerin giydikleri işçi gömlekleri idi. İşçi gömleği giyen bu iki insanın birinin omuzunda uçları —| ne binmiş cengâverlere benzeyen | gekiller siyah buluttan aslanların peşinden gidiyor, daha arkada korkunç ejderhalar ve en arkada — da upüzün boyunlu bir deve sür- “atle aya hücum etmekte idiler... — Kâmran kendi kendine: — Bu ses ye sesi? Diye sordu ve sonra eğilerek — Moda çayırına doğru baktı.. Ve ıece;l dinledi. Hayır bu ses — ç denizden geliyordu. Bu, uzaktan gelen bir. otomebilin sesi idi. Kimsesiz sokaklardan geçiyor ve Pa toniluni! Mt Ask n vardı. Gözlerim karardı, ne yap- tığımı bilmiyorum... — Onu vur- muşum. — AÂd. Bil. Kayıpı Yeşilköy Tayyare maki- nit mektebinden 1928 — senesinda almış olduğum tasdiknameyi kaybet- tim. Yenisini çıkaracağımdan eakisinia bükmü yoktur. — — (402) damakta — ve hareket etmekte Papaslı, kazmalı, kürekli ve canlı Ytt kekermeseam c n rrkse ereseeea e y rercerKer BAA Yerrrme Yemmuz Z6 Süt Moulosi Nasıl Hallolunabılir? Mandıradan B Başlayarak Sizinle Gezinti Yapalım Ç Baştarafı 1 inci yüzde | ı 25 Ilra Için mi mahkemeye vere- rından çok daha sevimli olan | ceksin | bayan “Yıldız,, çorbasımı içe dur- Arabkirli elgarasını tazeliye- san, biz mandra sahibile konu- | rek göldü: ye şuyoruz. Arapkirli Mehmet: — Senin hesakım da bu — Ben, diyor, bu işe 17 ya- | borçlunun cevabına benziyor. ganda başladım. 36 senelik sütçü | — Onları — dinlerken — kendimi 25 senelik te mal sahibiyim! | parmakla gösterilen İ Bugün altmıştan fazla İneğim var. Fakat buna rağmen de kazancım güğümünden — başka — sermaysi olmıyan bir süt satıcısından pek fazla değildir. Bugün iyi bir inek 200 lira- dan aşağıya satın alınamaz. Şu hakir, fakir gördüğünüz ve mam dıra diyip geçtiğiniz ahırın İçin deki ineklerin tutarı onbin liradan fazladır. Bu buhranlı xamanda bu büyük sermaye sayılıyor. Hava- dan, sudan geçinenlerin haddi hesabı yok. Halbuki ben bu mandıraya on bin liradan farla para ve sağdığım sütlerden faz- la da ter döktüğüm halde hesa- bırain iki yakasımı bir araya ge- tiremiyorum! — İyi bir inek ne kadar süt bahtiyar zenginlerden biri sandım. Fakat sen gel bir de bana sor. Evvelâ ben sütün kilosunu 15 ten değil 8 kuruştan veririm, sonra her imek 15 kilo süt vermez. Daha soura İneklerin çütten tamamen kesildikleri geniş bir zaman var- dır. Yani bir inek Üstüste bir sene içinde ya Üç ay, ya dürt ay süt verir. Fakat buna karşılık Üç dört gün açlığa dayanmaz ve çırak, ben ve benim çocuğum da beslenecek. Hesabımı bunları gözönünde tutarak doğrultursan, halimden şikâzetimi hakaız bulmaasın ! düğünüz bekçi köpekler, on tane çoluğum verir günde? Eylee — karışan bu hesaba — On altı ile yirmi okka İnanmadığımı, avucuna — cadaka OrASle.. koyup uzaklaşmamakla gösterdim Karşılıklı Bir Hesap ve asıl istediklerimi anlamak Arapgirli Mehmedin bedbin maksadile — sorgularımın — şeklini sözlerini tekzip için bir hesap yaptım: — Sen südü satıcıya 15 ten verirsin. Hem de okkasımı değil kilosunu. Mehmet itiraz edecek oldu: — Dur, dedim, ben hesabımı tamamlıyayım da, sonra cevabını verirsin... Altmiş tane İneğin var. Her birinden asgarl ve vasati 15 okka süt alırsın. Bu 900 okka süt eder, Dokuz yüz okka! süt 1150 küsür kilo tutar. Döküleni, sa- çılanı hesaba katalım ve bin ytiz kilo diyelim. Bin yüz kilo süt, ki- Tosu on beş kuruştan 16500 ku- kuruş eder. içine günde 165 lira giren bu mandranın masrafı gelirinden de fazla midirki - sen halinden değiştirdim : — Sance bu süt işinin, siüt derdinia asıl memulleri kimlerdir? Arapkirli sütçü : — Anlatırım amma, yazamarz- sınız! dedi. Ve yazamıyacağımı vehmaettiği çok dikkate değer cevaplarını vermeden Öönce beni, sağılmıya başlayan — inekleri — seyretmeye çağırdı 1 — Benim, dedi, bütün sağ- maçlarım — İşlerinin — eblidirler.. Meselâ şu karşıdan gelen Ali, Türkiyenin en süratle İnek sağan adamıdır, diyebilirim. Bir saatin dertleniyorsun? Sağmaçların ellerinde yara, bere, Hesap sökmeyince hattâ ufak bir sivilce görsem z Arapkirli, hesabıma | kopıdışarı ederim. evvelâ uzun bir kahkahayla, son« nükteli bir hikâyeyle cevap verdi: — Herifin birisinin bir ahba- Ve sağım zamanlarında baş- larmda durur, hepsinin ılloı'lıl gicir göcir yıkatırım | yıkadılar. Ve memelere sarıldılar. Temiz kovalara boşalan sütlerin sesi, Çinko lsiüne yağmur ya- gışımı andırıyor. Bir mandırada, dünyanın en kaz H benili sevimli hayvanları olan ineklerin Z & Tei sağılışı, muhakkak ki zevkine :;b:?_ ea Hza tuteyar güç kanılır seyirlerden. Beriki xavallı ümitle Arapkirli Mehmet, sağmaçlara dik etmiş v —a habire talimat yağdırıyor: — Evet! — *“Tosun,, un bı.ıı** tut! Borçlu cevap vermiş: — Yıldızın boynunu kaşıl — Âlâ.,. bu paranın (100) li> — " Bakire ,, yi fazla zorla- mayın!, L:rf_— ay sonra verirsem ne Ve e — 2001 ü Kü — Geri kalanın yarısın Hüaebet Rufediyeti T p ay Sonra Ödersem ne kalır? Belediye bahçesinde — 100 lira... :Cııılııl.:lî: — Üç ay sonra 75 lira daba | İ 1"m|ıı a selki versem saat 21 de — 25 llra kalır! ' İT Bu son cevaptan sonra borç- 'ııu KK Dğ â". U lu isyanla doğrulmuş : H[ !* — E be birader, bu kadar 't W Operet 3 Pasde