8 Sayfa ! ' Ziraat Bilgisi (*) ı Bağlarda Silkmenin Sebep Ve Çareleri he dÜY e Gebzede bay Küşife : Kuvvetli yetişen omca çeşitle- rinde yve hele çavuş bağla- rında, bağcıyı en çok dü- şündüren bir şey de silkme koku- sudur. Mevsim başında bereketli bir doğuşa bakarak “bu yıl gös- terişli ve iri salkımlarla artık t- zilm alacağım,, diye sayıklayıp ta yıl sonunda bu umunun suya düş- tüğünü görmek bağcının elbette canını sıkar. Onun İçin çavuş bağlarında çiçek doğuşu kadar tane tutuşu da belli başlı istek- lerdendir. Gezdiğim çavuş bağlarının ço- ğgunda silkmeden şikâyetler duy- düm, Hele kimi senelerin silkme- ye çok elverişli geçişi bu tasayı ertesi yıl daha çok büyütmektedir. Gerçekten düşünülürse ( silkme ) çavuş bağlarının hatırı sayılır bir huyudur. Onnn önüne geçebilmek için sebeblerini çok ince bir göz- den geçirmek, ve çarelerini de eksiksiz başarmak lazımdır : 1 — Bilirsiniz ki bütün nebat- &rda meyvanın tutması çiçeğin çift- Teşmesine bağlıdır. Bunun için de çiçeklerin içindeki erkek parça ile dişi parçanin birbirlerile bu- luşması gerektir. Eğer erkek ve dişi parçaların İş görecek kısım- ları birbirine ulaşamazsa o çi- çek de doğduğu gibi — ölür, gider. İşte o zamanda da böyle bir hal clunca © omca silkmiş olur. Demek ki (silkme; her ne sebeple olursa olsun — çiftleşeme- yen bir çiçeğin meyva tutamayıp düşmesidir| üzüm nebatında çi- çekler salkımın üzerindedir. Her taneyi tutan sapçiklar önceden, birer çiçek taşır. Bu çiçeklerin içinde bir dişi parça İle birçok erkek parçacıklar vardır. Hepai- nin Üstünüde yumurta kabuğu gibi saran bir kılıf vardır. Bu kılıf mevsiminde dibinden çatla- yarak bir şemsiye gibi açılır. Altında kalan erkeğin tozları bu- lundukları topuzların — içinden çı- kıp münasip bir fırsatta dişi ile işlerini görürler. O zaman o sap- cık Üzerinde de bir tane üzüm sallanır, 2 — Ancak, çavuş gibi azgın büyüyen Üzüm çeşitlerinde erke- ğgin parçası daima önceden ergen- leşip henüz dişi kösnümeden dü- külür. Bu yüzden dişi çiçek aşı» lanamaz Eğer etrafta başka bir asmanın örkeğin tozları rTüzgâr veya böceklerle uçup Üzerine ge- lirse çiftleşir. Yoksa kısır kalıp Blker. Demek oluyor ki çavuş omcasının erkekliği kıttır. Kendi kendini aşılamaya gücü yetmeyor. Bunun — için çavuş bağlarına tam © sırada çiçek açan ve erkekliği böyle dökülmeyen ağır başlı bir başka üzüm çeşidini boğalık ola- rak dikmek görenek olmuştur. Bu boğa omcaların erkek tozları rüzgârla uçup gelerek çavuş om- calarım da aşılar. Şu halde silk- mede boğalıkların büyük rolü vardır. Onları bağın içine çok bi serpişdirilmeli, o köyün rüz- gârlarım — hesaplamalı ve çiçek mevsiminde bağda hiç gezmemeli- dir. Ataların — (bağ — çiçekte iken yılan bile gezte zarardır. ) demeleri bu çağda — çiftlemeye mani o'mak korkusundandır. Ay- rıca boğalık cinsinin de ehemmi- (Devcm 13 öncü yüzde ) Cuma günkü ıliı-x— hamızda çıkan mese- © İşnin halledilmiş şekli. BOŞ VAKİTLERİNİZDE NE Aç Gözlü Çiftçinin biri riyaziyeyo çok meraklı idi. Yetiştirdiği kazları Mısırdaki sergiye göndermezden evvel bunların arasından 25 tane seçerek birer birer tarttı. Bunla- rın her birinin arasında bir kilo fark vardı. Sergide kendisine 25 tane küçük ve dört köşe höcre- lerden mürekkep bir yer ayrıl- mıştı. Çiftçi kazlarını rtesimde görüldüğü gibi gayet ustalıkla bu höcrelere yerleştirdi. Hakemler, kazları tarttılar ve her birinin boynuna ağırlıklarını gösterir — birer levha — taktılar. Banu. gören çiftçi arkadaşlarını çağırdı ve büyük bir iftiharla kazlarını göstererek: *Bakımız - dedi, her sıradaki levhaların — Üzerindeki — adetleri sayınız. Hem sağdan sola, hem yukandan aşağı, hattâ bir köşe- İ den diğer köşeye olan sıralardaki SON POSTA —— —— —— ———T e — İnanılmıyacak Şeyler Amerikada Los Angelos Timanındaki fener bekçisinin , İçtiği su tâ San Fransisko- Amerikada James Graham ismdinde bir adam şimdiye kadar 1525 koşuya iştirak etmiş ve yalnız bu koşularda 330.000 mil mosafe katetmiştir. Amerikada bir inek ken- di başına bir liğeni şap- ka gibi başına geçirmekte ve saatlerce böyle durmaktadır. Ali, Remzi, Çetin, Necmi ve Kerim — beş genç arkadaştılar. Tartılıp ağırlıklarını anlamak - isti- yorlardı. Fakat — ellerinde topu topu bir tek kuruş vardı. Düşün- düler, taşındılar ve nihayet bir çare buldular. Ali ile Remzi teraziye bindi- ler ve kuruşu deliğe attılar. Tar- tıyı kaydettikten — sonra Remzi indi ve Çetin bindi, Çetin — indi Neecmi bindi o da indikten sonra Kerim bindi ve böylece devam ederek aralarında teşkil edebile- cekleri ayrı ayrı on çift olarak tartıldılar ve her birinde de aletin gösterdiği tartıyı kaydettiler. Her on ayrı çiftin ağırlıkları sırasile: 114, 115, 118, 121, 125, 126, 129, 122, 123, 119 kilo idi, Her — birinin ağırlığı ne idi. Hesap edebilir misiniz? adetlerin yekünu biribirinin aynı» dır ,, dedi. Seyirciler çiftçinin gösterdiği on iki sırayı da saydılar fakat bunlardan 11 nin yekünu 95 çık- tığı halde bir tanesinin yekünu 90 çıkıyordu. Çifttçi bu İşe son — derece hayret etti. Fakat bir müddet sonra bu farkın sebebini anladı. Sergi yerinin yanı başında birde zarzavatçı dükkânı vardı. Kazlar- dan beş tanesi orada duran ve her biri bir kilo gelen lahnalar- dan birer tane yemişler ve böy- lece asıl ağırlıklarına birer kilo ilâve etmişlerdi. Bu beş kazı bulabilir misiniz? —a YAPARSINIZ? Bu Meseleyi Halledin? | Mürekkeple Resim Yapmak Bir şeye kızdı- ğiniz. vakit öfke- nizi etrafınızdaki- lerden — almayınız. Hokkayı — kalemi Önünüze — çekiniz, birde kalem alınız. Kalemi mürekkebe adam akıllı — batı- rınız. ve öfkenizin bütün — kuvvetile kâğıdın Üzerine silkiniz ve katla- yınız. Biraz sonra açınca öfkenizin gittiği ve onun yerine dudakları: nızda bir tebessüm hasıl olduğu- nu göreceksiniz? Kimbilir o ya- pılmiş mürekkep lekesinden hasıl olan resim akıllara ne getirmiştir?. İşte size böyle yapılmış bir resim. Küçücük bir kızcağız, ço- raplarımı çıkarmış suyun banyo yapacak kadar ısınıp ısınmadığını deneyor. Sizde boş vaktınız da bu eğ- lenceyi tecrübe ediniz. Bu resimde yalnız suyu göz- teren çizgiler sonradan ilâve edil- miştir. Güna PAZARTESİ 30 29 NİSAN 935 Kasnm Şekeri Bilmem hangi mütefekkire s0f muşları — En iyi aile babası kimdi” Şu cevabı vermiş: İ — Kumar oynamayan! j Sorgvyu şu biçime sokm! — En kötü aile babası? — Kumar oynayan!.. Eski ahlâkçılar, alkol “kötülüklerin an derlerdi. Fi kat kumarı o anın da sayarlardı. Sürekli bir didinmı ibaret olan hayatı biraz tatlılâf tırmak, yorgun sinirleri bir nebil dinlendirmek için — “eğlencew medenl zaruretlerden sayan telâkkiler cemiyet içine kum soktu. Fakat “eğlence,, olmü? şartilel.. Ben o şarta rliayat - edili müddetçe kumarı hoş bulac kadar müsamahayı İleri götürm! tereddüt etmem. Çoluk çocuğ? nun nafakasını kısmamak, serif yesini azaltmamak, işini gücl bırakmamak, şerefine ve sıhhatif” en küçük bir toz kondi mak şartile herkes arasıra ku! oynanayabilir. Bu, medeni bir Ibif yaç gibidir. Lâkin kumar san'at halini sa ve hele miniminilerin - mekt! bir felâket olur. Dün ilk mektebe gitmek gında bulunan beş altı çocu; kaldırımlar üstünde çömelip döke döke bir şeyler yaptıklı görerek merak ottim, yanlı sokuldum, seyre daldım. Bu me” tep kaçakları, bir kutu şeker!f | me etrafında toplanmışlardı, tudan bir şekerleme alıyorlar€"| avuçlarında saklayıp biribir. gösteriyorlardı ve karşılıklı *" rakkam söyledikten sonra 1 lemenin kâğdını açıp İçinde y | sayıya bakıyorlardı. Bu sayı sinin söylediğine yakın çıkmışf| şekerlemeyi okazanıyor ve | yı öteki veriyordu. Birine sordum: — Bunun adı ne oğlum! '— Akın şekeril.. İhtiyarsız cevap verdim: — Fakat sizin elinizde oluyor yavrum, kumar, şekeri * | hir yapar. Polisisin dikkatini dilerim. — dendİnce ve kalın gösilef tutacaklerı — yere #anlimle ölçülür