Karşısında — Amerika Bir zamanlar barp sözü her dilde, her saniye dolaştn bir “vird,, olmuş tu. Bu söz, şimdi, biraz daha aZ söyleniyor amma — büsbütün dilleri- mizden / düşmüş değildir. Bunun sebebini, geçen gün, bir arkadaşı yine bu sütularda izah etli; Evvelce işin lâfı ediliyordu. Şim- di hazırlığına başlanıldı. Ki . Doğrudür. BMilletler, — biribirlerini iltiham &de ede 14f ebeliğinden bıktılar. Şimdi büyük bir inkisar ile müdafan ve icabında taarruz çarele- rini aramıya başladılar. Bu arada Birleşik Amerika — devlet'erinde de mühimce kıpırdanışlar oluyor. Ame- rikayı en çok endişeye düyşüren gey şudur t Avrupada bir harp olursa biz ne anı ? "PC:ııhııı Relsi Bay Ruzvelt'in son sön günlerde uzun uzun konferanslar aktetmi bundandır. Avrupaya za- man zaman şahsi murahhas olarak gönderip vaziyeti tetkik ettirdiği Norman Davle ile kafa kafaya vürip konuşmalarının #sebebi de budur. Amaerika, bu münasebetle ileriye hit olan vaziyetini bir. beyanname l dünyaya —ilân etmök istiyorsa da bunu, bugünlerde yapacak değildir. Bu İşi biraz geciktirecektir. Çüakü, mesele birçok arsıulusal formüllere bürünmek icap ediyor. Muamafih eğer Avrupanın vaziyeti daha xiyade tehlikeli bir hal alacak olursa, Ame- Fika AyAnından bazılarının isteklerine uyarak Reisi Cümhur Bay Ruzvelt, Amerikanın mustakbel bir Avrupa harbinde — takınacağı tavrıhareketi dünyaya ilân edecektir. Amerika bu beyat Gile bilhassa — takımacağı bitaraflığın şartlarını izah edecektir, Silreyya Avusturyada “ 1 Mayıs Viyana 28 — Bir Mayıs günü parlak bir şekilde kut!ulanacaktır. Esnaf teşekkülleri geçit resmi ya- pacak, çocuk eğlencelerine 50.000 çocuk iştirak edecektir. Sinema ve tiyatro temsillerinden 86 b.lı işaiz bedava istifade edecektir. Fakirlere 50000 porsiyon yiyecek dağıtılacaktır. — Neler almazdım ki... Şimdi, ben bu parayı ne yapayım ? bu- rada, nereye para barcarım ? Bir boğazım mı ? Gülüyordu 1 — Burada içeceğim tarhana çorbasını, — anamın evinde de içerim |.. “nl;:kldın. etrafında; yılıııılık içi boşal- duyuyordu; fakat şimdi, mışlı; - paraları, tekme vurarak '.VİAL: yapayım bunları ? Kol saatine baktı, korkdu: —- Daha saat dokuza gelme- miş.... Sabaha yakit varı. vakit var... Bir ara, yeme' düşündü, lâkin hiç iştibası yolı:ı.ı- Ondan da vazgeçti. Uyusa da, Uyumasa da, canı sıkılsa, ölse, odada — kapanıp mecburdu. . Ve bütün geceyi yalnız, Uy” kusuz geçirmek aza onu dırtacak kadar l(orkıııuyocdıı. Fıkat sabaha karşı uyuyup kalmak da İstemiyordu: — Ya erkenden geçerde, ben Oyur bulunursam l.. patlasa, kalmıya Bir Avrupa Harbi| 4 İmalpeda | Gazete Yasakları : Berlin, 28 — Volkişer Beobah- fter gazetesinde — neşredilen blr yazıda: Aalman matbuat idare- sinin katolik ve protestan mat- buatı yasak eden kararnamesi, yalnız günlük gazetelere raci olup sırf dint mahiyetteki mecmualara nit olmadığı tasrih edilmektedir. lddiaya göre, bu yeni mevduat Alman matbuatıtını, husust ve ya- hut müşterek müttefiklerin nüfu« zundan kurtaracaktır. Anonim şir- ketler bundan böyle gazete tesis edemiyeceklerdir. Her gazetenin şahsan mes'ul bir naşiri buluna- caktır. Fransız Radikalleri Sağ Ve Sol Cenahçılara Karşı Liyon, 28 — Radikal partinin lera komitesİ loplınlııı!lı. beş Mayısta yapılacak belediye seçi- mi münasebetile Heryo, bütün . cumhuriyet surları ittihada davet etmiş, Almanya hakkında da ümidini nenüz kaybetmediğini, fakat Fran- sayı bir maceraya sürüklemek te istemediğini söylemiştir. Çin Komünist Kuvvetleri Abluka Altına Alını- yorlarmış Paris, 28 — Müstemlekât ne- zaretine gelen haber'ere göre Çin hükümet kuvvetleri tarafın- dan takip edilen Çin komünist kuyvetleri 15 bin kişi kadardır. Bu kuvvetler halihazırda Yunnan ayaletinde ve nehir kenarında bu- lunmaktadırlar. Hükümet kıtaları, bunları hemen kuşatmış gibidir. Bir Maden Faclası Halle, 28 (Almanya) — Stat- sfurt maden ocağında basıl olan bir çöküntü 7 ameleyi toprak ab tıpa gömmüştür. Bu ümitle, tekrar ::ll:ğ: girdi ve zorla uyumağa ça Sabahleyin, şafak ıllkorh.ıı, yataktan kalkmıştı; — İçi — içine sığmıyordu: — Acaba, kaçta geçecek! Yüzü, ağlamaktan, yorgunluk- tan, sinirden harap, perişandı; bol su ile yüzünü yıkadı. Otelciye sıcak su getirtli; sıcak havlularla yüzüne konpres yaptı, pomatalar süründü; — saçlarıni " düzeltti ve uğurunu denediği pljamasını giyl- verdi; aklına genç Zzabitin sözleri geldir — Sizi, pijama ile görünce, zavallı Demir Ağa, — pusulayı .ıııııvıı'dl! Eğer siz, İsteseydiniz, yahut bizlerden utanmasaydı, o, yazma mendilin İçindekilerin hep- gini, ayaklarınızın altına dökerdi. Hacer, dişlerini sıkarak gü- d e ı"t-“lî’ıkl ya, sen? Ya, sen ie temiş olsan... Eski bir şarkı hatırına gelmişti; yavaş sesle söylemiye başladı: — Ah, neler olmaz! Hacerin yavaş yavaş neş'esi yetine gelmişli. Öğleyin Iştahla —MM—Md——————— ——— | POSTA SON Uluslar Kurumunun Tarihi Celsesi Bu Celseye Dış Bakanımız Başkanlık Etti. Kendisi Ortada Oturuyor Almanyanın, bir taraflı olarak Versay ahtnamesinin sskeri hükümlerini bir çırpıda ortadan kaldırmasının uluslar arasında hasıl ettiği tesir, Uluslar kurumunda, bu hareketin manen mahküm & hasıl etmişti. Resim, işte bu tarihi toplantıyı müdafan sahnesini gösteriyor. Alman - İngiliz Deniz Ve şeklinde bir aksl te Franmz noktainazarının Hava Kuvvetleri Şimdi, İki Tarafın Yarışı Korkula- cak Bir Mahiyet Alıyor Londra, 28, - (A. A.) — San- dey Ekspres ile pipl gazeteleri, gelecek ay içerisinde Londra'ya gelecek olan Alman deniz ekls- perlerinin Alman bahriyesi için 5 parça Ssaperdrednaut, 50 parça “torpito, 16 kruvazör, 50 parça da denizaltı gemisi — isteyeceklerini haber vermektedirler. Bu ikl gazete, — İngiltere'nin böyle bir programı tasvib etmi- yeceğini yazmakta ve maamafih Alamanya'nın, tasvibsiz de olsa, bu tasavvurunu tahakkuk - ettir- meğe karar verdiğini zannetmek tedirler. Diğer taraftan, reynolda gare- yemek yedi. Hafif sesle şarkılar söyledi. Fakat akşama doğru, keyfi kaçtı... Akşam, ortalık ağır ağır kara- rıirken, Hacerin de gözü, gönlü kararmıştı. O gün, genç zabit, vadini unutmuş, otelin önünden geçmemişti. Hacer, kendini yiyordu: — Neden geçmedi? Acaba, dün fazla mı Üstüne düştüm? Beni fazla cıvık, yüzsüz mü buldu? Benden soğudu, İğrendi mi? Ben- den kaçıyor mu? Fakat onu İnci- tecek bir şey de yapmadım ki... Düşünüyor, düşünüyor, teselli- ler arıyordu: — Bir İşi çıkmıştır... - Asker adam... Her zamon serbest değil ki... Dün de fazla duramadı; ku- mandan, teftişe gelecek! Diyordu.. Belki bugün, kumandanla beraber- dir, bir yere ayrılamamıştır... Kasabada, hiç gece - hayatı yoktu, Hacer, içini çekiyordu: — Barl küçük bir sineması olsaydı, oraya giderdim... O da oraya gelirdi, görürdüm... Hacer, ©o geceyi, plân kur- makla geçirdi. Kasabada, bir yerde buluşamıyorlardı. — Otelde, durdukça da, bunun İmkânı ol- mıyacaktı. Hacerin, şimdi parası vardı. Düşünmeden sarfedebilirdi. Başı sıkıştıkça, Demir ağaya ha- ber gönderebilecekti. ĞKS ğ di tesinde de haber verildiğine naza- ran Almanya'nın derhal denizaltı gemileri İnşasına karar — vermesi üzerine tecil edilen Ingilir - AL- man mükâlemelerinden büsbütün sarfınazar edilmesi muhtemeldir. . * Londra 28 — Alman deniz si- lahlarının kuvvetlendirilmesi hak- kındaki ifşaat üzerine hasıl olan vaziyeti görüşmek için kabinenin yarın sabah fevkalâdeden olarak toplanması çok muhtemeldir. Ka- bine, ya Berlin nezdinde keyfiyeti protesto etmek, yahut ki mayıs da yapılacak olan İngiliz - Alman ( Davamı 1dünecü yüzde ) Neye otelde oturuyordu? Bir ev tutamazmiydi? Eşya alır, evi döşer, dayar, bir de hizmetçi tu- tardı. e Bu fikir, Haceri pek sevindirdi: — Neye, şimdiye kadar düşün- medim! Kendi kendine gülüyordu: — Amma, sersemim! Para eli- me daha yeni geçti. Ayrı bir evi olursa, artık fazla korkusu olmazdı; lüzum gördüğü zamanlar, hizmetçiyi başından sa- vardı. Fakat, köyde anası; kasabada uzak, yakın, her ne ize, yine bir akrabası varken, onun, ayrı ev tutmasına herkes ne derdi? Bu da, dedi koduya kapı — açmıyacak- mıydı ? Hacer, artık, umur etmeyordu: — Adman sen de! öyle de söy- Hiyorlar, öyle de ... Ev tutmak, döşemek, dayamak fikri mükemmeldi. Lâkin, bunu başarmak pek kolaya benzemi- yordu. Kasabanın, ne taraflarında İstediği gibl evi bulabilirdi. Tutacağı evin semti, ne fazla kalabalık ne de fazla tenha ol- maliydi ... Memurların, eşrafın oturdukları mahalleler, göze çar- pardı, lâkin fakir semtlerde de dedi kodunun önünü ardını almak müşküldü... Bunu jandarma za- bitine danışacaktı. O, bilir, tanır [ Gönül İşler | |Kiırısı Ölen (Tekrar Evlenmeli Mi? “Ben evli İken ikinci defa evlenmeyeceğimi söylerdim. Hattâ karımla bu bahis açıldığı zaman karılarının cx. ezeleri arkasından evlenen arkadaşlarımı tenkit eder- dim. Derken karım öldü ve bana ikl çocuk bıraktı. Şimdi fikrimi değiştirmiş bulunuyorum, Birisini sevdiğim için değil, fakat çok sefalete düştüğüm, çocuklarımı bakacak birisini bulamadığım için. Ne dersiniz tekrar evleneyim mi? - Bu hareket çok sevdiğim karıma karşı bir günah olmaz mı? Nusret Evlenmek bazı adamlar - için büyük bir ihtiyaçtır. Bekâr yaşa.- — yabilenler zaten birlaci defa da — evlenmerzler, Evlilik — hayatında rahat etmeyenler müstesna, bekâr kalan bütün evliler tekrar evlen- meğe can atarlar. Bunun sebi şudur: Evlilik ha- yatında edinilmiş bir takım ihti- yatlar vardır. Karısı veya kocası , olan bir evli insan, birdenbire bütür — bu ihtiyatlarından uzaklaşmağa — mahküm kalır. üdeta sokak or- tasında bırakılmış bir çocuk gibl yalnızlık hisseder. Hayat kısmen manasımı — kaybeder. İşle o vakıt karısının Üstüne başkasile evlen- meyeceğini zanneden adam, der- hal eski yuvasını kurmanın çare- sini arar, Çocukların bırakılması mazereti, vicdana karşı İleri sü- rülmüş bir vesileden başka bir şey değildir.. Hakikatte tekrar evlenmek bir ihtiyaçtır. ve ikinci defa, evlenmek isteyen adam bu ihllyaca cevap vermekten başka — bir şey yapmamıştır. * Izmitte T. A. P. A. Yapacak bir şey kalmamıştır. Artık kalbini başkasına vermiş bir kızdan ne bekliyorsunuz? © TEYZE ve istediğinden alâsını bulurdu. Hacer, bu hayelle avunarak uyumuştu. Lâkin ertesi gün de, — genç mülâzım, ötelin önünden geçmeyince, Hacerin tinirleri, ha- yeller, Ümitler, tesellilerle de dü. — zelemiyecek kadar bozulmuştu. —— Dirseğini dizine ve elini çenesine dayamış, dişlerini sıkarak tekrar ediyordu: B " — Niçin? Niçla? v Genç zabitin, vadinde durma- — masına bir manâ veremiyordu. — Çekinmese, sıkı'masa, kalkacak — jandarma — dairesine gidecekti, Otel kâtibi Zihnl efendi de gö- TÜünmemişti: — Yarın, —onu buldururum, ona sorartm. R 4 Arada, Demir ağa vardı; M- ras işini bahane ediyordu, Fakat ertesi gün, otelel Ömer ağa, Zihni efendiyi aratmış, buls duramamıştı; Tutuk tutuk, genç — kadına bakıyordu: i — Acap şehre mi gitti ki... Bize uğrardı emme, Muharrem beyden ter — haber geldi ise... Bilinmez ki... y Hacer, çıldıracaktı. Genç mil- lâzn, — Hacerden kaçıyordu; — Yahut vazifede idi! Peki, Zihni — efendiye ne olmuştu? e G Demir ağayı - bile uılıııi:'"' aklından geçiriyordu. Ş ( Arkası var ) l