— SON POSTA . Büyük resimli roman aa 55 —aammmame> Yaran: Sermed Muhtar Alus İKİ GÖNÜL BİR OLUNCA.. 24 - 3 - 885 Samanlık Seyran Olur 1 Aynalı Dolap Görülecek Şeydi.. Bu gelin odasının yanında orası solda sfır kalır diyorlar. Artık fazla Vfa İüzum yok, bu kadarı kâfidir zannederim. Gelelim bitişiğe... Bu salon- dan yine geldiğin koridora çık, ikinci kapıyı açıp gir. Burası da yatak odasıydı. İçeri adımımı atınca o kadar tersim dönmüş, aklımı şaşırmışım ki yanımdaki Gülfem kalfaya ne desem inanırsınız?: — Nişan Efendi nerede? diye sormiyor mu imişim? — Ni'şan herif mağazasını bu- raya taşıdı da sonra zihnini mi oy» nâttı? Nekadar saten, krep, fular, tafta, pelüş. ipekli varsa hepsini hallaç gibi atıp etrafa mı yaydı diye çırpınıyor mu imişim? Nişan dediğimin kim olduğu- nu eskiler hatırlarsa da şimdikiler bilmezler. Nişan, Bahçekapısı'nda, Ömer efondi mağazasının karşı» sındaki —meşbur — dükkâncıydı. O zamanın en âlâ feraceliklerini, çarşaflıklarını, — fistanlıklarını o satardı. Yatak odasının içi ne derece ipeğe müstegrak, anlatamam. Kuklalara giydirilmiş, çenge- lere asılmış en son moda elbise- leri, karyolalara serilmiş, şezlong- lara — yayılmış iç çamaşırlarını, hamam sileceklerini, — istorları, perdeleri, — döşemeleri, askıları, yatak — takımlarını, — cibinlikleri saymağa hacet yok, zira bunların ipek olacağını herkes bilir. Aynalı — dolapların, — lavabo çekmelerinin, komodin gözlerinin içleri bile ipek. İnanmayacaksı- nız, dıvarlar, kornişler, resim çerçeveleri, havlu — sırıkları bile ipek — kaplı. Buranın ağzı renginde. Çifte karyola, aynalı dolap, lavabo, — komodin beyaz leke (yani lâke) den. Üzstlerinde yine yaldızdan zırhlar, çiçekler, ge- linle güveyin biribirine girift mar- lıılırı'.nB—çyiınlırl hiç Nmğlıîı, bilmediğimiz şekilde. Yeni çıkan arnavut (arnavo demek istiyor ) tarzında mı imiş, neymiş. Aynalı dolap dediğim, bildiği- miz tek kanatlı, ait tarafı çekmeli dolaplardan değil.. Boydan boya, yan yan kaç tane kanat, kaç tane ayna. Kapısı bacası, lstü, yanları yanriri yanpiri, Açıp ta bir bakayım dedim, Tokmaklar da acayip mi acayip. Çevirince dönmüyor; aşağı doğru çekince açıhyor. Gülfem kalfa yolunu gösterdi; kanadı araladı. EBaştan başa elbise. Geçmiş tenteneler, âlâyişli harçlar, parı- tılı boncuklarla bezenmiş en ağır tuvaletler. Bun'ar da Avrupadan getir- tilmiş. Yektamnım rüya gazetele- rinde görüp beğenmiş, 1smar- lılıuıo. vaboya - gelince, — yi bildiğimiz Üstü uzun ıyıı’h._ mermerli ve musluklu, alt dolap gibi olanlardan değil, uzun boylu adam, meselâ harem- ağası Dilâver ağa kollarını ku- laçlar gibi açsın, bir kenarından öbür kenarına ellerini deydiremez. Bunun da aynası alelâcayip. Dikliğine — olacağına — yanlığına uzun; kenarları da söbü söbü. Müasluk — filân arama; yalnız, toz pembei —renginde — çini liğen Abriği, sabun ve diş fırçası döşemesi de yavru DiZz. küseleri var. Ta- şinı — sorarsan, eleğim sağmaya bak, onu gör... Hani Ayasofyada bilmem — hangi padişahtan kalma rengârenk iki küp yok mu onun ha- murundan. O alelacayip aynanın önünde, o eleğim sağma vari taşın rafla- rında, büyüklü, ben diyeyim yüz, siz. deyiniz iki yüz şişe. Kokur lar, — kıralsuları, kremler, allıklar, Ayrıca da yığın yığın — kutular, Onlarda da na- dide lavantalar, pudralar, diş toz ları. Sanki Ipekçi Kânlnin, levan- tacı Ahmet Farukinin dükkânları buraya taşınmış... Yine o kadar limi şaşırmışım ki yanımdaki Gülfem kalfaya: — Kânl efendiciğim, bu mor kutudaki şişe menekşe mi yoksa şebboy mu? Diye sormuşum. Dil- berengir kalfaya da: — Faruki — beyciğim, ( Lis) pudrası yok mu? demişim. Yine söylerim, yüz kere tekrar etsem bıkmam. Atâ Paşa kadar zevk sahibi, İace düşünüşlü bir kimse görmedim vesselâm!.. Adetim kurusun, elim de hiç tek durmaz. Bir şey gözüme ilişip te biraz da merakımı celbet- ti mi dünyada rahat edemem. Mutlaka onun ne olduğunu anla- malıyım; anlamazsam çat diye çatlarım. Sabun — kâsesinin — yanında, güvez kadife kaplı, yayvanca bir kutu duruyor. Dışından görünü- şine — bakılırsa bir — mücevher mahfazası, Ya güvey çamaşırının boyunbağı iğnesi veyahut kol düğmesidir dedim. Yabancı yerde miyim, merak buya açttım. Birde ne göreyim? Ortası dibinlik tülünden, kenarları lâstikli bir me,., Bir tane değil, iki tane değil; saydım, tam yarım düzüne. Kadın göğüslüğü desem bu düdük kadar şey kundaktaki ağucukların bile göğsüne kavuş- maz. Yektanım çocuk olsa, bebek oynuyacak yaşta bulunsa haydi bebek göğüslüğü diyeyim. Moda diye hergün çeşit çeşit, eciç bücüç şeyler çıkıyor. Yok alın bombelerini kabartacak teller; yok tepe topuzlarını muntazam tutacak bağlar; yok koltuk altla- rının terlerini dışarı taşırmıyacak lâstikler. Her halde bunlardan biridir. diyorum; elimde — tutup alık alık bakıyorum. neymiş haberiniz var Meğerse mı? Bıyıkların kıvrık durması için | damadın yatarken suratına bağ- h,.î(.ı.ılıo mahut cendere İmiş.. ŞD e olabilirler, Bunsuz — olamazlar |) Deyip Beyoğlundan kendi eile almamış mı? Şimdi Allahaşkına — söyleyin, Atâ paşanın bahçesindeki nadide ağaçlar kısımı Atâ Paşanın ne fetanetli, ne fe- rasetli bir kimse olduğunu anla- dınız yal. Lâh uzattığımın farkındayım; yarenliği ileri vardırdığım sez- miyor değilim. Fakat bu naklet- tiklerim öyle şeyler ki her birini yel üfürdü, su götürdü; Bugün hepsi masal oldu. O devirlere ye- tişmemiş olanların böyle tuhaf garip —masalları merakla dinle- yeceklerine emin olduğum - için fazlaca çewe çalıyorum. Başı ağ- rıyacak olanlar kulaklarını tıka- yaversin. martesiliğ tarih ve 597193 mumaralı Gümrük iklaci bir nüsha alnıcığın!lan Birin- k pamuklu — mensucata ait 19-4-1933 makkuzu k: ybolduğundan va yerine cinin hükmü olmadığ. i ân olunur. Benbasat ve Baz:ldo 'BUTÜN ÜLKEYİ DOLAŞAMAZSINIZ FAKAT $ WAfon Po ı Bürün ürkeyi #'fı'ıKcuı?':ou%ı: Mart 24 Almanya, Japonya İle Ittifak Yapacak (Baştaraf 1 inci yüzde) Fransada Dünkü gazetelerde, baş sil- tunları dolduran mütalâa yazıla» rının en mühimmi, Fransa - İtalya anlaşması hakkındakl kanunun Meb'üsan Meclisinde (550) rey gibi büyük bir ekseriyetle kabulü hakkındaki yazılardır. Bütün ga- zeteler Meb'usan Meclisinin bu kararını, şükran ifade eden ve milli bir birliğin tezahürü şek- linde telâkki eden bir lisan ile karşılamaktadır. Pöti Jurnal diyor ki: — Meb'usların şahsi tema- ini ve imanlarını bir tarafa bırakarak blok yapmaları hara- raretli bir tasvibe değer. « Daha dün ikinci derecedeldi meseleler üzerinde birçok parçalara ayrılmış olan ulus sulh ve dikkat hususlarında müşterek irade bir- liğini ilân etmektedir.,, Lö Jurnal diyor ki: “ Yapılmakta olan müzakere- lerde Fransa mamına söz söyliye- ceklere, kütle halinde verilen bu rey faydasız olmıyacaktır.,, Pöti Parizyen gazetesi de, çok dikkate değer bir ifade ile şöyle diyor: “ Almanyanın, gizli bir niyetle Fransa, Italya ve İngiltereyi ayır- mak, biribirinden ayrılmaz telâkki edilen Londra — protokolündeki meseleleri parçalamak Üzere bü- yük siyast bir oyuna giriştiği şu sırada, Fransız-Italyan ve Ingiliz tesanüdü, Berlin görüşmesinden evvel, açıkça teyid edilecektir. Bu tesanâdün kıymeti bu dakika- da olduğu kadar hiçbir. zaman bu derece yüksek olamaz.,, ( “aştarafı 1 inci yüzde ) Almanyada görmek iştiyakile Intizar içindedir. Halk, yeni ordunun teşkili mas- raflarına karşılık olmak üzere bol bol para yardımı yapıyor. Alman harbiye bakanı, halkın verdiği bu paraları ba: kaya “Orduya şükran,, unvanile yatırmaktadır, Hükümet bir taraftan orduyu, diğer taraftan da askeri hava kuv- vetini tensik He meşguldür. Bu arada bir de “ Jeplin ,, adında bir hava şirketi teşkil edilmiştir. Diğer taraftan gazeteler, Ame- rika Hariciye Bakaniının Versay muahedesinin yırtılması aleyhinde takındığı vaziyetle de alâkadar olarak, bunu fena bir çehre ile karşılamaktadırlar. Berliner Tagblat gazetesi di- yorklk * Almanya, muahedelerin Av- rupaya sulh getiren bir vasıta olduğunu inkâr etmiyor, fakat muabede var, muahedecik var.,, Diğer tarafdan Alman devlet adami rı, son kararı haklı gös- termek için sık sık nutuklar söy- ATiNADA 3 HAFTA DOLORES GİNGER İ | nesi hemşirelörinden Bayan kişi taratından tıkrar tekrar görülen KARİYOKA en yeni ve şimdiye kadar gösterilen filmlerin en zengin ve fe* Pa yaladı Z AA Y S Yerlerinizi şimdiden aldır.nız. lüöyorlar. Hava Bakanı Bay Göring yeni bir nutkunda, Vorsay muâ> hedesini yırtmakla Almanyanll ulusal emniyet tedbiri ulmış oldu" ğunu söylemiş ve şunu İlâve miştir: “— Almanya, öteki devletler gibi şerefinl ve ulusal hâkimiye” tini kurtarmak istiyor. Almanyâ harp istemiyor. Almanya, içerdeki kalkınmaylı iş ve istihsal hürriyeti ve Alman” yanın tensiki için sulh istiyor. w (Baştarafı tinci yüzde ) İngilterede reklere endişe veriyor. Harlcif* Bakanı Sir Con Simon, bü!* bir tehlikenin yakın olduğul! anlatmak ister gibi sözler söyle mektedir. Yeni bir nutuk söf” leyen Bakan, İngilterenin hiçbif kavgaya karışmak niyetinde madığını bildirdi. Eski Hariciye Bakanı Sir Of ten Çemberlayn ise Birmingat” da siyasi bir toplantıda ı&ykd bir nutukta, — bugünkü Hariciyt Bakanını acemilikle Ittlhıı'*İ ve üzerinde durulması lâzım g7 len şu sözleri söyledir: * — Almanya bizi çağırdığı zaman ona cevap ei meden önce Fransız ve İtalyâf dostlarımızla konuşsaydık dabt eyi ederdik. Almanya bugüüt Avrupada blr eşi daha olmiyaf çok Kudretli bir ordu — kurmak suretile büyük bir darbe indirdi* Eski Hariciye Bakanı nutkul” bu darbenin İngiliz diplomatlaf” nin acemice davranmaları den indiğini anlatarak bitirdi. ça & . â nlar hasta” Vetat — Haseki kadıl vazife —başında kısa bir hastalıği müteakip vefat etmiştir.. Genç çalışkan hemşire, kendini mmün ve ümirlerine çok sevdirmiş " itimatlarını kazanmıştı. ÜNYON FRANSEZDE Her sene — icram — mutad "; Mİ- KAREM danslı çayı bu uı:’ Mart Pazar günü amat 22 ye edilmiştir. Kostümlü geleceklerin KO tümlerini ve baş tuvaletlerini Frsasf usulü dairesinde hazırlamaları İâS', dır. Yerler mahdut olduğundan :j evvel Üayon Fransez idaresine olunmaları rica olunur. MARTHA ECGERTH't en güzel filmi olan ZARFINDA DEL RiO ROGERS .|