| | 22 Mart (Ccönüt tteri ) |'Maskeli Kadın Hoşa Gider Mi? İtalyan - Japon Menfaatleri “|Harp Olursa, Bu, Lüzumlu Alman - Fransız hali kalmıyor. — Süreyya lrİa'“ndadaf G B b Karşı Karşıya Habeşistanla İtalya arasındaki ân- mamazlığın tezabürleri, gün geç- Ükçe aklaşmaktadır. İki hükâmet, Snüne geçm k için mıntakanın tesisine karar verdik- bir sıradadır ki bu tezahürlere Şahit — oluyoruz. — Esasen — İta'yanın Mütemadi —surette asker — aevkine vam etme onun bu hareketl rşısında Habeşistanın Ulus'ar Ku- Tumuna — başvurması, sonra Habeş iklmdarının hiçbir devletten kork- Madığına dair son beyanatı, mühim lselerin — vukuumun — yaklaştığımı RÖsteren alâmetlerdir. İtalyanın Şarki Afrikaya, yam beşistan amırlarına şimdiye kadar Sevkettiği asker miktarı 100 bini maktadır. Bugünlerde karaya ayak OBasmaları beklenen Gavanini fırkası- Bıntak mra İtalyanın “Habeş ndığı İisan I':,._ ialarını, yığdığı kuvvete iya, bir Üçüneü unsur çıkı- Yör ki vaziyetin eh Yor, Bu unsur — Japon; "Habeşistanda çok tatler temin etmiştir. İtalyanın Habe- Hiatana el atmasile bu menfaatlerinin Baltalanacağını bildiği için ki daha #imdiden, Habeşlstanın İtalya tarafın- dan istilâsina muarız olduğunu bil. Girmiştir. Bu — hususta J>ponyanın Roma #efirinin Tayı gazetesine Yaptığı beyanat da manidardır, sefir diyor ki: * Biz yaşamak ve menfaatlerim'zi Müdafaa etmek istiyoruz.,, Bu müdafannın şokli tasrih olun- Dmayorsa da variyeti karıştırmaktan ' vibe rev Nakliye Vasıtaları İşlemiyor .Dublîn. 21 (A. A) — Üç haftadan Büka dren makliye grevi karşısında kümet, ordunun kamyonları İle Bakliyat yapmıya karar vermiştir. etomobiller, — ihtiyarlar — ile h&nlınn nakline yardıma deavam, Çektedir. ——_—'_ Tapu kâtibi, merakla sordu: — Sen, konuştun mu? Nüfus memuru, içini çekti: — Ne gezer, birader... Nere- mdeki o talih? Birden ciddileşiverdi: G.—Yılmz bendeki tali' değil... Yet ağır başlı kadın... Evet, ü yüzlü, çıtıpıtı konuşuyor. döküle yürüyor,.. Eh, buw- Te kabahat mi? Bu zamanda, asr! adının Meziyetleri... Bötün kır- Ükllııolır, kendi hali,.. Şuna Yahut buna, iltifat, gösteriş de- Kimseye yüz vermiyor... Vi Onağından çıkmıştım. Geç Araba bulamadım, geceyl için bir otelde kalmak u.h'- “ Güzelce otel ,, in sahibi Trem Bey, iyi ahbabımdır. H “ Güzelce otel » € gittim, bili, Hanımın da orada olduğunu Yorum ammal Hüsnü Ba; Y arkadaşının kolunu —“üı çapkın çapkın göz kırptır — Geç kalışını , arabaları thşmı anlıyorum, mirim! A lüye Yekit fi tarif gerekmerz... Cerrahi Bir Ame- liye Olacakmış! Nevyork, 21 — (A. A.) — Japonyanın Amerika — sefiri B. Saito, Nevyorktaki Japon cemi- yetinin senelik içtimanda şunları söylemiştir: “Gerek Atlas ve Pasfik hu- dutlarında ve gerek Şimali Ame- rika kıtasında ciddi hiçbir teh- dit görmüyorum. Hiçbir milletin siyasetinde, büyük bir muhare- beyi tahrik için arzu ve nyet te görmüyorum.,, B. Saito, — gu sözleri — ilâve etmiştir: “Bununla — beraber, Avrupa, Afrika, Amerika — ve Asyadaki devlet adamlarını tazip eden bazı meseleler, bir muharebeyi tahrik edebilir. Fakat bu hareket, ancak lüzumlu ve cerrahi bir kan alma ameliyesi gibidir. Bu meselelerin çoğu sulhan halledilebilir.,, Amerika Tahki- matını AÂrttırıyor Vaşington, 21 ( ALA.) — Bahrimu- hitikebirdeki müstahkem mevkilerin takviyesi projeleri ve hava, deniz kadrolarının arttırılması, Meclisteki bahriye komlayonu tarafından müm- kün olduğu kadar sür'atle münakaşı edilecektir. Askeri Hava Talf Komisyonu hava Üsleri yapılması projesini cuma günü müzakere edecektir. Bazı Siyas! Seyahat Haberlerini Tekzip Titüleskonun Moskovaya gidecekle- rine dair hariçte çıkan şayialar tekzip ediliyor. Breslâvda Bir Kaza Berlin, 21 (A. A.) — Bu sabah Ereslâvda bir evin mah- zen'nde bir iştlal olmuş, — evde olanlar enkaz altında kalmışlar- dir. Bir kadın ölmüş, — beş kişi ğır sürette yaralanmıştır. Yazan: Mahmut Yesari Birader, otelin bahçesinde, Muhar- rem Beyi gördüm... Bir faaliyette, bir fa:liyette ki sorma... Elile masa hazırlıyor, iskemlelerin toz- larını siliyor... Hizmetçi bağırıyor, çıkışıyor... Beni, görünce selâmladı amma, pek — ciddi... Çakmaz mıyım, İşi ben?.. Vaz'yeti hemen kavradım, bahçede bir masa kenarıma kuruldum. Çok geçmedi, Hacer Hamım, - sırtında siyah bir manto ile bahçeye indi ve oötel sahibinin, kendi elile hazırlamış olduğu masa başına geldi, eteğini düzelterek bir iskem- le çekti, oturdu. Muharrem Bey, etraftan utanmasa, kendi elile kahve getirecek.. Şöyle bir çeyrek, yarım saat kadar bahçede oturdu, hava aldı. Sonra tekrar odasına çıktı... Yemeği otelin karşısındaki aşçıda yedim, — otele döndüm. Ötelin kahvesinde bir sa&t otur- duüm, oturmadım, odama çıktım. Aklım, fikrim onda... Acaba, bir daha görebilir miyim? diye... Oda kapısını aralık bırakmıştım, sofada çıt olsa, bir kapı gıcırdasa, hemen koşuyor, aralıktan bakıyordum. kadına | A E T - Anlaşamamazlığı aa Biri Yer, Biri Bakar, Asıl Kıyamet Te İşte Ondan Kopar 1t A'manya — Senin var, ben'm yok; niçin? Fransa — Çünkü —ben emniye. timi temin etmek isliyorum. 2: Almanya — Ben de emniyetimi temin etmiye mecburum. Fransa — Haydi oradan sefil.. Sen silâhlanyorsunt! (Bir ecnebi. karikatüründen| 3: Almanya — İftira etme.. Ben hukuk müsavatı — prens'pini — tatbik ediyorum. Fransa — Alçıklığın lüzumu yok, Seni, Lenimkinden kuvvetli bir orduya sah'p olmaktan menediyorum. 4: ... Va biri yer, biri bakar, kaya- met kuncan kopar. Fo0 — Sti a G İtalya, Yugoslavyaya Ne Gibi Ş Şartlar Teklif Etmiş? Italya, Yugoslavyaya aşağıdaki dört şartla uzlaşma teklifi yap- mıştır: 1 — Bir ücaret muahedesi hi Ş Rtalyaya hayvan, — tavuk ve yağ ihraç edebilmeleri için lı!iıuıgl kontenjan hakkı verilecek, muka- beleten de İtalya, Yugoslavyaya kumaş ve makine ihraç edecektir. 2 — Yugoslavya ile Arnavut- luk arasında bir dostluk muahedesi aktolunacak, Yugoslavya, Halya- nin Arnavutluktaki bhususl men- faatlerini tanıyacak, buna muka- bil, Yugoslavya, Balkan siyase- Bütün gece, gözlerim uyku girmedi... Hüsnü bey, bir sigara yak- mıştı: — Fena tutulmuşa benziyor- sua, mirim... — Tutulmak değil, — burada gözlerimiz karardı. Göz değişik- liği, insan, ne olsa, sarsılıyor. — Hakkın var... Nüfus memuru, Hüsnü beyin omuzunu — tutmuştu: — Sen, söylenenlere bakma.. Hep baş... Gayet ağırtaşlı duru- yor... Bununla, asık suratlı, aksi, müteassıp, demek İstemiyorum. Ciddiyetle işvebazlığı telif ediyor, « birader, bundan, — şeker şey olur mu?. Önüne gelene sırıtan, yılışık, yırtık karı'ardan, ben de hoşlanmam... Demek isteyeceğim şu ki, onun ağırlığı nmisbetinde, ağır davranalım. Müşkülât çıka- rırsak, Belki gücendiririz... Müş- külâtı, bazı vak'alarla, imâ sure- tile, anlatır, bissettiririz. Kendi işlerinin kolaycacık çıkıverdiğini görünce, o da anlar... Tapu kâtibi, aklına — bir şey gelmiş gibi durmuştu: - Bu:ı-ıdd. yalnız, — aklında olsun, Şumnulu Âdem Ağa, dal- reye geldiği zaman, gayet ustâ- lhıkla İdare et. ondan korkuüyo- ram, doğrusu... Bayırköyde de- ğirmen aldı idi, hâlâ kaydındaki ' tindeki hattıhareketinde serbest olabilecektir. 3 — Avusturya istiklâlinin [İşıınnkd , ;'ı:üd ve hukuku tekeffül edilecek, İtalya, Macaris- tan Üzeriandeki — nüfuzunu, — bu devleti — muahedelerin tadiline doğru olan arzularından sarfınazar ettirmek için sarfedecek, ve Ma- caristan, küçük itlilaf devletleri ile ticaret — muahedeleri aktedı Avusturya paktına iştirak ed::': ile Roma emniyet ve teklif eder. pürüzleri — düzeltemedik. bana içerleyip duruyor.., — Bir kayıp hisse var. Vakıf ta ça yian hisse lddia ediyor. Vak- tile, Ziraat Bankasına Ipotckııılı. kaydı duıelh'llnemiç... Ne ta- rafından — tutsan, dikenli bir iş... İşgalde, eski kayıtların bir kısmı yanmış, kütükler karışmı İçinden çıkı!'mıyor ki.., Teği Hüfus mMmemuru, 5. cırdattı : Sişlerini b — Şumavlu, m pürüzü, dikenleri meni almıtı. Değirm, rine, bin kişinin başını mı" Çok doğru 'Öymyorınu..: İşte, gen de, Şumnuluya dikkat ct Cafer Bey, Yürüdükleri yolun nihayetine doğru buktı ; — Daha nereye kad ceğizi, dönelim. n — Peki, nereye gideli Nüfas memuru, “::.mm: kar gıyordu : — Tahrirat kâtibi Ilyaş gidelim mi? Bugün, Cuınıı:ı.:_. O, tepsiyl sabahtan kurmuş, çe kiştiriyordur. Çorbada maydano- zumuz ölsun, birer şişe de biz alırız, ikişer tek çakıştırırız. Tapu kâtibi, bu fikri pek mükemmel buldu : — Başka türlü de vakit geç- miyecekti. Döndüler ve geldikleri yolun a N —hırif. '_l-_ diye değil, için, © değir- Hi el Üİ eee L ZS SŞ BZ gü Bir kadın okuyucumun bana: — Boyanmak ayıp mıdır? şeklinde sorduğu sorguyu tek kelime ile kestirip atmak müa- kün değildir. Hem evet, hem do hayır demek lâzım | — Evet ayıptır, — diyeceğim, saçlarını sarıya çevirmiş, yüzüne beyaz kireçten pudra çekmiş, dudaklarına da lâl kırmızısı boya | sürmüş bir kadım nihayet gülünç- lür. Geçende bir maça gitmiştim, ismesv de tanıdığım bir kadın gözüme — çarptı. Bütün bunları yaptıktan başka Üüstelik sun'i bir kirpik te takmıştı ve bu sun'l kirpiklerden bir tanesinin ucu yerinden —ayrılmış, — sarkıyordu, #deta maçı unuttum, onu seyre daldım. Esasen bir sergüzeştini de işitmiştim, halinl fazla garip bulmadım, içimden : — Onlardadır, elbette cak ! Dedim, şöphe yok kl’.'b: şeklinde halkın gözünü çekmek ciddi bir ev kadınından beklene- mez, gören Üzerinde iyi bir tesir bırakamaz! Okuyucumun sualine ayni xa« manda da: — Eoyanmak ayıp değildir, diyeceğim. Kadın dalma genç, dalma güzel görünmek İster, Bu onun hakkıdır, vazifesidir de diye- biliriz. Fakat işte bir tanesi ki, yaradılıştan kusurludur, bunu ört- mek ister, mübalâğaya sapma- mak, gülünç olmamak, maske takmış görünmemek şartile ya- Fakat... Geçenlerde ölen Fransız mu- harriri ( Fransis dö Kurvaset) nin ölümünden ez evvel Amerikada yaptığı bir tetkik seyahatinin not- x Ş İ larını okudum, bir cümlesi bilhassa — gözüme çarptı: — Hollyvoodda bütün kadın- lar genç, güzel, caziptirler ve bu ( Devamı 11 inol yüzde ) sağına saptılar. Nüfus memuru, lıh'ıı dalmıştı : yor amma, birkaç gün sonra kalkacak,.. Onu da gözönünde tutmalı,.. Tapu kâtibi, hiddetle elini sa- vurdu: — Bırak şu kendini beğen- mişil., Kurum satmaktan başka bir şey gözü gördüğü yok ki... Hacer Hanımla, elbette karşıla« laşacaklar... Palavralarının koku- su, o zaman çıkacak! Azizim, — Sadık — Paşaların — Mehmet Bey, şimdi evinde yatı —— Nüfus memuru da başını eğ- — mişti: — Ben de, onu, ediyoruml! — ğ Otel hizmetçisi Huriye kadın, — siyah, baş örtüsünü çenesi altın. — dan düğümliye düğümliye merdir — venlerden inmişti. Ayaklarındaki — ökçe ir - terliklerini, sağa sola sürüdü; ne otel sahibi, ne de kâtip, görünürlerde yoktu. Huriye kadın, ivenle taş avluda y pek merak v kahve arasındaki kâtibin odasına —— baktı; otel kâtibi, orada da yo Huriye kadın, kendi kendine — söylendi: di L — Â nereye gitti ki? Döndü, taşlığı geçti, bahçere doğru yürüdü. Kâtip, bahçede, otel mi ilerinden birlle tavla n ( Arkası var )