| 9 Mart İsmet İnönünün Onuncu Yıl Bışbakanlıgı Başbakan General İsmetin onuncu '-ou..ı.ı. yildözümü —iki — gün sade bir şekilde kutlulandı. l"—ııyı Hariciye Bakanı Bay Titü. konun Bükreşte verdiği bir kon« ala da, bu yıldönümü uluslararası —'ıılıı ortasında seçilmiş bir mevki Aklı, Bunun böyle olması yerinde İdi. ikü dahili ve ökoacmik siyasası Tuhtelif çekillerde tetkik mevzuu Olan General İsmet İnönü, IMalettayin Bir şahsiyet —değildir. Mült Türk İstiklâl — cidalini — başaran — ordunun manda mevklini işgal etmiş, sulh davasını Lozanda, çetia bir mücade- n nra başarımış, memleketin ökonomik gidişini bugünkü şeklinde m eylemiş, bilhassa şimendifer Atasi İle sanayil: hareketinin Pühberi olmuş bir lu devlet kuruldu karulak, hiçbir bir N hedeflerine bu kadar şuurlu Sürette yürümemiştir. Bu şuura vermekte, ona — bugünkü mâti göstermekte Büyük Önder m atıçıdır. Fakat General İsmet bı yaralıcının muvaffak - bir elin bu vücuttan ekşik "."luı Türk milleti için en büyük riyet olacaktır. — Süreyya İngiliz Lirası Eııdııo Verecek Bir Vızıyıtto Değilmiş h.l'mdrı, B (A.A.) — Avam arasında bir suale cıvıp ve- Maliye Bakanı B. Nevil Çem- yn, kambiyonun latikrarı için cııt sermayenin İngiliz kambi- Yosunu yükseltmek veya düşürmek İçin hiç bir vakit kullanılmadığını, #adece kambiyo muamelâtındaki derecedeki intizamsızlıkları Ortadan kıld.rııılıınıçıı kullanıl- bugünkü _;llılı Tirasımın düşürecek hiçbir mahiyet arzet- memektir. Bugünkü şartlar içinde iz Jİirasını altın esaşı Üzerine 'ar İstikrar ettirmeyo teşebbüs ASıkça imkânsızdır. —ıkılkıdı Vaziyot ı_. 0, 8 (A. A.) — Meksiko pasının şehrin dış mahalle- İvinin birinde tevkif edildiği yor —"Illıl Kısımların Hulâsasu Muharrir, Büyükadada Âşıklar yolunda — gezerken, — arkadaşı Ova çamlardan birkaçının daha hasta olduğunu, iri dallı, kalın gövdeli çamları kemirip yıkan Çökerten kurtların keseler içine de yaşadıklarını, keselerden düş- tükleri zaman dört bir yana da- Bıldıklarını anlalıyor ve bu çam fırtıllarının zararlarının önüne Beçmek için onları daha tohum halinde iken yakmak, öldürmek Tüzmgeldiğini söylüyor. Muhare tir, arkadaşından — ayrıldıktan onra vapurla — dönerken yanı oturan sarnı yüzlerine Alabildiğine makyaj — yapmış, hıriltıh ökeürüklerle konuşan iki kadını dinlemekle meşgul- dür, Bu kadınlardan birl sürdü- Bü fena hayaktan bıkınış köyüne çekilecektir. Öteki o fikirde de- alıştıklarından kolay kolay #çemiyecek. dört ay aluyor. Aman M-dl-ı. her şeye bir madan edemezsin. - Sari d gee a """"Ddı—.m _s"h”'z'u”-i—yııd- lık Sigaul Âlemi | z İ Silâhlanma Ve Emniyet Meseleleri Londra, 8 (A. A.) — Dün, B. Edenin Moskova ve Varşovaya seyahatinin haber verilmesinden sonra bugünkü vaziyetin anahta- rının Berlinde bulunmakta olduğu açıkca bildirilmektedir. Ingiliz hükümetinin, — beyaz kitabın neşri ile kaybettiği sahayı tekrar ele geçirmek için mümkün olduğu kadar çalışacağı da ümit edilmektedir, Liberal gazetelerden — Niyus- kronikl, Deyli Herald ile beraber, Sir Simonun Berlin seyahatinin tehiri mesuliyetini yüklettiği hü- kümeti tenkitte devam etmekte- dir. Deyli Herald, bir ulus tara- fından —emniyeti için — istenilen "Böylo bir meseleye kollektif bir emniyet sisteminden başka bulunamaz.., Bay Edenin Seyahati Londra, 8 (A. A.) — B. Ede- nin Moskova ve Varşova seyahati gelecek hafta içinde olacaktır. B. Eden, Moskovada B. Stalin ye B. Litvinof, Varşovada da B. Bek ile görüşecektir. Büyük Devletler Ve Çin İşi Amerika Bu Mesele İle Hararetle İıçıul Vaşington, 8 ( AA ) — let Müateşarı B. Filip bir beyınat neşretmiştir. Beyanatta, Amerl- kanın İngiltereye, Çinin büyük devletlerden mali yardım İsteyip istemiyeceğini haber vereceğini ve büyük devletlerin müşterek hareket — ihtimalini iyi çekilde karşılamaları — lüözumunu - bildir- mektedir. oe Yazan: Mahmut Yesar| diği zaman, koskoca kart karı İdi. Paris mahallesinde iken edalı Sa- idonin evinde, adı, kurtlu kaşardı. O, köyünde azmış... Kırdığı ceviz binl aşmış tutunamamış, kaçmış, buraya dar kapağı atmış... Tekrar ne akla yelken etti de gitti, bil- miyorum! Orada, eski belâlıları, bıçak bıçağa — gelmişler... Araya ıdıııınüıolıııh. onun, birinci buyu idi. Adalet, sigarası ağzında yut- kunur gibi bakıyordu: — Demek, gitmeği, iyice ka- fana koydun? Hacer, omuzlarını kısdı, par- mağını ağrına götürdü: — Amma, sen, yine duymamış ol.. Bilâlin sululuğunu - bilirsin; hani sevdasından değil, afi ke> mok için, balta olur,.. Adalet, dudak büktü; — Nemelâzım benim... Hem Bilâli gördüğüm yok ki... Durdu, —yine — dayanamamış ılbıy Sen, köyde sıkılırsın, Hacer! Hacer; dalgındı: — Bir gideyim de.. Adalet, durgun ve acı bir l SON-POSTA Küba Adasında Yine Kıyamet Kopuyor! Memurlar Grev Yaptı, Bir Çok Yerlerde Bombalar Bulundu Kübada hiç eksik olmıyan ihtilülden bir manzara beratı inkıtaa uğramıştır. Havana, 8 (A.A) — Muha- bere memurları İşlerini bırakmış- lardır. Posta ve telgraf muhabe- ratı böylece felce uğramıştır. Polis — kuvwvetleri — kışlalarda toplanmıştır. Askerler hükümet bulunmuştur. Buıın memlekette telgraf muha- Bu bareket — zannedildiğine göre, hükümeti devirmeye matuf proğdrıııın bir parçasıdır. lemurlar — Öteki — grevcilere ltihak etmişlerdir. Umum! grev olması ihtimali vardır. Zannedil- |q='.,onmıdmuı..du.- eel Bay Ruzveltin Salâhiyet- İerı Geri Mi Alınacak? Vaşington, 8 (A_A_) - Ayın maliye komisyonu milli kalkınma idaresi tehkikatına başlamış ve ilk Reis Donald Rişberg'i dinle: miştir. B. Rişberg, milli kalkınma Adaresinin hemen —hemen aynı şekliyle iki sene daha mevcudi- sesle söylüyordu:. — Buraları unutamazsın, Ha- cer... Kaç sene, bu? Kaç sene, bu, Hacer? Günler geçiyor da, bize yalan, masal geliyor... köyünde Duvardibinde, ne gün- lerdi?. Bidar hamımın evini hatır- liyor musun? O zaman dostun goför Süleymandı! O zamanlar, Süleymanı, ne severdik ? Hacer, unutmuşa benziyordu: — Süleyman için ölmüş, diyor- lardı. Bünsiğerse carii tl e - Şı:lı.l.kı Eskişehirde gördü- söylüyor... ı—gııı.uıı çıkardı, tekrar sigara B aa L a tek dumcak , sanki?.. M Yan o yan — balitı, — sigarasını sardı, kâğıdın kenarının dişlerile kopardı, Sigarayı yapıştırdı, çak- yaktı: - Dlnyı(lı tek durmarsın!. Hacer, fikir fikir. gülüyordu: — Tek durmazsam, ne olur? Adalet, kaşlarını çatmıştı: — Dışarlık — yerler, buralara benzemezl.. Hele senin, kaçamak huyun da vardır, dost, meteris dinlemez, — eğlentiye koşarsın... Hani bir gün, Modadaki gizli randevuya gidip basılmıştık! Mu- Rvin, orada vesikasız karılarla karşılaşacağımı umarken, bizi gö- yetinin uzatılmasını istemiştir. Bu- munla beraber Rişberg, asgori ücret baremi yapmak, İş saatleri- mi tanzim etmek, gayri meşru vekabete mani olmak gibi B. Ruzvelte verilmiş olan salâhiyet- lerin kongreye devredilmesi fik- rini ileri sürmüştür. rünce, ne gşaşırmıştı! Hacer, bir kahkaha kopardı: — O zaman, zurnacı Numa- nın dostu. gözü güzel Azizenin oturduğu evde, - pansiyonduk! — Azize, ne eyi kızdı! Oku- ması yazması da vardı. Ternaca Numanın nesini Sevmişti, —halâ gaşarım! Azize, alle kızı idi. bir Hani gece, Azizeye oyun etmiştik, hatırlar ? ml'b qlınlîk î'"")d' canım! pabuçlarını sa hıpi:dkılnııtı lamıştık ta, evde alet, elini tırmış, İğrile dqr&:h':hu.,,,wd_ — Hatırlamaz miyım? Komşu kaştarık'ın — yırtık — salapuryalarını ayaklarına geçirmiş, takır takır üi iskele moydanına gek Artık hikbirlerinln aet ni da ııııılını. Üzlerini yum- ruklıyarak, İtıtı.k ıılıııy;ı.,&, behle- gölüp — Parit mahallesindeki Paşa kını aklına gelmiyor mu? Ona, neler işitmiştin | — Koya balığı suratlı Yektal.. — Arap Mesudenin evindeki Zom Yekta değil mi? - (;. hs:nrı. madam — Hay- kodan evine Küi Ha ea n — Kanbar hanımın evindekl gözlüklü Nigâr?.. Sayfa 5 5 | Gonul İşleri Bir Vicdan Meselesi Karşısında... Bir okuyucum bana, düşündü- rücü bir vak'a <nla'tı, aynen sü- tunuma geçirmenin imkânı yok, esas mahiyetini bozmamak şartile, çaresiz biraz değiştireceğim. D giştireceği Bir gün umumi bir deniz ge- zintisine gitmiştim. Gece yarısına doğru geri dönerken boş bir ka- mara bulup biraz dinlenmek arzu- sile dolaştığım sırada çok sevdi- ğim bir arkadaşımın karısını, siması bana pek yabancı gelme- yen bir gencin kolları arasında gördüm. Onlar beni farketmemiş- lerdi. Sessizçe geri döndüm ve düşünmeye başladım: — Bu hâdiseyi dostuma haber vermeli mi İdim, vermemeli mi idim? Susmayı münasip gördüm. Aradan birkaç yıl geçti, ben Istanbulu bırakark yabancı bir memlekete gittim, epeyce ka- dıktan — sonra geldim ve ge- Hince de dostumu bir çocuk ba- bası olarak buldum, yavru, hayret edilecek bir benzeyişle bana başka bir simayı hatırlattı. Yıl- larca evvel istemiyerek gördüğüm manzara tekrar gözlerimin önüne geldi ve şimdi muazzebim, o za- man mesceleyi arkadaşıma anlat- madığım bata mı ettim, ve el'an zaman geçmiş değil midir ? ,, Bazı meseleler vardır. Onlar da ahlâkın verdiği emir vicdanın içinden gelen sese uymaz. Bu onlardan biridir. Ben şahsen bu okuyucumu kabahatli bulmuyorum. Bilâkis vaktile en doğru bir ha- reketi yapmıştır. O vakittenbe:i de ortada değişmiş bir şey yok- tur. Esasen gecenin karanlığında galeti rüyete uğramış — olması ihtimali de çok kuvyetlidir. Esası çürük bir şüphe Gzerine bir ev yıkılamaz. Geçenlerde “Sandet perdesi,, diye bir hikâye — anlatmıştım, o herkes için az çok varit, tir. TEYZE — Aman kız, sus,.. Bir gün gözlüklü Nigârla Istanbula ini- yorduk. Vapurda, uvereden dönü- yorlardı, bilmem! İki dışarlıklıya raşt geldikdi. Ama biri hödük mü hödük... A! Herif, bize doğru gelmez mi? Ben, adamlarımı ta- nirim. — İçlerinde bir tane bile böyle —hödük —yoktur. —Herif yılışa yılışa yaklaşıyor. Tanımasa bu kadar yılışır mı? Nigüâra, bak- dim; sirıtiyor! Meğer onün adamı imiş... Geldi, yanımıza oturdu. Ne dersin? Git, diyemezsin ki... Ama kıyafeti görsen, gülmeden ölürsün... — Pantalonu şalvar mı, elifimi, belli değil., Caketl de, lataya benzeyor... Arkadaşı, ona nispeten, neyse, zarasız! Ben, o- turduğum yerde, yerlere geçiyor- dum, O kadar tanıdıklar — var. Alay edecekler, diye korkuyorum. Herif, oturunca, sanki üÜtüsü bo- zulacakmış gibi, pantolununun di- zini yukarı çekmez mi? Paçala- rından, donunun — bağları 8- yırtıyordu. Bir gülmem — tutsun... Herif; yayık yayık: Küçük hbas nım, galiba, sinirli! dedi. Nigâr, pişkin! Hiç oralı değil, Ne ise, ı...._” :=üw eski tanı- konuş- me-