b Bi bi k — —— —— — VÜÜ Yeciçeri Dünüzedi, Mubardicı: A, R. Telcika Na : 5i Bir Masal.. Dantelâcı Kadın, Amber Ağay-a, “Eğgmer Gül,, ün Habeş İmperatorunun Torunu Olduğunu Söylüyordu — Anlat bakalım, şu meseleyl. Dedi. Biyanka, aynı sükünetle sözü- me devam etti: — Bundan, onsekiz yıl evvel.. Habeş padişahı, birgün vezirlerin« den birine gazep etmiş, baksız yere başını kestirmiş. Vezirin ka- rısı, kocasının — intikamını almıya ahdetmiş. Ne yapmış, yapmış-. bir takrip ile padişahın torununu çaldırmış... — Çalman bu çocuk, Habeş padişahının en sevgili oğlu- âdeta —gözbebeği imiş. — Bütün Habeş mem'eketi biribirine girmiş, Her taraf öltüst edilmiş. Küçük kız bulunamadığı için artık bir köşede öldüğüne veyahut öldürül- düğüne hüküm verilmiş... - Aradan bir sene geçtikten sonra, vezirin karısı hem padişaha, hem oğluna gizlice birer mektup göndermiş.. Kızınız; sağdır. Yemen tarafına kaçırıldı. Orada bir esirciye satıl- dı. Siz saltanat sürerken, evlâdı- mız hakaret ve kırbaç altında inim inim inliyecek; demiş. Bu mektubu alır almaz hem padişah, hem de oğlu teessürle- rinden çıldırma derecelerine ge- mişler.. Hemen emniyet ettikleri adamlarını yemen taraflarına gön- dermişler. Kızı aramiya paşlamış- lar.. Baş vurmadıik yer birakma- mişlar. Uzatmiyalım efendim; tor- “ balar dolusu paralar sarfettikden sonra, nihayet güç hal ile izini bulmiya muvaflak olmuşlar... Me- ğer bu kızı yemen esircileri Cid- de;e getirmişler. Orada memle- ketine dönen İzmirli bir hacıya satmışlar. O hacı kızı almış. Yola rovan olmuş. Tam Şama geldiği yaman bir hastalığa tutulmuş. Orada vefat etmiş. Kız, bir müd- — det başkalarının elinde kalmış. Rihayet oradan da bir tatar ağa- sına satılmış. Tatar ağası kızı almış İstanbula getirmiş. Aradan çok geçmeden o da vefat ediver- yüş. Fakat vefat ederken kızı, komşusu olan dul bir kadına ver- miş. Ona bir evlât gibi bakmasını wasiyet etmiş... Bu dül kadın, bir müddet hakikaten bu kıza evlât gibi bakmış. Fakat kız büyüdükce terbiyesinden âciz kalmış. Adını ( Esmer Gül ) koydukları bu kız ele avuca sığar mahlük değlimiş.. İşi gücü, türkü söyleyip oyun oy- mnamaktan ibaretmiş. Günün bi- rinde genç bir civelek (IJe abayı yakmış. Onunla kaçmış. Fakat civelek onu, nerede barındırsın?.. Artık ondan sonra Esmer Gül, hovarlalar arasında bayrak açmış. Hayretten- hayrete düşen ma- dam Biyankayı dinliyen Anber uğa, Şşaşırmış kalmışdı. Madam Biyanka bu teessürden İstifade ederek sözünü şu suretle tamam- lamışdı: — Kızjarını bulmak SA ler dolusu altın sarf eden Habeş padişahile oğlu, nihayet Musırlı bir gemi kaptanı vasıtasile Esmer Gü.ün izini keşfetmişler. Hemen buraya iki adam göndermişler. İstanbul kazan, o adamlar kepçe olmuş. Arımadık, taramadık yer bırakmamışlar.. Fakat Esmer Gü- lün nerede olduğanu bulamamış- Nihayet bu mese'eyi ben ŞAT Z S haber aldım. Hemen paçaları sı- vadım. İşin peşine düştüm. Kızın, sizin elinizin altında olduğunu öğrendim. Anber ağa, büsbütün şaşırdı. Bir müddet, şaşkın şaşkın madam Biyankanın yüzüne baktı. Sonra, birkaç kere: — Alllah, allaaah... Diye mırıldandı. Madam Biyanka, kurnaz dav- randı. Bütün h'sleri işba baline gelmiş olan Başkaplan ağasını düşündürmeye meydan bırakmadı: — Işte Ağa hazretleri, hazine diye buna derler. Eğer bu İşte sizinle ittifak edersek.. Ve akıllı- ca da hareket eylersek, Habeş padişahının hazineleri bizim eli- mizegeçecek.. Filhakika. burada da hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Sultan Hazretlerinin sayesinde, dünyanın bütün zevk ve saadeti içinde yaşıyorsunuz. Amma.. Meş- hur bir lâkırdı vardır. İnsan oğ- luna güven olmaz derler. Amber Ağa, derhal tastik elt — Doğru söylersin, kadımm.. Doğru... Bugünümüz, âlâ.. Amma yarın bir gazabe uğrasak, ayağı- mıza bir taş bağlayıp.. Cumbur- lop diye denizin dibine atıverirler. — Bu da, saraylarda dâaima olağan şeylerdendir. — Aman, yavaşsöylekadınım.. Saraylarda — duvarların — kulağı vardır. h — Bak.. Gördünüz ml?.. Kor- kuyorsunuz. Yazık değil mi sizin ©, aziz canınıza... — E.. Ne yapalım, şimdi?.. — Hâhi, Ağa Hazretleri... Ben size akıl öğretecek değilim ya.. Tasanın — eline böyle bir fırsat geçerse ne yapmaz. — Vallahi kadınım.. Aklım, fikrim biribirine karıştı, kördüğüm oldu. Sen, akıllca bir kadına benzersin. Bir tedbir söyle de hemen onu İcra edelim. Madam Biyanka, bu muvaffa- kiyetinden mütevellit memnuniye- tini güçlükle sakladı: — Bana kalırsa, ağa hazret- leri.. — yapılacak şu İş — vardır. Şimdi kızcağızı, temiz pâk giydi- ririz. Bir gemiye bindiririz.' Bura- dan alır, doğruca Habeş Padişahı: nın sarayına götürürüz. Padişahın huzuruna çıkar.. alın emanetinizi getirdik; deriz. — Vallahi, bu iyi bir tedbir.., Amma, Habeş Padişahı elimize beş on altın sıkıştırır da bizi ba- şından - saviverirse... — Hiç bu mümkün mü, ağa hazretleri ?.. * Bilmem.. (Arkası var) Bakalorya Geçen Yıl Sınıfta Kalanlar Tekrar İmtihana Girecekler Geçen sene bakalorya imti- hanına girip te sınıfta kalan ta- lebeler, bu yıl tekrar imtihan olurlarken, eski veya yeni talk- matnameye göre hareket etmeleri kendi- ihtiyarlarına bırakılmıştır. Bu talebeler bu yıl da muvaffak olamazlarıa, üç sene içinde tek- rar bir defa daha imtihana gir- mek bakkını muhafaza — etmek- tedirler. “SON POSTA Hisli B_ı; HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Mösyö Etyen salona bir dell | gibi girdi. Yüzü — karmakarışık gözleri kanlı idi, Elindeki taban- casını tuluyordu. A Penceresin önünde korkudan Ateş etsenel. Heyecanımın — geçmesini bekliyoruml!.. Dünya İktısad Haberleri ı 1934 Yılında Almanyanın Dış Ticareti 1934 yılında Alman dış tica- reti 1933 6 karşı ithalâtca artmış, ihracatca ise azal- mıştır. Ithalât 247,4 müyon artarak 4,475,0 mil- yona yükselm'ş, ihracat ise 704,5 milyon azalarak 4.166,9 mi,oa marka düşmüştür. Buna göre Al- manyaniın 1934 yılı cış ticareti 284,1 milyon mark ile passif ka- panmıştır. 1933 yılı ticaret bi'ân- çosu 657,8 milyon mark ile aktif kapanmıştı. Almanyanın 1934 yılı dış tica- vetlala 1932 ile karşılaşdırılmasına gelince, 1932 de ithalât şimd'kine karşı, 215,5 milyon fazlas'le 4.656,5 milyon mark tutmuş, İhracat ise 1.572,1 Mark fazlasile 5.739,0 milyon mark yapmıştı. Almanya- nin 1932 dış ticaretli bilânçosu 1,062,5 milyon mark ile aktif kapanmıştı. ; 1934, 1933 ve 32 yılları umum Hcaretine yani ithalât ile ihra- catın bir arada verimine gelince 1934 genel ticareti 8.617.9 milyon Mark tutmuştu. 1933 genel tica- reti 9.075.0 milyon Mark, 1932 ticareti ise 10,405,5 milyon Mark yapmıştı. Buna göre Almanyanın 1934 genel ticareti bir sene ev- veline karşı 457,1 milyon Mark yani *65, iki yıl evveline yani 1932. ye karşı ise 1.787,6 yani *)17,2 gerilemiştir. aa nkaaeadd a 5 eee ea geee aN ee İ Nöbetçi Eczaneler İstanbul tarafır — Şehzadebaşında (Lbrahim Halil), Cerruhpaşada (Şeref Celâl), Topkapıda (Nâzım), Falihte (A. Kemal), Samatyada — (Erofilos), Cibalide (Necati Ahmet), Gedikpaşa- da (Asadoryan). Deltordarda — (Arif), Çemberlitaşta (Sırm Rasım), Bahçe- kapıda (Agop Minasyan), Bakırkö- yüade (Merkez). Beyoğlu tarafı: Kal- yoncukulluğunda (Beyoğlu), Taksim- de (Takalm), Galatada Mahmudiye enddesinde (Mişel Solronyadis), Şiş- lide (Halk), Kasımpaşada (Yenituran), Halıcıoğlunda (Yonitürkiye). Kadıköy tarafı; Muvakkıtbane caddesinde (Le on Çubukluyan), Kuşdilinde (Hulüsi Osman), Büyükadada ( Halk ) c0 zaneleri. Genel tica- rette gerile- me var | dı. Titreyerek kocasına titreşen kadınları, karısı Jilbertle, arkadaşı Heleni şöyle tepeden tırnağa kadar bir süzdü. İki el si'âh atıld.ğını enlar da İşitmişler. Etyenin şatodan bahçeye atlıyarak kaçan adama ateş ettiğini anla- mışlardı. Jilbert sapsarı olmuştu. Nasıl olmasın ? Bahçede kocasının ko- vaadığı adam kendi âşıkı idi. Çok fena bir vaziyette yaka- lanmıştı. İşi bilmemezlikten gel- mek, birşeyler söylemek Vâzım- doğru ilerledi ve yalvardı : — Ne olüyor Etyen ? Bizi kor- kudan öldüreceksin. Bırak Alla- haşkma şu silâhı elinden. Etyen, karısına yiyecek gibi bir baktı ve baykırdı: — Ne mi oluyor? Ne olacak, haberim — olmadan, adamlarıma duyurmadan, biri evime girmiş ve gecelemiş. Helen, “belki bir hırsızdır ,, diye kekeledi. — Belki. Fakat bu hırsız para değil, şeref ve namus çalan bir hırsızdı. ae saaeeaam ea gee öLenen e n a ada eee Acele satılık Hane ve Arsa Kadıköy Misakımilli sokağında (68) No, h su, elektrik 6 odalı hane, Anahtar bekçide. Kadıköy Tramvay onddesi Söğüdü sokakta arsa. « Salonda öfkeyle geziniyor ve söyleniyordu : — Ne yazık ki çiftemi alacak yakit bulamadım. Yoksa kaçır: mazdım bu herifi, Jilbert. — * Düşünüyor musun? dedi, bu tahminlerim bizi ne kadar incit yorl. , — Tahminler mi? Niçin haki- kat'lar dimeyorsun? Gelen adam ik'nizden biri için gelmişti. Benim seyahata çıkacağımı da pekâlâ biliyordu. Ve siz, ben gider git- mez herifi hemen arka kapıdan içeri alıverdiniz.. Sonra bu ilk defa da değil ki. — Yavrum, aldatıyor. — Keşki aldatsaydı. Fakat hiç yanılmıyorum. Dün akşamdan- beri sizleri yakalıyacak delillerim vardı. Otomobilime binerken d- lenci kıyafetli bir adam kirli bir kâğit parçamı verdi, * Sadaka istiyor ,, diyerek ehemmiyet ver- meden kâğıdı cebime attım. Çok Yanılmışım. Meğer bu kâğıtta, ben ayrıldıktan sonra, evimde geçecek şeyleri yazıyormuş. Parise gider gitmez bir arka- daşımla yemek yedim, Beni gece- yarısına kadar alıkoydü. Yatarken, hele şu kâğıdı bir okuyayım, dedim. Okumamla gişinmem bir oldu. Az evvel geçtiğim yerlerden tersyüzüne geri döndüm. Ah, siz hemen döneceğimi ummuyordunuz. Eğer bu bunak köpekler havlayıp ta geldiğimi haber vermemiş olsalardı, avı içeride yakalıyacaktım, o zaman... Helen omuzlarıni silkerek tamam- ladı: — O zaman burası bir mez- bahaya dönecekti. Bir iki ölü, her tarafta kan, sonra jandama- lar bileklerinize kelepçeyi vurarak sizi doğru hapisanöye götürecek- lerdi. Daha mı eyi idi bu sanki. — Doğru. Fakat siz de her zaman bana — masum insan rolü yapmanın faydasızlığını — anlamış olacaktınız. Helen biraz düşündü, foda- kârlık yapmak, Jilberti bu müş- kıskançlık — seni Çeviren: TMEV GLEİŞ grnmeresena senemm ı Yenen eee Selim Tıgne* kil vaziyetten kurtarmak llll_-d" — Haklısımız, deye söze girir "Hi. Yalnız şu tabancayı elinizdet bırakın. Mademki faciayı atla! yok yere başımıza bir kaza masın bâri. Hem size bütün olaf — bitenleri de söyleyeceğim. a Etyen silâhı bıraktı. — *“Bekliyorum, — dedi. Slyhî.. bakalım,,. j * — Aldığınız haber doğrudur. — *“Sevglli,, - ona bu İsmi veririz” — geceyi şatonuzda geçirdi. :V. ederim ki attığınız ?: isabet etmemiştir. Sizin hiç tani” madığınız — bir delikanlıdır o. yapayım? Tutkunum bu cür Şatonuz güzel, Fakat kul geç mez, kervan uğramaz bir yerd Taşanın okadar canı sıkiliyor. kles Sonra size hesap vermeye mecbuf bir vaziyette değilim. — Ve «i benim kalbimin bu hatasını etrafâ yaymıyacak, hele kocama söyle" miyecek kadar da — naziksiniz Kocam kıskanc değildir. Yalnıf böyle bir şeyi duyarsa — aray$ soğukluk girer. Bunu düşünerek geldiğinizi köpeklerin havlama” sından anlayınca, — “sevgili,, pencereden kaçırmayı doğru bul dum. Hem sizin bukadar kızaca* ğınızı da Ümit etmiyordum. İşter hepsi bundan ibaret. — Üşüdüm Odama gidiyorum. Sen de geh mez misin Jilbert? 4 Etyen bunları dinlerken bir — taraftan da kanlı gözlerile Jilber” tin gittikçe canlanan yüzünü gör lüyordu. Söz bitince Helen'e: — Durunuz, dedi. Bir nokt daha var. Anlattıklarının doğrü olarak kabul ediyorum. Çünkü Jilbertin, keadisine aid bir kabâ” hati sizin yüklenmenize taham edebileceğini ümit etmem. Tabi! bu hâdiseden sonra evimde 7 fir olarak kalamlyacağınızı da 6 şünebilirsiniz. Karıma fena örnek olmanızı iİstemem. Sonra, mesel nin saklanacak yeri yoktur. Adam” larıma, kovaladığım herifin hırsız olduğunu - söylesem gülü olur, inanmazlar. Gelen mektüf da gösteriyor ki işi başkaları d biliyor. Pek iyi hatırlarsınız, yalnız sizin için, sizi karıma lyan dostluk için kocanızın fabi” kasına ortak olmuşdum. sermayemi geri almakda da bit her halde mazur görürsünlür. — yi Sararmak sırası şimdi de ' lene gelmişdi. Jilbert: 4 — Bunu olsun yapmiya Etyen! Diye yalvardı. — Niçin — yapmiyacakmıl Gitsin de bu “ sevgili ,, ortak ?j sun benim —yerime. — Buyut” — Serbestsiniz. Ve bunları söyledikten Y müstehbzi bir tavurla kadın!! | — önünde — iyilerek kapıya ilerledi. O çıkar çıkmaz ıj ş ağlıyarak Helenin kollarına *” » — Sen, eşi bulunmaz W’ kadaşsın! Benim belki büY Şdai kurtarmış oldun. Çünkü Bu #4i kızınca çılgına döner. F'k':.f kabahatli dururken senin İâııııı olman bana ağır $7 7 — izülüyorum. Koer . | — Üzülme yavrucuğum: V g | nın öfkesinden k“k-“hk:,' ;:lıı olür. Sonr w'h“s..ı dak benim de bu “ sevgili T ll nasebetim vardı. ğ