Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—OT SON POSTA Dünya Hâdis'elrorı' Kapıcısından İntikam Almak İstiyen Kiracı haksızmı — pek söylenemez, fakat apartıman kapıcı- sından memnun olan kiracı İstisna teşkil eder, arada ya bahşişin az veya çokluğundan, yahut ta hiz- metinin yapılıp yapılmadığından doğan daimi bir ihtilâf vardır, yalnız bu ihtilâfın facia doğurduğu hemen işidilmemiş gibidir. Bunüun içindir ki, Pariste olan bir hâdise hemen göze çarpmıştır. Bu hâdi- seyi yapan Puyyo —adımnda bir bir zattır. Fu zat nedense - kapı- cısına kızmış, buü kızmayı kin derecesine götürmüş ve adamı bütün ailesi efradı — He birlikte öldürmiye karar vermiş. Bunun için bıçağa ve tabancaya müra- caat edecek değildir. Puyyo beş altı metre uzunlu- ğgunda bir lâstik boru bulmuş, bu borunun bir ucunu kendi daire- sinin havagazı musluğuna, öteki ucunu da kapıcısının — dalresine uzatmış ve kapıcısı ile ailesi efra- dının zehirlenmelerinli beklemeye koyulmuş! Faclanın önlüne geçen, iklnci bir kiracının tesadüfen bu manev- rayı görmüş olmasıdır. * on günlerde — basılan bir istatistiğe göre 1934 gene- Haklımı dır, Önüne tesa- düfen geçllen bir facia Fransaya | Si içinde Fran- saya gidcn sgey- f*!'”_"'l' yahların sayısı beş gitmiyor | y) evvel — giden seyyahların dörtte birini bile bul- mamiştır. Sayyah akını Fransaya milyarlarca ecnebi parası getirir, birçok ticaret şubelerini yaşatır, canlı bir irat kaynağıdır. Bunun içindir ki Fransız gazeteleri telâşa düşmüşler, tetkikata — girişmişler- dir. Elde ettikleri kanaate göre seyyah akınının eksilmesine baş- hca sebep, dünya buhranından ziyade Frensada hayatın pahalı oluşudur. Filhakika “ Turizm ,, cemiyet- lerinin bütün gayretlerine rağmen bugün bile Fransada otol ve ye- mek Ücretleri Almanya İle İtal- yadan hemen hemen bir misli fazladır. Son Posta Yevmi, alyasi, Hevadis ve Halk gazetesi - ABOÖNE FİATLARI Beki _Zıhlıiye, Çatalçeşme sokağı, 26 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan z ve resimlerin bütün rı mahfuz ve gezetemize aittir. 6 |3 | * Senel ÂAy | Ay | Ay Kr. | Kr. | Ka | Kr KİYE 400 | 150 YUNANİSTAN |2340 | 1220 | 710 | 270 ECNEBİ 800 (300 bone bedeli peşindir. Ad z ?eığiıürmok WMM'“ 'f ea Gelen evrak geri verilmez. ' itânlarden mes'uliyet alınmaz. için mektuplara 10 kuruşluk ea çpul ilâves?lâzımdın Posta kutusu: 741 İstanbul Talgraf :Sonposta elafon : 20203 : İN ZZ a sünameneyenadii aö a Klmsesi;_çocpklar Yurdunda Hiç Yalan Söylemiyenler Arasında Neler Gördüm? Çaldığı Iki Lira He 40 Pasta Almış, Hepsini De Bir Hamle v İiza- Yurda girmeden önce: Serserilik Merdivenleri ağır ağır inerken kimsesiz çocuklar yurdu başmu- allimi Bay Ali Rıza anlatıyordu: — EBuraya gelen çocuklarda en çok dikkat ettiğimiz şey zekâ- dir. Aptal, dejenere bir. çocuk ariik bir daha tamir edilmeyecek olan bir makineye benzer, Hal:- buki, zeki çocuk, daha neşvünema bulmamış şutvrile iyiye, güzele ve cemiyetin ruhuna götürülebllir!.. Netekim biz bunu yapmıya çalışı- yuruz. Ana baba terbiyesinlin noksanlığı yahut ana babaya itaatsizlik, fena earkadaşlara uy- mak; serseriliğe sürüklenmek yü- zünden sokağa düşen, hayırsız, ahlâksız, selil ve sefih 12 - 15 yaşındaki çocukları biz buraya toplamıya, bir çatı altında terbi- yeye, cemiyet ve iasanlık sevgile- rini aşılamıya çalışıyoruz. Şimdi mevcudumuz 87 yi buldu. Yakın- da şu karşıda gördüğünüz ikinci binaya da kimsesiz kızlar yurdu açmak tasavvuru var. Aşağı taşlığa inince, beton döşeli avluyu su İle temizleyen iki çocuk, başlarındaki takkeleri çıkararak gülümsediler. Bay Ali Rıza kulağıma fısıldadı: — Burada göreceğiniz bütün çocukların hepsinin kendilerine göre işleri vardır. Bazıları yuka- rıda çamaşırhanede, bazıları,kun- dura ve marangoz atelyesinde çalışırlar. Öğle, akşam yemekle- rinden servis yapanlar, süpürenler, temizleyenler, kömür — taşıyanlar da başka.. Bir bu serbest, başı boş, dizginsiz bir hayata alışan, hiçbir sıkıntıya, tazyika rıza gösz- termiyen çocukları daima iyilikle, 'telkin'e idare ederiz. Dayak yok- tur, bir geyin kötülüğünü anlat- ' mak için ona kötülüğün sozunu gös'eririz. Nitekim her Cuma günü bu çocuklara izin varcır. Elterine 25 kuruş harçlığını alan çocuk o gün gider, gezer, gelir. Fakat can çıkmayınca huy çıkmaz ciye bir söz vardır. İşte bu ço- cuklardan bazıları da eski alış- kanlıkları yüzünden bir hata ya- parlar, _C':nmırteıi günü hepsi sorguya çekilirler. Doğruyu söylemenin İyi birşey olduğunu onlara telkin et- tik. Ne yapmışlarsa, söylerler. Çünkü dövmeyeceğimizi, sövme- yeceğimizi temin etmişizdir. Adeta | günah çıkarır gibi yaptıklarını birbir anlatırlar. Sonra biz bu yaptıklarının ne kadar kötü oldu- gunu, ne kadar fena yola sürük- lendiklerini onlara uzun boylu anlatır, nasihat ederiz. Taşlıktan geçtikten sonra kısa | bir merdiven tır- - mandık ve ayrı bir binaya gir- dik. Tahta merdi- ğp * venleri çıkarken, Ş” arkamızdan bir ses mırıldandı: — |Efendim, muzikayı — biraz verir misin?. Ça- lacağım. — Yine getiririm vallabil. Bay Ali Rıza cebinden şu ağza sürülüp öttürülen mızıkalardan çı- kardı verdi. Çil yüzlü çocuk öttü- re Öttüre merdi- venleri — inmoeğe başladı. Bay Rıza an- latıyordu : — Facianın özünü, aslını ara- yan bir romancı için, bu çocuk- ları dinlemek bi- tip tükenmiyen bir: mevzu sayı- hr. Bu çocuklar insanlar içinde, ayrı birer insan " nÜmunesidirler, 12 yaşındaki ço- cuk sigara ve rakıdan tutun da kokaine; eszara kadar hepsinden birer parça, belki de büyük birer parça tatmıştır. Geceleri saat ikilere kadar kaldırımlarda — dolaşmak, sonra bir taş kenarında, bir ke- vüukta, bir dubada —iki üç saat uyumak, bunları yavaş — yavaş söndürür ve nihayetsiz hapisane- lere düşürür, Bir odaya girerken, kapı kir- denbire açıldı. Iki çocük dışarı fırladı. Bizi görünce ikisi de baş- larındaki takkeleri ellerine aldılar, Biri mırıldandı: — Efendim, şimdi kundradan çıktık, Bak ellerimiz ne halde ?.. Bay Ali Rıza, zayıf, kuru, çil yüzlü, basık — burunlu çocuğu de Yemiş gösterdi : — Buü yurdun ilk çocuğu.. Numara bir Ali.. Babasına, ana- sına karşı itaatsizlik edip sokak- lara düşmüş, —serseri olmuştur. Kaç defa babası evine almış, bu, kaç defa kaçmıştır. Çil yüzlü, basık. burunlu Ali, önüne bakıyordu. Sordum: — Söyle bakayım, neden evin- den kaçıyordun?. Dışarıda ne yapıyordun Ali?, 1 numaralı Ali, burnunu çekti, başını oynatarak anlattı: — Efendim, suç bende amma, ne yapayım. Bir kere oldu. Ba- bamı dinlemiyordum. Hem babam da bana İstediğimi alırdı amma, serserilik ettim. Bana kimsenin ka- | rışmasını istemiyordum. Bayramları babam güzel elbiseler alırdı. Ben ertesi gün götürür, elbiseyi satar, on, on beş gün eve gelmezdim. Parayı kumara verirdim. Sonra sonra artık hiç eve gitmedim. Kaçtım. Sokaklara düştüm. — Peki, ne yiyip içiyordun? — Çöp tenekelerini karıştırır, ekmek kırıntıları bulur, yerdim. Yurda girdikten sonra Sonra öteden beriden çalardım &amma.. efendim, şimdi İyi İnsan olacağım. Hep çalışacağım. Na- müslü olacağım. Bay Ali Rıza öteki 'çocuğu gösterdi: — Bu çalışıyor amma, hâlâ sİgara içiyor. Haylâz seni.. ne zaman bırakacaksın Çocuğun — birdenbire yaş — dolmuş, yüzü — kızarmıştı. Foynunu çarpıta çarpıta, dudak- — larını şişire şişire homurdandı: — Ne yapayım efendim be, şuna bak be. — birakamıyorüum be.. amma bırakacağım, ben de iyi insan olacağım!.. Ufak bir koridor geçtik, bir oda kapısında- durduk. Bay Ali Rıza bana çocukların neler olmak Pendikte SUu İhtiyacı Pendikde bir su derdi vardır ve su Pendiğin en büyük ihtiya* cıdır. Dört sene evvel Yaka suyunüun Pendike indirileceği söy* lenmiş, fakat bu tahakkuk et“ memiştir. Istanbulun sayılı sayfiye" lerinden biri olan Pendikde halkıf susuzlukdan kurtarılmasını dilerld: Pendik: M. Süreyya Özkal İzmitte Yaban Domuzu Burada yaban domuzu pek çoktur. Ihsaniye, Değirmenderti Saraylı ve Gölcük cıvarında bü yaban domuzlarının yaptığı tahri* — bat zikre değer derecededir. Hef — yerde olduğu gibi burada da bun* larla mücadele edilse iyi neticele' alınacağı muhakkaktır. K Gölcükt Mehmet — — Ka - o zehiri?., gözlerine — istediklerini anlatırken, fıldır fıldır gözlü bir çocuğa sordum: — Sen büyüyünce, buradafi çıkiıp adam olunca ne _olacaksın?ı Göğsünü şisirdi: — Pehlivanl.. dedi.. Başmuallim — çocukları teker gösteriyor: — İşte şu 84 Sauih.. Kuvvetli bir zekâsı vardı. 65 Kâzım.. Çok sefalet görmüş, çok serseri hayat! yaşamış bir çocuk.. M 65 Kâzıma eskiden nasıl yaşâ'” — dığını sorunca, boynunu çarpıtıpı güldü, utandı, mırildandı. Sonrâ —| söyledir , — Efendim ben mekteptef kaçardım, sonra da evden kaçtıl! Babam beni dövdü, sövdü, olm&” | dı. Sokağa — düştüm. Gecol“lâ'; şmemeydanında, Beyazıtta k&* | Zanlarda yatardım. Hamallık yap* | tım, Haliçte karpuz attım. Ar#” | teker sıra da aşırırdım, dükkânlardâP yemiş çalardım. Amma efendilii çaldım amma, biç yakalanmadıı — Şimdi iyi insan olacağım. Buradt hep çalışıyorum. © Bay Ali Rıza bana kar#&ğ duran İrl yarı bir çocuğu göıtet&%r | — Robüs, 2 Hüseyin.. Dehvğğ.' yüzer. Denize &âşık. Geceleri bet' den izin ister, ve yukarı terasâ)” çıkıp #saatlerce — denize bakalı bakar. Büyüyünce yegâne gay” gemici olmaktır. Yelkenliye b.ğl lr. Onun sık sik tekrar. eti çümle şudur: Marifet Tranıa::;î_ tiği idare değil, bir yelk kar idaredir der. Bir balık onun * , dar yüzemez. Şu vücuda şu Gu'“ şu kafaya, şu omuzlara bakın ';.ı, Hakikaten, Robüs ismini B'f" tıktıkları bu çocük bir ıd' balığına benziyor. Yüzü y M yumru.. Eller, tıbkı bir elden | misli büyük. omuz ılıbllk.j&'ı; geniş ve kalın. Fakat © mahcup ki, başını yana Ç'ş ; çevirip çırpınıyor, — gözleri * — mekten kayboluyor.. Dü Bay Ali Rıza ııılıtıyof".upf — Bu Roblis buraya u,ı den evvel dilenir, çalar, çı;. f Hergün kazandığı 2 lira yIJ pasta yermiş, Evet Iııln'l"’:k.ıh şey. 40 pasta.. Yemek, gtar et, sebze yok, yalnız 40-PR . W b hatf — Şimdi adeta bir ınokl;; ııw | sayılan bu kimsesiz — DNd — yurdunun küçük ı:ün 3. p o kadar korkunç, cpi havsalâya sığmaz fac! akd"hn-' dim ki, bir tekini yı_:l?’“ Y* | bana müthiş bir me5 " l.fı _* W H