Mr... me. sy İZ Tefrika Na: 46 Muharririz AR. Kaptan Paşanın İşi! Marya Kadın, Bin Türlü Diller Dökerek Sultanın Kalbine Girmek Ve Dilediğini Yaptırmak İstiyordu.. — Efendim, sultanım. Geçem 7 Madam Biyanka, avdet için lerde, Akdenizde büyük bir fırtına | Sultandan müsaade istemişlerdi. olmuş. Bu fırtmada bir Cineviz | Fakat tam o anda Madam Biyan- AŞ ei pamir Avcılar Bir Münakaşa Münasebetile Bir Atıcılar Birliği 7 İSE e ai erse | Artist Vasfi Rıza, Yazıcı nın sabırsızlıkla beklediği yeni birlik res men teşekkü: etmiş bulunmaktadır. Birlik müsesleleri (ik toplantılarını yaparak prog- zamlarını çizmişler Vs filen harekete geç- mişlerdir, Birik teşekktil muksacım nizam- namesindeki şu madde ile Ifade etmektedir — Asli ve mhbi olduğu kadar eski ve milf bir sporumuz olan avcılıkla atıcılığın mazbut bir tem dahilinde ve fenni kal .mleketimizde yayılıp geniş» İ ave va atıcılar k karşılıklı saygı » bağlanmalırına, avcılık ve ahıcı'ıkta maharet ve meleke kor Bay Ercüment Ekrem Taluya Cevap Veriyor Şehir Tiyatrosu artisti Bay Vasfi | Biz bunu düşünerek tiyatroyu İk! Paza ile yazıcı arkadaşımız Ercitment | kisma ayırdık.. san'at tiyatrosile, Ekrem Talu eski dostdurlar, son za- operet tiyetrosu yaptık. Tepeb# manda birinin Şehir Tiyatrosunu tenkit etmesi, ötekini cevaba mecbur etil ve şında oyniyan arkadaşlar düny* ,emisi kazaya uğramış. Kaptan i tayfaları canlarını karaya at- mış. Yalboyundaki yeniçeriler, bunları eşkıya sanmişlar. Yakala- yıp hapse tıkmışlar. Fransız kon- solosu ( Milo ) Kaptan paşaya müracaat etmiş. Cinevizlilere 49 fa etmek istemiş. Kaptan paşa gazaba şelmiş. Konsolosun ricasını kobul etmek şu larafa dursun. Almış, Konsolosu da hapse atmış... Hatta bununla da kalmamış, Ak- deniz Oadalarındaki (o konsolosla, Çanakkaledeki konsolosu da ye- rinden kaldırmış. Burada bulunan elçi; velinimetimiz, Sadrazam paşa efendimize (o gitmiş. e Yalvarmış, yakarmış.. Amma, paşa efendimiz hazretlerine meseleyi başka bir güna haber verdiklerinden: — Eğer bu adamların suçu olmasaydı; Kaptan Paşa, “böyle iş etmezdi. Hele bir az terbiye olsunlar. Deyu irade buyurmuşlar. Fatma Sultan, birdenbire Mar- yaya bak veremedi: — Marya kadın!.. Cümle alem bilir ki paşam haksız İşe riza göstermez. Bir temizce kalbi ve kati merhameti vardır. Dedi. Fakat zeki kurnaz ve cerbezeli Marya, derhal mukabele etti; — Buna hiç kimsenin şek ve şüphesi yoktur, sultanım, Allah, paşa (efendimizin O ömürlerine ömlir berekâtı ihsan buyursun. Ne derece akil bir vezir olduğu, cümle aleme malümdur. Ancak, meşhur bir kelâm vardır. Fetvayı, anladışa göre verirler. Maksat, terbiye ise, kaptan paşanın ge zabı kâfi değil mi?.. Huzurunuz- da haşa, şuna buna arka çık- mak küstablığını gösteremem, Mevletlü paşa efendimizin uğur. arma da bir değil, bin konsolos feda olsun. Ancak, türklidtin adalet ve merhameti, gün ışığı gibi yer yüzüne yayılmıştır. Şunun şurasında, bu (ışıkta cümlemiz barmagelmişiz. Amma birçoklari bunu bilmezler. Efrenç diyarında: — Türkler, firenklere zulüm ederler. Deyu, artık eksik söz söyler ler. Tuz ve ekmeğiniz yeyib, tatlıca kahveleriniz içeriz. Bun- ların hakkını ödemek için de bu sözlerin önüne geçmek isteriz. Fatma sulten, derhal bu tatlı sözlerin tesiri altına giriverdi: — Bak, Marya kadink. Ben, Fransızlara bir muhabbet bağ- ladım, Babam dahi,ibu millete dost olduğunu söyler, yatır.. Yarından pri gi hikâye ettiğin ahvali bi Üzerine getir. Alır, babama > herne lâzımsa söylerim. Elbette bir çaresi bulunur. Dedi... Marya, Fatma Sultanın bu: sözlerini dinlerken, 4z kalsın sevincinden düşüp bayılıverecekti, * Fatma Sultan, dantelci kadın- lara pek çok ikram (etmişti. Akşama kadar, yemişler.. içmiş” ler.. eğlenmişlerdi. Artık güneş, gurub etmek Üzere idi, Marya İle ka, müthiş bir feryat kopararak yere yıkılıverdi. Zavallı kadın, ıztırap içinde kıvrım kivrim kıvranıyor.. inim inim inliyordu. Fatma Sultan derhal Hekim- başıya haber gönderilmesini em- retmişti, Fakat Madam Marya, derhal bu emrin infazına müma- nlat etmiş: — Endişe buyurman Sultanım.. Bu Madam Biyanka dertli bir hatundur. O Arasıra bu derdi depreşir. Dünyanın ilâcı yapılsa kâr etmez. Bir müddet sırt üstü yatıp İstirahat eylemek gerektir. Demişti... OO zaman Fatma Sultan, Madam Biyankanın bir odaya naklile istirahatinin temini için emir vermişti. Buna binaen Madam Biyanka sarayda kalmış; Madam Merya, saraydan yalnız başına avdet eylemişti. * Madam Marya, saray kapısın- da (Hinta) denilen arabaya bin- miş.. Kabataşı, Fındıklıyı geçerek Galataya tekarrlip etmişti. Ken- disini her zaman saraya götürüp getiren Rum arabacı, doğruca büyük caddeden geçecek Madam Maryayı evine götürecekti, Fakat tam Boğazkesen önüne gelince madam Marya meşin perdeyi aralık etti; — Yorgl.. eve değil. doğ- ruca Fransız sefarethanesine gi- deceğiz. Emrini verdi. Arabacı, derhal hayvanların başını yokuş (yukarı çevirdi. Birçok dar, dolambaçlı yokuşlar tırmandılktan sonra Fransa sefa- rethanesinin (önünde tevakkuf etti. Madam Marya, hemen ara- badan (atladı. Kapıdan içeri daldı. Derhal görüşmek için se- fire haber yolladı... İki dakika sonra, salonda sefirle karşılaş- mışlardı. Sefir, mösyö Vilnöv, madam Maryayı görür görmez ellerini uzatarak: — Ah madam Marya., Sizi bu vakit burada görmek ?, , Diye bağırdı. Marya, sefirin bu hararetli istikbalini ayni şe- kilde karşıladı: — Her halde hayıra delâlet eder, değil mi sefir hazretleri. — E, şu halde. bu bayrı siz (oağzımızla O müjdeliyorsunuz. Demek ki, (sultan hazretlerini görmeye muvaffak oldunuz?.. — Sultan hazretlerini görmek, benim her zamanki muvaffaki- yetimdir, sefir hazretleri. Halbuki ben size daha büyük müjde ver- meye İdim. — yorum, madam.. anl yorm... Her halde, meseleyi kon- dilerine (o arzetmeye de fırsat buldunuz. — Bu da büyük bir muvaffa- kiyet sayılmaz, (o Ekselâns.. Şu biraz daha yükseltiniz bakalım. — Fazla kehanet göstererek sonra sukutuhayale uğramaktan korkuyorum. oNeticeyi lütfen siz hikâye ediniz, madam. ( Arkas var) betmelerine, avcı'ığın yalmz vurmak değil avı yetiştirmek ve korumak olduğu fikrinin tamimina va diğer vilâyetlerimizde toesatls etmiş olan avcılık ve atıcılık ku'üp ve ocak” larile s-miwt münasebetler tesisine böylece, bu münakaşa epeyi uzadı. Bu defa Vasfi Riza bize Bay Ercüment Ekreme hitap eden bir mektup gön- dermiş. Bazı kısımları şiddetli bulduk. onun için,o kısımları, mübarririnin miü- saadesine güvenerek hazfettik ve yazıyı ana battile okurlarımıza arzeyledik: Bay Ercüment Ekrem Taluya (1) Hırs ve hiddet gözünüzü bürü- müş. Rastgele çatıp duruyorsunuz. Şahsımda hiç kusur bulamamış gibi aile ismimle alay etmiye yel- tenmek ne dereceyekadar saygı işidir, bunu sizin gibi eski bhari- ciye memurlarının daha iyl takdır etmesi lâzımdır. O isim ki, bugün kanunen alınmış değil, yedi batın- danberi gelmekte olan hakiki soyadımdır.. Ben şahsıma yapılan hücumlara lâyık olduğu kadar ehemmiyet vermem. Onun İçla bunu geçiyorum.. Yalnız san'atıma ve o san'atim İçin çalışanlara te- cavüz edenlere tahammül edemi- yorum. Zatiâlinizi yakından tanr- dığım, dostluğunuzla müftehir ok duğum halde işime uluorta yürü- meniz, bududu nöbetçisiz sanarak gayrimuntazam çete hücumuna kalkmanız, Deli Petronuzun hare- kâtı kadar aklıma uygun gelmedi. Şimdi önümde üç tane de yazınız var.. Üçü de yangın çıkarmıya ha- zırlanmış gazlı (oOkundak O gibi. Tetik (davranıp Üzerine su dökmek lâzım. Hızını geçirmek ve söndürmek için birer birer kuvvetini kırmıya | çalışacağım.. Laf ebesi değilim: Doğurtmıya kudretim yok! Yalnız fikrim hâ- maile: Ne çıkarsa babtınıza.. * 1 — Tulüat yapan aktörler Avrupada da parmakla sayılacak kadar azdır. Alm nın en bü yök aktörleri arasında tulüat yapan bir kişi vardır. Komünist Rusyanın yalnız tulüdat oynayan bir tiyatrosu vardır. Bu tiyatro- nun idaresi de devlet tahsisatile döner:. Almanyanın hattâ bütün dünyanın en büyük rejisörü (Rayn- hart )ım, Fransız tiyatrosunda en çok beyendiği (meziyet, piyes temsilinin her seferinde bazı ak- törlerin yeni yeni şeyler bulup ilâvesile, Oyunu zenginleştirmesi- dir. Bunu tiyatro edebiyatında da tradisiyon denir. Bu gibi tulüatlar Için “Fransızlara mahsus - bir ze- kâ eserleridir!,, diyor. Avrupa milletlerinin bile nadiren yetiştir- diği san'atkârların bu fevkalâde meziyetleri eğer bizim hepimizde varsa, hele şekli de ( tabiriniz Üzere (modern tulünt) sa cidden iftihar — edilecek (Ove takdir le kaydedilecek bir varlıktır. Bu- nu ortaya koyduğunuz İçin siz ve sizin gibi muharrirlere teşek: klir etmekten başka yapılacak bir şey kalmaz. » Vasfi Rıza, bundan sonra (li) numara altına aldığı bu bendde Doluya yapılan tenkidlerden tmekte, bu eserin Üç Saatle | Beraber mevsim nihayetine kadar da nı da haber verdikten sözüne şöyle devam eyle- mektedir; TI — (Güzel ve nezih san'at Aşıkları) ndan bahsediyorsunuz. etmek üzere “İstanbul Avcılar ve Atıcılar Bnliği, envanile bir birlik kurulmuştur. Birliğin sdara ve hakem heyati aralani Rela Boy Asım Turgut, ikinci reis Bay Al, umumi kâtip Bay Ali Tarhan, muhassbeci Bay Orhan, ara Bay Sami İsmali, Hacı Fahri, Halüsi Hakem heyeti: Saylav Bey Ahmet Şavkı, operatör Durat İbrahim, Salt Salâ- batliaden mürekkeptir. Genç teşekküle başladığı işte verimli Mmuveffaliye'lar ere, PRİL ALL ve Çil lekelerini izale eder, İtriyatın iztihzar edildiği ma- halleri ziyaret ederken veya ek- serİya yağmura, güneşe ve rüs- gâra maruz kalınak istırarında bulunan her yaştaki kadınların cildlerinin tazeliğine ve güzelli- ğine hayran oldum. Sebebini sor- duğumda öğrendim ki, onlar çi- gek koparızken, çiçeklerin kele» lerinde mevcut balmumu, cildi şayani hayret bir surette beyazla- tıp yumuşatma hassasına melik olduğunu keşletmişlerdir. Hergün muntazaman iştimalinde tenin bü- tün buruşukluklarını izale eder ve yüze yumuşaklık ve gençlik tara- velini verir. Bu sihrengiz çiçek balmumu eczanelerde “Cir - A» #eptine namile satılmaktadır. Akşamları yatmazdan evvel kullanılmakta, cildin sert aksamı- nı yumuşatır ve İekeleri izale 6- der. Sabah kalkmecn beklenmiyen beyar, ter ve taze bir cild meyda na çıkar, Bugüne kadar bu dere» 06 basit ve şayanı hayret birsu- rette müessir o bir tedbir bulun- madıştır. Hemen bü akşamdan “Dir * A- septine,i kullanınız ve oasip te alrinden hayrette kalınız. Ben de simdi boynum, kollarım ve elle- Fim için “Cir « Aseptine,, kullanı" yorum ve sonderese memnun kaliyorum. ViKING Markalı SÜT MAKINASŞI henüz süt makinasının ne olduğunu bilmezler, Sürkilerupa LEDLŞT. edebiyatına karışmış eserleri OY" namakla meşgul.. fevkalâde d* korlar, son tarz ışıklar, muvaff” kiyetli mizansenlerle (güzel “9 nezih ) insanlara hitab ediyorlar" Hergünkü yazılarınız arasında bw” nezih tiyatroya dair bir kayıd yok.. ( Güzel ve nezih) insanla” arasında da hiç görünmiyorsunu& Buna rağmen ahlâkınızı bozs# operet tiyatrosundan da çıkmıyor” sunuz.. (sizin perbizinize lâhn# turşusu dokunmuyor galiba.. di vaızlar veren, dinsiz softalar gibi ahlâk dersi vermenizin manaf kalmıyor. IV — Kendiliğinizden O tec# vüze geçmezmişsiniz!. bir yanlış lık olacak.. 935-2-2 tarihli gaze” tenizde hududa tecavüz eden #if oldunuz.. müdataayı yapan beni siz değil. Siz sadece eseri beye” mediğinizi yazmadınız. (Ahlâk b (seviye düşüren) diye itham ali” na aldınız.. Siz tenkit değil t# cavüz ettiniz, usulü ve erkânll€ bize yol gösteren, akıl öğrete9 dostlara hücum edecek kadaf terbiyesiz olmadığımı sizin bilmeniz lâzımdı. V — Isırgan otu eşekleri gıdası olmak özere toprakta” çıkar.. Mecmualar da halk içindi Mecmuayı ısırgan otuna be mekle hem mecmua sahiplerin hem içindeki yazıcılara, hem de halka hakaret etmiş oluyorsıni# Sözlerinize dikkat edin vallahi #İ mahkemeye kadar sürüklerler. Bay Vasfi Riza, yazısının kısmında, Bay Ercüment Ekr” min, Deli Dolu opereti münaseb*" tile Vasfi Rizanın burnile zv çalmasını otenkidine (omuka ediyor ve “ben sizi düşün recek kadar yabancınız eeğilis” Senelerdenberi tanışır, teklif “e. tekellüfsüz konuşuruz,, diye i hukuku hatırlattıktan sonra söz08 şöyle bağlıyor. ViL — Hırsız değil, ahlâki” değil, kimsenin hakkına ro” tecavüz edecek yaradılışta adam değilmişim ki; hiçbir : rumu bulamamış ta alay sali bir ismimi mi bulmuşsunuz..- Ercümnet Ekrem Talul, Efendimizin ismi beni daha şirin olsa yüreğim y Düşündüm taşındım. Bu tinize mukabele edeyim Hiçbir kusurunuz aklıma Meğer temiz ve dürüst a münakaşaya girmek te P* şeymiş... Vazgeçtim amm” yapayım ki (bu yazıyı da bulundum! ) 3 de x k SARE, Vasfı Ris* yi i (1) Bazı sebeplerden dola” miştir, kusuta bakılmıya.. Kurban Kesece” Vesendini rin ” Memleketin 1" yardım eden Tayyar* düşkünleri (o koruyan kimsesiz çocuklara Etfale yardım için: Kurbanınız! Tayyare Cemiyetin? in ha takdiri Çe yetite veriniz. ”