31 - Birinci kânun B Siyaset Âlemi Makedonya Komitesi Hortlatılıyormuş Son günlerin haberleri arasında bir tanesi var ki komşumuz Bulga- ristanın a'yasal telâkkilerini göstermek itibarile cidden dikkate değer. Sabah gazetelerine göre geçenlerde putı_ıdılı, gürültülü bir şekilde fcahedilen, idare heyeli takibe uğrayan, bu heyetin başı İvan Mihailofu Bulgaristandan firar ettirecek kadar bakkında şiddet gösterilen Makedonya ihtilâl kamitesi, meğer fexhadilmemiş. Zamanın icabla- rıma uymak için #inmiş veya sindirilmiş. Şimdi, bu komite, tekrar faaliyete geçecekmiş. Eğer bu haber doğru ise, uluslar münasebetlere — Bulgaristan'n arası verdiği kaymetlin derectsi, bu suretle meydana çıkımış oluyor. Bu hâdise, bizi, yine doğru'uğunu çart koşarak kaydediyorum; Marsilya cinayetinin işlendiği zamana - fikirlerimizi irca ettirmelidir. Arkaya bıktıqıım Z zaman üğümüz manzara gu oluyor: vi İ':ıri a bir kabine buhranı #çiriyor, iktidar mevkiünde bulunun :İlkı'ıınet heyeti, aynl heyete dahil Olub axz zaman evvel istifa eden bir nazır tarafından bir hükümet darbe- aile iş başından atılıyor. Yeni hükümet derhal Makedonya komitesini feshettiğini ilüân ediyor. Başındakileri kanuni takibata maruz birakıyor. Bunun reisi olan İvan mi- hailof kar:sile alelâcele —Türkiyeye kaçıyor. O Türkiye ki, yine bu adamın emir ve tesri'e yüzlerce tebazası &n ";ıî,“' gekillerde öldürülmüştür. en Marsilya faciası vakua geliyor. İvan Mihsailofun şoförlüğünü yapan ve Makedonya komitesinin en kanlı unsurlarından biri o'an bir komiteci, Yugoslavya — kıralını, bu arada da Fransız Hariciye Bakanını öldürüyor. i dikkat etmek İâzım olan şey iribirini takib etmesin- falizamı — ve — bunlarla gokaların — mülyetleridir. birşey alâkadar Biz telkin yapmıyoruz. Sari söylemiyoruz, Fakat sadace eşhas ve teşkilât ile vak'aları karşılaştırıyoruz. Bundan çıksrılacak neticeyi daha Yakından alâkadar kimse ve devlet. o demelk — istediğimiz ürı Marsilya faclasının henttz hesabı Srülmemiştir. Cenevrede son verilen El:ıını yürüyebilmesi için bir takım taahhüdlerin yerine getirilmesi lâzımdır.. Bu taabhüdlerden bir tanesi de Bulgaris- ugosl-vyaya karşı Makedonya :::u: ::ıkkzdr vı.ııîı u')dı;ı #özdür. Verilen #S5z bu kadar çabuk mu unü! ? Maamafih unutulan şgözleri zi mevcuddur. — Süreyya Edebi Tefrika 33 :nı. giderken iye bekledim; biraz İzin aldığın beni görürsün, elmediğini — görünce de ldım. Fakat ertesi gün, sana, hak verdim... “ Bir semti meçhule... firar! ,, Çok çabuk, ağızdan ağıza yayılın Ne rivayetler, ne şayıalar, ne dedikodular! Eğer işin iç yüzünü bilmesem, hepsine ayrı ayrı ina- nacağım... Okadar ustaca ve us- talıklı tezvirler ki insanın inan- maması, kapılmaması kabil değil.. Sen, Hılkatten korkuyordum... Kalem âmiri Şevket Yahyaya, hiç ehemmiyet vermiyordun. Me- ı:. ©, ne başı ezilecek içi fesad müzevirlerdenmiş!. Senin, tecavlüzü mercile İzin almandan tuttura- rak müdür Sinan Tahsinle mü- dürü umumi ve senin hakkında, daha doğrusu üçünüzün de aley- hinde, ne imalar, ne kinayeler savurmiyor! Pertev Nejadın da ondan geri kaldığı yok.. Onun, soğuk, yavan kinayeleri, aklı sıra nükteleri hele hiç çekilmiyor... En ziyade Hilkata şaşıyorum, da, kasdi, iltizam! bir süküt var, ötüm söylenenleri, dudaklarını bükerek dinliyor. Seni- sevdiğine den, koruduğundan değil, bütün ee z — ——— 31 /12/ 954 lDeniz Silâhları Konuşmaları Durdu Vaşington, 30 (A A.) — Düa öğle vakti Japon sefiri, Dışartişleri Bakan- lığına giderek Vaşington muahedena- mesinin feshine gid notayı vermli Ayan meclisi Bahriyo encümeni Bay (Vinson) Vaşington muahedesin'n faskedilmiş olmasından dolayı teesnüf- lerini bildirmiş ve Amerikanın em- niyeti ve müdaf; çin $-5-3 mizbes tinin muhafeza edilmesinin — zaruri olduğunu söylemiştir. Heyetler Dönüyor Londra, 30 (A.A.) — Amrika De. niz heyeti murahhasası sant (20,50) da Londradaa hareket etmiştir. Bay Mat- sulelra ile Kato ve Amiral Yamaınoto da istasyonda hazır bulunmuşlardır. Sosthamptona giden bu trenle Japanyanın fovkalâde elçisi Bay Yo« gida da Amerikaya gitmektedir. İngilizlerin Söyledikleri Londra, 30 (A. A.) — Vaşington andlaşmasının bozulması üzerine iyi mat alan İngiliz mahafilinin intis #istamin yıkılmadığı ve fakat bir faslın kâpan'ığı merkezindedir. Bu lat'ba nikbinlikten ne kadar uzaksa batbinlikten de o kadar uzaktır. Amerika Hariciyesi Diyor Veş'agton, 80 (A.A.) — Bay Hull, Veşington andlaşmasının J: ya tas rafından bozulmasına esef — ederek ezcümle demiştir kir “—Her ulus, ulusal —emniyeli huüsusunda, diğer uluslarla bir. tevi olmağı elbatte İster ve birde ba noktaimazara, — kuyvetle — müzaheret ederiz. Bununlaberaber yapılan tecrü- beler bize öğretmiştir ki, gerek sulh şarları ve gerek silâkları bırakma tedbirleri, bütün ulusların, — değ'şik olan ibtiyaçları hrricinde, silâh müsa. vatına malik olmalarını İcabettirmez. Veş'ngton andlaşmasının amacla- rına dair olarak da Bay Hull demiş- tir kir m o diş alyasnlarının hları bırakma ve iş getirme yolu ile sulbun yesi olmuşlur. Amerikan bütün diğer ulus'ara — karşı Di ulusu, enadan bir dostluk — ka; geyeya mefsini haaretmeğe harır ol- duğundan, diğer ulusları da ayni gay- retleri göstermeğe ciddiyetle davet ederlim.,, Diğer Dovletlere Tebligat Roma, 30 (A.A) — Japon büyük elçisi, Japanyanın Vaşington andlaş- masından vazgeçliğini bükümete bi dirimlştir. * Londra, 30 (A.A.) — Japon elçisi, Sevmediğin zehirini dökebilmek için tam bir fırsat kolluyor. Ne bekliyor? Ne düşünüyor? Kolladığı fırsat, tasarladığı tuzak, kurduğu pusu, ne? Bilmiyorum! Oradaki hayatından memnun olduğunu yazıyorsun. Buna rağ- men, sana söylüyorum, bu, izni alımakla, hiç İyi etmedin. Dedi- kodu arayan aç ağızlara, kendini bir Tokma gibi atıverdin. Mektublarının yazılış şeklinden, senin kararsız. ve zihnen perişan oldağun anlaşılıyor. Yeni aşıkım tebrik ederim. Keşki Harun Şinasiye de bu ka- dar acımış olsaydın... Senin izin aldığımı duyar duymaz, çocuk, kalbinden vurulmuşa döndü. Gittiğinin ertesi günü idi, öğle talilinde Harun Şiıuılglı,nlıirkıdn kapısında gördüm. bek- liyormuş! — Sahi mi? Gittiler mi? Dedi, sesi, elleri titriyordu. Benim söz söylememe vakit bırakmıyordu: — Şirketi büsbütün mü ter- kettiler? Artık bir daha gelme- yecekler mi? Tebdilhava için mi izin almışlar? Hasta mıydılar? Tebdilhava için nereye gidecekler? Bu suallerin hangi birine ce- vab vereceğimi şaşırmıştım: b 'SON POSTA HARİCİ TELGRAFLAR —) Gönül Işteri deancı Kandan | Amerikan Donanması.. |Bir Kadınla Önümüzdeki Yaz Büyük Bir Manevraya Hazırlanıyor Amekikanın meşhur Saragota tayyare gemisi ve taret topları San Pedro 30 — (Kaliforniya » Amerika) Japonyanın Vaşington mu- abedesini feshetttiği bir sirada Birle- şik Amerika hükümelinin donanma başkumandamı Amiral Reeva tarara- fından şimdiye kadar mizli görülme- miş büyüklükte Amerikan Conanma- sının yapacağı manevraların pilânla. rından bahsolunmaktadır. Amiral Reevse göre bu mansvra'ar gelecek yaz mevsimili Lüyük Okyanosun şar- kında v> beş milyon mil murabba: bir saha Ürerinde iera edilecekti Bu ir. Vaşinglon andlaşmasının feshini dün resmen. Hariciye Bakanlığına. bildir- miştir. Amerikanın Şikâyeti Vaşington, 80 (A.A) — Vaşington andlaşmasın'n çoktanberi beklenilmek- te olan bozulmasını soğuk — kanlılıkla karşılayan Amerika efkörumumiyesi bunun netayitinden Japonyayı mesul tutmakta ve bu memleketi silâhların tahdidi arasında mesud neticeler ve- ren ilk eseri hiçe indirdiğinden çekiş- tirmektedir. — Vallahı, ben de hiııeyn bilmiyorum; hatta bana rünmeden gitli! Diyor, yemin ediyordum; o, inanmiyor, İnanmak - istemiyord .: — Nasıl olür, — Türkân ?.. Siz, muhakkak bi'irsiniz.. Hakikati bana, söyleyin. Sizin bilmemenize imkân yok | Yalcarıyor, yalvarıyordu. Acıdım, Beyhan, çocuğun ha- Kne, cidden acıdım! sevon, seni hürmetle ve içten bir sevgi ile sevmekten başka bir kabahatı olmıyan bir gence, bu kadar eza, cefa edilmez ; günahtır, ya- zıktır! Nasil teskin odeceğimi bile- miyordum. Eğer, sana, densizli- ğin için kızmadım, desem, yalan! Bana, sıcak kükürt buharında terleyen beygirlerden, kalantor köylü ihtiyar âşıklardan bahse- diyorsun. Sen, gittin; bizim başı- mızı burada derde soktun | bizim, bile gö- diyorum; f.?uu' alnız ben, de- gilm, Behice de benim gibi, | ayni halde... Zavallı Harun Şinasi, bir bana, bir Behiceye koşuyor: — Beyhandan — haber — var mı? Mektub aldınız mı? Ne- reye gitmişler? Neler yazıyorlar? No zaman geleceklermiş? Bazan acırken güleceğim de tutuyor. Çünkü senden bakgederken bütün teessürüne, heyecanına rağ- men, hürmelle anmağı unutmu- yor. — Gelecekler mi? dönecek- ler mi? | | manevraları yapacak olan Amerikan filosu şimdiye kadar görülmüş filo- ların en büyüğü olacak ve 177 deniz- Gatü harb gemisile 477 hava vamtası dört tayyare gemisi ve Macon adlı balondan terekküb edecektir. Bu do- nanmanın zabit, nefer kadrosu 55 bin kişidir. Bu donanma üçe taksim bulunacak ve bunların merkez- leri Aleusyen adaları, Midvay adası (şimalt Alaska) Honolülü olacaktır. H-reket üç Maystadır. Şakoda Şiddetli Çarpışmalar Santiago «Şili- 30 (A.A.) — Lapaz hükümeti tarafından neşrolunn bir tebliğe göre, büyük Şako mıntaka- sında şimdiye kadar vaki olan muha- vebelerin en giddetlisin başlamıştır. Baivyalılar, 30 bin Pazaguay'ının umumi hücuma geçmelerile, Villa- montes civarında zorlu muharebeler olmuştur. Paraguaybıların ileri hare- kelti durdurulmuş'ur. Ben ona cevab vermekten helâk oldum. Geçen gün Behice de geldi, bana, derd yandı: — Bu üşığa ne yapacağı:? Beyhan, savuştu — gitü; — çile- yi bir çekiyoruz! Dikiş kaldı çıl- dıracağım. Çocuğun haline acı- masam tersiiyeceğim | Fakat bu, bukadarla kalsa iyi, Beyhan! Harun Şinasi, Behiceye daha iyi açılıyor. Behiceye : — Artık, ben, bu şirkette durmıyacağım, istifa edeceğim! demiş. Ben, bundan korktum. O da- kikada gözümün önüne Hilkat geldi. İşte onun - özlediği, kolla- dığı fırsat.. Buna meydan vermemek lâzım, Beyban.. Behice, Harunu, fik- rinden vaz geçirmiş, ben de hayli uğraştım. Lâkin bu, uruon zaman devam edemez. Bir aylık mezu- niyetin yetmiyormuş ; bizi burada ÜUzüm üzüm üıdhqıün yetişmi- daha yormuş — gibi, mı izin istiyorsun?. Biz senin arkadaşınız amma, Aşığın değiliz; bize ne diye zu- lüm ediyorsun? Hiç olmazsa biz- lere acıl. ,Bak, azkaldı, yazmağı unutu- yordum. Kim çıkardı, bilmiyorum? Senin kimseye haber vermeden evlendiğin, — balayını — geçirmek için izin aldığın da ağızdan ağıza dolaşıyor... Harun — Şinasi, bu - rivayeti duydu ve derhal inandı. Gün- lerdir. şirkete uğradığı yok. Bir Evlendim Allaha şükür yabancı ırktan bir erkekle evlenmek istiyen veya evlenen "irk kadımı yoktur. Fa- kat arasıra yabancı ırktan bir | kızla evlenmek - istiyen veya ev- | lenen gençlerimizi işitirim. Bunla- rin arasından bana — müracaat ederek fikir soranlar da oldu, pren- sip itibarile aleyhinde olduğümu söylerim. Dün bu bahis hakkında aldığım bir mektup kanaatlerimi pekleştirdi. Bakınız bir okuyucum ne diyor? “Teyze; Bundan üç sene evvel bir yabanci kızla tanıştın. Az bir zaman — sonra bir araya gelerek birlikte — yaşamıya başladık. Bu vaziyetten muğber olan kızın ailesi on beş gün sonra kızlarını her nasılan iğfal ederek kaçırdılar. Bu kadın tam manasile bir ev kadınıdır. Gözü dışarda ve eğlencede — değildir. Hayat arkadaşımda — aradığım bütün meziyetleri vardır. Fakat buna rağmen kendisinin başka dinden oluşu beni pek çok düşündürüyordu. Kaçırdıkla. rından hem memnun ve hem de müte. ) essir olmuştum. On gün sonra kız kune diliğinden bana geldi. Ve tekrar beraber yaşamaya başladık. — İki sene sonza #ğabeyimin ısrarı Üzerine gayri ihtiyart bu kızla nikâhlandım. Bu suretle de kızın ailesile aramızda olan iğbirar kalmadı. Şimdi üç senedir ki beraber yaşı yoruz. Fakat kanımdan olmıyan bir "kadınla evlenmek İstemiyorum., Bu gön bu kan ayrılığı dolayısi mizla geçimsizlik başgöstermektedir. İlerile bir. çocukta olacak olursa e zaman vaziyetim büsbütün tahams mülfersa olacak. Lenfavi yaradılışta bir genc olduğum için bu hal böyle deram etlikçe günden güne zayıfla- makla beratz: bir. dâha kalkamıya- gak üzere yatağa yatmaktan korkuyoe rum. Bu müddet zarfında kendisine islâm olması için müteaddid defalar İsrar ve rica ettimse de (herkes kendi dininde dursun. Bundan ne çıkar) diye mukabelede bulundu. Babamdan ayrı yaşamakta isem de kadının İlâm olması için ısrar etmek- Kğimi söylemektedir. Bu kadın ha- ( Devamı 10 uncu yüzde ) çılgınlık * yapmasından — korku- yoruz... * “Behice,, den “Beyhan,, a: Adresini Türkândan aldım. Na giderken bana uğramadığın için ne de bana bir tek satır mektub yazmadığın İçin, gücenmiyorum. Benim başım derde girdi, Beyhan! Harun Şinasi çılgım ile daha — fazla — uğraşamıyacağım. Senden, küçük bir ricam var, Bana yazacağın mektubda Harun Şinaslye de, kuru bir selâm yazıver. Zammedersem bu, yapılmıya- cak büyük bir fedakârlık aneğildir. Ben, seni, büyük bir tehlikeden kurtardım; ae olur, sen de - benl bir işkenceden kurtarıver! Seni, nasıi bir tehlikeden kur- tardığımı da anlatayın. Harun Şinasi, senin izin aldığını duyunca, bitü, eridi, mahvoldu. Nasıl teselli edeceğimi şaşır- miştim. Ö, muttasıl sayıklar gibi tekrar ediyordu : — Ben de izin alırım... Ve- mezlerse istifa ederim. Beyhan, nerede ise, ararım, bulurum | Çılgın âşık, yapar mı — yaparl Neden korkacak, - çekinecek ki? parası var, engel tanır mı? Senin arkandan Harun Şinasi- nin de izin alması, yahud istifa edib şirketten çekilmesi, biraz tahaf kaçacaktı... Buna, mani oluncaya kadar, akla karayı seç- tim. ( Arkası var )