2! (öeret Atemi ) ) Savaş İstemiyen 'Almanya Almanyada Hitlör parlisi siyasa A elö alınca, evrensel bir sava- Ha patlak vermesi korkusu kafalarda Yur etmeğe başlamıştı. Aradan epey o Dillar geçti. Hitler ve arkadaşları Hiyasa koltuğuna daha iyl yerleştiler. öt savaş olmadı, olmadıktan baş- da Hitlerin en aözü geçer arka- ti siksık — söyleyler — vererek “Almanyanın savaş isteklisi olmadı- Aaı,, söylediler ve yine de söyliyorlar. Ü gün Önce do Prusya Başbakanı ve anyanın Hitlerden sonraki en Tüçlü önderi Bay Göring, “savaş oruzi,, Diyo bağırdı. Fakat Bay tlag daha yaman bir söz söyliyor, diyor ki: “ — Önümüzdeki yıl içinde uluslar AUrasında barış yolunda düzene konz- Miyacak hiçbir büyük anlaşamamaz- olmıyacak. ,, Bu, no demektir? Bize kalrsa Bay tiag şunu demek İstiyor: “— Biz Almanlar uluslar arasında Beraborlik istiyoruz. Bu beraberliği kazanmak İiçin uğraşıp duruyoruz. ıiıı:ııî:ı.ııı yıl içinde öteki u|ı=|ıı m bu isteğimizi ine re- Gokder, ü yerine gel lııı;uı—ııııı Vorsay andlaşma. Hna göre Almanya silahlanamaz. '_!:ı bin askeri aşkın bir ordu yapar z. Tayyare ve denirz gemlsl kullanamaz. Bay Göring, yukarıdaki tek cüm- lesile Versay muahedesinin Almanya- Din istediği gibi değişeceğini söyler Miİş oluyor. Acab bu manayı yanlış mı Sıkarmış oluyoruz — * 2000 Ölü Seylan Adasında Salgın Dehşet Vericidir ıılıını:dı:q.l flâün adamı) — Malarya t İi kadı İ . öldüğü hl!dir.lîyor_" lar (2000) kişi İspanya İhtilâlinde Ölenler.. Madrid, 22 ( A. A. ) — Saylavlür TMeclisi, Asturyanın bayıadırlığı için 60 Milyon peçete tahsisat kabul etmiştir. üzenin korunması uğrunda Ölen İşçi ailelerine ölünceye kudar tekalld ma- &ğ bağlanacaktır. İhtilâlciler tarafın- üldürülmüş olanların allelerine de 1600 peçeta maaş verilecektir. İItalya Mütecaviz Vaziyette Mi? Paris, 229 (A.A) — Habeşistan e'çiliğinin bir bildiriminde 1903 yılın- da İtalya ile Habeşistan —arasındâ. yapılan bir anlaşmaya göre ( Wal Wal)ın Habeş toprakları — içinde olduğunu ve bu yerin döniz kenarın- dan 400 kilemetre uzakta bulundu- u, İtalyan #ımızımın İse demnize 300 =ııın ıııhlı bulunduğunun tesbit edildiği bildirilmektedir. Sarda Bir Emir Bayrak Asma Yasağı Al- man Cebhesini Klldll’ml. — Sar hi- Sarbrük 22 (A.A.) Sııd_ kümeti — komisyonu neşredilen bir emir, bugünden iti- baren herhangi bir bayrağın çe- kilmesini y e * Alman » bu emre cevaben, bütün Protesto makamında — Alman ekmesini istemiştir. » Netice olarak, bu sabah bü- tün Sarbrükde pencerelerde bin- lerce bayrak görülmekte idi. Sar Yolculuğu Roma, 22 (A.A.) — Üç zabit İle 41 asker yanlarında 13 hafif tank olduğu halde Bo'onyadan Sare git- miştir. Son Facianın Tafsilâtı Bağdad, 22 (A-A.) — Rutbadan gelen bir habere göre, kazaya uğra- yan Felemenk tayyaresinin iki yoLı- Tile üç tayfasına aid cesedler tayyare den biraz Ötede, üçüneü yolcunun cesedi de kamarasında bulunmuştur. Hepsi de ansızın ölmüş hizsini vere mektedir. Yulcuların paraları, kıymetli eşyalar ve posta paketleri muhafaza altına alınmıştır. — — Yeni Uçüşlar gahey, 22 (ALA.) — Birlsi doğuya, öteki batıya Noel hâdiyesi gönderen iki Felemenk tayyaresinin muvaffa- kiyetli uçuşları herkesi sevindirmiştir. İnsul'ün Kardeşi Beraet Kararı Aldı Şikago, 22 (ALA.) — Banker Sa- muel İnsulün kardeşi Marten İnsul beract etmiştir. Marten İmzul, başka bir zimmet işinden ötürü, 16 Kânunu- sâanide, bir daha sorguya HARİCİ AY oRAl YAY SON POSTA TELGRAFLAR |AmerikaPasifikKıyılarını Berkitiîmek Kararında Vaşington Andla;ması Bozulduktan Sonra Yeni Bir F-pırdama Başladı Tokyo, 22 ( ALA.) — Japonyan n Vaşington deniz andlaşmasını bozdu- Buna dair Vaşingtondaki Japon elçi- sine bir telgraf gönderilmektedir. Amerika Ne Y Vaşington, 22 ( AÇA ) — Londra deniz konuşmalarının bir sona erme- mesl üzerine birçok eyaletlerin âyan üyeleri Pasifik deniz kıyıları ile Alas- ka / kıyılarının — bergitirilmesini ve | f Alaskada bir deniz tayyare karare güh kurulmasını istemiştir. Kongredeki — Alaska — murahhası Bay Dümon demiştir kiz “ — . Japonya adlaşmayı bozduğu için bizim de Pasifik istihkâmlarını arttırmanız haklı zi Vaşington, 22 ( A. A.) — Londra deniz görüşmelerinin natice vermemesi Fransanın Vaziyeti Paria, 23 (AA.) — Mebuslar mec- lisi dış ve deniz encümenleri dış ve deniz bakanlarını deniz konuşmaları hakkında dinlemiş ve Fransanın bu yoldaki gidişini Vaşington antlaşması sırasındaki siyasaya uygun bulmuşlar- dır. Fransasin sllâhları bırakma için köklü bir uzlaşmaya taraftar olduğu anlaşılmaktadır. Franaşya göre, Je- ponyanın aldığı karar — Vaşington afidlaşmasına son vermiştir. Paris, 22 (A. A) — Fransanın da Japonya gibi Vaşington andlaşmasının benelması - Jebimde — harar.; verereği söyleniyor. —— Fakat Tekzib Edildi Parla, 22 (A.A.) — Dışişleri Bakam. lığt bildirmiştirr Fransız - hükümetinin Vaşingtan andlaşmasını bozmayı tasarladığına dalr olan duyum amlsızdır. z Şimdilik höükümet mahafili bu hu« susta birşey söylememekte ise de hükümetin Pasifikideki siyasal ve suel meseleleri biribirile tamamân ve ya- kından ilişikli gördüğü bilinmektedir. Staviski İşi Müşavir Prens'in Öldü- rüldüğü Neticesine Varıldı Paris, 22 (A. A.) — Staviski me- selesi hakkında tahkikat —yamıya memur komisyon, mhhiye eksperleri- nin ve bilhassa profesör Baltazar'ın raparlarını — dinlemiştir. Profesörün vermiş olduğu raporda müşavir M. Prens'ia kendi kendini — öldürmüş olmasının tibben mümkün olmadığı 've kendisinin demiryoluna bağlan- mazdan Önce zehirlenmiş bulunduğu bildirilmektedir. Japonyanın Ticareti Bir Yılda Haylı Artmış Nevyork, 22 (A A.) — İstatistiklere göre Japonyanın Cenub Amerikasına olan çıkarı 1934 yılının ilk dokuz ayında 21 milyon dolara varmıştır. 1933 senesi içindeki çıkarı ise 7 mil- yon dolardı. Okuyucularıma Cevablarım ! Adapazarında bay (K. Alp) a: Yaşı otuza yaklaşmış bir er- kek evlenme çağına varmış de- mektir, madem ki bir alleyi ge- çindirecek —kadar kazancınız da var, dostlarınızın fikrine iştirak ederim, evlenmelisiniz. Gördüğü- nüz kadınların hiç birine karşı | hususi bir meclübiyet hissetmeniz, evlenmeyi gecikdirmek için bir sebeb olamaz. Arayınız, İstediği- nizl elbette bulursunuz. Bahsetti- ğginiz Üç kızdan hiç biri Üzerinda duramıyorum, haklarında verdi- ğiniz malümat kâfi değildir. * Kadıköyde bay (İ. B.) yer Sevişen iki genc arasında, ba- | rışma ile neticelenmeyecek — dar- | gınlık yoktur, biraz daha sabredi- niz, Fakt “köylü kızı,, tabiri ile ne. kasşdettiğinizi — anlayamadım, itiraf ederim. x Bay (N. T.) ye: İlk mektubunuzu aldığımı - ve cevabım da yazdığımı pek iyi hatırlıyorum. Fakat madem ki gözünüze ilişmemiş, fikrimi tekrar edeyim : Milliyetleri aymı, dinleri ayrı ve tabii. dilleri de ayrı olan iki gene arasında evlenmeyi doğru bulmam. Muvakkat bir aşkın mahsulüdür. Fakat bu aşk zayıf- layınca, fena netice verir kanaa- Hndeyim. Fakat madem ki mut- lak olarak yekdiğerinizden ayrı- lamıyacağının — söylüyorsunuz. ve benden sadece, bu evlenmeye muhalif olan #allelerinizin. muva- fakatini kazanmak — için çare soruyorsunuz. Maalesef bulama- dığımı söyleyeceğim. Bekleyiniz, siz kızın ailesi ile, o sizinki ile sık sık konuşunuz, dost bir hava yaratmıya çalışınız, belki günün birinde maksada - varırsınız. TEYZE ÜD ( AO )) Harun Şinasi, garsona: — Hesabı da yarın bana gön- d"irıin. dedi. Garsön, adeta gücenmiş gibi kıyordu: — Aman, Bay Harun, çok Tlea ederim, bunun İâkırdısı mı olur? Gazino, sizin! Garson, — uzaklaşınca Cevad Galib, dişlerini gıcırdattı: — Ah, on — milleti.., İnsana hulül'etmeyi, nabzı kolla Mayı, ne bilirleri Şimdi paran Var ya; baysın, jeneralsın, gazino da genin, plâj da, senin! Hatta Adalar, Marmarada senin... Fa- kat Allah - saklasın. şöyle biraz ek oluver; bu ağızları kük =ı sanki onlar değillerdir, değişiverirler! Harun — Şinası, — arkadaşının u — Anlıyorum, yanıksın... Fa- kat bırak şimdi bunları... Kendi işlmizi düşünelim, Birayı mezeyl ismarladın, —İyi, güzel amma, bunları kendi kendimize mi yiyib İçeceğiz? ü Galib, ludaklarını büktü: — Biz, bir kere davet ederiz. Harun Şinasi, başını geriye itti: kal — Hiç ümidim yok. Beyhan, etmez, Cevad Galib, birden sinir- lenmişti; — Allahaşkma bu ümidsizliği bırak..-Hem kendi ümldsizliğini, başkalarına da geçirme.. Bir kere davet ederiz, diyorum, — fakat ısrar etmeyiz. Beyhan, ısrardan hoşlanan tiplere pek benzemiyor. Hem, bu işi, Behiceye - bıralarız. O, ne derse, o, olur. Bana, Behi- cenin fikri, niyeti vat gibi geldi. Harun Şinasinin yüzü gülmüştü: — Mükemmel adamsın!.. Eşi bulunmaz adamısın!.. — Koltuklarımı kabartıyorsun! Cevad Galib, göğsünü germiş, koltuklarım kabartarak bir iki adım attı ve birden durdu: — Harun, sana, bir şey söy- liyeceğim, iyice dikkat et ve ak- lında tut! Harun Şimasi, ciddiyetle din- liyordu: — Söyle, kardeşim. Cevad Galib, onun üzerindeki nüfuz ve tesirinden memnun, gü- lllmıllyııı;:lul; Kai Tölitüğün — ana B tavırları, YHI- tart... Ne fazla nazik, çıt kırıldım, ol ne de fazla teklifsiz, lâübali bulun... Da- ha doînı.ıı. Beyhanı, — birazda kendi haline terk edelim, bak, âyineldevran ne suret gösteriri Haran — Şiaasi, kahkahadan |— yaklaşıyor- du. Cevad Galib, Behiceye baka- rak sordu: — Adaya çıkalım mı? Behice, Beyhana dönmüştür — Ne döârsin? Behice, bu sefer, Beyhandan hakikaten fikir damışıyordu. Bey- han, kirpiklerini oynattı: — Bilmen ki... Ve hemen başını geriye İtti; — Hayır!.. Hayırl.. Elile işaret ederek Cevad Galibe bağırdı: — Bay Cevad, böyle açık- larda dolatsak fena mı? Neyimiz ksikki? Sarrayad Galib,- hörmetle iğik — Emredersinliz. Beyhan, — Behicenin — kolunu dürttü : — Bize, birer kadeh bira da lütfeder misiniz? Harun Şinasi, hemen cevab verdi: — Emredersiniz. Behice, yan gözle Beyhana bakıyordu, kulağına Iğildi: — İyi, iyi... bu jesilerin hoşu- ma gidiyor. Fakat neye Adaya çıkmamızı İstemiyorsun? Eğlenir- dik. Beyhan, elile ağzını kapamıştı: — Bari, sen söyleme Behicel Bugün, cuma olduğunu unuttun mu? İstanbulun yarısı adalardadır. Muhakkak bir tanıyan çıkar, söz olur. Bebice, yarı şaka, yan ciddi, dudak büktü: — Suadiyede, kimseler gör- medi, sanki... — Olsun.. Orası, senin mu- hitin sayılır.. Motörden Adaya çıkacak olursak, bütün gözler, bize çevrilir. Bu soğuk şımarı bari, biz, yapmıyalım. Hani Ka- dıköyünde, bir alık oğlan vardır; sporcu gibi giyinir, sporcu gibi elini kolunu sallar, halbuki spor- cu değil, lâpacıdır. Alık, gök gözlerini dikerek kadınlara bakar, Bütün kadınlar ona âşıktır, o da bütün kadınlara âşıktır. Bu alığın kira ile tutulmuş motörlerle gez- melerini unuttun mu? Hele bir gün, akşam üstü idi. Biz vapur- dan çıkmıştık. Seni etobüse ka- dar götürdümdü. Rıhtımda bir motör yanaşık durüyordu; arka - güvertesinde bir masa kurulu idi; etrafta ne kadar işsiz varsa top- lanmış, motöre bakıyor; o ahk oğlan, sanki motörile, yatı ila seyahate çıkmış bir - Amerikalı kayıtsızlığile masanın başına geç- miş, ayakta içki İçiyor, meze yiyordu. Hatırladın mı? Behice, iki — elile — yüzünü ytü: — Sus.. Hatırladım.. Öf, yine midem bulandı.. Adaya çıkmak değil, kendimi motörden atacağım şimdi... Harun Şinasi, elinde bir şişe bira ile gelmişti: — Aman, Behice dedi. Ca- nımıza kaslİniz mi var? Cevad Galip, hazır nükteyi yakalamıştı: — Sakın ha, Behice... Ga- zeteler de yazmazlar; — ölümünlüz- de pek bedavaya gider. Behice, bu nükteyi beyenme- soğuk düştü bu, — Biraz Cevad... Cevad Galib, alınmak lelı darsun, bunu iltifat sayıyordu: — Bana takılmasanız edemez- Biniz... Beyhan hiç teşekküre lüzum görmeden, Haranun elinden bira şişesini almıştı: — Bir de bardak! y Behice, şaşırdı, parmağını ısır- Ht — Kız, ayıp değil mi? uşa- ğına mı emrediyorsun? Harun Şinasi, sevincinden kıp- kırmızı olmuştu; gözleri parhyor, dudakları titriyordu: — Bırakınız Behice... Teklif mi var? Bendeniz daha memnun oluyurum. Behice, Cevab vermedi, fakat içinden: (Arkası var )