Sulh Ve Harb Bazan Nelere Bağlıdır ? Marsi'yada Yugoslavya kralı bi- vinci Aleksandırla Fransız hariciye kanı M. Lol Bartunun öldürülmeleri rdi ki insan cemiyeti oski asır- kalma kötü usulleri kolay kolay bırakabilecek bir yaradılışda değildir. Samur kürk de olsa hiç 88 tarafından kabullenmiyen, su- bu münasebetle karşılıklı olarak Wale ve reddi gibi o mütekabil ithamlara şahit oluyoruz. | Habille Kabrin hüzünlü maceraları; menfeat- İ uygun gitmeyen uluslar arasın- münasebetlerin dayandığı metice *luyor. Bundan da açık olarak anla- Yor ki uluslar srası kurumunun inkü şekli, ondan beklediğimiz hürmeti yapmıya kafi gelmiyor. Ulus- AE arası kurumu, filvaki, Yugoslavya Ye binnetice küçük itilâfla Macaristan . onunla beraber İtalya ara- > bir harbin patlamasına yakın ki mazide ve şimdilik mani oldu. #kat bunun böyle alması daha ziya- de İngiltere ve Fransanın İsteklerin den ileri geldi. Bir tarafta harb Mteyen İngilterenin iradesi, diğer tarafta uluslar birliğinin ekseriyeti karşilaşmış olsaydı, metice we olurdu? Benim nâçiz tahminime göre riyeti tophyan ulusların hayırlı 8 rağmen İngiltere ve onunla biraber yürüyen azlığın (aka'liyet) İYİ galip gelirdi, Demek oluyor ki ar birliğinden hayra matuf karar fikabilmesi, büyük devletlerin dileği- İle bağlı bir geydir. Şu halder Uluslar birliğinin rejim bünyesi ivvatlendirilmek ve bu mevl tesir. rden kurtarlmak gerektir. Bu İş, Basl başarılabilir? Bu cihet geniş bir | Mevzu dokunur ve ber ulusun şuur İ Ve vicdanından kuvvet alması icab #den etraflı bir teşriki mesaf ile emin olunabilir bir neticedir ve İİ Bişilmesi, şimdilik, hayal Okadar Waktır. — Süreyya Almanyanın Bir Tekzibi Berlin, 14 (A.A) — Gruppon Ernat'in vasiyetnamesi bak- kinin muhtelif ecnebi memleketlerde İtiğar edem haberler amlar ve tah ik miz mahiyettedir. Edebi Tefrika 17 ew» m © EŞ ve zin 2 2 iri ii Behice, Beyhandan çok yaşlı ley azdı Lâkin hayati tecrübe- i aradaki yaş farkından kıyas bü di etmiyecek kadar fazla ve »di. Behice, arkadaşının bu Saf ve çocukça anlos ÖÜİEİE ordu: m im okuyorum, yav- “ Sen, ana baba kucağında, ara amartıla a ünya, nedir - bilmiyorsun? kerimde ben, üvey çk Uvey «linde büyüdük... İkisi bir- yen Basl mı olur? Öyle bir olu- ki. Çocukluğumuzdanberi, çk çektik. Ben, kendi hesabıma, 19Y öğrendim: Para, körlerin i benziyor. | Değnek, a birçok tehlikelerden koruyor 18. uyanık, her an tetikte bulunursa >. Bu” asırda, zliğürtüük, mkıp (birden Yumruklarını Yürümüytüz di Amma, boşuna gevezelik haoruz. Denizden gelen kahka- arı duymuyor musun? Kumlar Stünde nagıl boğuşuyorlar? Deni- tistü de, kotralar, motörler, Sandallarin doluf, " ndeki hamam takımını ba- ada sallıyarak koşmağa başladı: e Yaşasın hayatl, » okadar icten. okadar neş'eli vmediğine 1671291934 | Fransa Meclisinde Münakaşalar Paris, 14 (A.A) — Başbakan M. Finnden, o buğday kanunu lâyihası münasebetile (o Siylavlar Meclisinde güven meselesini ileri sürerek şöyle demiştir: “« İktidar o mevkinin yüklerini taşimama engel olan geyler yalnız LU değildir. Ba, aym zamanda yüksek bir vakar meselesidir. ,, Deniz Silâhları Jabonya, Görüşmeler İşin- de Fikrini Söyledi Tokyo, 13 (A.A.) — Resmi mler filde yanın deniz silâbları iin görüşmelerine devam edilmesini Üstün görmekle beraber lerin geri kalmasına LK vam aa la manda bu geri kalmaların uzun ol mamam lâzım gelmekte olduğu söy- Jenmektedir. Japonya, görüşmelere tekrar başlanılması için bir tarih tesbit edilmesi lüzumuna kali bulun- maktadır. Resmi mahafil, İngiltere fie Ameri- kanın müzakerelerin geri kalmasınm Japonyanın deniz kuvvetlerinde denk- İik istemesi üzerinde bir tesiri olaca- ğını umit etmelerini yerindö bulma- makta ve böyle bir umuda kapıldık- ları takdirde bu umutlarının boşa çıkacağını bildirmektedir. : , İsviçre'de Cümhur Reisliğine Başka Birisi Seçildi Berne, 13 (A.A) — Federasyon Meclisi, meclis azasından H., Rodelf Minger'i 1933 senesi için cümhur rejsliğine Y © yine meclis azamndan M. Meyeri reis yardımcılığına tayin etmiştir. Paris Borsasında Paris, 14 (A.A) — Esham borsası, işin pök mz olmasına rağınen vaziye. tini muhafaza ötmektedir. Evrensel esham, yung ödünç tahvilleri dışta bırakılırsa istikrarını muhafaza ediyor. Amerikadaki Facia Mişigan, 14 (A.A) — Lensing'de geçenki otel yangınında Ölenlerin sayısı, gimdi otuz kişi olarak tesbit edilmiştir. Altmış kişi daha kayıptır. bir koşuş, öyle candan ve sevimli bir davetti ki heyecana gelmemek için, bir insan kalbinin ve sirirle- rinin tamamile ölmüş ve çürümüş olması icab ederdi. Beyhan da, çantasını ve şemsiyesini havada savurarak koştu: — Yaşaşın hayatl — — Bu, sarı zambak, nereden düştü böyle? —bBu taraflarda, ben, hiç görmedim. — Behice ile birlikte geldi. — Hangi Behice? — Humretin ablası... — Nereden tanıyor bu sarı ? m şirkette memuredir. — Abdal gibi söylenib durma, böyle piliçler memur, olur mu? Beyhan, arkadan, kısık sesle söylenen sözleri dinliyor ve başını kumlara gömüb saklanmak isti- yordu. Bunları söyliyen kimlerdi? Beyhan, seslerinden, konuşanların ç olduklarına hükmediyordu. Fakat çok defa ses, sahiplerine ihanet ediyordu. Genç kız, meraktan çıldıra- caktı, (Kimdi (bunlar? Dönüb bakmıya da korkuyordu. Birin- den birile muhakkak gözgöze geleceklerdi ? Beyhan, oo vakit mevzubahis olan (bidiseler | SON POSTA | | Heyecan Verici Gizli Vesika Bulundu Bir Alman Amiralı, İngiltereye Karşı “Öldürücü Bir Darbeden Bahsediyor,, Alman donanmasının şeçende yaptığı manevradan bir görünüş Londra, 14 (A.A) — Riorningpost gazetesi, bügüne kadar ortaya çik- nehri üzerindedir. sözlerinden sonra bilhassa dikkate değer gizli bir harb vesikası neğretmektedir. Bu vesika, 1918 senesinde Alman amirslı Şer tarafından yazılmış ve General Ludendorfa gönderilmiştir. Vesikamu gayesi, Alman eskerl makamların Heliyolamd adasının, İn- iel giltere - Bir Meb'us İngilterenin Türkiyedeki! giltereye karşı bir höcum üssü olarak çok wzak olduğumu ikna etmektir. Amiral Şer, Flandr sahillerinin, İngil- tereye öldürücü bir derbö vurmak için Alman donanmasına çok müsalt olduğunu söylüyor ve diyor ki: “ — Bir hava hücumu içinde bu böyledir.,, Gazete, bundan sonra, M. Baldvi- nin vaktila ne demek istemiş oldağu- nun şimdi daha iy! anlaşılmış oldu- ğunu ilâye ediyor. Türkiye Menfaatlerinin Ne Olduğunu Sordu Londra, 14 (AA) — Avam kama- rasında bir mebus, Türkiyede İngiliz menafiinin kâfi derecede temsil edi- Mp edilmediğini ve bu vazifenin iyi ifa edilip edilmediğini sormuştur. namına ne yapardı ? Gençler konuşuyor- lardı — Sarı Zambakla nasıl te- nışsak? : — Yüzme bilmiyor, zannettim, halbuki Obatırı sayılır o yüzücü- lerden.. — Sen, mısın ? — Benim Behice ile bir hu- susiyetim yoktar. Resmi konu yurur. — Çok meşeli bir kıza ben- ziyor. — Öyledir. Daha doğrusu, öyle görünür. Birde aksiliği taltu mu, adamı öyle bozar, öyle sepetler ki. Humret, olsaydı, öğrenirdik 1 Behiceye (o soramaz Kimin nesi acaba? — Amma merak ediyorsun.. O da ucuzler.. Sen, şimdi, gözü- nün önündeki şu refis tabloyu seyre bak.. — Pek yüzü gözü sıyrıklardan da değil. — Bilâkis.. Kuzu gibi yavru! — İşte Behice geliyor. — Bu kızın da endamını pek yabana atmayın.. — Yüzü fena mı? Behice, ıslak mayosunun için- de vücudunun bütün İnce ve gizli hatları görünerek ve oymıya- rak salına salına yürüdü ; kumda güneşlenen Beyhenın yanına, üç saygısızm yaklaştığını, denizden görmüştü. Behice, bu üç gencin, çaplarından, “ Ültra moderne ,, gençlerinden (o olduğunu (derhal anlamıştı. Onlar, cıvıklığı, saygı tinden Türk tarifelerinin fark göze- ten mahiyetini gözden uzak tutma- mesin: İvlemiştir. Buna da cevap olarak: “İngiliz tiraretinin halen maruz kaldığı rüçhansız vaziyetini temamen göz önünde totuyoruz ve bunun içindi? ki Türkiye ie fnal bir surette müzakerain giriştik. denilmiştir. sızlığı, bir nevi asrilik etiketi gibi taşıdıkları için, Beyhana sataş makta zerre kadar tereddüd gös- termezlerdi. Behice, onların, bu kadar tereddüdünü bilo uzun bulmuştu. Çünkü onların, uzun tereddüde, daha doğrusu mantığa; mubake- meye, kafalarının makanizmasının tahammülü yoktu. Çünkü bunların hepsi denemesss de fıkat ökse risi, harbinmwminin o bozuk sinirli neslinin, hediyeleri idi. Behice, onlarla konuşmayı, konuşmanın şeklini, tarzını öğrenmişti. Fakat Beyhan, Fransız kadın papasları- nın mektebinde, yarı dini bir tahsil gördükten sonra evine, oca- ğına dönmüştü. Kadın olsun, er- kek olsun, papas mekteblerinin usulü, ananesi; kendilerine tahsil ve terbiye için verilen çocukların ahlâklarım, dini akidelerini bore- madılar m, o bozamıyacaklarım iyice anladılar mı, arbk onları kendi hallerine terkediyorlardı. Beyhan da, fazla hayelperest ol duğu ve papas kadınlarının pro- pagandalarına göre istidadaız çık- tığı için, evine gözü kapalı ve hattâ çocuk dönmüştü. Beyhanm, utangaç utanganç, hatta şaşkın şaşkın önüne bak- masi, kızarib bozarması, gençlerin cesaretini kırmış olacaktı, Behice, bunu hemen anlamış, lâkin daha urun müddet devam edemeyece- ğini de kestirdiği için, Beyhamın imdadına koşmuştu. Behice, Beyhana yaklaşınca, sahte bir çığlık kopardı: Bp” | Gönül İşle Üç Yıl İNeticesiz Kalan Bir Münasebet Harbiyede oturan Bayan ( M, $. ) diyor ki “20 yaşındayım. Annem babam yok, dul bir teyzemin evindeyim. Üç yıldır benden 10-15 yeş büyük bir erkekle sevişiyorum, ilk aş- kımdır. Bana karşı gayet terbiyeli ve ciddi davranıyor, beni sevdiğini zannediyorum. Kendisinin işi ve kazancı yerinde. Babası olma- dığından evinin relsidir, (yani kimseden müsaade almak mec- buriyetinde değildir. Buna rağmen şimdiye kadar nişan yapmadı. Madem ki (kazancı) (yan), (sevgisi) yerinde, niçin evlenmiyor, avlayamıyorum. Beni başka iste- yenler var. Fakat kalben bağlı olduğum için reddediyorum. Yak nız şimdi tereddüde düştüm, ne yapayım? ,, * Bu okuyucuma vereöeğim cevab şa "Kızım, tiç yıldır herhangi bir neticeye (bağlanmadan devam eden bir aşk olamaz. Olursa meşruiyetten çıkar, bir müddet sonra melres hayatına inkılâb eder, Sevdiğin adamla açık ko- muş, fikrini sor ve müsbet cevab verirse kararın derhal tatbikını iste, Aksi halde diğer taliplerin- den birini seç. 20 yaşında bir genç kız evlenmeyi düşünme ça- ğına gelmiştir, zamanımı geçirme mek mecburiyetindedir. # Bay “Tur, a ““Münakaşayı, gazete sütunun- da devam ettirmeyi her Tkiniz için de doğru bulmıyorum, İncin- me ve İncitme doğurabilir sanı yorum, karşılıklı Obir anlaşma, hattâ bir barışma yapsanız olmaz mı? Zemini müsait görüyorum. TEYZE — Aman, çocuğum... Güneş mi vurdu, sana? Ne oldum? Behicenin çığlığı, Beyhanı bt- tün bütün afe — Ay, kerktaml. Ne var, ayol? Behice, hemen çömelib otur nwuştu: — Yüzün kıpkırmızı... Beyhan, kısık kısık mırıldandı: — Sus, Behice... demindenberi ölüyorum. oGeldiğine öyle iyi ettin ki.. Behice, işin farkında olmakla beraber, sirf onu çocuk çocuk söylemiş olmak için sordu: — Neden, cicim? Beyhan, arkadaşına baktı. Be- hicenin kaşları yay gibi gerilmiş, zeki zeki parlıyordu. Bey- , onun bir manevra çevirmekte olduğunu anlamıştı, Beyhanın is mini, kasden söylemiyordu. Genç- ler, Behiceyi tamdıkları halde, ondan çekiniyorlardı. Behice de bunu biliyor, onları üzüyor, bu- runlarına ordu, Beyhan, hicenin kulağına — Arka tarafta gencler var. Behice: — Gördüm, biliyorum! Der gibi gözlerini kırptı. Beyhen, ayni halde devam etti — Neler söylüyorlar, bilsen! Behice: — Duymadım amma, tahmin ediyorum! Der gibi, yanaklarını çukur laştırarak güldü. (Arkas var )