18 Birinci teşrin TF Sigaset Alemi Marsilya Faciası Ve Bulgaristan Kıral Aleksandr'ın ölümü münase- betile Sofya'da münteşir * Narodna Othrana ,, ismindeki askeri güzete gunları| yazıyor: “ Onun ölümünün tevlit edeceği akıbet ve netica tahmin edilemer. Her şeyden evvel bunu Yugoslavların karşılıyacakları bilinemez. Fakat ikâr olan bir gey varsa o da Bak kanlarda kıymetli ve faydalı bir mü« eahidin yokluğu hissedilecektir. Çünkü Kıral Aleksandr - alelâde yaratılışta bir şahsiyat değildi. Onun gayanı gükran ve kıymetli faaliyeti, yirminci — asırda bizim etrafımızda cereyan eden ve bizi alâkadar eden hâdisatın lehimize inkişafında mühim ve kuvvetli bir âmil olmuş, Sırp ordusunun Başkumandanı ve hayatını milletine — vakfetmiş bir hükümdar sıfatile vd kuüvvetli idaresile bizim talisizliğimizi gidermişti. Milletlerin tarihine istikamet vere miyen ani hâdiseler bizi düşman we dost gibi yanyana getirdi. Biz Bulgarlar artık hayatta ve aramızda olmıyan — Kıral Aleksandı'ı tanıdığımızı iddia edebiliriz. Kıral Aleksandr. 17 Kânunuevvel 1883 de doğmuştur. Tahsilini Cenevre ve Belgratta yapmış ve bir müddet Petrogratta bu'unmuştur. Husust ha- yatı tetkike şayandır. Çünkü bu hayat bakiki bir aaker hayatıdır. En büyük imtihanlarda ateşten geçerek vaffak olmuştur. mü- Kıral Aleksandı'ın açılan — mezari önünde komşumuzun ordusunu duy- duğu, telâfisi gayri kabil —elem ve r ordusuda tamamile uydu. Bgunu ifade aderek taziyetlerini beyan ederin Ne gariptir ki zaman zaman — Bul- #âr ordusunun da himayesini görmüş cimayeti, yine gu yazı İle İânetliyor. — 4 Deniz Silâhları İçin Londra, 17 (A. A.) — Japonyanın leniz konuşmaları murahhası Amiral Yamomoto İngiltereye ge- miştir. Londra, 17 (A. A.) — Kabine dün deniz müstakbel konferansının ortaya gıkardığı meseleliri ehemmiyetle tot- kik etmiştir. çok iyi | | vicdanen Fransa Ve Yugoslavya Dostluğu Paris, 17 (A. A.) — Belgrattan bildiriliyor: Hariciye Nerzaretl teşrifat dairesi- kederli olan bu anda bütün Yugos- lav milleti, bugün M. Löbrön'ü bir dostu, sadekati mücerrep olan müt- tefikimiz Fransanın devlet relsl ola- rak karşılıyacaktır. Bu ziyareti — bütün — Yugoslavya, memleketlerimiz arasında mevcut bu- Tunı asla inhilâl etmiyecek olan dostluk rabıtalarının takviyesinin bir nişanesi addedecektir.,, Hitlere Sadakat Almanyada Nazırlar İçin Yeni Bir Yemin Şekli Berlin, 17 (A. A.) — Rayh nazırları ile Alman hükümetleri aza yas pacakları yemine ait yeni kanum bugün kabine meclisinde kabul edil- miştir. Bundân böyle nazırlar şü yömini yapacaklardır : *Almanyanin ve Alman milletinin gefi olan Hitlere sadık kalacağıma ve itaat ödeceğime ve keza bütün kuv« vetimi Alman — milletinin - iyiliğine, kanunlarının muhafazasına ve vazifemi yapacaığıma ve dalremi herkes için bitarafane ve âdilâne idare edeceğime yemin ederim. , Sovyet Rusyo Ve Japonya Arasında Tokyo, 17 (A. A.) — Soövyet Rus- 'ya Çin Şarkdemiryolları in bir kasmını nakit olarak ve diğer bir kısmını da eşya olarak almağı kabul etmiştir. Sovyet Rusya makine ve elektrik âletleri alacaktır. Avustralyada grev Melburn, 17, (A. A.) Tramvay İş- çileri, arzuları tatmin edildiği takdir- de, işlerine başlamağa karar vermiş- lerdir. Bununla — beraber, yardımcı T temnmyay — münakalâtını temin $ Gençlerindir No .50 18- 10 - 934 Vaktile burada bir köşkte da- dilik etmişti. Akşam oldu mu sofralar kurulur, mezeler hazır- lanır, rakılar içilir, sazlar çalınır, kadınlı erkekli alemler yapılırmış. Kimbilir. bunlarda o gürühtan olacak kızın dün akşamdan sızıp kalmadığı ne malüm. Bahçe kapısından çıkmışlardı. Kaymakam Beyin Hanımı: — Şaştım doğrusu bu işe dedi. Anası olacak kadın da bizi Iki saat lakırdıya tuttu. Galiba kızları gösterilecek bir mal değildi. Zaten İyi birşey olsa köşede kalır mı? Şimdi za- man acaip ayol. Babamın kızına güvenim yok. ğ Hasibe H. Erenköyün meşhur tozuna bulanmıştı. Bir taş bulup Iskarpinleri vurdu, silkeledi. Sonra kendisini durup bekleyen arka- daşına: — Kadının bizi bedestandan mal beyenir gibi süzmesine dik- kat ettin mi?. karı bizi de kendi gibi zurafa mı sandı ne yaptı kar- deş. Zaten böyle kibarların iç yüs zünü pek karıştırmıya gelmez. Burhan Cahit Muhakkak bir çapanoğlu- çıkar. Karı bizi pek - gözüne' kestireme- di igaliba.. Y Bu Tâkırdı kaymakam beyin hanımını kızdırdı. — Halt etmiş maymun — karı, dedi. Bizim nemiz varmış kil Bu- güne bugün kaymakam karısıyım. Kapımda hizmetçim var. Adamım var. Bir dediğim iki olmaz. Erkân terbiye dersinde alimallah onun gibilerini cebimden çıkarırım... Çok şükür allah kusurlu da yarat- mamış. Üstümüz başımız ondan daha temiz.. nedir © salkım sa- çak elbiseler.. o yaşta kadına öy- le giyinmek yakışır mı? Geçen kış bizi bir baloya davet etmişlerdi. Ben sıkılırim, dedim, gitmedim, bey yalnız gitti, ' Ertesi gün uzun uzadıya an- lattı: — Ben ömrümde böyle rezalet görmedim — karıcığım. Gelinlik kız. anaları - bellerinin — şakına kadar açık elbiseler giymişler. Düzgünleri — pudraları — aktıkça suratlarının buruşukları - katmer katmer siırıtyor. Japonya Tayfunu Netice Çok Felâketli Oldu Şu resim geçende Japonyada vu- kubulan tayfun felâketinden korkunç biz. manzarayı gösteriyor. Binlerce kişinin ölümüne, yüzlerce köy ve ka- sabanın — mahvolmasına — sebebiyet veren bu felâketten sonra Japon milleti derhal harekete geçti, yıkılan yerleri ye vücude — getirmiye Morokastl Facia- sından Sonra Facianın Büyümesinden Kaptan Mes'ul Tutuluyor Nevyork, 17 ( A.A ) — Seyrisefain teftiş heyetinin bidayet raporunda Morokastl vapuruna yangın esnasında kumanda etmiş olan kaptan Vorms şiddetle tenkit edilmekte ve yangın çıkar çıkmaz vapur durdurulmuş ve imdat istenilmiş olsaydı. bu kadar çok insanın öÖlmiyeceği mütalcası ileri sürülmektedir. Kapltan Vorms — ile muavini 26 Teşrinievvelde meclise davet olunmaktadır. Kendilerine nâö için kaptanlıktan menedilmiyecekleri bildirilecektir. koyuldu. Belki bir aydan daha kısi” bir müddet sonra Japonyada bine yakın yeni köy ve kasabanın küşat resmi yapılacaktır. * Manila (Filipinde), 17 (A.A.) — Şeb- ri tahrip eden müthiş tayfun yüzün- *den şimdiye kâdar tesbit edilen ölü- lerin miktarı 10 Sona Erdi On İki Ölü, 64 Yaralı Sayıldı Barselon, 17 ( A. A, ) — Vaziyet gimdi hali tabitsine gelmiştir. Madrit hükümetine, Idama mahküm edilen Iki zabitin affımı istida eden yığınla telgraflar geliyor. Katalonya — ihtilâlinı miktarı 12, yaralanan! İhtilâlcilerden e 8000 kile ağırlığında silâh ve cephane açık denize düktürülmüştür. M. Makdonaldın sıhhati Londra, 17 ( A. A.) — Başvekil M. Makdonald — hastaneden — evine ' dönmüştür. Sıhhati çok iyidir. ölenlerin - Gönül İşleri Okuyucularıma Cevaplarım.. Kilisten — “ Sönmüş emeller , imrasile mektup gönderen okuyucuma : Mektubunuza ©o zaman verdi- ğgim cevabı hatırlayamadım, han- gi tarihte gazeteye girdiğini söy- leseydiniz. kolleksiyona bakar bulurdum. Fakat hadisede tees- süre mahal görmiyorum. Bu kız iyi bir aile kurmaya lâyık olma- dığını göstermiştir, işte okadar. * Recep Şükrü Beyer Bir dügün hediyesine kıymet takdir edilemez, iki tarafın şahsi servetine bakar. Bugünlerde en çok — kullanılan — pilâtin Üzerine yapılmış plâklardır. (100) liradan itibaran alınabilir. En iyileri (500) dür. Tabii içinde üç dört kıratlık elmas — bulunmasını — istememek şartile. Esasen elmasa fazla para yatırmanızı da tavsiye etmem, Tehlikeli: * R. K. Hanıma: Niçin açıktan açığa sormiıyor- sunuz. Bir erkek — evlenmeden evvel yüzlerce kadını görmüş, hattâ —sevmiş olabilir. — İlerde evlendiği zaman bunlardan birl- ne tesadüf edince selâm da verebilir. Sorunca size basit bir alle toplantısında tanıdığını söy- liyecektir. Bununla iktifa etmiye mecbursunuz, Daha derinini araş- tırmıya hakkınız yoktur. * Bekir N. Hanıma: Her göz, her simayı aynı şe- kilde görmez. İki kudretli san'at- kâra aynı kadının tablosunu yap- tırınız, umumi! hatlarını bırakalım, busus! manalarında mutlaka fark bulunacaktır. Erkeğin kalbinde değilsiniz, sizin çirkin, kaba, manasız bul- duğunuzu o, şiddetle savmek iİçin kendisine göre kim bilir kaç tane sebep bulmuştur. İçinizden peki deyip geçiniz. HANIMTEYZE ——— ae Diye saçlarımı, yüzümü, gözü- mü sevdi: — Benim sabun kokulu karı- cığım. Benim miskler gibi kokan hanımcığım. Diye saatlerce okşadı. Biz ev kadınıyız. amma işte böyle erkeğimizi kendimize bende- deriz. Kocalarımız şamandıraya bağlanmış şilep gibi no kadar dulga- lansalar yine bizden ayrılmazlar. Haliçteki eski zıhlılar gibi olduk- ları yerde batarlar da yine zincire leri elimizdedir. : İki ahbap arasındaki bu soh- bet Kadıköyüne gelinceye kadar devam etti. Kız anası hakkında daha birçok şeyler yumurtlatlık- tan sonra- pirizden çekilmiş el feneri gibi söndüler, Hasibe Hanım ayrılırken; — Kuzum kardeşim. Seninkine haber gelirse hemen koş gel Düşünme e mi? Dedi. Kaymakam beyin hanımı bü- tün ©o İleri gerl söylediklerini unutmuş gibi: — Elbette, elbette, dedi. Hiç unutur muyum kardeş! İki kadın çekiştirmedik bir tarafını bırakmadıkları bu allenin kızlarını görmek için ümitlerini kesmemişlerdi. * Leylâ bankada işe başladığı gündenberi daha sakin, daha ağır olmuştu, Servisteki işleri kavradıktan sonra artık zahmet te çekmiyor- du. Holandalı olan şefi nazik, iyi kalpli bir adamdı. Çekirdekten bankacı yetişen bu adam İstan- bula yeni gelmişti. Tecrübesi ok duğu için Türkiyede — yeni işe başlıyan bankanın — mühim bir Bervisine .onu memur etmişlerdi. Samimi bir Türk dostu idi, İstanbulu, Boğazı çok — sevdiği için (Bebek) te bir yalıya yer- leşmişti. Boş zamanlarda konu- şurlarken hep Istanbuldan bah- seder: — Çok güzel memleketiniz var. Kıymetini bilin, Biz böyle mavi göklere —canımızı veririz. Derdi. Daima neş'eli bir karısı, iki de güzel çocuğu vardı. M. Zelinger iyi bir aile babası idi. Yanında çalışan meslek ar- kadaşlarına da bir baba gibi muamele ederdi. Leylâ bu nazik adama ısındı. Şef olmasına rağmen diği Temirleri bile adeta şeklinde yapıyordu. Bunun için Leylâ bankaya ça- buk alıştı, çalışmaktan zevk aldı. Sabahları kafadar arkadaşlarına karışmak — heyecanile — bankaya geliyor. Günün nasıl geçtiğini hissetmeden çalışıyordu. (Ayten) lede mektepte olduğu gibi yeni hayatlarında da kay- naştılar, çok ver- rica Onlara ıstırap veren yalnız sabah akşam vapurda tesadüf ettikleri birtakım saygısız insan- lardı. Böyle meslek hayatına giren Benç kızlara musallat olan birta- kım insanlar vardı ki işleri güçleri vapurlarda, tramvaylarda sık sık akşam sabah gördükleri ve göz-., lerine kestirdikleri genç kızları avlamıya çalışmaktı. Bunlar hayatlarını kazanmak, ailelerine yük olmamak için çalır şan bu genç kızları bir sinema gezintisi, bir kır eğlencesi kar- şılığı elde ederek tatlı maceralar geçirmeyi kendilerine iş edinmiş- lerdi. Leylâ ile Ayten de muayyen vapur postalarında gidip geldik- leri için böyle macera meraklısı erkeklerin göze batacak kadar ileriye giden muhasarasına uğra- mışlardı. Bunlar adeta grup ha- linde onların peşini birakmıyor- lardı. Akşamları vapura geç geli- yor. Her zaman yer değiştirme- *lerine rağmen onların bulunduğu yeri keşfediyor ve ne yapıp yapıp yapıp karşılarına ve yahut yanla- rına tesadüf edecek bir yere sıkı- şıyor, sonra sıkı bir göz hapsi ile onları izaç ediyorladı. Akşam postalarında (Ayten)in babası da bulunduğu için o kadar sıkılmıyorlardı, (Arkası var )