Resimli Büyük Mili Roman TOMBUL MİRASYED No 59 Rahmetliden Ka Ikinci Kısım Bir Çırpıcı Âlemi Tombul Mirasyedi ile annesinin Maceraları Horrr... horer... herrr... Sekiz ağız birden işliyor, kimi gırtlaktan, kimi genizden, kimi burundan ohorultuyu (basıyordu. Bu ağızlar öyle biçim biçimdi ki beğen beğendiğini al! Yusyuvarlak, gepgergin, ap al Iki yanak arasında, henüz parma- ğına gelen ter bıyıklar altında, bembeyez İnciler saklıyanı... İçin “ de, iki üç azı dişi ile dört beş kök kalmış, viraneye dönmüş olanı... Burma bıyıkların yapıştığı iki küçük avurda uzanmış, yalnız bir yanı leblebi sığacak kadar açık duranı... Aklı, karalı bir pos bıyığın ve deliklerden fışkırmış burun kıllarının altında, iki sıra kirli sarı, kazma dişi çerçeveleye- ni... Üstünden simsiyah kaytan bıyıklar sarkmış, eğri büğrü gotik bir (O) markasına andıram... İç tarafından iğneardile pekiştirilmiş gibi bitişik, yeni dikilmiş bir ya- raya benzeyeni... İskaraya 'kon- muş ta pişmeden indirilmiş iki bayat böbreği hatırlatanı... Kuk lana kullana ciciği o çikmiş, içindekiler de etrafa (Otaşmış bir tükrük hokkasile tıpatıp eş olanı.. Bu sekiz ağzın hepsi de işli- yor, kimi baso, kimi alto perde- sinden, kimi kabadan, kimi pesten, kimi kısık, kimi çatlak sesler çıkarıyordu. Yedi kişi, kilimlerin, hasırların Üzerine serilmiş, yemlihaya yatmış gibi derin bir uyku uyuyorlar, etrafın gürültüsünü, şamatasını duymuyorlardı. On adım ötede, öğürür gibi bir sese çatır çutur bir ut karr şıyor, az İlerisinde, bostan dolabı gibi bir koman gıcırdarken sıtma görmemiş bir ses ( medet eyl. ) diye meyan basıyor, bu yanda darbuka ve zillimaşa, aranağmeyi keser kesmez ( efendim bu, hasi- bim bul.) diye bir semai yükse- liyordu. Şurada zurna ve çifte nara, curcunayı tutturmuş: Çeribaşıın gelini, gelini Çerelye dayamış belini, belini, Sağda kranete, kabadan çifte- telliden girmiş; şıkır da şıkır gö- bek atılırken ( aşağıdan yavrum!) naraları... Solda, bir patırdı, bir baraza; orospu bohçası oynarken, on on beş ağzın bir arada yayga- rası, kahkahası... Beride, macuncunun büğülü ile yarım yamalak çaldığı, Cezair marşı... İlerde, lâtarnanın Arap havası ve kuklacının kum Arap- larını oynatırken, burnu sıkılan bir cüce gibi ciyak ciyak bağr- rışı.. Daha ilerde, güreş havası tutturarak, zaman zaman ağırla- #p hızlaşan, davul zurna. Yanında, yine davul zurna ile, havadaki halat üstünde, mavna direği ka- dar bir sirığı atıp tuta tuta, zıp zıp zıplıyan bir ip cambazı... Kırık kemane ve patlak tefle (ah doni doni, comtik doni doni!..) diye bebeklerini oynatan iskemle kuklacısı,.. Yardağı çığırtma ile 100 yıllık kokmuş polkayı çalar- “on, nargileyi tepesine koyup, Yazan: Sermet Muhtar 13 -10- 994 lanlar Keyiflerinde.. 5 Li Zinnün Ef. Burasını Boylamıştı kollarını açıp fırıl fırıl dönen nar | hanımefendiler, akılı uslu efen- gileli rakkas... Gürültü ve şamatanın dahası var Şakur şukur konak ve kira kupaları, faytonları; tangır tungur öküz arabalari, sırık arabaları; şaklıyan kırbaçlar, kişneyen at lar, amran eşekler... Törlü türlü satıcı sezlerk su- cular, şerbetciler, (o dondurma- cılar; belvacılar, şekerciler, mahailebiciler; o fıstıkçılar; (fim dıkçılar, cevizçiler... Susamcı ve dolmacı bacılar.. Misvak ve kulak hilâli, Kalemis yağı satan bacı babalar; arkalarına koca balyaları sırtlamış, (fes var fes) derken istim veriyor zannedilen koca püsküllü Tunuslular; tesbih satan şipil gözlü, bol sakallı, uzun yenli Bubaralılar... diler ve hanım hanımcık hatunlar; ele avuca sığmaz omuzdaşlar, külhaniler; düzgünlü, allıklı sür- tükler, şırfıntılar.. ( Arkan var ) Muşta At Koşusu Ve Sergi Muş (Hususi) — Vali Mithat Beyin himayesinde olmak üzere Cümhuriyet bayamında bir at koşusu yapılacak ve ayni günde de ebli hayvanlar sergisinde ka- zanan hayvanlar teşhir (o oluna- rak ikramiyeleri verilecektir. Bu işler için Baytar müdürlüğünde umumi bir toplantı yapılmış ve muhtelif heyetler ayrılarak mü- teaddit kararlar verilmiştir. İca- beden hazırlıklar için de faaliyete ü geçlimiştir. Kollarından yedile yedile, nait- | /” ve mörsiye okuyan âmâ dilenciler; | Mekke, Medine ilâhilerini yayık ağızla durmadan tekrarlayan, kucakları çilter çifter çocuklu ak arap karllar.. Boyalı sakallı sırnaşık hafız; omuzlarından dört beş çömlek sarkıtmış Deli Salih; başımda limon kabuğu kadar fes, elinde boş testi ile maşrapa, önüne gelene yılışan Küçük Hüseyin; binbir yamalı hırkasını eteklerine kadar iğne ile doldurmuş İğneli baba; parça parça bir çuvalla yalnız avret yerini örtmüş Çaplak Mehmet.. Keyif çıkarmıya gelmiş, bu harrangürraya karışmış erkekli kadınlı erbabızevki hiç sormayın. Küberadan ve yüksek tabakadan tut ta orta tabaka, aşaği tabaka, haşerat lâyüflikun - hepsi mevcut. Kerli ferli beyler ve kibar maa -—STAKVİM— Gün CUMARTESİ (© His 31 13 taci TEŞRİNO34 16; Arabi Rumt 5 -Eyidi-isp 12346 8 | Akşam 6 25 / 1109) Yat 9 34 | 15 08) İmmala İTH 180l1905 5514 Pek yakında e Sinemasında Mevsimin emsalsiz neşeli ve şirin filmi DAKTİLO EVLENİYOR MARİE GLORY JEAN MURAT ARMAND BERNARD sabırsızlıkla bekleyiniz. Bankalarda Kıyamet Gibi “ Parası Varmış! Polis evvelki gün 55 yaşında Hasan oğlu Abdülkadir Efendi isminde birisini sarhoşluk ve hır- sizlik yaptığı iddiasile müddelu- mumiliğe vermiştir. Suçlu Sultanahmet sulh birinci ceza hâkimi önüne çıkarıldı. Ab- dülkadir Efendi başını ustura ile traş etmiş. Hâkimin önünde dur- du ve peltek bir dille hâkimin ilk sualine şu cevabı verdi: “— Ben Ankaradan buraya fıtık ameliyatı yaptırmak için gel- dim. Bu yaştan sonra ameliyattan korktum. Dünya gamını unutmak için de şöyle iki kadeh yuvarla- dım. Fakat eski bünyeler kak mamiş. Sarhoş olmuşum. Canım bir tavukgöğsü istedi. Mahallebici dükkânına girdim. Orada yıkıl- mişim, Fakat mahallebiciye bir Bra verdiğime aklım eriyor. Güya oradan çıkarken kasadan 40 ku- ruş ufaklık para aşirmişım. Za- ten altı ay evvel yine İstanbula ameliyat için gelmiştim. Korktum geri döndüm, Hâkim Reşit Bey sordu : — Sabıkan var m? Abdülkadir Efendi cebinden bir banka cüzdamı çıkardı: — Bak Hâkim Bey, benim bankada kıyamet gibi param var. Bu yaştan sonra hiç hırsızlık ya- pılır mı? Sarhoş olmuşum. Oraya düşmüştüm cebimden paralarımı Birinel 'teşrin 13 | Devlat Demiryolları İlânları | Portakal, Limon ve Emsaline Tenzilât. 15-10-4934 tarihinden itibaren: en aşağı beş ton olmak veya bes ton ücreti verilmek şartile, bir istasyondan diğer herhangi bir İstasyona yapılacak nakliyattan maktuan: Beş tona kadar olan ağırlık için ton başına Beş tondan fazlası için beş ton ücreti olan 100 liraya ilâveten beher fazla ton başına...... 7,5 lira ücret almacaktır. Bu ticret; Payas, Dörtyol ve Toprakkale kısmını da ihtiva etmektedir. Bu nakliyata, daba ucuz düştüğü münasebetlerdde, şartlarile beraber meyva ve sebze tarifesi tatbik edilir. 10 ton veya daha fazla olan mersulelere Ambalâjlı olmıyan dökme mallardan asgari 10 ton ücreti alınır. Bu nakliyatın ücretleri muvasalatta verilebilir. Bu tarifeye tâbi maddelerden karışık olarak bir mersale tertip edilebilir. Tam ha- muleli vagonlara, üçüncü mevki bileti olmak şartile, bir muhafız konulabilir, “6532,, ayn vagon verilir. * Xx Havaleli olmaları dolayısile seyriseri ücrete tâbi olan aşağıdaki eşya, seyrihafifle nakledilmek (şartile, seyrihafif Obirinci sınıfa nakledimiştir. Bu suretle ücretlerde yapılan tenzilât nisbeti 9065 tir Bu tenzilât; mobilya nev'ine dahil eşya için 10 Birinci teşrin ve diğer eşya içinde 20 Birinci teşrin 1934 tarihinden itibaren tatbik edilecektir. Ağaç (zihayat. Küçük ve büyük) Araba (çocuklara mahsus) Araba (el arabası, Sökülmemiş) Asma çubuğu (sihayat) Ayna (çerçeveli ve mobilya halini iktisap etmiş) Banyo (demir, çelik, talita) Mobilya (kerevet minderler. Sökülmemiş) Dut yaprağı Eşyayı beytiye (dolap, konsol, döşeme, gardrop ve emsali hacimli eşya) Filan Grsedilecik hayat damlar) idan ayat Hasır mamulâtı (her is? Hububat sapları (tazyik edilmemiş) İpek kozası İskemle Kamış (boyalı veya mamul) Karyola (somyalı. Sökülmemiş) Kırak (ağaç ve madeni. Hayvanla cerrolunur) Koza (taze, kuru, Delik, ipek kozaları) Koza talaşı (ipek böceği kozası artıkları) Lavabo ve emsali Mantar şişe tapaları Ot (kuru ve tazyik edilmemiş) Pamuk (tazyik edilmemiş) Peynir (taze, tuzsuz) Saman (tazyik edilmemiş) Sandalye (sökülmemiş ve portatif olmıyan) Saz (boyalı saz ve kamışlar. Demet halinde) Sepet (müzeyyen lüks sepetler) Süt ve mamulâtı (taze) Süpürge (her nevi) Talaş (tazyik edilmemiş ) Tereyağı ( taze ve tuzsuz) Yaprak ( zihayat. Dut yaprakları gibi) Yosun ( tazyik edilmemiş ) ( (6599) * * Maden kömürü nakliyatı- na fevkalâde tenzilât 5 Birinciteşri 1034 tarihinden itibaren Devlet demiryollarında tam vagonla nakledilecek her nevi maden kömürlerinden ton ve kilometre başına 1 kuruş ücret alınacaktır. Kok kömürü için bir vagonum asgari hamulesi 10 tondur. Bu tarifeye göre muhtelif merkezler arasmda bir ton kömürün nakil ücreti şudur: Hacıbayramdan Değirminazdan Haydarpaşadân Mersindem 1122 168 34 823 859 429 577 604 305 1031 1179 564 802 837 1117 e 957 se 167 748 390 Malatya 1194 1229 1509 459 Elüziz 313 1348 1628 518 Fazla tafsilât için istasyonlara müracaat edilmelidir. 6600 Eskişehir Ankara Sivas Adana Kayseri Konya almışlar. Üstümü başımı yırtmış- — Baba.. Seni serbest bırâ- lar. Ben kırk kuruşa tenezzül eder miyim hiç. Benim hiç sa- bıkam yok. Çocuklarının başı için beni serbest bırakıver de çoluk çocuğumun yanına gideyim, Reşit B. Abdülkadir Ef. ye: kamıyorum. Tevkif edeceğim. — Yapma Hâkim Efendi, elini, ayağını öpeyim. Beni bırak, Jandarma Abdülkadir Efendi- nin kolundan tuttu ve çekerek Tevkifhaneye götürdü.