Irlandalılar Futbolü Sevmiyorlar Her nedense İrlandalılar son T or. | senelerde — bütün s':'i' S iayü kalababğl AYT nın aksine olarak futbole" karşı 20- gariptir ğgok davranmaktadırlar. En mühim maçlar dahi büyük bir alâka uyandırmıyor. Bunun — sebebini araştıranlar çoktur. Nihayet va- rabildikleri netice şu olmuşlur: İrlanda — futbol - takımlarının muvaffakıyetsizliği.' İrlandalılar, — futbol iyi bir maç seyretmekten ziyade kendi — takımlarının — galibiyetini görmek için gitmektedirler. Hak- buki bir müddettenberi Irlanda futbol takımları mütemadiyen ye- nilmektedir. Bunun için halkın futbola karşı olan alâkası zayıf- lamıştır. Maç sahalarına - gitme- melerinin sebebi bundandır. sahasına * ıngllîı radyoları Portekizde tatbik edilen çocuk terbiye sisteminin aleyhin- de neşriyat yap- maktadırlar, İngi- liz radyolarını kabil neşriyat yapmıya sevke- den, tesadüfi surette bazı Porte kiz radyo merkezleri neşriya- tını dinlemiş olmalarıdır. Bu mer- kezlerin sipikerleri, mektep ve ta- lebe ismi kaydetmek suretile ço- cukların yaptıkları kabahatleri, kötü hareketleri birer birer say- makta ve genç dinleyicilerine hi- tap ederek ayni kötü işleri işle- memeyi ve kabahati Irtikâp eyle- memeyi tavsiye etmektedir. İngi- lizler bu teşhir usulünü münasip bulmamakta, talebenin âlem na- zarında rezil edilmesi demek olan hu tarzı harekelin mektepçilik kaideleri ile telifi mümkün olma- dığı kanaatındadırlar. Garip bir terbiye sistemi x apon yüzücüleri, bütün dün- ya sporcuları — nazarında arkalarından yeti- YA şilmez diye müthiş güzücül bir şöhret kazan- mışlardır. Filvaki Japon yüzlücüler, bütün girdikleri beynelmilel mü- sabakaları hemen kâmilen ve büyük farklarla kazanmaktadırlar. Japonların bu — muvaflakiyetile yakından alâkadar olan Amerika- hlar, bunun sebenlerini inceden inceye tetkik etmişlerdir. Vardık- ları netice şudur: Japonlar yüzmeye gayet erken başlamaktadırlar. Eu suretle nevi balık hayatı yaşıyorlar. Sonra yüzme hareketleri son derece intizamlıdır ve Amerikan yüzücüleri ghıı suyun derinliğine dalmayıp yüzünden yüzmektedir- ler. Bundan * dolayı — Japonlarla kısa mesafede yarışmak mümkün - elabiliyorsa da uzak mesafelerde onları geçmek gayrikabil oluyor Son Posta iLÂN FiATLARI I — Gatetenin esas yazısile bir sütanun iki satırı bir (santim) sayılır. 2-- Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: sayfa | sayfa | sayfa |sayla | Diğer #. $ |yerler 3w Bir — şantimde (8) kelime — vardır. 4—İnce ve kalın yazılar tutacakları yere — göre sanlimle ölçülür. I Dünya Hâdiseleri ! [ Dnnyada oıup Bitenler * “Beni İflastan Kurtarabilir Misiniz Ça Amerlkada Yüzlerce Müesseseyi Uçurumun Kenınndan Çekip Çıkaran Adam Hıtırılarını Her Ailenin Evine Giren Sarı İnek Damgalı Kutunun İçyüzü fabrikası Miste Joh, P. Raliyd adını taşıyan bir milyarderin ma- lıdır. Hangi bakkal dükkânına girerseniz giriniz, hangi aile mut- bağına baş uzatırsanız - uzatınız, mutlaka bu mücssesenin üzerinde bir sarı inek resmini taşıyan ku- tularını görürsünüz. Şöhreti bütün Amerikaya yayılmıştır. Adı ço- cukların bile di indedir. Bu müessese geçenlerde 25 inci yıldönümünü kutluladı ve bu mü- masebetle sahibi tarafından bütün memurlarına binlerce kişilik mu- azzam bir ziyafet verildi. Bu ziyafette de mutuklar söylendi, hikâyeler anlatıldı, bilhassa ma- ziye mütcallik hatıralar nakledildi. Fakat Amerika gazetelerinin te- minatına bakılırsa, saatlerce süren bu eğlentinin en çekici tarafı ilk dakikalarda olmuştur. Filha- kika sofraya oturulduğu zaman müessesenin sahibi ayağa kalkarak: — Hanm Efendiler, Beye- fendiler. Bugün müessesemizin 25 İnci yıl dönümünü kutlulamaya mu- vaffak —oluyorsak, bu — saadeti sadece aziz dostum Helsceye borçlu bulunuyoruz, kendisini size takdim ederim, — demiştir. Bu sözleri müteakip He'sce adını ta- pıyan zatı işaret edince dehşetli bir alkış tufanı kopmuştur. Gürültü- nün kesilmesinden sonra mücssese sahbi sözüne şu şekilde devam etmiş'ir: — Şimdi size bu müessesenin yaşamasını neden dostum Helseeye borelu olduğumuzu da söyleyeyim: 25 sene evvel bu ticarethaneyi ilk olarak açtığım zaman dün- yanın en iyi tereyağını yapıyor- dum, fakat bu tereyağının yüzüne bakan bile yoktu. Yapılan mallar satılmıyor, deposla yığıldıkça y gılıyordu. Faream da bitmek üze- reydi, iflâs etmek tehlikesile karşı karşıyaydım. Bu vazıyette bir gün aklıma ilân vasıtasından istifade etmek ge'di, mühim — bir mücsseseye gittim, müdürü ile — konuşarak derdimi söyledim. O beni din- ledikten sonra dahili telefonunu alarak: — Bana Helseeyi gönderiniz emrini verdi, sonra bana dönerek: — Sizi kurtarırsa bu zat kur- taracaktır, dedi. || Yevmi, siyası, Havadis ve Halk gazetesi | Birkaç dakika sonra kapı açıl- l dı içeriye genç bir memur girdi | ve müdürünü selâmlıyarak karşı- | mızda durdü: | — Buyurunuz efendim. * — Size bir tereyağı ticaret- hanesinin sahibi olan efendiyi takdim ediyorum. Kendisi malını satamıyor, iflâs etmek tehlikesine maruzdur. — Vaziyeti kurtarmayı bizden bekliyor. Bu işi üzerinize alabilirsiniz? — Tetkik edeyim! Bu muhavereyi müteakip ben yazıhaneden ayrılarak fabrikama döndüm, aradan iki gün geçti. Bir sabah — İşlerimle — meşgul düm ki bana bir kart getirdiler, | bu, genç ilâncınındı, içeriye girdi. karşıma oturdu. ve şöyle söyledi : — Müdürümden bu vazifeyi alır almaz evvelâ yuptığınız tere- W yağını tetkik etmek istedim. Çün- Amerikanın en mühim tereyağ I Neşredıyorl Kari Mektupları Ereğti FHattının Elektriklenmesi Fikri Kimin ? Zonguldak Havzası ve Çatak ağzı - Ereğli hattının elektriklen« mesi hakkındaki bir yazıyı alâka | ile okudum. Mektupta bu hattın elektrik- " lenmesi fikrinin ilk defa olarak elektrik mühendisi Refik B. tara- fından ortaya atılmış olduğundan bahsediliyor. Tik elektrikli hat fikrini ortaya koymak bir şeref sayılıyorsa bu şerefin Yüksek Müherd s Mektebi müderrislerin- den cer mühendisi Tevfik Beye ait olması lâzimgelir. Filhakika ta İrmak « Ereğli hattının İsveç inşaat grupuna ihalesi mevzubahs olduğu zamanlarda Tevfik Bey bu Denizyolunun Filyos- Ereğli rasındaki kısmında münakalâtın kesif ve o mıntakada istihsal edi- *Tereyağını muhtelif tecrübelere tâbi tuttumu,, Mister Helseel laka reklâma ihtiyacı vardır. Fa- kat fena bir mal na kadar rek- lâm edilirse edilsin yine satılmaz, güç hal ile bir kuta buldum, aç- tım, Çiy olarak yedim, yemekte kullanarak tattım. Bana favkalâde iyi geldi. Bu malı satabiliriz, vazi- feyi üzerime alıyorum. Fakat ne söylersem, hiç itirazsız yapınanız şartile. — Hay hayl! — Şimdi bana söyleyiniz: Eli- Eski.Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 | İSTANBUL n Gazetemizde ve resimlerin bütün hakları Oahfuz ve gazetemize aittir. -e y ABONE FiATLARI | Abone bedeli peşindir. Adres değişlirmek 26 kurüjtur. oaraman Gelen evrak geri verilmez. Hânlerdan mes'uliyet alınmaz. Cevsp için mektuplara 10 kı pul ılâveırlııımdır SD teeseneder ae kase les nn a ... çıkan — yazı || nizde kaç dolarınız vardır? — 250,000 ! — Bu paranın yarısını (2) gün içinde harcedeceğiz | — Ne şekilde ? — Orasını yakında anlarsınız! Bu muhavereyi takip eden günün sabahı gazeteleri okurken: — Dünyanın en büyük pastası yarın 42 nci sokakta Villy mağa- zalarında teşhir edilecektir. Ve İisteyene de bir parçası bedava verilecektir. Maksat bir rekor tesis — etmektir, —şeklinde bir fıkra gördüm, derken telefon çaldı. İlân memurunun - sesini duydum: j — Hemen Villy mağazalarına beheri 50 gramlık kutularınızdan 200,000 tane gönderiniz, — Fakat elimde bu küçük kutu yok! — Büyüklerini kırdırıp yapınız! Güç hal ile istenileni yaptırtıp yolladım. Fakat doğrusunu söy- | leyim mi, ben bu İşten bir şey anlamıyordum. Yalnız bir defa karar vermiştim. Söyleneni yapa- caktım ve yapıyordum. Ertesi sabah yine bütün gazetelerde, bir gün evvel gördüğüm fıkranın bir başka çeşidi gözüme çarptı. Bahsedilen rekorun ne olduğunu ben de merak ettim ve hemen 42 ncl caddenin yolunu tuttum, kadar | Orada ne görsem beğenirsiniz? 'Bir bölük jandarma, bir bölük polis, otomobilli otomobilsiz inzı- bat memuru, sonra binlerce kişi.. O derece ki cadde halktan simsiyah.. İçeri — girmekliğim — mümkün olmadı. Münakale — kesilmişti. Saatlerce bekledim. Fakat gözüm görüyordu. Karşıda, mağazanın önünde, tel sütunlara tutturulmuş, 50 metre uzunluğunda koca bir pasta sallanıp duruyordu. Fabri- kama döndüm ve hikâyenin s0- nunu oradan İşittim. Genç ilân memurunun kendisi anlattı: İşi yolunda gitmeyen bir ti- carethane bulmuş, ona " yarın sana binlerce müşteri göndere- ceğim. Her müşteriye bedava | küçük bir pasta ve 5 kuruş mukabilinde de bir kutu tereyağı f vereceksin. Bu tereyağlarının yarı parası sonindir, bedava verdiğin pastaların masrafını kısmen çıka- racaktır. Kârın da mağazaya müş- teri ayağının alışması olacaktır. ,, demiş. Netice şu oldu: On ku- | ruşluk tereyağını S kuruşa alan ve beğenen halk öertesi gün lecek ölektrik enerjisinin ucuz ola« cağını ileri sürerek bu meselenin tetkike şayan olduğunu şeflerine bildirmiş ve Mart 1929 taribhli ve 49 numaralı Demiryollar mec« muasında bu mesele hakkında bir makale neşretmiştir. İsveç grupu inşaatına tahsis edilen paranın — kifayetsizliği — dolayısile Filyos - Ereğli hattının İnşası âti- ye terkedildiği için bu elektrik« leme meselesi de uyumuştu. G« çen sene bir İngiliz grupunun bu hattı inşaya talip olduğu zaman Tevfik Bey bir taraftan yine makaleleri ve könferansları ile elektrikleme lehinde neşriyatta bulunmuş, ve diğer — taraftan o zamanki Nafıa Vekili Hilmi Beye müracaAat ederek hattın inşasına karar verilmezden evvel elektrik- leme meselesi tetkik edilmezse hatâ işlenmiş olacağı hakkındaki kanaatini bildirmiştir. Hilmi Bey meseleyi Tâyık olduğu ehemmi- yetle nazarı itibare — alarak bir tetkik komsiyonu teşkil etmişti. Zonguldakta büyük bir elektrik santralı inşa ederek Anadolunun şimall garbi mıntakasını buradan tağdiye etmek fikrini ortaya atan Refik Bey de bu komsiyona da- hildi. Komisyonda kendisine ilk defa olarak «öz verilen Tevfik Bey tezini müdafaa — etmiş ve müteakip celselerde elektrikleme kararı verilmiştir. Refik Beyin elektrik santralı tesisi hakkındaki fikri ile Filyos * Ereğli hattının elektriklenmesi meselesi birbirinden ayrı iki me« seledir. Elektriklenme fikrinin ilk evvel Tevfik Bey tarafından or- taya atıldığını yazmak kadirşinas- lık olacağı kanaatindeyim. Mübhendis Ahmet Kozluda kaveci İhsaa Elendiye: Seyyar satıcıların tenekeden menşursuz terazi, taştan ve tuğs ladaüu ayarsız dartı kullanmaları ve köylüden mal alırken okka hesabile —alıp müşteriye - kilo hesabı ile ve ayarsız ölçu ile tar- tıp satmaları yasaktır, bunlari yapanlar varsa belediyenin ve nıhlye müdürünün bu işle hiç ihmal —etmeden uğraşması ve hemen — mütecasirleri hakkında takibat yapıp mahkemeye vere mesi lâzımdır efendim. "Bakkal dükkânlarından hep benim malımı istedi. Bakkal dükkânla- rında yoktu. Bana saldırdılar, yetiştiremedim ,, işte efendiler, müessesemizin hikâyesi.. Amerika gazeteleri bu müna- sebetle Helsee'nin ilân kıralı olduğunu haber vermektedirler.