ergun Köylünün Cebine Fazla Para Sokmalı * Geçende Trakya kasabalarının irinde oluran bir arkadaştan Daldığım mektupta şu cümleler Vardı: “Şu günlerde alış verişte, bir &z durgunlük var. Halbuki köy- lünün buğdayım satmaya - başla- diğı şu sirada alış verişte fazlalık Körülmek gerekti. Bu sene buğ- day bir miktar köylü kasabada az para har- tadı. kendisine lâzım olan şey- lerin hepsini alamadı, bu yüz- den de alış verişte eksiklik gö- rüldü. ,, nün cebine az para şır satırları — oku- Köy diğini anlatan şu celerimizi $Ö duktan sonra düşü le sıraya dizebiliriz: Hükümet, bu memlekette halkın Ylxde sekscninin buğday eltim bi mile geçindiğini buğday işini bir siyaset meselesi yaptı. Kısa bir araştırmadan sonra görüldü ki buğday köy- lünün elinden, değerinin çok Biğcadücbir. -pam - ile v yor, Bunun birinci sebebi tefeci- lerdir. Bu tefeciler köylüye borç Para veriyorlar, bu borca yüz- de yüz faiz de ekliyorlar. Sene sonunda ödeme zamaüı gelince köylüye gidip —borcuna karşı- hk buğdayını elinden alıyorlar. Fakat bu alış veriş değerinden Ççok eksiğe oluyor. Çünkü tefeci öylüyü kandırıyor, bu yıl b dayın para elmeyeceğine, dün da ihtiyaçtan pek üstün bir b day verimi olduğuna onu inan- lrıyor. İşte köylü hesabıma çok zararlı Olan bü işe bir son vermek için kükümet Ziraat bankasına, köy lüden buğday satın almak vazi- fesini verdi. Banka birkaç sene- sayyen — bir fiatla köy- ğdayını satın almaktadır. Banka bu suretle topladığı buğ- dayları zamanında piyasaya dö- küyor veya ihraç ediyor. Fakat Ziraat bankası bu işi kendi kârı için yapmıyor. Bilâkis bazan eksi- ğine satmak suretile ziyan da ediyor. Bankanın bu ziyanı köylünün fayda — görmesi uğ- fına — olduğu için bir aksak- lhk — şeklinde —görülemez. An- cak biz bankanın buğday alımında daha geniş davranmasını lüzumlu görüyorur. Köylünün buğdayına plyasanın tahammül derecesinden yüzde beş veya on fazla bir fiat konulmalı ve memleketin bütün köylerine şamil ol Üzere bu para ürze- rinden buğday alımı yapılmalıdır. Ziraat bankasının bundan göre- zararı biz zaten buğdayı vergisile ödüyoruz. Bizim ir bu Vergi " bankanin Zürarinı bol böl kapatabilir. Köylünün cebine fazla para girerse yaşaması dürzgünleşir, borç- tan ve tefeciden kurtulur, çalışma gayreti çoğalır. Bu neticeden de nüfusunun yüzde sekseni köylü olan bu memleket istifade eder. Bern Elçimiz Parlak Bir Suvare Verdi Cenevre, 27 (ALA) — Türkk yenin konseye intihabı münase- betile Bern elçisi Cemal Hüsnü Bey gayet parlak bir suvare ver- miştir. — Suyarede Tevfik Rüştü Bey ve Türk heyeti murahhasası ve burada bulunan muhtelif dev« letler hariciye nazırları ve mu- rahhasları Ve refikaları, Milletler Cemiyeti erkâm Şube müdürleri, mesai bürosu erkânı, beynelmilel matbuat mümessilleri ye Cenevre şehrinin resmi erkânı ya tapınmiş aileleri suvarede hazır Ellanmüş- lardır. Dostane bir hava içinde geçen bu suvarede samiml mükâ- lemeler olmuştur. Resimti-Makeler Atalarımızın güzel bir aözü vardır; heskla sirke kabına zarar verirmiş. Bu lâkırdı çok doğrudur. Başımıra gelem iş ne biçim elursa olsun kendimizi kaybetmemeliyiz. Soğukkanlılığımızı elden bırakmamalıyız. İyi bilmeliyiz ki kızdığımız gün her savurduğumuz yumruk dönüp dolaşıp ease kökümü « iner, Bundan do ayı her hüdise İ i ucuza gittiği için | hesapladığı için | SON TELGRAF HABERLERİ Müthiş Bir Kanun! nin karşılık tedbi vermeliyiz. Yok B Hiddetl almali ve ona göre hareketimize düzen atalarımızın yine bir başka dediği gibi: | gitmiş. bul: Amerikada Harp Kazançlarının Mü- saderesi İçin Bir Lâyiha Hazırlanıyor Vaşıngton, 27 (A. A.) — Ame- rikadaki son silâh satımı rezaleti Üzerinde tahkikat devam etmek- tedir. Bu rezaleti tahkike memur heyet — azasıadan M. “Nay, çok şayanıdikat yeni bir kanun lâyihası hazırlamakta- Atletizm Birincileri Türkiye atletizm birincilikleri müsabakası dün Kadıköy stadyo- munda yapılmıştır. Fakat seyirci sayısı okadar azdı ki yüzü bile bulmuyordu. Teknik neticeler bi- rinci, ikinci ve Üçüncü sırasile şunlardır: 800 metre: Ankaradan Şevki, Istanbuldan Manol, — Bursadan stafa. ve ayandan Mu 10000 : Izmirden İbrahim, Istan- buldan Remzi, Ankarada Mecit. Yüksek atlama: İstanbuldan Sedat, Ankaradan Melih, İzmirden | Hüseyin. Disk: Istanbuldan Nalli, İzmir- den Hikmet,. Ankaradat Niyâzi 400 metre manialı: Ankaradan: Semih, Ankaradan Emin. Uzun atlama — Istanbuldan Tevfik 6,70 birinci, İzmirden Hüseyin ikinci, Ankaradan Semih Lâtfi üçüncü, 100 M. — İIstanbuldan Semih 11 birinci, Ankaradan Kâzım ikin- ci, İstanbuldan Hilmi üçüncü. 4Xx400 bayrak - İstanbul ta- kımı birinci, Ankara takımı ikin- ci, Bursa üçüncü, Puvan vaziyeti : Istanbul 35, Ankara 21 dir. Müsabakalara Bu- gün devam edilecektir. Maliye Vekili Şehrimizde Ankara 27 — Maliye Vakili Fuat Bey Istanbula hareket et- miştir, “ Küsibiamumi ,, “ mukarrerat * Atideki beyanatta bulunmuştur. ,, bir içtima aktetti. ,, Şurada sarıklı, cübbeli ııi takım sözler okanm,L STER İ FARRER ee ee V aa SÖİ dır. Bu lâ; elde edilen müsaderesine bütün kazançların dairdir. — Lâyiha, harbin ilânı tarihinden itibaren meriyete konacak ve on bin dolardan fazla senelik gelir veya * ha, harp zamanında , kazançlardan yüözde 98 nisbetin- alınacaktır. vergi ! Gazi Hz.nin | Karşılıkları A)—I! İCümhurU. Kâtipliğinden günder Dil bayramımızdan — ötürü dili araştırma kurumu genelözeğinden ulusal kurumlarından, — türlüorunların- dan birçok kutunbitikler aldım. Göz- terilen güzel duygulardan kıvanç düy- Ankara, 27 ( A, tscti ştiri Türk lum. Ben de kamuyu kullularım . ———_——l1 Garip Şey! Yastık Altındaki Tabanca| Ateş Almış Küçük Mustafapaşada - otüran Hamit isminde birisi ve karısı Emine hanim uykudalar- ken yastık —altında — bulunan bir lı[?ancu kazaen ateş almış, çıkan kurşun Emine hanımın sol memesi üstüne saplarımıştır. Kadıncağızın hayatı - tehlike- dedir. Kocası Hamit Ef., eniştesi ve kainpederi nezaret altına alınmıştı Şirketi Hayriyede Liman tarife komisyonu Şir- keti Hayriye bilet Ncretlerinde bir miktar tenzilât ya L İktısat Vekâletine tasd in gönderilen bu tenzilât Vekâletçe — yeniden indirilmişt!r. Buna göre, Beşiktaş, Harem ve Salacık bilet ücre'le- rinde ikincide 60 para, birincide (2) kuruş eksik almacaktır. | | | | İSTER İNAN ISTER Biz tun günlerde “An © te itlikaz » “ Heyeti etmiştir. ,, ümümüye erind n öz dil « » Ş ” AN Birleşik Amerika efkârı umu- miyesini şiddetle alâkadar eden ve bilhasasa sermayedarları ürkü- ten bu kanun İâyıhası, 10 bin dolardan aşağı gelir veya kazanç- lardan, bugünkü sinin iki mislini Yugoslavya Kıralı Hz. Bulgaristanda Sofya, 27 (A. A.)— Yugoslav Kıral ve Kıraliçesi Hz. ile mai- yetleri erkânı bugün saat 16 da Sofyaya muvasalat — etmiş, tasyonda Bulgaristan ve — Kıraliçesi — Hazretleri — ile nazırlar, — meb'uslar, sefirle ve Yugoslav sefareti erkânı tarafın- | dan istikbal olunmuşlardır. Istasyonlda askeri merasim ya- pılmıştır. Müessif Bir Kaza Dün Yıldız Sarayı — yolunda | müessif bir kaza olmuş, Parlâ- mentolar konferansı Fransız mu- rahhaslarından M. Hamlen oto- mobille — konferansa — giderken, başka bir otomobille çarpışma olmuş ve M. Hamlen hafifçe ya- ralanmıştır. Derhal hastahaneye kaldırılan — misafir ahhasa lâzımgelen ihtimam gösterilmiş, tedavi altına alınmıştır. İktısat Vekili İzmir, 28 (Hustsi) Iktısat Vekili dün akşamki trenle şehri- imize geldi; mera imie karşı andı İsv ç Veliaht vel ahti kazanç kesecektir. vergi- is- Kıral Alof 1STER İNANMA! | manda merhametsiz | cehennem denilen | $'mdiye kadar kaç kişinin OUZUN maasası Bir Ev Eşyası Dansediyor ! Niğdenin yambaşında “Bo: taşıyan o güzel kasabamızda, lerin el'an akıl erdiremedikleri esra- rengiz bir hâdise olmuş: Zahire pa- zarında muhacir Abbas ağa isminde bir zat varmış. Bu zat bir geee evinde otururken, ne kadar eşya varsa hepsinin de birer birer sıçra- mıya başladıklarını, hattâ pencereden sokağa düşmeye kayulduklarını gör müş. Bir dakika, beş dakika durup bakmış, fakat görmüş ki hâdise devam ediyor. Daha farzla da ailesile — birlikte sokağa haşkına gelip bakın ne oluyor? diye feryat etmiş. Konu komşu yetişmiş ve hâdise onların da gözü önünde sabaha kadar sürüp Hem de nasil: Mahzende n, içi dolu bir pekmez küpü- çraya şıçraya evin ikinci katına çıklığı görülmüş. ,, Haberi çocuk üzerinde fena tesir yapacak bir masal sananlar buluna- bilir. Fakat ben bir gazetede ciddi bir hadise olarak okudum ve meslek- | taşımız temin ediyor ki: — Alâkadar memurlar - tarafından üzerinde tahkikat yapılmaya başlan mıştır. Maamafih henüz müsbet bir notice elde edilmiş değildir. * Şimdiki gibi aklımda, buna ben- zer bir hadise aşağı yukarı on sene evvel İstanbulda da olmuştu ve gün- lerce dedikodusu sürmüştü: Aksaray- da bir ev “Perilerin !,, hücumuna uğramıştır, herakşam içinde gayril seler cereyan etmektedir.., Den liyordu, buna inananlar, etrafında münakaşaya girişenlerde vardı. — Fa- kat çok — geçmeden — anlaşıldı. Evin içinde gayritabil. hadise baki- katen cereyan ediyordu. Yalnız bir komşunun — pencerelere taş alması şeklinde. had * Maamafih bugibi masalların yalnız bizde duyulduğu sanılmamalı. İngiltera gibi nüfusu Aarasında okuma yazma bilmez tek kişi bulunmıyan en me- deni bir memlekette bile niceleri görülmektedir. Daha — geçenlerde okudum: Sir Olivier Lodge isminde (83) yaşında bir ihtiyar çıktı, kimbilir soa gününün yaklaştığını hissettiği için mi nedir, radyoda bir nutuk söyl rek ölümünden sonra — dostlar konuşmak — üzere tekrar dünyaya geleceğini ilân etti. Bakinız ne şekil- de, kendisi anlatıyor: “ Radyo müdürü ile konuştum, ölümümün — beşinci — yıldönümünde, istasyonu yarım saat müddetle bana tahsis edecektir. Şimdiden bir nutuk mühürlü bir zarfa koyarak sakladım. — Ölü. yazdım, bankanın kasasında | mümün beşinci yıldönümünde, radyo- muhteviyatı - herkesçe söyliyeceğim. bilâhara kası ya gelerek, meçhul olan bu nutku Sözlerimi zaptederek, | dan alacağınız yazı İle karşılaştırı lirsiniz, hoş, esasen sesim de sizce malümdur, tanırsınız., demiş. Sir Olivler Lodgenin vaitte riye — gittiği — muhakkaktır. bil eninde sonunda öbür boylıyacağından — şüphe — edilemez, yalniz — ge gelme — vadidir. ki meseledir: Ölüm betbaht insenler için kurtarıct bir devadır, fakat ayni za- bir gardiyan Düşününüz, cennet veya ebedi menfadan geldiğini gördük? Şüphe yok, bazan uykuda veya ık, Çoktan kaybettiğimiz sevgili bir simayı gördüğümüz vardır, fakat elinizi uzatarak bu simayı tut- mıya çalışınız, parmaklarınızın arasına ne geçer? Fakat haydi biraz hüsnüniyet, daha doğrusu safdillik göstererek, bir tec- rübedir, diyelim, bu takdirde de ihti- yer İngilizin geride bıraktığı insanlara bir aziz ik yapmayı düşünerek ölümün- den sonra söyliyeceği nutku peşinden zesli filme zldırıp bahsettiği gündü söyletmiyeceğini kim temin eder? * Bu sabah gazeteyi ka şm Müm'tün değil, diyordu. “Bo!._un vine in:nmaklığım için gözümle Bu da olamaz. ile- Ta- dünyayı sayılabilir. okuyan bir p? , Ü w eşyası yerinden giç lmiye başlar - başlamağ ga fırlerim, yine gö- * F, cin peri hiküâyesi nin cennetlen . Ç tten bahse koyuk br ve muhakkak güre kadar mış x deceğ