Siyaset Âlemi Milletler Cemiyetini İhya Teşebbüsleri Avrupa siyaseti, Sovyet Rusyanın Milletler cemiyetine girmesile yeni bir dönemeci daha arkada bırakmış olu- Yor. Bu dönemecin arkada kalması Milletler cemiyetinin faal bir hale gel- Mesl demektir. Evvelâ Japonya, onu fakiben de Alınanyanın Cenevreden Şekilmesi, bu cemiyeti sönük bir hale Betirmişti. Sovyet Rusyanın bu teşek- haricinde bulunması ve ona karşı Adhima bağım vaziyet alması, İki kuve Yetli azanın çekilmesinden sonra büse tün tesir yapar bir hale gelmişti. Halbuki bu cemiyet içinde vaziyeti kuvvetli — olanlardan — biri İngiltere, diğeri Franaadır. Bu ildi büyük devle- Hin tehdide müracaat etmeden - sulh Yolile yapacak pek çok İşleri vardır. Bu işler mllletlr cemiyetinde mevzuu- baha olunca, orada halz bulunduklari tkaeriyet yolu !le bunları dalma kendi lehlerine halletmesini pek iyi bilirler. Mületler cemiyetinin sönüşü, bu nok- tadan İngiltere ile Fransayı memnun #tmemiştir. Takip ettiği siyaset Sov- Yet Rusyanın âleyhine müteveccih bu- an İngiltere dahi, sırf bu sebeple Tansanın teşobbüsüne manl olmama- Mış, Sovyet Rusyanın milletler eemi- Yetine girmesine müzaheret değilse bile süküt etmiştir. Fransanın bu te- #ebbüsü yapmakla güvendiği gaye #udur : 150 milyonluk bir kütle ile Cünev- Peyi takviye etmek, Almanyanın nü- karşı bir muvazene vücude Eötürmek. a Her an bir. Japon tecavüzünden tekinen Sovyet Rusya için da, Fran- #anin bu teşebbüsü kiymetli bir fırsattı. arada — yüksölebilecik itirazlar, Yer yer yapılan siyasi müracaatlarla miş oldu. Sovyet Rusyanın iz- ıöy[:.“" ağır gölebilecek sözler Tet Memosl İçin de giriş formas *A von derece basitleştirildi. Bu münasebetle Rumen hariciye darzırı M ü Titüleskonun söylediği şu #Özler son dörece ehemmiyetlidir. *“Kendilerine alt sebeplerle Sov- yet Rusyanın milletler ecemiyötine girmesi aleyhinde bazı devletlerin tey vermeleri muhtemeldir. Mil- ler — cemiyeti — misakının meşru Yartları dahilinde bu girişö mani olmadıkları müddetçe bu rayler hak- kında beyanı mütalea ötmeyiz. Bu Ririşe mani olacak surette Millet- cemiyetinde mevki sahibi olan No, 12 10 - 9- 934 mes'ut etmek için çalışacak hmsıd var, R - lan şüphe etmem Reşit. Fakat senin bakılacak bir annen Ve kardeşin var. Onları düşün- Meye mecbursun. Eğer babam Sağ olsaydı. bunları münakaşa ;_'Y. lüzum yoktu. O bizim gibi irkaç d:ılienlı babası o:::klüâdl. ğim gibi bu çiftlik da- t kazanmış olsaydık... çıkan bu engelleri y" ten başka çare devirmek- O Deha bir. eeti ” aha saat K lanımın © aykın .__.Hıı:_':: he ihtiyar kadının aksi, daima atışmıya hazır çehresi geldi Ve irkildi. Bu kadının hakaretleri ide olan bütün sevgisine rağ m kalbine iğne gibi saplanı- . Bugünkü şartlara göre onların #vlenmeleri ın';thl' bl!hmücıdelı- Bin başlangıcı olacaktı. Hasibe :'_—ım her fırsatta onu da, Reşidi kırıp geçirecek, belki bir gün nlıyı da yaptığına pişman Mecekti. Bu ihtimal değil hattâ mu- Almanyanın İktısat Pilânı Börlin, 8 (A. A.) — Yani Alman iktisat plânı başlıca dört direktifi ihtiva etmektedir: 1 — Almanyaya ithalât müsaadesi ancak elde bulunan döviz mıklarının müsaadesi oisbetinde verilecektir. 2 — Yerli iptidat maddeler esası nın — genişletilmesine — çalışılacaktir. Ta ki Almanya bu bususta istiklâlini elde etsin. 3 — Alman Ihracatı hazinasce geriye satın elimması sure- tile teşvik edilecektir. 4 — Almanya için szaruri olan iptidaf maddeler çıkaran memleket- lerle takas usülüne müstenit itilâflar yapılacak ve Alman mamulâtı ile Mmübadele olunacaktır. Yeci — plân mucibince bütün Alman İIktisadiyatı şiddetli bir kontrola tabi olacaktır. Amerikan Grevi Grevin Sahası Gittikçe Büyüyor Vaşington, 9 (ALA.) — Grevcllerin elebaşısı M. Gorman, tuhâfiye, işleme ve difâ işçilerinin de, mensucat amelesine müzaharet göstermek - için yarın greve iştirak edeceklerini bil- dirmiştir. Bizans İlimleri Beynelmilel Kongre Sof- yada Müzakereye Başladı Sofya, 9 (Hususi) — Beynel- milel Bizans tetkikat kongresl Üniversitede açılmıştı. L kon- greye — mühtelif — memleketlere mensup 230 murahhas ülim ve profesör iştirak etmektedir. Kon- gre mesalsi *3 Eylüle kadar üzıriuğc konferaslar vereceklerdir. vrcreeerEAERAAAALALEELELELCEİANREELAEAAELELERLALAcARE bir devletin bu teşebbüsü reddettir- mesl ve “Hayır, demesi büyük bir mesuliyet alması demek — olur. Bu mesuliyet o kadar büyük olacaktır ki, böyle bir hâdise, wrf bu yüzden vuku bulmıyacaktır.,, Fransa ve Küçük İtilâf namına bonoların Harpte Tayyareler —e so.r—— Paris Üstündeki Muazzam Manevranın Dehset Verici Tesirleri anlamak için yapılan ve geçende hahzettiğmiz hava manevrası tama- mile bitmiş ve neticeler alınmıştır. Bu manevraya 500 tayyare İştirak etmiştir. Resim, gayet mahir bir res- sam tayyareci tarafından bambar- dıman tayyareleri Paris hava istas-e Romanya harlciye nazırı pek sarih | yonu Burje üzerine — geldikleri ve konuşmuyor mu? — Süreyya Burhan Cahit hakkaktı. İhtiyar kadın bir taraftan Tür- kânın yetiştiğini, evlenmek çağır na geldiğini gördükçe düştükleri mahrumiyetlere lsyan edecek ve Iıınclııı: ::ılırdın alacaktı. şidin yetmiş lira; miyen aylığı, kendisinin ınycııfç&;üı masrafına — yetişebilecek mevcut parası Hasibe Hanımın hülyala- rını. sİl; götürdükten acı bir mahrumiyet faslının başla» masına da yardım edecekti. Bütün bu ihtimalleri, düşün- düklerine ve hissettiklerine kata- rak Reşide anlattı. Delikanlı onun sükünetle an- lattığı bu makul mceleri reddedemiyordu. Genç haklı idi.. ilk sevgi heyecanları tikten sonra tabil hayat ıyıclkh.—hhylld buudıv!rhri ne tıyordu. Belliydi ki z bu davayı ıkıâlı’dlıhm tü. Herşeyl sert, kat'? hamlelerle kesip a istiyen, harslaninca mahmuzlarını şakırdatan ve bölü- ğgüne kumanda verir gibi gözleri alev saçarak konuşan delikanlı bunalmıştı. Nihayet sabırsızlık, kararsızlık içinde istimdat eder gibi ellerini ona uzatarak haykırdı : bombalarinı bıraktıkları zaman — alın- — Peki, sen söyle ne olacak, ne olacağız Leylâ. Genç kz telâşsız, heyecanını zaptetmiye — çalışarak — verdiği kararı söyledi: — Bekliyeceğiz.. Eğer sen söz verebilirsen. Neyi? — Hayatı.. Tesadüfleri,. Reşit kuvvetli ve sert bir ha- reketle başını kaldırdı. Gözleri büyümüştü. K Kumanda verir gibi: 5 — Evet, dedi. Söz veriyorum. Vahşi, korkunç bir söküt baş- ladı. Bu sükütta arru ve heyecan dolu gönüllerin meçhul ve tehli- keli ufuklara doğru - aktıklarını ifade eden acı, ağır bir mana vardı. Sanki hareket, neşe ve aşk için kaynaşan bu ruhların Üzerine paslı demirden kalın bir kilit vurulmuştu. t Sanki &akin havaâda limandan çıkmak için beyaz yelkenleri aç- mağa hazırlanan — minimini bir sandal, genç.. tecrübesiz sevdalı- lar taşıyan bir aşk sandalı azgın dıl*:lır ve kapkara bulutların korkunç dişlerile karşılaşıp geri dönmüştü. Fakat genç ruhların en sa- mimi dostu olan Ümit ve hayal nihayet — onların imdadına yetişti. Leylâ gözleri enginleri delerek o tatlı ümidi arar gibi düşünüyor, hırsla, şiddetle yürü- yen hayatın tabli manialarını aşamıyacağını anlıyan Reşit sinirli fakat kadere ve nizama itaate yareleri de aükselmişlerdir. Bun » tök satıklı ve kanatlarının uçları be- yaz olanlardır. Manzara tamamen hakikidir. Silâhsızlanma Konferansı Coıım.?(ıh.u_ı. Hender- son, Franaız - İtalyan görüşmelerine iInkişaf vermek maksadile silâhsızlan- ma konferansı bürosunu İlk Teşrinde toplantıya çağırma'ı tasavvurundadır. razı bir tevekkülle dalgın, önüne bakıyordu. İlk defa Leylâ verdikleri bü- yük kararın ğından - silkindi gözlerini Re'l le çevirdi: — Re Göz göze geldiler. Delikanlı her zaman saf, ber- rak sevginin ışıklarımı seyretti; bu gözlerde teselli, Ümit arar gibi baktı, baktı. Leylânın siyah kadifeye ben- ziyen göz bebeklerinde altın gibi dızlar parlıyordu. Ve genç kızın yeşil yapraklara damlıyan bir su gibi serin ve yamuşak sesini işitti: — Ben ömrümün ilk ve son eşi olarak seni bildim Reşit. Bu benim için bir imandır. Ona da- ima sadık kalacağım. Reşit gerilen sİnirlerinin bütün | kuvvetile atıldı: | — Ben de, ben de öyle! Yine bir süküt başladı. Fakat bu sefer ümidin verdiği cesaretle kuvvetlenmişlerdi. Yavaş yavaş, âdeta ilk lâkır- dıya başlayan çocuklar gibi açıl- maya, konuşmaya başladılar. Verdikleri kararın neticesi şu oldi a. Leylâmın davaları neticelenin- ceye kadar biribirlerine yalnız kendi aralarında nişanlı olarak bakacaklar. Hasibe Hanım Reşidi evlendirmek isterse Reşit buna razı olmayacak. Ve iki alile arasında haysi- yet meselelerini korumak - için kendi izdivaçlarından hiç bahsetmi. yecekler, . Yuvayı Tehdit Eden Bir Tehlike.. Ne zaman içkiden bahsedilse çocukluğumda oturduğumuz semt- te bize komşuluk eden bir aileyi hatırlarım. Bu hâtıra kulağımda el'an canlı olarak kalan bir say- ha şeklindedir. Bu sayha, akşam olup ta karanlık çöktümü bitişik evden muttarit fasılalarla yükse- lir, onu bir çocuk hıçkırığı, bir kadın feryadı takip ederdi. O za- man Allah rahmet eylesin annem: — Mustafa Efendi yine içti, der, babam da hiçbir şey söyle- meden başımı sallardı. Bu Mustafa Efendiyi sabahları evinden çıkarken görürdüm, fona bir adam da değildi. Karısinı ve çocuğunu, bilhassa çocuğunu çok sever, akşamları evine mutlaka bir çıkın yemişle dönerdi. Bazan oyuncak taşıdığını da görürdüm. Fakat işte bir defa ağzına o zık- kımı koydu mu kendisini kaybe- der, önüne çıkana tokat savu- rurdu. Mustafa Efendinin karısına kom- gularımızın hepsi do acıyorlardı. İçle. rinden bu vaziyeti düzeltmiye tegebe büs edenler oldu. Fakât bu müdahale adamla karısının “ gündüzkü geçinme- Jarini bozma tohlikesl gözterdi. Pek iyi hatırımda, ©o zaman babam bu hayırhah adamları buldu, müdahale- den vazgeçmelerini rica etti. Onun kanaatince: — Mustafa Efendinin #smhhati bu içmeye devamdan onu ergeç alıkoya- çaktı, © zaman da hâdise kalmıya« caktı. Hakikaten tahmini çıktı ve zamanında başlayan bir kum sancısı adamı içmekten vazgeçirtti. Bu satırları, kocasının içkisinden şikâyetçi olan bir kadın okuyacum içim yazıyorum. Fakat maalesef ken- disine kocasını bu buyundan vazge- irtecek tedbiri gösteremiyecağim, alnız şimdi hatırladım. Bir zaman evvel Avrupa gazetelerinde içkinin Içine katıştırıldığı zaman ayyaşa tik- sinti verecek blr bahsedi ni okumuştum, öyle bir ilâç ki içkle nin rengini ve lezzetini bormaz, içen- den N olarak içkisinin içine ko< mulabilir. Adı maalesef hatırımdaz çıktı, zannederim doktorlardan Öğren- mek mümkündür. HANIMTEYZE Bu mühim kararları vermek onları üâdeta — mühim müş- küllerin yarısını halletmiş kadar ferahlattı. Hiç olmazsa şimdi ynılxoı:eldul yolu görüyorlardı. eşit : h — Ben sana güvenirim Leylâ dedi. Verdiğin söze hürmet ede- ceksin. Hayatımız. — kurmak için bekliyeceğiz. Ve ben her şekle katlanacağım. Leylâ ona vaziyetlerini kısaca anlattı : — Babamın miras işleri kar- makarışık bir halde.. Bunların bepsi bittiği ve kazanıldığı tak- dirde bizi ve ber iki sileyi ol dukça 'sevindirecek bir şey eli- mize geçecek. Fakat bugünkü vaziyette herşey bir ihtimalden ibarettir. Sana evvelce söyle- diğim gibi avukatlara para ye- h'.ürııeg' için her fedakârlığı ya- ayoruz. Şimdiki halde annemin Eiıçolı elmasları bunu temin edi- yor. Fakat icap ederse benim de lâzım. ;ıh':ıı;ı—“zlmm eder — misin Leylâ ? — Arru değil, zaruret. Ane nemi sıkıntıya düşürmemek için bunu yapmıya mecburum, Reşit elinde olmıyan kudret- sizliğin verdiği — ıztırapla — içini Daha birkaç gün evvel annesi ona da anlatmıştı ki — arltık eve bakmak ve masrafa m k.: mek zamanı gelmiştir. Ve İür nı da düşünmek İâzımdır. ( Arkası var )