Dü-.ya Hâdiseleri çıplaklık Telâkkisi v Etrafında Birkaç gündenberi çıplaklar Bir artist | Londrada bir kon- | Bakkder |D yaptılar. Kon- grenin ilk karar- oldu ları da neşredildi. Bu kararları göre çıplaklık ah- laksızlık demek değildir. Ve çıp- lak gezmek, zamanla, ahlâksız- lğa düşen insanlara ahlâkın fa- ziletlerini öğretecektir. Londra'da toplanan çıplakla- rın bu kanaati, maalesef umu- muün kanaati değildir. mahkeme kararile hapse atılmış- tır. Hem de nasıl? Matmazel Jermen Hudar - Pa- risli genç ve güzel bir artisttir. Bir müddet evvel Nis barlarından birile bir angajman yapmıştır. Matmazel Hudar, bu barda, Has vayen dansları oynıyacaktır. Fa- kat Matmazel Hudar beyarzdır. Derisinin rengini esmerleştirmek için hergün, evinin balkonuna çırılçıplak çıkarak günaş banyosu alıyor ve kararmıya - çalışıyordu. Onun bu halini zabıita gördü. Yakalayıp ' Adliyeye verdi. Lâf anlamaz bir hâkim de bir ay hapse mahküm etti, Birinin sevap saydığıvı öteki- nin günah sayması diye işte buna demezler mi? * Maruf Alman sinema . artisti Peer Gynt filme Hans Alber “Peer Gynt,, piyesi filme çekilirken mühim alınırken | bir kaza geçirmiş tir. Malümdur ki bu piyesi bizim şehir tiyatrosu da muvaffakiyetle temsil etmiştir. Filmin bir kısmın- da öyle bir sahne vardırki bu sahnede, baş artist süratle yürü- yen bir arabaya Atlar; nitekim M. Hans Alber araba süratle yü- rürken atlamış ve arabanın hay- vanları Ürkerek şahlanmışlardır. Artist hayvanları zaptetmiş am- ma arabanın içinde bulunan iki ar- tist ile beraber herüçü yaralan- mışlardır. Bu yüzden “Peer Gynt, filmi yarıda kalmıştır. * sinema artisti Lili Damita bir İngiliz irketinin hesabı- na bir filim çevir- Londraya — gitmiştir. Meşhur mek - için Arlistin pek yakında gayet zen- gin bir İngiliz milyoneri ile evle- neceği söylenmektedir. Bu milyo- nerin adı Hugo Brasser'dir. EL- yevim Cenubi Avusturalyada - vali bulunan amcasının yanında misa- fir — bulunmaktadır. — İngiltereye döner dönmez nikâhları kıyılacak we uzun bir bal ayı seyahatine | — GCazetenin esas yazısila bir sütanun iki satırı bir (santim) sayıtır. — —» 2— Sayfasına göre bir santi. min ilân fiatı şunlardır: sayla Diğer vR /400 250 200 | 100 | Kış. | Krş. | Krş Ü 3—);Bir şantimde — vasati Ş (8) kelime — vardır. 4—İnce ve kalın yazılar tulacakları yere — göre sanlimle ölçülür. ııylııny[ı sayla â 8 |- 5 |yerler| sayta a| 60 Kış I Krş. Nitekim,- | Niste çıplak gezen bir dansöz | BDünyadı lup Bitenler 32 Sene Çfocuğunıı"_Arayan Kadın | Londra Zabıtasının Yıllarca Uğraşmasına Rağmen Aciz Bırakan Bir Mesele îBir Akşam Üzeri Açılan Muadele Bir Akşam Üzeri Kapanıyar | Londra gaze- teleri, — Londra polis müdüriye- tinde 32 sene evvel açılan bir dosyanın nihayet kapandığını ha- ber — veriyorlar, Anlattıklarına göre bu dosya 32 gene evvel, yani 1902 senc- sinde çocuğunu kaybettiğini söy- leyen Mery Hens isminde bir genç kadının müraca- atı Üzerine bu hafta kapanmış- | tr. Kadın ilk müracaalına: — Dünyanın en betbaht an- | nesiyim, cümle- | sile başlamıştı ikinci müracaa- tına ise: — Dünyanın en mesut anne- siyim, cümlesile £ |girişmiştir. Fakat isterseniz bu hi- kâyeyi bizzat ka- dinın — ağzından dinleyiniz: — “Dünyanın en mesut kadı- niyim, çünkü 32 sene evvel kay- hettiğim oğlum Biliyi buldum, artık 1902 senesinde müracaatım Üzerine açmış olduğunuz dosyayı kapatabilirsiniz. Nasıl mı buldum? Söyliyeyim. Fakat bilmem hikâ- yenin başlangıç noktasını hatırlı- ya bilecek misiniz ? 1902 gsenesinde 7 yıldır. evli idim. Kocam Londra ticarethane- lerinin birinde memurdu. Harla- den semtinde küçük bir evde oturuyorduk, biri kız, biri oğlan iki çocuğumuz vardı, kız. Mary beş yaşındaydı, oğlan Bily ise ancak Üçüne basmıştı. Gelirimizin azlığı — dolayısile yaşamakta müşkülât çekmemize rağmen ben mesuttum, kocalnın da öyle olduğunu sanıyordum, fakat aldanmışım. Hadise Nisan ayının 12 inci Cumartesi günü akşamı oldu. O gün kocam eve mutadından evel gelmişti. Fırsattan istifade ederek biraz Bily'yi gezdirmek istedi va gçocuğu alarak so- — — kağa çıktı, gidiş o gidiştir. Geç vakte ka- B dar — bekledim, gelmedi, karanlık çökmeye — baş- lamıştı, merakım arttıkça artıyor- du, başlarına bir felâketin gelmiş olmasından kor- kuyordum. Nihayet ge- ce olunca kara- kola giderek ha- ber vermeyi ve hastaneleri birer irer dolaşmayı düşündüm. Biti- şik eve aduık kızım lary'yi emanet — ettim, sonra giyin- mek üzere odama çıktım. Buraya girer — girmez gözüme İilk çarpan davara iliş- tirilmiş bir kâğıt oldu, kocamın yazısile idi. Okudum: * Gidiyorum, Bily'yi de bera- ber alıyorum, beni bekleme dön- meyeceğim. Seni yalmız bıraktı- ğima çok müteessifim, fakat ne yapayım, bu sefil hayata daha ziyade tahammül edemeyeceğim,, diyordu. Bir saniye başım döndüm, diz üstü çöktüm, ne kadar baygınlık geçirdim, hatırlayamıyorum, fakat kendime gelince ne yapacağımı düşünmeye koyuldum. Hatırıma gelen ilk tedbir polise müracaat etmekti. Başıma bir şapka koya- rak sokağa fırladım, önüme çıkan ilk polis merkezine girerek anlat- tım, derhal aramaya koyulacak« larını söylediler. Ve hakikaten de aradılar. Fakat bulamadılar. Bir ı l l zaman geldi ki, ümidi — kestim, kendi — başımın çaresine kendimin bakması lâzımgel- diğini düşündüm. Param yoktu, dü- şününüz bir 'defa kocam gittiği za- man - cebimde ancak - iki lira vardı, çabuk bitti, kendime bir iş aradım, güç hal ile buldum. Ço- cuğu İgöndüzleri şefakatlı komşu- larıma emanet edi- yor, İşe gidiyor, gece geç vakit dönüyordum, buna rağmen — kazan- dığım çok - azdı, bu para ile evi mubafaza edemez- dim, fakat yer değiştirmekten de korkuyordum, zev- cim dönerse izimi bulamaz, — belki diyordum. — Bir lodasını alıkoyarak üÜst tarafını kiraya verdim. Şimdi her pa- zar günü şehrin muhtelif gezinti yerlerine gidiyor, zevcimi arıyordum, bazan — geceleri bile dolaşıyordum. Bu sırada — şid- detli bir heyecan geçirdim. Bir gece çocuğuma bir şişe süt almış, eve dönüyordum. — Bir — pencerenin iSııüııdek kıâcıdını göı_ı:oyıy_ mi, işeyi kaldırdığım gibi pencereye :ırl.leıymm. pollâıeı :ııtwu. kara- kola gittik, mazlesef kocam de- gilmiş, arkasından görmüştüm, ben zetmişim.Böyle seneler geçti,nihayet muharebe geldi ve benim için |- yeni bir korku —membar oldu. Kocam askere gidebilirdi, öle- bilirdi. Bu takdirde çocuğum ne olacaktı. Yiyeceğimden keserek her hafta gazetelere ikişer sağır- lık birer ilân vermeye başladım, bunun da faydası olmadı. Niha- yet kızım büyümüştü, evlendir- dim. Büsbütün yalnız kaldım ve artık ümidimi de kesmiştim ki, iki hafta evvel — postadan bir mektup aldım, işte okuyunuz: “Anne, Ben Bili'yim, babam geçen hafta öldü ve ölürken — senin adresini verdi, yaz, git, gör dedi. Ve : Ben o vakite ka- dar, bana ba- kan kadını am- nem sanıyordum, hakikati — şimdi öğrendim, gelece- ğim, beklel,, Bu mektubu okurken — bayıl- mişim, heyecanım okadar — şiddet- Hi idi ki basta- landım, fakat Bili yetişti, evlenmiş, güzel bir. karısı var, bana birlik- te baktılar, eyi oldum, ve şimdi kocamı ayartan kadını affettim, Biliye anne gibi bakmış. Bunun İgı.ı size ismini etmiyeceğim Far! Mektupları ” AŞ Kilise Çanları Ve Gürültü Meselesi Arnavut köyüde oturan oku- yuculariımızdan M. Ali Bey bele- diyenin gürültü ile mücadelesini mevzubahe ederek sabahın sant beşinden yedi buçuğa kadar muh- telif fasılalarla devam eden kili- se — çanlarınn — BÜ — husustaki emirlerle alay eder gibi halkı izaç ettiğini yazmakta eğer bu çanlar hıristiyanları kiliseye davet içinse buna lüzum yok. Çünkü ben bir sabah mahza merakımı tasmin için kiliseye gittim, değil cemaat papazı bile bulamadım. Orada yalmız muttarit — bir hareketle çan çalan ve herkesi rahat uykusunda bizar eden zan- goçtan başka kimse de- mektedir. Bir Barberin Temennisi Berberler günün her saatinde bilâ fasıla —çalışan — insanlardır. Cuma günleri de çalışan berber- lerin de diğer esnâf gibi saat dokuzda kapatılmaları - keyfiye- tinden maada Cuma günleri de kapanmaları için belediye nizam- namesine bir madde ilâve ed çok isabetli bir hareket olac tır. Çünkü berbetrler umumiyetle ve bir emirle kapatılmadıkça münferiden dükkânlarını kapa- malarına imkân yoktur, bu tak- dirde mevcut müşterilerini kay- betmek tehlikesi mevzuubahetir. Belediyenin böyle bir kararı ber« berlere de diğer vatandaşlar gibi günün muayyen saatlerinde ve haftanın muayyen günlerinde isti- rahat imkânını verecektir. Beşiktaş: Trarnvay deposa berber Mehtnet yoktu Salihlide terzi Ahmet Sabri El.ye: — Bahsetti; iş mahkemeye aksetmiştir. Mul eniİn neticesi alınmadan bir şey yazılması mu- vafık değildir efendim. * Cidede Fato Şaban Efendiyoa: — Maruz kaldığınız muamele- den dolayı İstida ile müddelumu- miliğe müracaat ederek ve hâdi- geyi görenleri şahit göstererek hakaret davası açınız efendim, * Ankarada Şefkati Kerrari ve e: tanbulda Tevfik Beylerer Aderessiz mektuplar noşredil- mez efendim. * Rizede Şeyh Hüseyin tade Fehmi Beye: Sabun İmali hakkında yazılmış bir kitap yoktur, kitaplarında istediğinz malümatı bulabilirsiniz efendim. kimyayısınayt | P sasrrsa Gümüşhacıköyde — ziraatçı Niyazl Beye: Mahlli askerlik şubesine mü- racaatla bu hususta tafsilat ala- |h bilirsinir. j İzmir Başoturak civarında İsmetf Blendiye: ğ Mektubunuzda — bahsetliğiniz hâdise posta müdürlüğünden tahs kik ettirilmektedir. Cevabını size bildireceğiz efendim. * Balıkesirde F. sazende İsmail Hakli © Efendiyer Biz şiirk ve manzum hikây€ mneşretmiyoruz. Başka gazetelert — gönderirseniz ihtimal kabul edef” ler. Şarkı ve gazellerinizi bastWf” mak için Ankara caddesinde kitapçılara ve yahut )ı'ıkıpc[hk şirketine müracaat ediniz, A | ©evap verirler. <LT SS E BKT IE T 27