Siyasi Hâdiselerin Yanıbaşında Okuyucularıma bugün, baynelıni- lel politika sahmesinde son olup biten siyesi hâdiselerin — dünya matbuatında gözüme ilişen —bazı kına tahlillerini okutmayı faydah buldum. Onları, bu suretle hâdi- selerden doğrudan doğruya neti- ca çıkarmaya sevketmiş olacağımı Satılık İngiliz hava filoları “Daily Express, den “İngiltere düm altımış scnebi mih- letin askeri ve sivil mümessllleri bu- zurunda en büyük mağazasının vit- D açmıştır. Bu mağaza “Hen- don, iayyare meydanıdır. — Teşhir #dilen mallar İngiliz hava sefineleri #anayiinin en son modelleridir. Satı- glar satılık malları gösterirken ölüm- Oynayan en mabir pilotlar mazarı dikkati . — Teşhir edilen tayyareler ( 40 ) muhtelif tipte ve (250,000) İngiliz Hirası kaymetindedir. Ygir kuvvetlerinin mecmuu ( 18 ) bindir. Bu, meşher İagiliz tayyare fabrikatörleri — cemiyetl — tarafından açılmıştır. Mahir pilotlar, meydandaki müş- terilere mallarım beğendirmek bindikleri tayyareler ile en zor “ak- robasileri,, cambazlıkları yapmışlardır. Şimdiye kadar vücude getirilen hiç- bir meşher bu kadar muvaffakiyetli olmamıştır. Tayyareler daha yöre inmâden birkaç yüz bin lirahk kont- ratlar görüşülüyordu. Fabrikalardan biri, bir. ecnebl idem — yarım :'iyıvn İngiliz Hrâhık bir siparlş vaadi ştar. * Ecnebi hükümet mümüsslileri urasında Kızil Ordu hava kuvvetleri relsi Y. T. Alknisa, Alıman felt ma- Baron Mamerhein, Japon jene- R. Anda ve Çindeki Kanton me- Hafiini temsil eden Miralay De. Senn- lardı... bulunuyorl Musolini Ve Alman Hüâdiseleri Pariste çıkan “ Ocuvre , — gazete- sinin Roma muhabiri mevsuk membaa | atfen İtalyan hükümetinin — Almanya- daki hâdiseleri Hitler için gayri mü- Ait bir vaziyet telâkki ettiğini bildi- viyor. Musolin! bu hâdiseleri -Hitlerin xzaafına delil ıddı_—ıhı ve İtalyanın ha- harlci siyasetinde zırlamaktadır. Akdeniz “paktı,, miseüm hakkındaki müzakerelert devam edil- mektedir. İtalya diplomatik bir. mu- | için kendi | vaffakiyet elde etmek siyasetini İngilterenin siyaseti ile bir- leştirmek arzusundadır. Sovyet Dampingi Mi? “Journal de Commerce,den “Baltık memleketlerinde Rusyanm, Japonyayı takliden piyasaya ( 250 ) dolar Hatla fazla miktarda otomobil çıkarmasına intizâr ediliyor. * Sovyet Ucaret mümessilliği bu Projenin tahakkuku için bütün tedbir- içle, | Silâhsızlanma Meselesi | . , Ve Bir Takrir Londra, 14 (A. A) — Silâhsızlan- ma konferansının tâli komitesi tara- fından silâh ticareti hakkında kabul V olman mükavele projesinin üzerine | pezarı dikkati celbetmek üzere, 23 | İngiliz cemeyeti tarafından imza edi- |len bir takrir, İngiliz hükümetiae ve M. Hendersona verilmiştir. Bu cemiyetler murahhasları takrir- Terinde, bu meselenin şayam mem- nuniyet bir surette balli için hususi şirketler tarafından silâh ticareti ya- pilmasının menedilmesi — ve hükü- metlör tarafından silâh imal ve tica» retinin de muvafık şekilde bir bey- nelmilel kontrol altına alınmasımı is- temektedirler. Romanyada Memurlar Birden Fazla Vazife Alamıyacaklar Bükreş, M (AA) — Meb'usan Meclisine munzam vezifeleri kaldıran | ve bütün maaşları kat'i suratta tah- dit eden bir kanun İlâyihası veril- miştir. Hiçbir memur senede 300,000 leyden fazla ücret alamıyacaktır. Japonyadaki Fe- yezan Felâketi Takyo, 14 (ALA.) — Son dakikada habar alındığına göre, evvelce bildi- eilen hasarattan başka, İşikova aya- letinin dağbık kısmındak! köylerden birini sular götü yalnız 4 ü sağ kalmıştır. Nepal Mihracesi Floransa, 14 (A.A.) — Hindistanda Nopal Mihracesi Behadır Cenk İtal- ya Kırah tarafından kabul edildi. Almanya Ve Mik- rop Muharebesi ! Hamburg, 14 (A. A.) — Hami Teti Ça Almaranın Di İngiliz muharriri tarafından — ortaya olduğunu yazıyor. ——— —< “jeri ahyor. “Eğer müvaffak — olurs Baltık alıcıları Rus Fort arabasını İngiliz ve Amerikan arabalarınn yarı AHatına alacaklardır. Rigadaki Fort acontaları bu arabaların, Ford ruhaat- leri ile lışıları Nijni Nevgo- aa ııl“ı!ııln orlar. Bu rod'an arabaların 1930 Amerikan Fordu mo- ledine benzediği söyleniyor .» ÇÖL Gözlerim yerde, kendi kendi- e: — Kafamı sokacak bir yerim *İsun! Diye tekrarladım. Çocuk yanıma — sokuldu. Üsul Usül, sanki — barıştığını anlatmak istiyormuş gibi eteğime elini Sürdü. Başını kaldırıp. gözleri güneşten kamaşmış gibi kirpik- i açıp kapayarak yüzüme aktı: Parmağımda, nikâh halkamın ünde tek bir yüzüğüm vardı. kanp kadına uzattım: — Sana istediğin gibi yardım #tmeme imkân yok. Al bu yü- üııu... Ahmede hediyem olsun. :ı.n kıymeti satar- kine olsun alabilir... Dedim. — Bir an şaşaladı. Evvolâ yüzüğe, Aonra yi €en sonra da çocu- #una baktı. Ahmedi tuttu, gözle- den yaşlar akarak: Mebrure Sami GİBİ — Öp Ahmet, öp teyzenin eteğini, elini... Dedi. Hemen eğildim, küçük oğlanı süme çektim: İ ıü- Öyle değil Ahmet.. El.in_ıi | eteğimi değil... Anneni öpermiş | gibi — yüzümü öp sen benim.« Dedim. 4 Kadin bir elinde bohçası, bir elinde oğlu ile ışıl aşıl sevinç dolu güzlerle kaldırımdan bir tamvaya binip — gitti. Ahmet, cama iki avucunu, minimini bur- nunu dayadı, tramvay dönüp kıvrılıncıya kadar baktı. Yüzüme, tertemiz, gül gibi bir çocuk ağzının değmesinden aldığım garip ve geçici bir sükün uyuşukluğu içinde yine yürümeye jadım. b“lDılıı epeyce gittim. Upuzun, [ yüksek bir saray davarı boyunca ürmüştür. S0 köylüden | atılan vesikaların tamamen uydurma | Korkutan Tehlike Müstakbel Muharebede, Ta yayı Titreten Bir Vışıta Olmuştur A Gönül İşleri ;yaro Dün- | Onua zemin üzerine aksedecek gölgesi daha şimdiden titremeler doğuruyor bf Almanya myecşnı_ Düştü ! ——eaaaan — (Londra Görüşmelerinden Sonraki Yeni Vaziyet Berlin 14 ( ALA ) — İngilterenin Berlin #efiri, Almanyanın Hlariciya Nazırı M. Nöyratı. ziyaret ederek Londradaki Fransa İngiltere görüş- melerinin neticelerini bildirmiştir. Varşova, 14 ( ALA) — Yarı resmi Gazeta Polaka yazıyor: * in, Şark mizakımı müsait karşılamasını hazırlayan Londra görüşmeleri, Fran- sanın silâhsızlanma sahasında yaptığı tavizler İstlena edildiği takdirde, yeni bir vaziyet ihdas etmiş değildir. Le- histan intizar vaziyetinde — kalacaktır. Lehistan bütün bu vaziyetleri tetkik etmiştir. Fakat henliz JAlmanyanın ve ı l Ruayanın hareket tarzları meçhuldür. Lehistan — mıntaka — müsuklarını — iyi — karşılamaktadır. Ancak bu misakların şartlarımı bilmesi de lâzamdır.,, Roma, 14 ( AA ) — İngiltere gibi, İtalyada Lokarno haricinde yenl bir taahhüde girişmeyecek, fakat Şark misakı projesini müsalt bir tarzda telâkki edecektir. Londra görüşme- Üç sebe, dolayı - k mlsakı ielnilt E'.î:..ı.f." KT (Devamı 9 uncu sayfada ) Tereddütlü Vaziyete Nihayet Veriniz ! Nazmiye Hanıma : Sinirlerinizi bozmak ve bozuk snirlerin tesiri altında bilâhara kendinizin de beğenmeyeceğiniz hareketlerde bulunmak İstemiyor- sanız bu tereddütlü vaziyete bir an evvel nihayet vermeniz icap eder. Arkadaşımızı mütevassıt ola- rak kullanmayınız. Ve bütün ce- saretinizi toplayarak bizzat soru- nuz: Sizinle meşru bir rabıta tesis etme arzusunda mıdır, degil mi? Toek kelime ile cevap vermelidir. Nişanlanmayı — ve — nişanlı ikan başbaşa dolaşmayı anlamam. Bir genç kızı uçuruma — götürebilir. müsbet cevap verdiği takdirde aktinizi derhal tescil — ettiriniz, maddi müşkülât — varsa, aktin tescilinden sonra birleşmenizi bir müddet geciktirmekte — mahrur göremem. * İşik okuyucum D. O, M. Beyer Askerliğinizi — bitirip — hayatınızı temin yoluna girmeden taahhüde girişmenizi hoş bulmadım. Müm- künse mektebinizi ikmal edinceye kadar vaziyeti muallakta tutunuz. Kıza mektup gönderimeniz hem tehlikeli, hem de çirkindir, niha- yet kat'i karar veriyorsanız şifa- hen anlatınız. * Galip Beyee Yavrum, seni teh- likeli bir yola girmiş — görl- yorum. Vâkıa muhakemen doğ- rudur. Paraya istinat edilemez; bugün vardır, yarın yok olabilir. Fakat yaşamık için yine ona muh- tacız. Eğer maaşından eline ge- en miktar bir ıüef.nmlltevuı şekilde yaşatmıya değilse, ev kurmaya teşebbüs etme. Farlâ sıkıntı içinde en kuvvetli bir aşk bile yaşamaz. Seni ihtiyata davet Tan. * D Hamıma: Bugün Ayın (15) . Gelecek ay tam - bi vaziyeti baştan hülâsa edı::n;ııı y': nız, bir çare bulmıya çalışacağım. O vakite kadar sizden istediğim mutlak sabırdır. HANIMTEYZR yürü, . Bu duvarın mu- ayyen fasılalarla, girintili ensiz | oyuk gibi bir yerleri vardı. | Çok yorulmuştum. Bunlardan x birine oturdum, arkamı dayadım. Karşı kaldırımın kenarında bir polis kulübesi, daha ötede bir karakol, yanda da ağaçların ara- sına sıkışmış, bir cami vardı. Ortaköyle Beşiktaş arasında bir yerdi burası. Kulağıma çocuk sesleri geldi. Dinledim. Yalan yanlış bir mek- tep şarkısı söylüyorlardı. Başımı kaldırdım, baktım. Duvar yük- sekti; —bir şey “görünmüyordu. Biraz yörüdüm. İki yana açılmış, beyaz boyalı, geniş bir saray kapısı önünde durdum. Kapıcı kulübesi boştu. Giren olmasın diye, — kapanmış, kafes kafes ikinci tahta bir kapı daha vardı. Alçak bir şeydi bu. Dayandım ve baktım. Yüzleri sapsarı, saç- ları iyi taranmamış, sekiz on kız çocuk, karşımdaki bahçede kol kola vermişler, şarkı söyliyerek dolaşıyorlardı. En büyükleri 12 yaşında kadar vardı. Beni görünce, durdular. İçle- rinden bir tanesi ayrıldı, geldi. — Hasan Ağa, Müdire hanı- min yanına gitti. Kapı kapalı. Bir şeymi — istiyorsunuz? Diye sordu. — Burası mektep mi? — Evet Darüleytam mektebi, dedi. « Darüleytam » kelimesinin daha manasını pek - anlamadığı görülüyordu. - Karşumdaki çekik gözlü, esmer çöcuğa içimden isim- siz bir acıma hissi taşa taşa baktım: — Senin annen yok mu? Adın ne? Dedim. — Adım Nazan Ali. Annem yok, Dedi. Arkadan gelecek suali bilmiş gibi, bu sorgulara artık alışık olmanın verdiği bir kayıtsızlkla: — Babam da yok, dedi. Öteki küçük kızlar da korka korka kapıya sokulmuşlardı. Saz benizli bir tanesi no zannetti, bilmem. — Kimin annesi imiş? Çocu- ğunu mu görmeye gelmiş? Kimi? Diye sordu. Ötekiler güldüler, kulağına eğilip galiba elbisemi, — kılığımı göstererek: — Buraya çocuğunu görmeye gelen böyle süslü püslü anne var mı? Der yibi bakıştılar. O aralık bir. kaçışma oldu. Kapıya ilk yaklaşan küçük kız- dan başka hepsi de «Geliyor! Geliyor!» diye bağrışarak dağıl- dılar. Gelen, bu «memnu mıntaka« nin» ilâhı, Hasan Ağa |di Çekik gözlü esmer kızın yüzü, kıpkırmızı oldu, — vaziyetini kur- tarmak için: — Hasan Ağa, kapıyı kilitle- mişsin. Seslendiler de onun için baktım... Müdire hanımı görecek- lermiş... dedi ve kalın kaşlarının altından ters ters bakan dev ya- pih kapıcı, anahtarı cebinden çıkarırken o da usulca sıvıştı. Kapı açılmıştı. Bilmeden, an- lamadan ben de girdim. Taştan kemer gibi bir şeyin altındaydık, Kapıcı, alıcı gözü ile şöyle baş- tan aşağı beni süzdü. Bu imti- handa —iyi mumara — kazanmış olacağım ki : — Gelin bakalım, dedi. Karşıma geçti, elini kolunu sallıyarak Müdiriyet odasına nasıl gideceğimi tarif etti. Bu büyük kapıdan girilen bahçenin ilk kısmı, ağaçlı ve tarh- lara bölünmüş, yolları da çakil döşeli idi. Burada bir yüzü denize bakan küçük bir bina, bahçe geçilince de ağacı az, büyük bür avlının — ortasında, — sarı boyalı büyük bir bina daha vardı.