PS y ? 'l_.eııımnı Çöp G Çöpbacak çak mutaasaıp- | tı. Plâja gitmiş, bu kıyafetle denize girmişti. telâlı Hayvanlar Konuşuyor!.. V;pııı çapalarını görünce.. Palavracı balık — Bugünlerde de amma olta atıyorlar — hal., Kabahat Afacan kuyunun başında dur- muş, içeriye merakla bakıyordu. Annesi gördü, pencereden sem- Tendi: e - —— Ne o Afacan, ne yapıyor- sun orada? — Hiç anne! — Nasıl hiç!, İki saattir. ku- yuya bakıyorsun, ne düşünüyorsun? — Acaba bizim kedi bu ku- yuya düşse boğulur mu diye düşü- nüÜyorum. — Elbette boğulur oğlum. Afaca sustu. Annesi sordu: — Nereden aklına geldi bu?, Afacan kabahatli boynunu büktü: — Biraz evvel bizim pamuğu kuyuya attım da!.. Dedi. Bacak Hadiyenin Hik Herker hayret içinde idi. Don gömleğe benzeyen dan- kabahatli | * & siyah mayosile... Sigara Babası Afacanı yanına çağırdı: — Gel bakayım, dedi. Sen bugün uslu oturmuşsun öyle mi? — Evet babacığım. — — Aferin çocuğum öyle ise gel seni öpeyim.. Babası Afacanı öplü: — Şimdi de sen beni öp ba- kayım.. Afacan babasını öptü. Fakat babası birdenbire kızdı: sun?. Dudakların sıgzara kokuyor. Afacan şaşırdı: — Sıgara içmiyorum?. Yok canım baba, anmem akşam Üstü öptüde, ondan geçmiş olacak!.. a zSeeneti Sokaklarda sıcaklar, Serinlik bize haram, Tepemizde sıcaklar |.. * Bu yaz dehşet ııııklık. yapıyordu. Öteye beriye gidiyor, çarşıdan bütün yiyecek, içeceği o alıyordu. Evin bir hanımı vardı ki, dehşet mi, dehşetti.. Önüne ge- lene çatardı. Hatta Evin beyi bi- le hanımdan tir tir titrerdi., Bir gün Hanımefendi, çocuğu çağırdı. ; — Koş, çarşıya git, güzel bir — Bana bak, balıkçı!.. Oğlum balık tutacak amma, ne ile tuta- cağımı bilmiyor.. Kova ile mi tut- sun, yoksa ekmek ile mi ? O K E S ae Açıkgözler Az açıkgözle çok açıkgöz, sıcak bir yaz günü bir şehirden bir şehire gidiyorlardı. Az açıkgöz arkasına ince bir elbise; çok açıkgöz de, kalın bir kürk giy- mişti, gı:k açıkgöz yolda : — Bana, verir misin ? Az açıkgöz: — Hay hay, dedi, amma bir rehin — vermelisin. Çök açıkgöz sırtından kürkünü çıkardı verdi. On lirayı aldı. Epey yürüdüler. Şehre vardılar; çok açıkgöz biraz evvel aldığı ©n lirayı iade etti: — Borcumu ödüyorum, dedi, ver kürkümü ! - v busa dedi, on lira borç | Ünkzüekdü ai Hd süpürge al!.. Dedi. Çocuk kapıdan çıkarken, Be- yefendi arkasından yetişti: — Buraya bak oğlum, süpürge almaya gidiyorsun de- ğil mi? Sakın öyle sert, öyle daya- nikh birşey alma.. Yumuşağını seç.. Çünkü vücudumda bir türlü kırılmıyor, çok acıyor!. Dedi. iF Aptal beygir w | çok ter- cakta yürüyordu. Temişti. âyeleri Güzel yüzüyordu. Fakat sudan çıkınca herkes - şaştı. Çünkü mayosunun boyası çık- miş, bembeyaz olmuştu. — Ne?, Sen Sigara mıiçiyor- | Ter döker buram, buram, z oldu, Geceler ayaz o!;ıa, di | nesini görünce koşlu. Plâj la olmuşlardı. binmişti. Akrepteki adam — Heyyyy, küçük fırçayı verir misin ?. Yelkovandaki adam — Yarım saat bekle.. Saat tam Üçte ora- dayım, veririm. SICAKLAR AA yağmur yağsa ııııı. Sokaklar İçinde vü, Baştanbaşa | Güneşle çok kalanlar, | Pişmiş Birer kaz oldu!.. Süpürge Oksüz Kalacaklarını Küçük bir çocuk konaktâa Düşünmüyordu.. — Dikkat et.! Nişan alırken lyııvıdıki kuşun — başına baka- İki ahbap çavuş'ar Kovboy Palabıyık * Fakat yazik yağmur yok, Hep güneş, Allahım bizi hemen, Sulara çıkarıp a| guna bir gülle bağladılar. Sahici Eşek Minik Ali trenle Yeşilköye gidiyordu.. Kompartimanda babasile be- raberdi, Bir aralık yolculardan - iriyarı biri Minik Aliyi sevip okşadı.. Kucağına aldı.. Minik Ali herifin dizine oturmuş, sata biner gibi zıplıyordu. Bir aralık babası seslendi : —Oğlum, bey amcanı rahatsız ediyorsun.. İn artık.. — İnmem baba.. — Neden inmezsin I. Amcanı © kadar çok mu sevdin 7. — Elbet te sevdim babacığım. Baksana, dizinde sahici eşeğe binmiş gibi eğleniyorum |.. sel sel olsa, icudumuz, su dolsa!l.. hep sıcak çok, sok /.. Hangi Taraf Afacanla annesi dişçiye gitti- ler.. Afacanın dişi fena halde ağrıyordu. Mutlaka — çektirmek Tâzımdı. Fakat korkuyordu.. Nihayet dişçinin merdivenlerini çıktılar, kabineye girdiler. Dişçi — Afacanı — sandalyeye oturttu. — Hangi dişin ağrıyor çocu- güm?, — Ben- ne bileyim.. Bakın, bulun.. Dişçi uzun uzun baktı, — bula- madı.. Sordu: İ — Hangi taraftan yemek yiyorsun ? Afacan şaştı: 5 — Hangi taraftan olacak. Ba- bam, ben, annem yemeği lokan- d rizi. dedi. Yuvaya isabet ederse, zavallı küçük kuşlar aşağı düşerler!.. w Hı'kâyel;ri HAR0 Y e T , N — Ob, ne güzel vantilatör..! ı Dedi. Halkın ödü koptu, - Fakat at rahat durmuüyor- du. Bir çare buldular. Kuyrue Fakat at tekrar çifte atın | ca, güle “Küüt!,, diye Pala- biyığin kafasına indi. G0101000000000050002000001010000000200000000000000000000000AAAEAMAAAAAAAAAAAAAAAAAAAELAAAAAAAAAAAAAAASAAARAAA AAAAAAAA 0000050000000A0ADADAA Hayvanat Bahçesindoe.. Hademe — (|Obur file| Nasıl, ikide birde tekne tekne su içip, beni susuz bırakır mısın?. Hortu- munu düğümleyeyim de, sen ı&l:i Denize Düşmüş Afacan denize girmeye bayılıyordu Bu sene Suadiyede bir ev de tutmüşlardı.. — Sabahleyin evden çıkar, akşa- ma kadar denize girerdi. Denize ürmesini annesi hiç istemezdi. denizden dönerken anne- sile karşılaştı. Annesi onun yü- zünden, saçlarından denize girdi- ğgini anladı : — Gel bakayım buraya.. Yine denize &rdiıı değil mi ? — Girmedim anneciğim. — Nasıl girmedin Eı'ngıılı saç- ların sırsıklam. —Denize düştüm de ondanjannel!. — Denize mi düştün ? — Evet.. Ğ — Nasıl olur? - Elbiselerine bak kupkuru.. Afacan boynunu bukiu: — Elbiselerle düşıcygı:a <- n rılacaktın — anneciğim.. .e düşmeden evvel çıkarmıştım.. — | AM — Balıklar neden ikide birde l böyle denizin Üstüne çıkıyorlar?.. — Elbette, çıkmazlarsa has ' nefes alacaklar, ölürler sonra?, Cingözün babası bir mağa ı sahibi idi. Bir akşam Cingöz' » beraber —eski — bir. — dostun ziyarete gitmişti. Dostunun evince —— birçok tablolar vardı. Fakat bu tabloların hepsi gayet fena pılmışlardı. Cingöz sordu. — Bunları size kim sattı ? | — Ressamım kendinden aldım! | — Adresini bize verir misin ? — Ne o, sen de mi tablo ala- caksın? — Tablo filân alacak değilim, bizim — mağazaya becerikli bir seticiya - ihtiyaç var da | yar