ÜÜ, T Hasirlik Siyaset Âlemi || Çine Karşı Japon - İngiliz tirası Çin - Japon ihtilâfi karşısında va- ziyeti müphem kalan ve anlaşılamıyan devletlerden biri de İngiltere olmuş- tur. Sükütüle Japon tecuvüzlerini teş- vik eder görünen, nadir protestolarile Japon ihtirasatını frenlemek ister sa- milan bu devletin, hakikatte Sovyet Ruayaya karşı Uzak Şarkı Japon kon- trolü altına koymak istediği bugün tamamen anlaşılmış bir keyfiyettir. Bu arada, parçalanan Çin ülkesinden hissesini almak istediği de yine te- zahâr etmiş bir hakikattir. Meselâ Tibet mıntakasında İngiliz tahrikâtı hep Çin aleyhinde çalışır. İstiklâl isteyen Tibetli gençlerin ellerinde taşıdıkları silâhlar İngiliz tüfekleridir. Çünkü Tibette çok zengin altın ve gümüş madenleri vardır. Bu madenler Bunan eyaletinin garbındadır. Serma- yesi 7,5 milyon İngiliz lirasını bulan bir şirket bu mıntakaya el atmıştır. Bu el atış Ho beraber de İngiliz as- kerleri' buralarda belirmişlerdir. Harıl hanl yol, köprü, tayyare ka- rargâhları edilmektedir. Çinliler, İngilizlerin bu garip ha- rekötleri karşısında soruyorlar: Bu tarzı hareket dost bir milletin tarzı hareketine hiç benzemez. Şu halde; İngilizlerle Japonların arasında ne fark vardır? Birisi cebirle ve bu sübriyetl açıkça yaparken öbürü ya- vaşlıkla hareket etmekte, fakat öteki kadar aç gözlü ve haris davranmak- tadır. Çin, böyle dostluktan anlamıyor. v Üir sey * Filvaki Çinin bu suali sormakta hakkı vardır. Fakat bu soruş bana kalırsa biraz geç kalmıştır. — Süreyya Sar Meselesi Almanya, İlk Neticeden Memnun.. Berlin, 6 (A. A) — Gazeteler Sar Feyilimı: hakkinda Milletler Cemiye- tinde müzakerelere — vörilen karardan bahsederken bu kararın, ©a senödenberi süren bir mücadelenin perdesini kapamış olduğunu, bu flk Almanyanın bezi feda- Küzlklara kalleamış. balanduğunu yanmıyorlar. Gazeteler, bu — süretle Mmuhtemel nihat ve fecl bir mücade- lenin önünün Aalınmasının mümkün olabileceğini de ilâve ediyorlar. Alman Artistlerine Yardım Berlin, 6 (A A.) — Sanatkârların ve muhtaç artistlerin iyi ” meleri için iki şyato tahsis “Bon Posta,, nın Milli ve Edebi Tâfllğuı.. 13 NE !'EV/ W ) Mebrure Sami a ÇÖL Beni akşam üstü mektepten çağıran ve ondan sonraki haya- tımı da büsbütün başka bir yola çeviren vak'anın esaşı şuydu : Jandarma yüzbaşısı enişteyi, bir eşkiya takibinde vurmuşlardı. Kocasına, hep © kardeş evinden kaçmayı göze aldığı günlerin sev- gisini duyan ve uzun -bir hasta lıktan daha yeni M halamı bu beklenilmedik - Feci ölüm haberi deliye döndürmüş, haftasında yeniden yatağa ayında da toprağa sokmuştu. Yüzbaşının kardeşi de — altı buçuk yaşında anasını babasını kaybeden, koca kara gözlü yav- Yuyu, vapurlara, trenlere bindir- Miş, tutup elinden, bize getir- Mişti, Gelen adamın, ninemle neler Ştuğunu, kara haberi unasıl insafsızca — verdiğini bilen yok. SON POSTA ——— — İngilterenin Borcu Ve Amerika Londra 6 ( AA. ) — Patlâmento mahafili, Amerikaya olan borçlar hakkındâ hükümetin almış olduğu vaziyetin, bugünkü — şartlar içinde alınması icap eden en muvafık tedbir olduğu kanaatindedir. Zannedildiğine göre Amerika ile borçlar hakkında en aşağı bir iki seneden evvel nihai bir anlaşma yapmak imkânı yoktur. Bu İşte iyi meticeler alınmasına Amerika kongresinin engel olduğu söyleniyor. Deniz Silâhları Gelecek Konferans Epey Hararetli Olacak Paris 6 (A.A.) — Ekaelsiyor gaze- tesinin Cenevre mubhabiri yazıyor: “Gelecek sene Londrada toplana- cak olan deniz silâhları konferansında emniyet meselesi ilk plânda olacaktır. Fransa bu konferansta yalnız İngiltere, Amerika, Japonya, Fransa ve İtalyanın değil, küçük ve büyük bütün bahri devletlerin davet edilmesini her za- mankinden fazla bir İsrarla istiye- cektir., Yunan Meclisinde M. Papanastasyo'ya Haka- ret Eden Tarziye Verdi Atina, 6 ( A.A ) — Meb'usan Mec. lisinin dünkü celsesinde Meclis - reisi evvelki günkü hâdisenin müsebbibi olan meb'us M. Anognostopulos'un bu hâdiseden dolayı itizarlarını ifade ve tesasürlerini beyan eden mektu- bunu okumuştur. Başvekil M, Çaldaris, bu hâdisenin vukuu dolayısile teessürlerini İzhar ettikten sonra muhalefet fırkalarına hitap etmiş ve onlardan daha ziyade itilâfcu olmalarını istemiştir. Bağvekil, siyasi müzakerelerin çok sert yapılmasını tenkit etmiş, memleketin süküne ihtiyacı bulun- duğunu söylemiş, muhalefet fırkası- nın müzakerelerde — bulunmamasını teessüfle kargpılamıştır. Muhalefet fir- kaları Başvekilin anlaşma tavsiyele- rine rağmen dünkü müzakerelere yine iştirak etmemişlerdir. Almanyada Ham Pamuk Alımı Berlin, 6 (AA.) — 1 Hazirandan itibaren E:ıııheık ham pamuk müba- yaaları pamuk kontrol ofi« sinden ruhsat istihsaline mütevakkıf l bulunacaktır. İ el p a ) İJ; 7-6: 904 1 GİBİ Kevser mutfakta imiş, bir şey duymamış. Zaten yüzbaşının pek aklı başımda olmadığ, anlaşılan kardeşi, ninemi bahçede görmlüş imiş. — Ne söylemişse söylemiş, küçük — zavallıyı bir — bavulluk eşyası, annesinden — kalma öte berisi ile bırakıp gitmiş. Ninem küçük torunu — ile de bir şey konuşabilmiş mi, pek öğrenilmedi. Kara haberci gittik- ten sonra, ihtiyar — kadıncağız, ne bağırmış, ne haykırmış... Ço- cuğu elinden tutmuş, içeri girmiş Kevsere seslenmiş, — kız gelince, daha neler olup — bittiğini belki de pek anlamamakla — beraber durmadan ağlıyan küçüğü kuca- ğgina almış: — Bak.. demiş, fazlasını söy- leyemeden, birden — tıkanır gibi mefes almış., dü. e Banları Kevstordan - dinleğim benim de ümitlerimin, H—Mhııuldu. —a ea z Şehre Düşen Silâhlar Meselesi Ve Tev- Bir Köylü Köy- fik Rüştü Beyin Teklifi Belgrat Matbuatı, Bu Tekliften Sitayişle Bahsediyor a Bu resim, Bir Fransız gazetesinden alınmıştır. Silâhlar bahsinde anlaşa- amıyan devletlerin, yine bu meseleyi halletmek üzere tesis ettikleri silâhları b rakma konferansına devam etmediklerine işaret ediyor ve söz, diyor, şimdi reisin- dir. Bu reis kelimesi ile de masa başına yanaştırı Deniz Silâhları Konferansı Londra, 6 (AŞA) — Önümüzdeki deniz silâhları konaferansına yalnız beş büyük devlet iştirak edecektir. Diğer devletlerin Iştirakleri mevzuubahas değildir. Ancak herhangi bir hahri mesele hakkında İstimzaçta kulun- mak isteyen sair devletlerin de ka- bulü mümkün olacaktır. Sovyetlar namına M. Litvinof'un bu konferansta hazır bulunması ihti- malinden — bahseden Deyli Telgraf gazetesi, Sovyet hükümetinin deniz işlârinde muhterisane bir plân takip etmesinden ve ezcümle Türkiyeye boğarları yeniden askeri vesaitle ka- patmak hakkının verilmesini iltizam eylemesinden endişeleniyor. Fransanın Deniz Silâhları Paris, 6 (A. A.) — Maliye Nazırı M. Piyetri Meb'usan Meclisi Hariciye Encümeninde izahat - verirken deniz pilânının ilk kısmında bir kruvazör, bir denizsli gemisi ve bir torpito inşasının düşünüldüğünü söylemiştir. Encümen Milli Müdafaaya tahsis edil- miş olan (2980) milyon franklık kredi hakkında yarın bir karar verecektir. Belgrat 6 (ALA.) — Tevfik Rüştü Beyin silâhları bırakma konferansında yapmış olduğu tekliften bahseden (Vreme) gazetesi diyor ki: * Bu teklif, Balkan itilâfı ile küçük itilâfı teşkil eden devletlerin sulha olan derin merbutiyetlerini izhar et- Üst tarafını babam tamam- ladı: — Mabeyincilerden — adamlar koşturmuşlar, doktor getirmişler, ben o patırtının üstüne geldim. Ninem bütün gece — kendini bil- medi, bir kolu hiç oynamıyordu. Seni sayıkladı, — bana yeminler ettirdi. Olanı biteni zoru zoruna anlattı, ağladı.. inledi durdu. Bir aralık, doktorun verdiği — ilâçla daldı, sonra sabahleyin uyandığın da dili büsbütün ağırlaştı. Yine doktoru çağırdık. İnme dedi. Ted- rici inme imiş. Şimdiki halde bir kolu ile, dilinde. Seni evvelâ ken- dim gelip mektepten alayım de- dim, sonra olmadı. Evde kalmağı daha doğru buldum. Yüzüme öyle tuhaf tuhaf bakıyordu ki, telgrafı çektim. Korkulacak bir şey yok. Yaşlılıktan oldu. Sene- lerle yaşıyan yatalaklar var. İnme her adamı öldürmez. Evet netekim de öyle Kızının ölümü ninemin diline ko- luna nüzül indirdi ama, bu inme kadıncağızı - öldürmedi: * bir Necdet evimize böylece, felâketle beraber geldi. Bu gelişle ninemin dili kolu, gayeleri- topu 'Or. mek için güzel bir fırsat olmuşturki tarihi bir vesikadır. Bunun ehemmi- ti, gerek küçük itilâfın ve gerek alkan itilâfının bu hususta müttefik Jarında anda, Belçika olmalı ve ayni zam crl miçtir. Avrupa siyaset âleminde yüksek bir itibara mazhar olan Türk diplo- matının teşebbüsü, ayni — zamanda kendisinin bu teklifini kabul etmiş olan bütün devletlerin sulhu kat'i- tle müdafaa etmek azminde olduk- » da göstermektedir.,, (Vreme) gazotesi, makalesinin ni hayetinde diyor ki: “Tevfik Rüştü Bey tarafından bi- zim mamımıza yapılmış olan teklif ciddiyetle tetkik edilecek, silâhları bırakmıya ve emniyete — mütcallik umumi bir itilâf için esas ittihax olunacak olursa bu hal, biz diğer Balkanların memnuniyetini — mucip olacaktır. Çelyuskin Heyeti Moskovada Hararetle Karşılandı Mı—ıılmui — Kılı'n p denizlerinde müthiş bir kazaya uğrıyan sefor heyeti reisi of!ı!' m raya gelmiş, fevkalâde hararetli bir sürette karşılanmıştır. Ön - binlerce kişi bayraklarla süslenen istasyonda we sokaklarda kendilerini görmek lîhl:;ıpeı:ln:ıl.ıızlfnıı selâm resmini ifa etmiştir. Artık dertli ihtiyarcığımın ağ- zından çıkan tek bir hece vardı. Daha doğrusu bir tek harf:E harfi, boğuk, hırıltıı bir E harfi. Evetini de, hayırını da, her isteğini, her — düşündüğünü de anlatacak, her acısını, her derdini de dökecek - bu bir tek E nin kekelenmesi vardı. İstediğini anlatamadığı zaman boğuklaşan, bırıltıyı andıran, içi ağladığı vakit de hafif hafif, inilti gibi uzayan şikâyet dolu bir E! Küçük - torununu sevmeğe sa- vaşırken, açılan ağızdan bütün çıkamıyan hep o zavallı E! Bir hafta sonra ninemi yatak- tan kaldırdık. Yürüyebiliyordu. Titriye titriye, —tutuna — tutuna yürüyebiliyordu. Sol kolunu da daha biraz oynatıyordu. Zayıfla- miş, sapsarı olmuştu. Yüzünde yaralanmış insanların rengi vardı. Benim sonralarda o ne çok gör- düğüm, — yeşilimsi, sarı — renk, kanını kaybedenlerin ölü rengi ! Sağ elinin parmakları bükülü kalmıştı; kolu tamamen hissiz ve cansızdı. Onda ölmiyen - halbuki ölseydi ne hayırlı olacaktı! -, evet asıl ölmiyen, sade şuuru olmuştu. Acısımı duyuyor, anlıyor ve unut- den Evlenir Mi? “ 5 senedir. Ankarada çalışı- yorum, günde 250 kuruş yevmiye alıyorum. 19 yaşındayım. Bu müd- det zarfında memleketime dön- medim. Benim haberim olmaksı- zın babam benim beni köyde bi- risine nişanlayıvermiş. Halbuki burada benim başkalarile alâkam var. Köyde kalmama imkân yok- tur. Halbuki köye gitmesem ba- bam — evlâtlıktan — çıkaracağını söylüyor. Ankara: A. Cevdet Köylü baba, şehre düşeh oğ- lunun artık köye dönemiyeceğini anlayamamakta mazurdur. Fakat bu, bir hakikattir ki gözü şehirde açılan köylü bir daha köye dö- nemez. Bu gencin de köye döne- rek babasının bulduğu kızla ev- lenmesine imkân yoktur. Fakat babasına derdini nasıl anlatsın ? Bence bu da mümkün değil. Onun için bu gence verileccek cevabı bilmiyorum. * Akhisarda Z. T. Boye: Sevginizi kendi ailenize söy- leyerek — kızı resmen - istete- bilirsiniz. Bunda mahzur görmi- yorum, x evvel bir fakir kızla tat Bu müddet zarfında üç- defa görüştük. Ben onu çılgın gibi seviyorum. Fakat o benden yalnız para sızdırmaya bakıyor, sevdiğim için esirgemiyorum. Elim- den ne gelirse veriyorum. Fakat evlenmekten bahsettiğim zaman daha üç sene beklemek lâzımgel- diğni söyliyor. Mektuplarında da S m, v larını ve ?ı:: e= Fakat şimdi buhran içindeyim. Onsuz olamıyorum, ne yapabilirim? M. Mustafa Mademki bukadar IVİ!'*"' nuz, kendinizi ona sevdirmiye çalışınız. Mutlak - bir ıeııiııiğeü. kendinizi ona vermeyiniz. Bi üzünüz, ona da sevmeği ögretiniz. HANIMTEYZE 10 ay mıyordu, üstelik te bir şey söy- liyemiyordu. Hırdtı ve - inilti- den başka hiçbir şeyl Yataktan — kaldırarak, geniş arkalıklı koltuğuna oturttuğumuz, balkon kapısım açıp onu önüne çektiğimiz gün ninem ağladı. Mektepten geldim geleli kup- kuru gördüğüm, beyazları sarar- mış gözlerinden ilk defa iri iri "iT el ecdet ül ynu g nunda idi., İİfıyı yaşları © silsin diye, mendilimi uzattım, babamın yanına indim. Bir haftadır o işine gitmiyordu. Beni görünce : le w*- klarım — vardı. benim dedi d.'— Dinliyorum, ve ne söyliye- ceğinizi tahmin ediyorum. - ise benim için de daha kolay olacak. Bak sd:ıılı artık mektebe =yeeetin- kanaat getirdim. annen meydanda, üstelik bir de küçük çocuk. Bunları beslemenin elinde veya — tutabileceğimiz herhangi yabancı bir kadının eline bırak- manın imkânı var mı, sen düşün söyle. Kafamı eğdim. Ben zaten bunu günlerdir düşünüyordum. Günlerdir. aklım- dan çıkaramıyordum. (Arkası var)