Senin Değil Dudaklarının kiraz rengini gör- düm; yanaklarının çilek kokusunu kokladım. Saçlarındaki altın sa- nlık gözlerimi kamaştırdı. Tebin- deki ipek yumuşaklık ellerime tatlı bir his verdi. * Konuşurken dinledim: Sesinde billâr bir çeşmeden akan suyun billâr ahengi vardı. Yürürken #seyrettim: Bir ha- vüza bir taş atılmca, havuzun suyu nasıl -dalgalanır, dalgalar nasıl halka halka genislerse ; senin de vücudün her adım atışında öylece dalgalanıyor, halkalar hasıl ediyordu. ver | 4 * Sen söylerken bülbüller susu- yor, sen gülerken güneş bulutla- rın Aarkasına — gizleniyor, — #enin gözlerinden bir damla yaş aka- cak olsa bütün tabiat beraber ağlıyordu. * Fakat boş yere mağrur olma, biliyer musun, bu saydığım gü- zelliklerin hiçbiri senin değil ! Benim; çünkü sen benimsin ! Kakavanya Kıralı cinai bir roman okuyor. —.. Ya Baş Ağrıtırsa Pansiyonda piyanolu bir oda aradı, buldu, pansiyon sahibine sordu: — Bu piyanolu oda için ne istiyorsunuz? — Evvelâ — piyanonuzu kere dinlemeyi. Mükemmel — Haberin var mı dostum, bizim Mişon Efendinin dükkânı yanmış. bir Vah zavallı acaba şimdi ne İle geçinir, ne yiyor, ne içiyor. — İyi geçiniyor, yemesi iç- mesi mükemmel. -???? — Yangının kasten çıkarılmış olduğu ısbat edilemedi. ma Köpek kaşınıyordu, öteki-kt-. pek görünce havladı; kendi dililet — Kaşınma, demek istiyordu, şimdi Hayvanları Himaye Cemi- yeti azasından biri görürse pire- leri öldürüyorsunuz diye darılır. — , Olabilir Hizmetçi namzedi çok şıktı; sordum : İ — Bundan evvel bulunduğun yerden neye ayrıldın? — Hanımefendi benim evde bulunmadığım zamanlar roplarımı, mantolarımı, şapkalarımı — giyip sokağa çıkıyordu. Mahkemede — Avda arkadaşınızı vurmuş- sunuz, müdafaa sadedinde söyli- yeceğiniz bir şey var mı? — Arkadaşım tilki gibi kur- naz, domuz kibi yağlı, tavşan gibi kaçar, “aslan gibi boğuşur, kaplan gibi hırçın bir şeydi. Haklı | Moda vapurunun güvertesinde Adik. Yanımdaki arkadaşım bir- denbire ayağa kalktı: — Haydi aşağı inelim ! Dedi. Şaşırdım. — Ne var? — Sinirime dokunuyor. Üzerinde “ Moda ,, yazılı can kurtaran simitlerini gösterdi: — Bu yazılar gözüme iliştikçe karım konuşuyor zannediyorum ! Başka Cenubi Amerikada Kalmikya şebhrine uğrayan seyyalı bir kart- postalcıya gitti: — Şehrin manzara kartların- dan verir misiniz? Kârtpostalcı werdi: — Bundan başka karlınız yok | mudur? — Bundan başka manzaramız yoktur ki karlımız olsun | aemn ae —— —— — G zz Böyle Olur Dazladım daza düştüm, Piliçten kaza düştüm; gwıı kâhi görmezken ü sefer aza düştümi! Karadan aktan oldum, Uzun kulaktan oldum;” Fuzla koştum yoruldum Elden ayaktan oldum! Açıldı. hep atamız; İşte bu yüzkarammız; Bakıp - bifkip güldüler Haniya maskaramız: Sokuldular bakınca, Taktılar birkaç kanca; Bilirim böyle olur Kurtlar da kocayıncal Söyle be hanım mısın? Sen benim canım miısın? Yaman delikanlıyım, Damarda kanım mısin? Dikir. etme be minoy, Cilveden” anlamam Woş; Beklemem tüyerim ha Geleceksen haydi koş.. Uzak gitme bulurum, * ra A -hx eee oşuna yorulurum pi Vallah billah kapma — Ben arkadaşlarım için Gelir balta olurum., Beylere - yi Yakıldrıca ©y Yütmuyorür. biç bir şey esirgemem; Selma nişan- hsından ayrıldığını haber verdiği zaman ne yaptım bilir misin? — Ne yaptın? — Ona kendi nişanlımı ver- dim! bir tane kart Galata kulesindeki vakit küs resini düşürme memuru, küreyi düşürür — düşürmez arkadaşına — sordu: — Yahu saatın kaç yemeye geç kalmayalım. — Vallahi bilmem, bu sabah evden çıkarken saatımı almayi unutmuşum! Eyi Ya Selma H. bir gün evvel bir takma diş yaptırmıştı. Takma diş gece ağrıya başlamış, sabah olur olmaz koşa koşa tekrar dişciye gitmişti: : — Dişci, taktığın diş çok ağrıyor, ne yapmalı! — Yapacak hiçbir şey yok, diş mükemmeldir. — Mükemmeldir diyorsun am- ma ağrıyor. i — İyiya, hakiki dişten hiç farkı yok demektir. Merak Suphi Bey dişçi idi. Evlendiği gün karısının dişlerini tedaviy! başladı.. Evleneli üç sene oldu hâlâ tedavi ile meşgul. Bu hak | berkese merak oldu : Suphi Bey merakı izale etti ? — Dişini tedavi ederken ağlt açık durdüğü için konıışımıg, ben de dinlemekten kurtuluyor!