- No 3 Evvelki Günkü Ve Dünkü kısımların hulâsaları: ( 340 senesinde Feriköyde ran- devucu Madam Agavninin evin- de gümrük komsiyoncusu Nihat Beyi öldürmekle maznun Melek Hanım cinayet mahkemesi hu- zurundadır. İddianameden sonra Melek Hanıta son sözünü söy- lüyor; — Mademki mücrimim. Ceza- mi çekmeliyim. Zabıt kâtibi mahkemenin kara- rını okuyort — Mozbure — Melek Hanımın yedi buçuk sene hapis mahkü- miyetine müttefikan karar ve rildi. Ben, bu güzel kadını tevkifha». neye döğrü takip ederken ken- di kendime mırıldanıyorum: — Bu zarif ve emsalsiz kadın nasıl katil olur! Bu kadın kıskançliık yüzünden © adamı öldürürken biri göğsü- ne, diğeri de beynine birer kurşun sıkmış. Bana kalırsa kadınlar insanı bir darbede öl- dürürler. Mahkeme kararındaki gahitlerin ifadelerine bakılırsa, evvelâ iki el silâh patlamış.. Sonra bir pencere açılıp kapan- mış.. Ve daha sonra, odaya koşan gahitlere karşı Melek Hanım elindeki tabancayı sal- İamişt — Bu genci, ben öldürdüm... Diye bağırmış.. Buna, imkân ve ihtimal yok. Gözlerimle görsem yine inanmam. Şu haldet, Derbal muharrirlk damanım kabardı ve Melek Hanımla ko- nuşmıya karar verdim. Tevkif- haneye gittim. Şimdi karşı kar- tiyayız. Ona son mühakeme- sinde bulundağumu söyledim.| Ah, o felâketli dakikalarınızda bilseniz, sizinle ne derece meşgul oldum, Ve sonra o salondan çıkır şınız.. o, merdivenlerden inişiniz.. ©, arabaya... Galiba epeyce mubalâğalı tas- virlere kalkışmıştım ki; Melek Ha- nimin — duüdaklarında garip — bir tebessüm hasıl oldu: — Çok heyecanlısınız beyefendi. Gösterdiğiniz alâkaya teşekkürler ederim. Fakat asıl, görüşmekteki maksadınızı anlamak istiyorum. Biraz da istihza kokusu olan bu sual, benim birdenbire müva- zehesini şaşıran hislerime ve sör- lerime derhal bir firen tesiri yaptı: — Efendim, bendeniz muhar- ririm. — Evet efendim.. zaten bunu biraz anlar gibi olmuştum. Pe- kalâ.. sonra, efendim?. — Hayatınızı bana anlatabilir misiniz? — Niçin?.. — Niçin mi?.. Burada biraz bucalamıştım: — Efendim, hayatınızı yazmak karilerime yeni bir eser sunmak istiyorum. Deseydim; koskoca delikanlıyı iki kurşunda yere seren Melek Hanımdan şırak, şirak diye iki tokat yedikten sonra: — Hadi gidiniz de, karilerinize bu vak'ayı hikâye ediniz.. onları güzelce eğlendiriniz. Cevabını almak çok muhte- meldi. Bereket versin ki kendimi topladım. Ciddi bir tavır aldım: — Halletmek — istediğim — bir | tığım: * eeei h 'eti sas Nakili: A.R. evkifhanede Mülâkat.. Bir Sigara Verdim.. Yaktı.. Gözleri Gltgldî Buğulanıyordu... muamma var, hanımefendi.. Ben, sizin mücrimiyetinize kani değilim. Tam üç gün üç gece kendi ken- dime düşündüm. Sizin bir katil olabileceğinize bir türlü hüküm veremedim. Eğer bu meseleyi hayatınızın ebedf bir sırrı olmak üzere muhafaza etmek - istiyorsa- nız, bana hiçbir izahat vermeyiniz. Yalnız kısaca — “ Evetl. ,, veya “Hayırl.,, deyiniz; bu kısa cevapla iktifa edeceğim. — Çekilip gide- ceğim. Bravo, bana.. Kaleyi tam içinden fathetmiştim. Bu mahirane sözlerim, bu hassas kadını derhal teslimiyete — mecbur etmişti. Maamafih sözlerime birdenbire cevap vermek istemedi; — Sigaranız var mı efendim.. Gelirken paketimi unutmuşum, Dedi ve, verdiğim sigarayı yaktıktan sonra uzun uzun düşü- nerek: — Maalesef size bugün hiçbir cevap veremeyeceğim, Bana iki gün müsaade edioiz. Ondan sonra sizinle bu hususa dair müsbet veya menfi şekilde konuşabilirim. Dedi. Onun bu tereddüdü, pek tabii idi. Maamafih ben, mesleğinin ehli bir adam sıfatile ondan hiç olmazsa bir vait ko- parmak istedim: — Bu konuşmamızın daha ziyade —müsbet olmasını lümit edebilir. miyim, efendim?. O, bu suale — karşı, ayağa kalktı. Omuzlarını kaldırdı. Derin derin gözlerimin içine baktı. O zaman gözlerinin rengini daha iyi — görebildim.. Koyu zeytini renkte —olan —bu — gözlerin içinde — sarı kavılcımlar — parlı- yor; sık, uzun ve kıvırcık kir- pikleri, gözlerinin etrafında im- ce bir sürme çizgisi gibi gölge- leniyordu. Sekiz aydanberi devam eden mevkufiyetine ve şüphesiz birçok acı ıstıraplar çekmesine rağmen, olgun bir kiraz gibi etli dudaklarının rengini nasıl muha- faza edebildiğine şaştım. Şeker paketini alırken, veda için elini uzatırken, kapıdan çıkarken ona dikkat ettim; ve, karanlık kori- dorda gardiyanın ayak seslerine karışan onun sesleri uzaklaşırken şu hükmü verdim : — Çok sehhar.. Çok şahane bir kadın... İnsanlara madem ki ölüm mukadderdir; hiç olmazsa höyle bir kadının elile ölmeli. Öküz arabasının tekerlekleri al- tında ezilmektense, lüks bir oto- mobil altında can vermek tabildir ki daha evlâdır. * İki günü büyük bir sabırsızlık içinde geçirdikten sonra tevkif- haneye gittim. Melek Hanıma haber gönderdikten sonra da onu sergardiyanın - odasında dayanıl- maz bir heyecanla bekledim. O, elinde bir paketle geldi. Odadan girer girmez, dikkatle yüzüme bakarak gülümsedi. Daha ben ağzımı açmadan : — Hislerinizi yüzünüzden oku- yorum. Sizi üzmeden cevap vere- yim, Düşündüm, taşındım. Bu koskoca dünyayı dolduran kala- balık arasında, ben de bir var- SON POSTA n Bir Benzeyiş Ve Bir Benzetiş ! A Çocuk — Baba, babal.. Dünya İktısat Haberleri Uzak Şark Pirinç Rekoltesi Marsilyadan bildiriliyor: Dünya Bazı Yerler- | pazarlarına pirinç etiştiren başlıca KSa ymâ'uhıil memle- ketlerin toplandı- ği Uzak Şark rekoltesi hakkında müsbel malü- mat gelmeye başlamıştır. Son tahminlere göre Birman- yanın (1933-34) rekoltesi 5,818;600 tondur. Bu miktar şimdiye kadar elde odilen mahsullere - faiktir. Vasati mahsul miktarına nazaran yüzde (8) ziyadedir. Bu seneki rekoltenin (3,5 ) milyon kilosu ihraç edilecektir. Fransız Hindi Çinisinde de bu seneki rekolte bereketlidir. Ge- çen yılın $ milyon tonuna muka- bil (1933-34) mevsiminde bu mın- takadan ( 5,340,000 ) ton pirinç elde edileceği tahmin olunmak- tadır. Siyamın mahsulü bilâkis bozuk- tur. Geçen yıl - 5,100,000 — ton pirinç alman bu —memlekette (1933-34) mevsiminde ancak yüz bin ton pirinç istihsal edilmiştir. Maamafih geçen seneden satıl- mamış iki milyon ton mal vardır, Bunlarla beraber bu sene Siyam- dan ihraç edilmesi lâziımgelen pirinç miktarı ( 1,700,000 ) tona baliğ olmaktadır. Hindistanın da mahsulü geçen yıllara nisbetle azdır. Vasati mah- sulü (47) milyon ton olan Hindis- tanın (1933-34) senesi istihsalâtı yalnız (46) milyon ton tahmin edilmiştir. Binaenaleyh istihsalât vasati mahsule nazaran bir milyon ton noksandır. sı Yerlerde Fazla * Dünya ticaret filoları ve bun- lara mütcallık me- Din”.a Wan selelerle uğraşan pur dnşaa- |Ti vd'a Register fında Faa- | şarafından temsil liget Var | edilen istatistikle- rejör (1934) senesi ilk üç ayı zarfında dünyada vapur inşaatı etrafındaki faaliyet pek ziyade- dir. Bu müddet zarfında dünya inşaatı bahriye tezgâhlarında ya- pılmakta olan — vapur — miktarı (1,079,171) ton hacmine varmıştır ki bu miktar bundan evvelki üç aya nazaran 322 bin ton fazladır. Bu imalâtm en mühim kısmı yani (481) bin tonu İngiltere ve Irlandada yapılmaktadır. Geri ka- lan (598) bin” tonun (123) bini Japonyada; (103) bini Fransada; (83) bini Almanyada; (52) bini Holandada (50) bini de Danimar- kada inşa edilmektedir. Dünya buhranının vapur inşa- at sanayiine tesir ettiği (1930) haziran ayındanberi bu derece yükselmemişti. Bu vapurlardan maada (37) ta- ne de petrol nakline mahsus sar- nıçli vapur. dünyanın — muhtelif tezgâhların da imal olunmakta '(Arkası var) bulunuyor. Nösan 28 I Borsada - I Hafta İçinde - Neler Duyduk ? Afyon — Bir aydanberi uyuşturucu maddele İnhisar ida- resi tarafından Uzak şarka “400,, sandık ince Afyon satılması için gayret sarfedilmekte — olduğunu bildirmiştik. İnhisar idaresi bu satışı kat'i olarak yapmıya muvaf- fak olmuştur. Perşembe günü geç vakit ince mal satmıya razı olan tüccar İnhisar — idaresine davet olunmuş ve keyfiyet bildirilmiştir. n ve diğer rakiplerimizin inhi- sarı altında bulunan Uzak şark piyasasına yapılan bu ilk Türk satışı piyasada büyük bir mem- nuiyet uyandırmıştır. Uzak şarka yapılacak satış ümidile bir aydanberi sağlam bir halde bulunan ince Afyon serbest piyasası bu son vaziyet Üüzerine gevşemiştir. Kaba Afyon piyasası İnhisar idaresinin bu malları yıl- başındanberi almamakta devam ettiğinden büsbütün durgun bir hal almıştır. Tiftik — Tiftik piyasası ga- yet yavaş hareket ediyor. Sovyet Rusya mümessilleri piyasada ge- çen hafta da görünmediler. Alıcı Amerika yapmakla maruf bir firmadır. Maamafih aldığı mal — miktarı çok azdır. Geçen hafta yapılan tiftik satışları da bu muamelelere inhisar etmektedir. Bu firmanın geçen hafta içindeki bütün müba- yaatı kilosu 40 kuruştan 126 bal- yesi Yozgat ve di kuruştan d0 balyesi Ankara malı olmak üzere ceman 167 balyedir. Bugünlerde piyasaya yeni sene rekoltesinin gelmiye — başlaması bekleniyor. Havaların sıcak git- mesi yüzünden yeni rekoltenin kirli olması ihtimalini ileri süren- ler çoğalmıştır. Yapağı — Yapağı üzerine mu- amele olmamaktadır. Bu vaziyeti doğuran en büyük sebep İstanbul piyasasında hazır istok mal bulun- mayışıdır. Bu vaziyet karşısında şehrimizin maruf yapağı toptan- cılarının Rumeli, İzmir ve Orta Anvadolu mıntakalarında mal al- mak Üzere teşkilât yaptıkları söy« lenmektedir. Bunların, bilhassa Sovyet Rusya ve yerli fabrikalara taahhüt suretile mal vermek üzere hazırlandıkları duyulmuştur. Fiat- ler ismen Anadolu malları için 35,5-35 ve ince mallar için de 41,5-43 kuruş arasındadır. Av derisi — Av derisi pi- yasası bir aydanberi gevşek bir vaziyet arzettikten sonra geçen hafta içinde düşmüştür. Hemen bütün deriler üzerinde yüzde kır- ka yakın bir fiat düşkünlüğü gö- rülmektedir. Bir ay evvel 12 lira- dan müşteri bulmaktadır. San- sar — -fatleri de — bü — nisbet dahilinde — kırıldığı — halde alıcı bulunamıyor. Tavşan derileri 2 kuruştan 17 — kuruşa ür. Mevsim başındaki fiatlara nazaran bu gevşeklik ve sukut neticesinde tüccarların av derisinden eline geçen paranın 150-200 - bin lira noksan olduğu alâkadarlarca tah- min olunuyor. Hububat — Buğday piya- sası bir aydanberi istikrar kos- betmiş bir haldedir. Ekistre be- yaz buğdayların kilosu 4.7“[ ve Bradforda ihracat | kuruş 40 çavdarlı mahlütların ise 3,25-3,50 kuruş arasındadır. Piya- samıza geçen hafta — zarfında günde vasati olarak tüccar na- mına ceman 15 vagon kadar mal gelmiştir. Ziraat Bankası — namına da hergün buğday gelmekte devam etmektedir. Arpa üzerine muamele ola- mıyor. Bunün sebebi ikidir: bi- rincisi Anadoluda ihracata elve- rişli arpa stoku azdır. Saniyen dünya arpa fiatleri düşkündür. Ve yeni nakliye tarifesine naza- ran navlunun yüzde otuzu iade edilmek şartile de olsa ihracatta bir. kazanç bırakmamaktadır. Alâkadar mahafil arpa ihracatının bilfiil yapılabilmesi için nakliye tarifesinde daha fazla bir nisbette tenzilât tatbik edilmesini zaruri buluyorlar. — Xf TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman Han, Telefon: 22925 Trabzon Yolu SADIKZADE / Xumn Pazar günü Galata zihtimin- dan saat 20 de kalkacak. Gidişte: Zonguldak, İnebolu, Ayancık, Sam- sun, Ünye, Ordu, Gireson, Tirebolu, Görele, Trabzon ve Rizeye. Dönüşte bunlara ilâveten, Of Sürmene, ve Pulathaneye uğrayacaktır. Mersin Yolu İNÖNÜ gn? Pazar günü saat 10 da Sirkeci rıhtımından lerle beraber Taşucu, Anamur; Ku şadası ve Gelibolu'ya uğrayacaktır. ; . —» İzmir Sür'at Yolu Sakarya 'si"mi" müsadif perşembe gününden iti- baren İSTANBUL ile İZMİR ara- sında sür'at postasını yapacaktır. Bu vapur her PERŞEMBE günü GALATA rıhtimindan saat 14 te kalkacak ve cuma günü saat 15 te İzmire varacaktır. İzmirden pa- zar günü saat 14 te kalkacak İs- tanbula pazartesi günü saat 16 da gelecektir. Karabiga Yolu Her CUMARTESi, ÇARŞANE günleri Bir vapur Tophane rıhtı- mından kalkar. DiŞÇİ - ECZACI Orta Anadoluda mühim bir mücase- senin Dışçilik diploması da olan ve her iki işi iyi yapaocak bir eczacıya ihtiyacı vardır. Tercümei hal ve ücret talebini bavi — mektuplarım göndermelidirler. EBE HANIM Orta Anadoluda mühim bir mücasese cerrahi servisinde çalışacak diplomalı bir ebe hanım aranıyor. Yazı maki- nası ile yazabilen, el yazısı güzel olan, lâboratuvar işlerine da istidadı olan hanımlar tercih — edilecektir. Terotimsi hal ve ücret talebini havi mektuplarını göndermelidirler. Müracaat : Posta kutusu 84, İstanbu (15980)