K K SÜİ B Bir Meraklının Başına Gelen , A Felâket ' Aso yanardağının tepesinde tetkikat için do- KB:;,::;. laşan bir meraklı sönmüş bir halde Arzin Aor- | bulunan bu volka- nın içine düşmüş- tür. Sönük ve faaliyetten mahrum olmasına rağmen volkanın” içinde bunaltıcı bir acaklık ve bir takım gazlar bulunduğu için kazazede düşer düşmez derhal bayılmış ve en saat baygın bir halde kaldık- tan sonra bir mucize kabilinden ayılmıştır. Yanardağın iç kısmındaki ka- yalıklara yavaş yavaş tırmanarak #olkanın baca ağzıma gelmesi için yirmi dört saat geçmiştir. Tera- düfen yetişenler zavalliyı yarı ölmüş bir halde hastaneye götür- müşlerdir. Kazazede başına gelen bu felâket ve dağın içi hakkında şu malümatı vermiştir: — « Ayağım kaydı, düştüm. İç tarafta aşağ: doğru yuvarlanmam yirmi dakika kadar sürdü. Ken- dimden geçmişim, aklım başıma geldiği vakit genişçe' bir çıkıntı üzerinde yattığımı müşahede et tim, Bunaltıcı bir sıcaklık ve ko- yu bir duman içinde idim. Elle rimle yoklıyarak kaya çıkmtıları» ararken kopan taş parçalarından bazıları bacanın dip tarafına doğ- ru yuvarlandı. Çıkardıkları sesler derin bir kuyunun içinden gelir gibi oluyor ve uzun zaman yu- varlandıktan sonra ses boğulup gidiyordu. Ve bundan anlıyordum- ki içerisi tahminden çok fazla derindir. Ufak bir yanlışlığın be- ni ta arzın merkezine götürebile- ceği korkusu içinde yavaş yavaş tırmandım ve hayatımı kurtardım, başıma bu felâketin gelmiş olma- sından dolayı mütcessir değilim. Bilâkis memnunuml,, kezine Ka- dar Gidecekt. * $ Bi İesiliz / gazetesi kadın okuyucularına “en iyi ko- Kadınların | ©8» nin nasıl ol- Aradıkları ;:;' “r:"i*lg*' sormuş, bu İdeal Koca Güle yük bis ka dından cevap gelmiştir. Bu ceva, ların risi 'kocıluı da ıııiıılı:; şartları ve hassaları aramak icap ettiğinini bildirmiştir. 1 — Namuskârhk, 2 — Ocağa bağlılık. “ $ — Sıhhat. 4 — Geçimlilik. $ — Çocuk sevgisi. 6 — Hoş ıahh:şh olmak 7 — Cesaret. 8 — İtidal ve kanaat, 9 — Cemiyet adamı olmak. hıo — Mesleğinde muvaffakiyet zanmış olmak. 11 — Yemekleri kolay beyen- mek, 12 — Cazibeli olmak. Bu cevapları yazanların mu- bakkak tecrübeli ve yaşlı kadın- ır olduğu iddia edilmektedir, — Çünkü genç ve hoppa kızların * bukadar müşkülpesent olacakları ve bu kadar tedbirli hareket edecekleri zannolunmamaktadır. —i -— TAKVİM —— n PAZAR 22 NİSAN 834 Arabi Ruml! ? Muharrem — 1882 B *Nisan » 1380 —rama Vak't | Ezmat|Vassti' — Vakit (Ezant | yasat — Güzeş (10 17 |S 12| Akşam |l4 — | 18 38 Sir (12 1z| Yataı 139 (20 53 v 06 (üs 00l İmsak (8271Ş 22 Kanım 166 — Osman Abi, Be!.. Osman Abiiiil. Osman Abi, Beni De Gör Bel, Allab Gazete Müvezzile- - z I rini Dert, Mihnet, Cefa Ve Kahır İçin Yaratmış Ola- cak!.. O, Ne Çırpınıştır?, Allah gazete müvez- zilerini, dert, mihnet, ” cefa, kahır için yarat- mıştır. Bütün bu ezici şeyler karşısında gazete — — müvezzii, yine neş'eli yine vurdum duymazdır. Ha $ yatta sanki birkaç apar- * tıman yaptırmış insanlar © gibi rahat, b'r iki çiftlik sahibi olmuş kadar ne- şelidir. Sabahın karan" lığından, gece yarılarına kadar şehrin caddelerini, — sokaklarını gezerken, he aynı keskin, neşeli, pü- rüzsüz sesile haykırır, durur, gam,tasa nedir? Bilmez görünürler. Fak Minimini bir mü- vezzi patrona he- sap veriyor !.. — Osman abi be!.. Bana 75 ver, Osman abi!.. köt gece yarısından sonra, tek baş- langîhldıklırı zaman bütün ac- ları bir anda Üüzerlerine çöker; ya dertli bir anne ile ufacık iki ardeş, yahut sarhoş bir baba, hasta bir kızkardeş, ihtiyar birkaç vücut vardır. Saysanız, İstanbuldaki gazete müvezzilerinin yüzde sekseni onbeş yaşından daha küçüktür. İçlerinde (6-7) yaşlarında, henüz süt çocuk- ları da vardır. İnce, hasta, zavallı çocuk seslerile bağırışıp, çırpınış- ları gözünüzde yaşlarını büyütür, biranda — karşınızdakini koskoca İnsan sayarsınız.. İşin felsefesini bir kenara bı- rakmadan şunu hatırlatayım ki, hayat mücadelesinin en canlı tim- sali gazete müvezzileridir. Bir lokma kuru ekmek için geceyanı- larına kadar o, ne didinme, o, ne boğuşma, o ne çırpınış ve döğü- Şüştür? -- * Sabah saat dokuz buçuk... Bizim balkondan aşağıya bakar- sanız, bir yığın gazete müvezziüni küme küme, arsa taşları, parkeler, kaldırımlar üstünde görürsünüz, Köşede bir dörttaş kavgasıdır başladı. Sarı yüzlü, ufak tefek bir küçük avazı çıktığı kadar bağırıyor: — Ulan nah, iki gözüm önüme aksın ki, taşa ili; m.. Mızıyor- ıuıı...Ulın. on para İçinse al, lan, mızan — sensin. Kolunun altındaki taşı - kalkgit ettin hırbo... Mızıyorsun Mıstık . Kalk gitetmel. Taşı nihayet — seyircilerden biri — işi halletti. Dizili taşları biranda elile sildi: — İstop dedi. Baştan baş- layın.. Gazete kartonları üzerine di- zilen taşlar darmadağınık olunca, oyuncular seslerini kesti ve oyuna yeniden başladılar. ; Bu sırada taş methalde, kâğıt bobinleri üzerinde bir konser başlamıştı, bir alay çocuk, elle- rindeki değnekleri bobinlere, ga- zete kartonlarına, kapının demir parmaklıklarına, taşlara vurarak *“rumbada, rumba, rumbal..,, -di- ye haykırmıya başladılar. Gürültü o l(ıjır fazla oldu ki, aşağı ida- reden nihayet biri camı açtı, seslendi: — Heyyy, biraz yavaş olun?., Çocuklar pişkin.. birkaçı bir den aşina çıktı. Kaşla göz ara- sında: — Ne haber? İşler nasıl? İyi- misin abil.. diye sırıttılar. Caddede yeni bir oyun baş- lamıştı. Ona yakın sarı yüzlü gazeteci, uzüneşek oynuyor. "Çuş ulan, nalını toprağa mıhlal,, diye hızlanarak - biribiri Üstünden atlı- yorlardı. Bu sırada zavallı bir çocuk ta boyuna gümbürlüye getiriliyordu. "ahl matal kaç çatal?,, oym- yanlardan sıska, cıhz. biri alta Lılıış, sırtında iri yarı, demevi ri binmişti, — g;m matal kaç çatal? ' — Voywdoaol.. m—.a..,.ı : 5 NÇL AĞ aşağı! Sesleri arasında çocuk ça- talları bildiği halde dal, e- tiriyorlar, demevi, iri yı:. ç’:;ğı Çocukta takat gittikçe kesi- liyordu. Etrafındaki haylâzlar bo- yuna takılıyor: â — Çuş ulan, oynaşma bet, “ Değirmene arpayı kim götürecek? Hıh, del.. Diye alay ediyorlardı. Bu sırada birdenbire derinden *bir makine uğultusu — başladı. Kenar köşede, ğ':iörl !ıç.“ıl:uw kutu, birdirbir, uzuneşek oynıyan, konser veren bir. sürü çocuk: — “Osman abiülliü!,, diye çi; hk çığlığa mal 'neî— iresinin kapısına doğe ro koşuştular. Arlık çatal matal- daki o zavallı, mağdur çocuk ta kurtulmuştu, Makine gürültüleri onu da bu dertten kurtar- mıştı. Gazete basılıyor.. makine dairesinin ka- a hıncahın artık ;:ntolnıı!u. ıîl"u göm- lekli, sarı benizli gaze- te müvezzileri tıpkı aç bir tavuk sürüsü gibi biribiri Üstüne yığılk mış.. sesler, çığlıklar, küfürler, — yaygaralar — biribirini ı takip ediyor. ; — Osman abiüil Ulan Osman abiiil.. — Osman abiül Etme ulan Mıstık!.. — Ulan çiroz, sümüğüne tü- kürdüğüm.. bas geril,. — Osman abüül Ulan bana da bak be Osman abil!.. — Bana 70 ver Osman abil., — Osman abi bel,, Ulan et- meyin be ulan!.. — Çaylangoz, geçmişine de- dirtme!.. Osman abilül,. — Ulan Osman abi bel.. Ulan beni de gör be Osman abil. Bu aralık- kalabalık arasında bir gürültü koptu: — Vor ulan, vurl. — Sesleri arasında iki kabadayı gurtlak gırtlağa, biribirine saldırdı. Kü- fürün bini bir parayal.. Nihayet biri bobinlerden birine takıldı yere yuvarlandı. Öteki yine: Os- man ablü! Diye bağrışarak kalabalığa karıştı. Bizim sermüvezzi, bu gürültü- ye, bu palırdıya nasıl dayanıyor hayret! Kılı bile oynamıyor, içeriden aldığı gazeteleri, müthiş bir so- gukkanlılıkla çocuklara uzatıyor, bağırışlara, küfürlere metelik ver- diği yokl.. : |İBir İstasyon l Kari Mektupları I Şefinin Temennisi Karacabey gençlerinin spor ve musiki sahasında daima ilem lemek azmi ile teşekküller vücude getirdiklerini ve hoca tuttuklarını gazetede iftiharla okudum, Karı şıyaka gençlerini de böyle bir emelle bir araya toplanmış göre mek yalnız benim değil, gençliği seven bütün Karşıyakalıların dile- ğgidir efendim. İzmir Karşıyaka istasyon şefi Rauf Cevaplarımız Koskudu makıne ve biliklet ta- mircisi Kemalettin Beye: — Söylediğiniz. mesele hak- kında Kanunu medenide ahkâm vardır. Bu işi tanıdığınız bir avu« kata — danışmak —muvafık — olur efendim. İ * ğ Erenköyünde Mukadder Beye: — Buü şikâyet Erenköylü, şah- sını tanıdığımız bir zat tarafından yapılmıştır. — Ayni zamanda bu hususta belediyeye de müracaat edilmiş, hatta Şehir Meclisinde mevzubahs olmuştur. * Mahmutpaşada Halit Efendiyes — Bahsettiğiniz lisan derm hanesi Ücretlidir efendim. j » $ İzmirden H. Z işaretile mektup — göndere zate: — Darülbedaiye girmek - için Darülbedayi mücürlüğüne, sine- | ma artisti olmak için de İpek filim stüdyosun müracaat ıdııııll efendim. * Hadico Selim Hammaı — Hasta bakıcı mektebine girmek şartına maliksiniz. Mektep leylidir. Doğrudan doğruya Ake saray, Yusufpaşada mektep mü- dürlüğüne müracaat etmeniz 1lâ- zımdır. efendim. tında, omuzunda geziyor!.. Geride kalan içlerinden biri iyi bir çare buldu.. Duvara — bindi: Kalal lığın Üstünde durdu: 4 — Ulan — geliyorum, varda, değmesin!.. diye kendini o kala« balığn Üstüne attı ve en öne de Bir aralık müthiş, korkunç bir çığlık koptu, küfürler, yaygaralar arasında minimini, ufacık, pancar yüzlü, bir çocuk, iki yumruğile gözlerini oğuşturarak — bacaklar arasından çıktı, sürüklene sürük- lene yürüdü bobinlerin yanında doya doya ağlamıya başladı. Ne ses, ne sesi.. Sanki hepsi her sabah taze yumurta içiyorlar.. Hele bazısı sıkıya gelince, yayga- rayı “Lüküs Hayata,, uyduruyor: Osman abi de, Osman abil Diye tutturuyordu. Bir aralık yine bir “vur ulan, vur!,, sesleri başladı. Kavga bu sefer kalabalık arasında patla- mıştı. Biri eskaza yumruk sak larken, bir kaçına da vurdu, Za- yallıya hepsi birden Üşüştü ve al aşağı ettiler.. İlk partide gazetelerini alan birkaç açık göz, bir anda demir kapıdan fırladılar ve aşağı yokuşa doğru bütün sesleri, bütün kuvs vetlerile kendilerini koyuverdileri — SOOOON POSTAAAAL.. ğ