— Şunun için ki.. bu herif aptaldır. Ne kaçmasını, ne de saklanmasını bilemez. Eline parayı — alır almaz doğruca bir meyhaneye — gider.. şüphesiz orada boşboğaz- hk eder. Daha biz burnumuzu — bile İstanbuldan — çıkarmadan — yakayı tekrar ele veririz. Bu son sözleri bir süküt takip — etmişti. Tekrar sandık kapakları — açılıp kapanıyor; Karmen olduğu — anlaşılan kadının ayak sesleri oda — da süratle dolaşıyordu. Güvur — Mehmet, Hüsnü Efendinin elini — şiddetle sıktı ve kulağına eğilerek: — — İşitiyormusun Hüsnü Efen- d Anlıyonıııun dönen fırıldak- — ları... Vay kâfir karı vay.. Demek — ki gardiyanı kandırmış.. O da — kaçmış.. Salih ile burada buluş- B A Diye fısıldadı. Hüsnü Efendi- — min cevap vermesine vakit kalma- — dı. Salih söze başladı. Kat'i bir lisanla ! — Hayır, Karmen.. Ben bu işi yapamıyacağım. z Diye mırıldandı. O — zaman en ayağını yere vurarak ; — O halde.. başımdan defol.. “artık aramızda hiç bir alâka kal- dı. Hadi bakalım.. sen bir ta- bi * ben bir tarafa... gemisini — kurtaran kaptandır. — E, bizim paralar?.. — Ne paraları?.. — Canım bukadar iş gördük. — Ele geçirdiğimiz paraları, elmas- ları hep sana verdik. Hani bun- ları sonunda taksim edecektik ya? — Evet amma.. bütün arka- daşlar da beraber olmak şartile.. — Bugün ortada seninle ben — yarım. Bunlar da ikimize aittir. — Paralar burada değil, — Nerede ise, gidip alalım. — Bu da mümkün değil. — E, ne yapacağız?. Karmen, asabi ve boğuk bir — gesle haykırdı: y — Sen böyle gevezelikte de- vam edersen.. beni de işimden alakoyarsan; burada tutulacağız ee yeren örssaseksassenanenee -SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi ; İstanbul : Eeki Zaptiy» i ıd.f.'c::ımm sokük No 21 B Telefon — 20203 | Posta katusu: İatanbul — 741 Telgraf : İstanbul SONPOSTA Abone Fiatı ; TÜRKİYE ECNEBİ O00 K — 2100 Ka #a VE e 800 £ 150 , 1 , 300 » Abone bedeli peşindir. Gelen evrak geri verilmez. Hanlardan mes'uliyet alınmaz. | Cevap için mektuplara (10) kuruşluk pul ilâvesi Tâzımdır. Adres değiştirilmesi (25) kuruştur. varem— | Gazetemizdeçikan Ttesim ve yazıların İ bütün hukları mahluz ve gazetemize Bittir. 1 Sene Her hükki mahfuzdur . » Kanlı Bır Kavga İki el silâh pıtlıdı- Gâvur Mehmet, “Yan- dım!,, diye yere yıkılıverdi ——E?EC-— Gâvur Mehmet Yedi (Aşık)lar Şirketi 2-4-934 Tefrika No. 86 ve doğruca tekrar hapse tıkıla- cağız... Allah seni buraya, benim başıma belâ mı gönderdi, be he- rif. Çık.. Git, cehennemin di- bine... — Bir yere gitmem, Karmen.. Para... — — On para vemiyeceğim. — Halbuki, ben hepsini ala- cağım. — Zor alırsın. — Gebertirim, seni.. » — Hele yerindan - kımılda... — Ay.. Beni.. O tabanca ile mi korkutuyorsun?.. — Hele kimılda — yerinden.. Hele bana doğru bir adım at... — Atıyorum, — işte. — Haydi bakahın ne yapacaksın?... Bu anda boğuk bir ses işitil- miş.. Salihin, çevik bir kaplan gibi Karmenin üstüne atıldığı hissedilmişti. İki vücudun yere yuvarlandığı, ve bunların biribi- rile uğraşmıya başladığı, “derin derin solumalarından anlaşılıyor- du. Gâvur Mehmet, bırden(ııro yerinden fırladı: — Hadi Hüsnü Efendi.. Tam fırsat... Diye homurdandı. İki zabıta memuru, bir ada geri çekildiler. Ve sonra bütün kuvvetlerile ka- pıya yüklendiler. Kapı şiddetle çatırdadı. Fakat açılmadı. U za- man iki zabıta memuru, çıldırmış gibi bir hal aldı. Gâvur Mehme- din bütün kuvvetile indirdiği bir tekme, kapının alt kısmındaki ayna tahtasını parçaladı. Fakat © anda, biribirini mütcakip iki silâh patladı. Gâvur Mehmet: — Yandım. Diye bağardıktan sonra evvelâ sendeledi ve sonra yere yuvar- landı. Müthis bir ıstırap içinde inlemekle beraber yine metaneti- ni elden bırakmadı. Kapının par- çalanmış olan alt kısmından içeri tabancasını uzatarak iki el bo- şalttı. Ayni zamanda, Üüzerine kapanarak : — Vah yavrum.. nerenden vu- ruldun?.. Diye telâş gösteren Hüsnü Efendiye: — Sağ bacağımdan.. fakat beni bırak.. onları kaçırma. Diye W&—* Hüsnü Efendi, kapının alt kış- mında sarkan tahtaları parçaladı, bir tarafa attı. Kendisi de içeriye dalmıştı. Fakat odaya göz gez- dirdiği zaman kimseyi bulamadı. Derhal oda kapısından küçük bir sofaya fırladı. Merdivenden koşa koşa inen ayak sesleri ku- lağına çarptı. Onlara daha ça- buk yetişebilmek için — hemen merdivenin trabzanlarını tutan ci- lâlı tahtanın üstüne binerek bir anda aşağıya kaydı. Küçük mer- mer bir taşlıkta Salih ve Karmen- le karşılaştı. Bu iki cani, kapıyı | tutmuşlardı. Bir an sonra, kapıyı açacak ve kurtulacaklardı. Gözlerinde hiddet şimşekleri çakan Hüsnü Efendi: — Kıpırdamayın.. Vallahi ge- bestiri AŞ ÇArkan var ) Adresi Üstündeymiş L7 — Bana mektup var Mı? — Hangi isme?.. — Zarfın üzerinde yazar |.. Dünya İktısat Haberleri Romanya Ve Alacaklıları Geçen şubat ayında — ecnebi alacaklıların birer mümessilinden mü- İddialarda rekkep bir mali bulunuyorlar| heyetin Romanya- nın mali vaziyetini tetkik etmek üzere Bükreşe gittiklerini yazmış- tık. Haber aldığımıza göre heyet Parise dönmüş ve alâkadarlara tetkikat neticesini bir raporla bi dirmiştir. Bu raporda Romanyanın mali vaziyeti iyi bulunmaktadır. Mütehassıslar - Romanyanın - iyi idare edldiği halde bütün mas- raflarını kapatlıktan sonra harici borçları için senede — üç ilâ üç buçak milyar leylik bir tahsisat ayırabileceğini iddia etmektedir- ler. Maamalih Romanya hükümeti bu iddiayı doğru — bulmamakta ve alâkadar makamat bu raporda ileri sürülen esbabımucibeleri reddeder mahiyette bir cevapna- me hazırlamaktadırlar. — Argus gazetesi iyi membalardan hükü- metin harici borçlar — için 1934 Zit * 1935 senesi bütçesine ancak bir | —eeeererememanan milyar ley tahsisat haber almıştır. * koyacağını Belçikanın Afrikadaki müstem- lekesi olan Kongo- ya son zamanlarda | külliyetii miktarda Japon malı çıka- rılmıştır. Gayet ucuz fiata şatılan bu eşya karşısında Avrupa ve bilhassa Belçika masnuatı rekabet edememiye başlamıştır. Bu hali gören Kongo hükümeti Japonya- dan vaki idhalâtın gümrük res- mini artırmıştır. Gümrük resmi çok yükselince Japon malları gir- memeye ve fiatlar tekrar binmeye başlamıştır. Bu vaziyet üzerine Japonlardan evvel Belçika sana- yicileri alâkadar makamlara mü- racaat ederek Japon mallarının eskisi gibi aşağı bir tarife ile idhaline müsaade olunmasını rica etimşlerdir. İlk nazarda garip görü- len bu tekl'fi Belçika sanayicileri şu suretle izah etmektedirler: Kongoda Belçika sanayii için lâzım olan birçok iptidat madde- ler hazırlanır. Bu işte kullanılan ameleye gayet cüz'i bir gündelik verilir. Bu küçük gelirle Köngo sakinlerinin Avrupa mallarını a- maları maddeten imkân haricin- dedir. Japonyanın bu pazara gönderdiği — ucuz mallar tam manasile bu ahalinin — gelirine uygun olan eşyadır. Bu insanların Yusuf Kemal Bey, minde Nüfus Siyasetini Anlattı - Eski Adliye Vekili Yusuf Kemal Bey dün İnkılâp tarihi enstitüsünde — derslerine — devam etmişlir. Yusuf Kemal Bey, dün- kü dersinde yeni Türk rejiminin iktisadi — faaliyet — sahasındaki nüfus unsurlarını tetkik etmiş, yeni devletin —nüfusa — verdiği ehemmiyeti anlatmıştır. Yusuf Kemal Bey dünkü — dersinde | şunları söylemiştir: — Yeni Türk rejimi, devlet şeklini halk devleti şekline koy- duktan sonra bu — değişiklik iktisadi faaliyetlere de tesir etti. Çünkü yeni kanunlar, iktisadi muhitteki maniaları kaldırıyordu. İktisadi muhitin bütün cıgellul temizlendi. Hukuki muhitte bu değişiklikler oldu. İktisat dersin- de bukuk — bahsinden yalnız mülkiyet hakkı, serbest çalışma meselesi mevzubahs olur. Ben daha geniş bir tarzda anla- tacağım. İktısadi faaliyet ve ik- tısadi muhite bir de insani mu- hit olarak bakarsak, denebilir ki, milf iktısadın insan unsuru da tetkike değer. İktısadi faaliyet, yalnız para kazanmak faaliyeti değildir. İnsani muhit, iktısadi faaliyetin hem vasıtası, hem de gayesidir. Çalışmayı insan yapar, ve bu çalışma insan için yapılır. En büyük âmil insandır. Saadetin, refahın insanın keyfiyeti ile şid- detle alâkası vardır. Nüfus ne kadar çok olursa iktısadi faaliyet okadar yolunda olur. Saadet, refah yerinde olur. Nüfus mese- lelerini — tetkik edeceğiz: yeni Türkiyede —nüfusa »ne suretle ehemmiyet verilmiştir? Arkadaşlar, yeni Türkiyenin tarihinde nüfus meselesi denince evvelâ bir mübadele meselesile karşılaşırız. Yunanlılarla — Lozan sulhu aktedilmeden evvel, bir mukavele akdettik.İstanbulda bu- lunan Ortodeks Rumlarla, Garbi Trakyadaki Müslüman Türkler müstesna olmak üzete Tüılnye— Avrupa mallarını ılıhılıııelerı için gündeliklerini arttırmak icap ede- cektir. Halbuki piyasada satılacak mallardan elde edilecek kâra nazaran gündeliklerin arttı- rılması suretile katlanılacak mas- raf kat kat fazladır. Binaenaleyh bu mahreci Japonlara bırakmak Belçika iktısadiyatına daha uy- güundur ve Japonların bu hareketi Belçika sanayiine nhp değil bilâkis yıtdıııeı bir rol Bdgırîıtındıld ipek müstah- bulgar | Silleri dünya iktı- sadi buhranından çok müteessir ok muşlardır. İktisadi nizamdaki bo- zukluk bu memleketin ipek böceği tohumu ve koza istihsa- Jâtım yarı yarıya düşürtmüştü. Ancak (1931) senesinde görülen bu azami gerileme hareketi son iki senedenberi durmuş, hattâ yeni bir inkişaf devri bile başla- mıştır. (1929) senesinde Bulgaris- tanın ipek kozası — istihsalâtı ,374,553) kilo idi. Bu rekolte 1931) de (1,109,589) kiloya yani yarıdan aşağıya düıııw Hal- buki geçen (1933) senesi rekol- tesi. bu —sahada — çalışanlara ümit verici bir şekilde yeniden 1,363,624) — kiloya yükselmiştir. lâtın yüzde (65) i beyaz ve mütebakisi sarı a(.ulduâı. İs- tihsalâtın merkezi sikleti Vartza'da bulunmaktadır. lnkılap Dersleri - myet Reji- deki Ortodoks Rumlarla Yunanis- tandaki Müslüman Türkleri deği- şeceğiz, hem de mecburi olarak dcgıımeılnl kabul ettik. (Kânunu- sani 1921 ) İki taraf ta böyle bir zaruret görüyordu. Hatta Lozandan evvel, ist.klâl — muharebelerinden evvel böyle mübadele işleri Osmanlı- Tarla Yunanistan arasında konu- gidiyorlardı. Bu Rumlar kendi arzularile gidi- yorlardı. Bir komisyon to; müzakerelere d:ıı’ bıılııph:ıı-ız Fıkıi ıııyı büyük muharebe Yıııl Türkiye, bir dimağ sahi- bi, bir kalp sahibi gibi düşünür bir millet istiyordu. Tarihte, yan- yana yaşayan iki köyün, iki ev lııllnnuı biri müslüman, biri ortodoks olduğu vakit,arada mü- maraalar çıktığı görülüyordu. Böy- le münazaslar arzu edilir. şeyler | değildi. Diğer tarafın da nüfusa çok ihtiyacı vardı. — Yuna- nistan büyümüştü. mdele işine de Yunanistan — murahhası en fazla âmil oldu. Fakat biz iste- dik, deye mesuliyetin hangi ta- rafta olduğunu da burada araş- tırmak istemem, — Cemil Beyin Lozan isimli eserinde ahali de- ğgişmesi meselesinden bahsederken bir Yunan profesöründen naklen bu işin hukukudüvel kaidelerine muvafık olmadığını kaydediyor. Profesör Mösyö Seferyadis bunu böyle söyliyor. Bu zat niçin böy- le söylüyor?. Burada bunu tah- lil etmek istemem. " Yalnız şumu söyliyeyim ki Tür- kiye bu meselede çok samiml hareket etmiştir. Mübadele me- selesinde yeni Türkiye mühim bir siyaset takip etmiştir. Hat- tâ bir vakitler, yalnız bu işle meşgul olmak Üzere bir de vekâ- let ihdas edilmiştir, birçok muha- cir geliyordu. Bunları iskân etmek epice müşküldü. Devlet bu iş için bütçesinden (28) milyon lira ayır rarak sarfetmiştir. Yeni Türkiyenin, milll iktısa- din, nüfus unsurunda, İlk takip ettiği gaye, muhiti mütecanis ktır. Yusuf Kemal Bey, bundan sonra milli iktisadın insan unsuru üzerinde sıhhat meselesini mev- zubahsetti. Milli devletin sıhbat işlerine nekddar ehemmiyet ver- diğini anlattı. Osmanlı devrinde Türk israf — ediliyordu — dedi. Büyük muharebede ( 3) mil- yon Türk kaybettiğimizi söy- ledi. (3) milyon Türk kaybol- masına — mukabil, bir — İmpa- ratorluk yikılmıştı. İstiklâl harbin- de (36,951) Türk kazandık, istik- lâli kazandık, dedi. Bundan sonra, Yusuf Kemal Bey Sıhhat Vekâletinin muhtelif bastalıklarla nasıl mücadele et- mekte olduğunu izah etti. Yusuf Kemal Bey bu akşam dersine devam edecektir. -— TAKVİM —— Gün 30