5 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

5 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—H KA i Mektepler _Açılırkın Evde her sabah ayni söylerdim.. Anne ben mektebe gitmi- sözü —A ;.beıı mektebe gitmi- yeceğim, Hocafendi beni dövüyor. Mektepte hergün ayni şeyi görürdüm: Rahle, cüz, falaka, hocafen- di, kalfa!.. Rabbiyesir!.. — Okul.. Manasını bilmediğim, dilimin bir türlü doğru dürüst heceliye- mediği, üstünlü esreli kelimeleri okuyacağım diye uğraşırdım!.. — Bilemedin falakayal.. Ayaklarımın altı şişinceye ka- dar dayak yerdim.. Ertesi gün yine ayni söz: — Anne, mektebe gitmiye- ceğim.. Ben çocukken, mektebe git- meyi istememekte haklı değil mi idim?.. * uğum leri sayıyor.. S“B::ı. ı:::ılelıin açılmasına sekiz gün kaldı.. — Baba, mektebin açılmasına | altı gün kaldı.. — Baba, mektebin açılmasına beş aüıı kaldı.. ünler eksildikçe onun sevinci artıyor.. — Oh mektebe gideceğim!.. > Ne bedbaht çocuklarmışız; ne- mesut çocuklarımız var. Bize oku- mak zevkini vermeyi hiç düşün- mezlerdi. Mektep denilen yer öy- le sıkıntılı idiki birgün isteğimiz- le gitmedik.. eğer anam babam beni zorlamasaydılar, ne bir defa hrııındın içeri girer, ne de bir kelime öğrenmeyi merak ederdim. Bagünün çocuğunu mektebe yol- lamak için; ana, baba güçlük nl;ııiyor.. çocuk kendi arzusile yor, kendi isteğile öğreniyor.. Eski mekteple, yeni mektebin — aaarranee a canım, verin şŞu elierinizi ben sizi birib'rinizle uzlaştırayıml.. Hasan Bey — Yapmayın Şikâyet | l Komşusu Hasan Beye şikâyet ediyordu : — Ne yapacağımı bilmiyorum Hasan Bey. Bu apartıman kirası çok fazla geliyor. Ucuzca bir yer bulup çıkmak istiyorum! — Hiç üzülme komşul! Vapur- cular biribirile esasen anlaşamı- yorlar.. Ne yapacaklar? Vapurla- rının kamaralarını ev diye ucuz ucuz kiraya verirler. Sen de onlardan tutup içinde rahat rahat oturursun. Karanlıkta Hasan Bey anlattı: Karanlık bir geceydi, sokağın bir başında bir gölge göründü. en bariz ayrılığı budur. Zorla | Öbür başından bir başka gölge Kaldırımlarda güzellik olmaz dedikleri gibi in- san sevmediği bir yerde çalışamaz, * Birkaç güne kadar tatil biti- , ellerinde çantaları, sefer tas- ; koşa koşa, güle oynıya mektebe gidecek çocuklarımıza: — Haydi yavrularım - istikbal sizindir. çalışınız!.. Deıiırl.. Ben de sana şimdi ayni sözü VI Pazarola söylemeyi düşünüyordum !.. Demişler Ki meydana çıktı.. ayaklarının sesi duyulmadan iler- lediler, tam karşı karşıya geldik- leri zaman biri haykırdı: — Ya paranı ver, ya canımı Arapça bildiğini iddia eden bir ada- ma demişler ki: Araplar — karn- caya ne derleri Oa- nım, sizde pek kü- iğünü — sordunuz lemiş. Peküâlâ, de- veye ne derler de- mişler? O0000.. miş, o da pek bi Şuhalde koyuna ne derler? Onü bil ba- kalım demişler. Vallahi — demiş, koyunu pek hatırlı- amıyorum. Lâkin n — Arabistandan çıkarken keçiye he- nüz isim koymıya çalışıyorlardı!!. * N Merkebe demiş. ki: Hıı,ı Bey — Ne güzel konuşuyoraun! âdeta - insan Sudan neden zor Giyeceğim geliyor.. geçersin? — Şeytan — No zannettin efendi? n kuyruğumdan Hasan Bey — AHederüin ilk görüşte kuş zanaetlimdil.. — lır da endan! dem Aa- $ — İbrahim hoca isminde bir adam büyü mıskası yazarken — yakalanmış Hasan Bey1. — Desene, en evvel kendisi büyü- lenmiş !.. » Hasan Bey anlatıyordu: — Karım hergün sabahları iki sant sokağa çıkıp gezeceksin, diyor, ben de inat edip sözünü yapmıyorum. — Yal.. Demek evden çık- Mmiyorsun.. — Evden çıkıyorum amma | yine onun dediğini yapmıyorum, gezeceğime gidip bir kahvede oturuyorum!. enç Kızlara Nasihat Bu dünya öyle yaman Her şeye kanmayınız Aşk daima bir yalan Sakın aklanmayınız.. Erkekler fazla çapkın Sokulmayınız. sakın; Sevda yolunu sakın.. Doğrudur sanmayınız.. Biri durup ta gülse, Karşınızda bükülse; Gözyaşları dökülse; Hemen inanmaynız!. Görüp selam çakanın, Görüşüp bırakanın; Bir parça yan bakanın, Adım anmaymız!. Sözlerim budur işte, Dinlediniz. elbette.. Yanılıp da ateşte.. Dikkat ha yanmayınız!. P. O.H.B, e— — l — Bu mevsimde birçok ya- rışlar yapılıyor, bunlar - faydalı mıdır, Hasan Bey?.. — Faydalısı da vardır zarar- hsı da.. — Meselâ Hasan Bey at ya- rışları faydalı mıdır ? — Tabii- faydahdır; — Ka Pa Giler'de T — Yüzme yarışları ? — Evet.. — Otomobil yarışları ?.. — Evet, evet.. — Amma yaptın Hasan Bey! Sen ne desem faydalı diyorsun.. Peki zararlıslı hangisi? — Evli olmadığın için bilmez- sin azizim zararlı yarış, kadınların biribirile süs yarışıdır. Kendim için Hasan Bey tuhafiyeci dükkâ- nına girdi: — Bir sutiyen verir misiniz?. Arslan â sözümü Tuhafiyeci sordu: dinledi. g BU — Zevceniz için mi alacak- — Aferin çocuğum., : SInız.. Ben de yüzünü okşadım.. genç- ' Hasan Bey utandı: lerimiz iyi - kalplidirler.. Fakat Evet!... Diyemedi. onları idare etmelil!.. — Yok, kendim için lâzım da!, Hasan Bey Demişler Ki Kakiden — zorla camiye — götürülen bir adama demişler ki: Namaza — nasıl başlarsın? Ne Allah için, ne Lillâh için, yüz- başının kırbacı ko « kusu için Allahüek- berl!! diyerek başla- nm demiş, * Katıra demişler ki: Neden — doğur- mazsın? Şimdiki cv- lâtlar hayırsız olu- yorlar!! demiş. * Köylüye demiş- ler ki: Kaç yaşındasın? Kafa koçanım muh- tardadır, ona sorunl! demiş. PAZAROLA HASAN BE — Lütfen karıcığım şu karşımdaki pencereyi — Ne o Hasan Bey üşüdün mü?, — Evet #en de — arkaumda- ağzım açmış —düreyorsun, gereyan yapıyorl.. ! I Tramvayda, Vapurda GkTEEZ o ŞETrE N TTT Tramvayda oturmuş gazetemi okuyordum: — Hasan Bey kalkınız ben oturacağım, malümya, kadınlara hürmet lâzıml.. Başımı kaldırdım. On yedi, on sekiz yaşlarında daha çocuk- luk çağından yeni çıkıp genç kızlık partisine girmiye yeltenen bir küçük hanım.. Cevap verdim: — Bu yaşta adam ayağa kal- kıp sana yer verirsem hürmet etmiş değil; gülünç bir hale ge- miş olurum!,. Yangözle baktım, küçük ha- nımda surat asılmıştı. Bir istasyon sonra kucağında çocuğu bir hamım tramyaya bin- di: ayağa kalktım: — Buyrun hanımefendi, bura- ya oturunuz!.. Yine yangözle ona baktım, biraz evvel söylediği söze pişman olduğu yüzünden belli idi, omu- zuna dokundum: — Darılmadın değil mi bana kızım!.. — Hayır Hasan Bey bir ço- cukluk yapmışım. İhtiyar gözlerim onun parlak alnından öptü... * “Vapür — vapura — yanaşmıştı.. genç, genç olduğu kadar güzel bir kadın uzanan iskelenin üzerin- den yürümiye korkar gibiydi. İyi iyinmiş, aslan gibi bir delikanlı :ltîıdın“ Genç hsııı elinden tuttu, geçirdi. ü — Estağfurullah, vazifem . mımefendi. Genci bileğinden yakaladım: — Bu tarafa bak! Vazifen bitmemiştir!.. Yetmiş yaşını geçtiği beyaz sakalından belli bir ihtiyar iske- İedee REA kapal, ”i

Bu sayıdan diğer sayfalar: