10 > Sayfa Kara Gâvur Mehmet Yürek Çetesi Tefrika No, 32 g “ Halk Kâfir Olmamak İçin Baloya Gidemiyordu aga Fetva alındıktan Sonra Hüsrev a Baloya yer yı ai demi sında ire Haye Baloy: sadrazam ile hariciye nazırı ii davet edilmişti. baloni dı. Mesele; MIŞ, — a Ni km ile ve içtimaiye olduğum dir ea pre. An- cak Hüsrev Pi e namına Me ği edebilmişti. Fakat şimdi, Türkler bu gibi dedikodulara ve şer'i tehditlere okadar kulak vermiyorlar; garp hayatına yakla ta bir beis 2 orlar; bu suretle frenklerin nazarı dikkat ve takdirini celp ediyorlardı. * rlak olması için pek büyük hazırlıklar yapılmıştı. Tiyatronun o kapısı, merdivenleri arile do- akım geliyor.. Ve ( nim ? denilen yaldızlı sedirlere bin Ve önlerinde göğsü, kolları hp” tan işlemeli yasakçılar gi ma- damlar, matmazeller, m Bey- ma bir dedi kodu zemini serpantin gibi kibar danslar, biribirini takip ediyordu. Mütema- diyen şampanya şişelerinin tapa- ları Pe e arttıkça artıyordu. Gece ne m sonra balonun lezzeti yor, hn MN Birden! — Yan; Diye bir eği Yi koptu. Ve o anda, orkestranın çaldığı sahne ile avansen locaların arasından bir dumanla keskin bir boğucu alev yüksel yi li. — Kaçınız.. Ne vi dememe Sesi leri, "halka bir — dehşet verdi.. Şimdi, — vi başla- salonda müthiş bir pi mıştı. Madamların ve Matmazel- lerin malakof fistanları şuraya Mi eşi Birçok kimseler yerlere — yuvarlanıyor.. (o Herkes kendi Meri m ayy düşerek biribirini, e atlıyor; mer- divene can atıyordu. Alev temadan ilerliyor, sarsı- âmbalar çığlıkları, EN boğuk ses- lerine karışıyor, tüyler ürpertici bir uğultu herkese bütün bütün Bu esnad. dehşet e madam madmazel- bazı ler de: — Hırsız var.. Tutu tün o gi z E 5 e e yili: yor, boyunlarındaki gerdanlkları brüşları, pantantifleri çekip ko- parıyor.. Büllür gibi narin "kolla. ra sarılarak bekleri, yüzük- lerini sıyırıp alıyo: 1 “Arkin var ) Samsun Belediye Reisinin uhakemesi Samsun, ( Hususi ) — işleri müdürü Kemal Beyi ia, ladığı iddiasile belediye reisi İh- san Bey hakkında devlet şurası tarafından lüzumu muhakeme ka- rarı verilmiştir. Bey adi muhakeme edileceldir. SONUEDŞEN 2. Londra Konferansı — Altınların tekrar tevziine karar dei ermiş. a bizim hissemize ne düşecek ? — Atletizm Fener Ve Kurtuluş Atlet- leri Karşılaşıyor Gelecek cuma günü İstanbul we Beşiktaş maçından si saat 14 te Fener ve kurtuluş etleri bir müsabaka be aka programını yazı- ruz: , Geçit resmi: 110 metre ma- etre üç adi > etre e ni e yarışı. kali ir sayı usulü: ike ii 2Zinciye 3 sayı, 3üncü 1 sayi. Mükâfatlar birinciye madalya ikinciye rozetli siler bayrak ta- kımına Gazi büst Okuma m Üsküdar Kütüphanesi Genişletilecek Selânik Valisi Hüseyin üd muhtelif da kıymı kil etmektedir. “Maarif Vekâlet ti u kütüphanenin iskele karşısın- daki Mihrimah Sultan medrese- sine nakline karar vermiştir. Üs- üdar Kaymakamlığı medreseyi tamir elde sonra kütüpha- ne taşınacaktır. Edremitte Sürek Avı Edremit, (Hususi) — Avcılar Cesiiyetikin tertip ettiği sürek iy 18 domuz öldürülmüş, 4 çakalla 13 domuz da canlı olarak Yakala tır. Alaşehirde Yarım Kalan Bir Ta Alaşehir ( Hususi) — teşekkül eden Ümit Spor iü gençleri tarafından burada bir müsamere se Mete piyesi temsil olunmuş! Ertesi gözde! Üütle Gençler m arasında bir maç tertip Fakat bir ceza yüzünden Ümütliler eid terkettiklerinden maç yarım kalmıştır. o 18 Haziran İ HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Zamanı Biri dert Yaiyokdu, amma sinsi sinsi re Giri — Zam var!.. İşte gülümsemesini kesti, — Sayıklıyor musun azizim, neler söylüyorsun? — İki kelimeye cihanlar, ne âlemler ğabileceğini anlatıyorum. Sen zannedersin ki kelime, üç veya beş harften terekküp eder ve nihayet bir sag taşır. Hayır, efendim, elime var ki tek başına bir kina ifade edebilir. Elverir kelimeyi işiten kulak, o kâinati görecek gözün yanında bulun: — e “zamanı vVar!,, değil mi? — Evet amma başka kelime- lerde de böyle engin manalar vardır. — NE gibi? gibi i mi, işte “Portakal, !. salla em bir adam, pol takal denir denmez üstü kaba içi dilim dilim, yenec ei Hal Ibuki düşünen o keli- öl akla ye faslın ait mühim bir dersini oku Rİ — Po enteresan bir Şunu lütfen anlatır mısıı — “Zamani var! ,, kelimele- na) rtakal ve ens Hayli münasebet. 2 rindeki uçsuz, bucaksız manayı avrıyabilmek (için böyle bi ekzersise | ağım: Bir çekirdek portakalda kaç bulunur? — Saymadım sekiz on tan olmalı — Ben geçenlerde ies portakalda tam on sekiz tan. amma, — Nemi çıkar? Tabiatin te- nasüle verdiğ iğ kıymet çıkar dos- um. lamıyorum amma ho- şuma e Devam et! — Tabiat, her mev ima var olmasını bir “a tohomu ko- t, düşünür ve Yaptığını ri m — takalın kuşlar tarafında; a lanması, çekirdeklerin yere dür meden ka ya ması o ihtimali var- Bu takdirde, o rin yeryüzünde a el yaşa- al imküm azalacaktır İşte tabiat, > ihtimali karşı- lamak için her portakala birçok türeyecektir. Demek kal sade bir meyva değildir. Gatiller, on: e eğer oyalar, Suyunu emeri ei tarlar veyâ yutarlar. Mütefekkirler, onun nin de tanıdığı Var!.. göğsünde tabiatin tenasüle ver- diği kıymeti görürler, derin derin düşünürler. — ede kubbe görmek ve bir Maili suda fırtına yaşat- mak gibi birşey. “zamanı varl,, kelimelerine verdiğin engii a da böyle ise beyhude yorma, benide alıkoyı n ma- çene — Zamanı var sözü, tabiatin dersi değil, bir zekânm büyük e bir kadın kalbinin bükü- südür. — Zekânın yalanı, kadın kal- binin rl ne çeşit şey bunlar? mn nleyen kulağın ya: m iri gerek, senin gözün ra erler astarı far- ketmi en anlıyorsunya, kâfi. i de tenvir edersin. İşte can bali seni dinliyorum. manı var!,, kelimeleri- ni e emeli söyledi. Şu se- ın esmer güzeil Sem- ra, iyor ki ben bu kıza can- ; bağlıyı ii Keriman Hanıma kadar ve geç- ri güzele e ve be- Mikel ge lardan ressamlarına kadar fırça mış sanatkârların tablolarında ya- şıyan ilham perisinin göz aldığı kaynak, benim yanımda, odur. “zamanı var,, kelime- n güzel bir olduğunu ben — biliyorum, — Ağzı tarif etmeli ki, ağızdan çıkan kelimelerdeki kıy- met tasvir e abilsi, — zatma in “zamani var! , a geçi — Peki, geçiyorum; yana yana geçiyorum. Çünkü o keli- meler, Semranın ağzından çıkar- rel bir ümit idi, şimdi benim mda bir sukut, bir yıkılış, bir “dağılış oluyor. — Neden, nasıl ve niçin? — Ben Semradan, son sözünü Mya istemiştim. n * zamanı !,, demişti. Ben ai temel kiyank evk, istiğrak Ara bir > sarayı in muştum. Bir gün o sarayın içinde Semranın dolaşacağını umuyoı dum ve “zamanı var!,, deyip bek- yordum. Meğer bu söz, ruhı Sahrayı kebir,, Zi yüreğime de Sibirya buzlarını getirmek için söyl lenilm miş imiş. Ben zekânın yalanı ve kadın kalbinin büğüsü içinde oyalanıyormuşum. — Ey, “zamanı var!, Ne demekmiş ? — Samranın başka birine gönül yereceği günü b miş. Ben, sara; k yormuş, geçen iy a sordum gi Genel iş — Geldi. Filin ie yarın nişanlanıyoruz 1. ğe ”