Haziran Kara Yürek Çetesi Tafrika No. 30 Gâvur Mehmet Dilenci Kıyafetine Girdi rs Evinin » Karşısındaki di arak dilenmiye Başla adı! — Pekâlâ.. Şimdi ne yapa- 1Zz£, Nemi > eye alıp götür. kâlâ.. fiyenin Teali. lemize m Bu iye ha- — lâzım.. Bırakır, gideriz. — Olmaz.. Hükümet, bunu herhalde yutmaz.. İzimizi derhal bulur. — KE. Neyapalım?.. — Külli, yiye dere- içine yuvarladılar. Onlar, bu görür! ln Gir Mehmet es endi kurşunile Gmezi sayesin. ü görmüş ve agir yoğ naat sgm etmişti. Yüzünde hafif bir tebessüm peyda olarak: — Haydi bakalım Antonyo.. lsun... Bü ba- ki e afinda men kada İN öğiyakcaki Bunları ya eğim n affı men tanımıya mı dakikada khahları Allaha dua edeceğim. Diye söylendi. Artık Gâvur iin orada göreceği hiç bir iş kalmamıştı. Yolda, hem liye hem düşü- nüyor: — Heri imdi.. (Gâvur ği ei diye kim bi- lir ne kadar sevinecekler. Artık öteki arkadaşlara shemmiye ver- pr açıktan açığa iş görec Yar biraz daha o; ale Mehmet ainedi ve değil.. herkese karşı da olmalıdır. Çünkü — a ei een Çenel derler, bir “— aşa ğazlik ler onun Gâvur M. lerek: (Gâvur Mehmet öldü. Melun hafiyenin leşi Kasımpaşa deresi- ne atıldı.) yazdırmış.. a kalm. dükten sonra e Beyoğluna Sent Antuvan kilisesine o zaman ağır anl ölü çanı çalınıyordu. Biraz a, eğ simi küçük bir cemaa: bir tabut çıktı. e elinden, tahta bacaklı, uzun ei yn bas- tonuna dayi dayana gidiyor, erleri Ca yesem yi takip edi- yorlardı. Gâvur Mehmet, cenazeyi ihata adam! birer unlar- dan Daliyoyu tanıyordu. Ci -ani- yi de yemin ederken görmü Fal onun iie naz. vw velc. dükkânında da göle Siyar Bonelli üzerinde ii lanı Şi ei lüzumsuz yere yi rulmıya lüzum yok. Bırakayı bu adamlar rahat e ölülerini Emi ki bunlar, memnuniyet hissediyordu. Muhterem kariler unutmamış- lardır ki, zaptiye dairesinde her- es Gâvur Mehmedin matemini tutarken, Galatasarayının yanin- daki meyhanede Dalçiyo ile Civani tatlı tatlı şarap içiyor; başbaşa verdikleri arkadaşlarına, Gâvur Mehmedi nasıl öldürdük- gs , bu sözlere içinden katıla mer giyer u. Gâvur Mehmet, karar verdi. Şiindi işi başından tutacak ve bütün bu dağınık meseleleri bir araya toplıyacaktı... Tahmin etti- ği veçhile, akşama doğru Sinyor avenesinin yanındaki boş oturarak bir hayli şarap la) ve sonra LİN yavaş yavaş m. haneyi terket Gâvur büyük bir Mel il dikkat ve li Sinyor Bo- nelli'yi takibe başladı. vay bastona dayanarak ağır yü- rüyen ve tahta ayağını sörüküizen Bonelli, dört yol ağzında sağa i hire sefarethanesinin sokağı dolaştı. Kal- yonca Mn büyücek bir rak kapıyı e emi e & m derhal le kapılardan birinin boş- Tama- men kesme taştan yapılmıştı. ei pısı kalın emir Soka; nazaran epeyce Yakala olan a md de kimi, len ri parmaklıl vardı. (Arakası var) Tavuklar — Mademki e misakı imzalanmıştır, Artık uz bir sulh devrine gireceğiz “de Saski een Ek al |Resminizi Bize Gönderiniz * |Size Tabiatinizi Söyliyelim Resminizi kupon ile gönderiniz. Kupon diğer sayfamızdadır. 29 Konvada İhsan m Müstağni her şeye çaya ver- mek istemiyen Fg — tav- rı ah- — ister. Şeyin İcusurlarını buk görür. kamer te- Bir şeyi kolaylıkla mizlik ve intizam bahsinde titiz davranır. gi 30 Konyada H. N B: Arkadaş- ları arasında şakacı, neş'eli olur. Tamil dığı yerde çe- kinş da- gen a: haziyade mah- e ir ta mü üğade le any işlerle uğraşmak ye z. Şahsını alâkatlar eden sailde hassas davranır, Üsküdarlı 32 Arif Osman B.; , Eğlenceyi yi se- 00: 5 vermemek is- ter. o Kahra- a mevzular- manı, vesarete ağ etmiye inatçı ve e hırçın olu Kadın UR de Bir Erkek Tutuldu Biga, (Hususi) — yırının birinci günü garip bir hâ- e de Biga pana- oldu. — kadın kıyafetine bir delikanlının dolaşması balkın ve —— nazarı dik- Panayır mahallin. girmiş katını celbetmi Zabıta, bu li it miştir. Manifatura çıraklarından 18 yi isminde olan bu genç, hiçbi lmadığını, sadece 'kadaşlarına o muziplil emi istediğini söylemiştir. Bunun. üzerine iye edi SON POSTA a iye aa 16. . Memnuniyet « R - Gâvur Mehmet Eserleri. i H IKAYE Bu Sütunda Hergün Tercüme Eden: Hatice — Esrarengiz Zindan İskoçya: > en güzel şatoların- o dan biri olan “Zullehevan,. şat su yesil © "dağın tepesinde kâ- dir. Dağın eteğinde “Lemond ki gayet uzun bıyıklı, ve viskiden iraz fa; imi yözlü bir adamdı. Ben resmi yaparken, ekseriya o gelip arkamda durur, ve ği sallıyarak: “ Hakikaten benim şato- nun ta kendisi!,. derdi, bu şa- toyu adam akıllı benimsemişti, sahipleri esasen çok uzakta olan bu yeri kendi malı zannederdi. Şüğzüni Vm rları onu sayar- il Edvin'in bü- azifesi şatoyu gezmeğe gelen iyi seyyahlar gezdirmek- .n ibaretti, e a va — işi karla yapai dı. Seyyahları evvel- ce Kıraliçe me odası olmuş ol ir salona gö- büyül türdüğü zaman, ii mühim bir eda ile: — İşte Kıraliçe bu uyurdu. odada rdi. Ve bunu (söylerken hürmetle başından kasketini çı- karırdı. * Edvin bana şatonun her tara- gezdirmişti. fını ayrı ayrı Mahzen katının inanıl, ir kalın lan duvarlarını gördükçe i zın cak olan sırlar unutulmuş, kay- A li e Benim bütün istihza Edvin gizi gizli bi sırrı eşe çalışıyordu. Bir sabah bir gölün iii pileli ihtiyar dostum koş: yanıma la ire Buldum.. diye Ve — Ne buldunuz? — Gizli bir zından!. Yem ten sonra si geliniz de size göstereyim. Yemekten sonra şatoya gittim. Büyük kapı ae “a katta seler yoktu, bir ii seyahı eller Edvin'i buldum. Bu altı seyyahtan biri gözlüklü ihtiyar bir adamdı. Yanında kara ai Alman olduğu yeknazarda rün. man bir adamdı, iki © e PE S g E bir teşkil Sg kalâde olan güzelliğini temaşa etmek için bende aralarına ka- tıldım. Bekçinin ay bugün bir başkalık vardı, bana daha di yeri rmuş gibi geldi, yüzü mankinden çok daha kır- ilmiş ve adliyeye rildi ka gani ili bie da göstereci ve diğerleri te ağ 18 bir farkı olmıyan duvar taşların- dan birisine OE bu t yerinden oynadı ağır ağ yana doğru li e yd 5 ranlık bir ne çi Bek- çi evvelce İlla rladığı iki büyük mumu yakarak birini beni ink aldı, birini de bana uzat Böy- lece onu 'kasından ie İpin eee başladık. heni ya bir rütub. ardı. ei se mumla- n ziyasından ürken yarasalar omza. Herkeste Bir tuhaf hal vardı: Birden, zn bir şeyler anlat- makta olan bekçi sözünü ortada bağ 1 iç dele çadir Gözlüklü in pek tatsız ital EE — Fakat görmüyor e dedim. Adamcağız pek fena alde. Hakikaten. Edvin pek fena fif yordum, kadınlar da titri- yerek mumları orlardı. İhti- yar bekçinin yüzü korkunç bir hale girmişti. He: bir doktor ri Fakat buradan nasıl çı- karılacaktık? Refikii kendisine “Her presi, diye hitap ettiği ihtiyar adam: L perili nasıl çıkacağız? Dedi. — Bunu aramak lâzım. rce bir müddet ar et te gn ii En ba a etmedi. Fakat her sere e n beraberce kaybolmi hiketizlarii AZ: dikkat celbedecek ve bek ge ceklerdi. Eğer zevallı Edvini hayatı mevzubahs ei saydı sök üzülmiyecektik. Nihayet a epimiz tanıştık. İki ihtiyar kadınlar iki hem- ah yunun içinden ak sesi işidilmekte si Dorn eski- den kalmış Birden ia bekçi e ikindi, boğazından korkunç bir harıl çıktı. Ci birul > e z yere yıkıldı. İhti; Eer kadınlardan biri haç çıkarar. 44 Devamı 11 inci sayfada ) ğırdık. Bu da ri için seyahat ii