4 Mayıs 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

4 Mayıs 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Sayin SON POSTA Cihan ve İstiklâl Harbinde Türkiyede Ingiliz Casusları Murat Etdasiliz Erkânı Bir Arap casusunun hatıratı Harbiyesinin Emirlerini Getiriyordu Kunduracı Murat Efendi, er- meniliğin taalisi namına yapılan bu için her tehlikeyi hareket e alıyordu. Haz rlanmakta olan Türk or- meni ordusu bildirmek için muhâli mümkün kıl -aşıyordu. Ben ğu sevinç ve heyecan kelimele- rin zabtına — sıgamıyacak kadar > ” Birkaç ay devam eden bu fa- aliyetim sayesinde, İngiliz zabita- nından ibaret olan Ermeni erkânı- askeriyesi, Türk ordusunun, kuv- vet miktarını ve sevkulceyş vazi- yetini mükemmel surette öğre! miş bulunuyordu. Ehemmiyetli noktalarda ha- zırlanan top ve tehşidattan ha- r İngiliz Erkânıharbi- fasılalı hücumlar,. baskınlar- eni askerlerini, gönüllüle- ar Üzerine tahrik berd yesi, la ermi rini bu noktali ediyorlardı. En mühim ve mer- kezi noktalarda vaki olan birkaç Türk erkânı- ordusuna bildirildiğini artık an amıştı. Türk Erkânıharbiyesi, bu işin eni kadınları marifetile yapıl- kekleri kı: kaçmış çok ermeni kadınları, Türk ordu- su zabitanı tarafndan bi biz- irer metçi sıfatile alınarak bakılıyor- du. Zabitan hizmetinde bulunan bu ermeni kad nlarının ordu va- ziyetini öğrenerek ve esrarengiz vasıtalarla ermeni ordusuna o bil- dirdiği zannolunuyordu. Cephe kumandanlığı bir emiri- yevmi neşretti. emiriyevmide, zabitan hizmetinde bulunan Ermeni kadınlarının sureti katiyede erme- ni misafirhanesine teslim edilme- leri bildiriliyor ve emirname hi fına hareket bitanın “Hi- yaneti vataniy. anunile divanı an hi Ermeni kadınlarının, mikyasta bir casus şebekesi oldu- ğu da açıkça tasrih ediliyordu. Türk ordusunun her vaziyetinder | haberdar edilen Erm. ir baskın sur enilerin her- ile muvaff, i. Aay hazı ben hastalık kendimi hastaneye nede iki lira k ile istihsal ettiğim bir ra- ırakları o yaparken arâzı gösterdim ve attım. Hasta- porla kendimi Erzurumdaki as- keri misafirhane iaşe zabitliğine tayin ettirdim. Askeri misafirhanede zabitan hizmetinden alınan iki bine yakın Ermeni kadını vardı. Yeni vazi- fem, bilhassa bunların iaşesini teminden ibaretti, Ben bu vazifemi beraberim- deki arkadaşlara bırakmak sure- i vazifeme devam ediyor- lum, Erzurumda en xiyade göze çarpan şey iki cephane fabrika- sıydı. Türk ordusunu şaşırtmak ve Ermeni ordularına kat'i bir muvaffakiyet temin etmek için, kuvvet memba: olan bu cephane fabrikalarile, cephane deposunun berhava edilmesi için Ermeni ordusundaki İngiliz erkâmharbi- esinden Murat Efeudi vasıtasile imi it fırsatlarla, tetkiklerde bi bulundum. Vaziyet bana kuvvetli bir Gmit vermişti Fakat bun temin etmek için bir fedai l4- zımdı. Selmanpak cephaneliğini berhava ettikten sonr. i bir | daha görünmiyen Arap genci gibi bir fedai. Halbuki Türk ordusunda bana herkes yabancı idi. Bu işi bizzat yapmak ise, tehlikelerin en bü- yüğidi, Bu iş için kendisini feda edecek bir adam bulmak zaruridi. Erzuruma muvasalatımdan birkaç gün sonra, Ankarada iken ver- diği Konyadaki adresile Nusret Beye mektup yazmış, bir ay sonra cevabını almıştım. ndan sonra Nusret Beyle muntazam muhabere temin etmiş- tim, Konya ahvalinden muntaza- man haberdar ediliyordm. Bey İstanbul'daki teşkilâttan tali- mat aldığını yazıyor. Muvaffaki- yetli mesaisinden (bahsettikten sonra, Erzurum'da temas etmek- liğim için bana bazı adresler bildiriyordu. Bunlar, Meyilli aşi- reti isyanı ile alâkadar diye Milli nkara bükümeti kararile Erzu- ruma sürğün edilmiş Kürt nüfuz- lularından bazı kimselerdi. Bun- larn bir kısım arkadaşları d. Konya'da sürğün olarak bulunu- yorlardı. (Arkası var ) * Babayiğit, tipik bir şeydir. İlk bakışta şişirilmiş bir yengeç s2 nılır. Yürüyüşü o kadar çarpıktır. Bununla beraber o, biraz da sar- hoşu andırır. Bakışlarında alkolün yarattığı tuhaf bir tutkal yapış kanlığı , dudaklarında o meyhane bulaşığı gülünç bir kıvrılış vardır. Babayiğit tipile göz aşınalıği olmıyanlar ilk görüşlerinde başka bir . zehabada i sı yormuş veya kovalanıyormuş gibi yürür. Bir kadın görünce -saygıdan ziyade çekinğenlil de eden - gülünç bir harekete yan çizer; gelip geçenlerle kendi arasında daima bir açıklık bırakmıya ça- lışır. Bu, onların dış tarafıdır. İç taraflarına gelince manzara büs- bütün değişir. Mahalle babayiğiti, meyhane babayiğiti, kumarhane babayiğiti, çarşı babayiğiti, m. tep babayiğiti ayrı ayrı şeylerdir. Bunların hepsi bakış, gülümseyiş, yörüyüş itibarile biribirlerine ben- Nd — ZIRAAT BANKASI b ARA BiRİiKTiREN RAHAT-EDER HİKÂYE Bu Sütunda Hergün BABAYİĞİT emekle be: r yaşayış şekilleri ayrıdır. Birinin kuvveti dilinde, a mana aa) Serserilerle Mücadeleye Geçildi Ji iz güçsüz yaşayan Yazan: M.T. birinin bloflarında, birinin bıça- ğında, birinin yumruğunda, sondan evvelkinin sezişinde, sonuncusunun dalavereciliktedir! Bu ayrı ayrı kuvvetlere di nıp yaşayan b. p tanıştıkları Hapishanel.. mruk b — m ga g — s a“ ği bayiğiti de er gi ve çok defa bir derece daha yükselerek çe karlar! Rahmi Efendi, dilsiz denilecek kadar süküti bir adamdı. Bütün hayatında ağzına bir katre İspirto girmemişti, harama el ve dil sun- duğu vaki değildi. Kumarın ismini bilirdi, fakat çeşnisini de, çeşidi- ni de bilmezdi. Adeta mizmı mıymıntı bir şeydi. Buna rağmen senelerdenberi “ babayiğit ,, diye anılıyordu. e 2 Filhakika bir nevi yengeclik onun yürüyüşünde vardı, gülünç k şekilde yalpalardı. Bakışı tutkallı idi, gözbebekleri görünürdü. Dudakları Kimseye ak, kımıldamaz gibi kıvrıktı. kimseni unun! “ babayiğit, herkes tar suretle anılırdı. Niçin işte bu, facıa idi. Zavallı Rahmi Efendinin eyaz, bembeyaz bi boştu, hatırasızdı. yaz kâğıdın üstüne bir damla, bir siyah bir hatıradır ve © nukomşu arasında kalan iz de rahmi Efendinin babayiğitliğidir! Facıayı © anlatayım: Rahmi efendi gün karpur alıyordu. Küfedeki bütün karpuzları birer, bi n geçi kabuk- er larını çatırdatarak içini dinledik- n sonra birtanesini seçti ve sa- sordu: dersin? bekleyişin uyandırdığı kırgınlıkla terbiyesizleni — Tasalanma, dedi, senin fandan olgundur! Rahmi Efendi, kendi evinin önünde yapılan bu hakareti karı- snın da işitmiş olacağı endişesile sertlik, zararsız bir sertlik gös termek İstedi, yavaşça bağırdıt — Ağzını topla Şu minimini alınganlığın neti- cesi ağır bir dayak oldu ve da- yağı yiyen Rahmi Ef. idi. İşte o cahil bir diz ka- gün, bügün Rahmi Ef., mahalle- sinin, biricik babayiğitidir."O yak palaya yalpalaya geçerken pen- ceredeki kadınlar gülüşürler, ço- bırakıp ardına ayni kelimeyi cuklar oyunlarını söylerler : Babayiğit !.. Polis, işsiz köprü altlarında ve tünel ızgara- an serserilerle kat'i ", Sama kanunu tatbik edilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: