13 Ocak 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

13 Ocak 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

p SON POSTA . İTTİHAT v: TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdür. — Tefrika No, 34 Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı ?.. Nasıl Öldâ?.. Onlar Prens Sabahattinin Fikren İnkişafınada (Badema zatı hezreti şehriya- | riye ve hükümeti seniyelerine karşı hiç bir memlekette gerek türkçe ve çerek fransızca telifat ve neşriyatta bulunmayacağımı ve bilhassa zatı hazreti hilâfetpena- hiye sadıkane hizmetle ubudiyeti bakikiya ve samimiye şeraitine muhalif abval ve etvardan müce- nebet etmeyi müteahhit olduğu- mu da a'rca arzederim. Şu su- retle müteceddit ve eltafı maruzal şebriyari Üzerine müstahkem ve wösyyet olan ubudiyeti samlmiye ve ihlâsı perveranemin, arr ate bei ulya kılınması müstercadır.) Diye verdikleri taahhüt name- lerle kendilerine birer ikbal mev- kii hazırlıyorlardı, Hakiki vatan- perverler, azalmıştı. Gün geçtikçe (sefaroti seniye) ye yeni bir (Jön Türk) müracaat ediyor.. Iman ve itikadını satan bir mürtet gibi pazarlığa girişiyor.. (ben Jön Türk değilim...) diye iki satırlık bir senet verdikten sonra hükümet tarafıma geçiveriyor.. (hakiki! Jön Türk) ön mücadele saflarinda, hergün yeni bir boşluk O busule geliyordu. Bu esnada (22 nisan 1900) İstanbul'da intişar eden gazete- lerin (tevcihat) sütunlarında gö- rülen şu resmi ilân, Avrupa ve Mısırda yaşıyan samimi vatan perverlarin vicdanını sızlatmıştı. (Madrit sefareti seniyesi türk- çe birinci kitabetine izzetlâ Hilmi Efendi. Viyana sefareti seniyesi taba- betine Dr. izzetlâ Abdullah Cev- det Efendi. Roma sefareti seniyesi taba- beti « Dr. izzetlâ İshak Süküti Efendi tayin buyurulmuştur. Madrit sefereti seniyesi türkçe birinci kâtibi izzetlü Hilmi ve Viyana sefareti seniyesi tabibi Dr. izzetlâ Abdullab Cevdet ve Roma sefareti seniyesi tabibi Dr, İzzetlü İshak Süküti Efendilere rütbei saniye sınıfı sanisi...) Şu resmi ilân, çerek ana va- tan dah nde bu Efendileri tan yan ve gerek vatan haricinde vatamu selâmet ve saadeti için çalışanları coşturuyor, çıldırtıyor.. hakiki hürriyetperverlerin gazete | lerinda en acı sözlerin söylenme- sine sebep oluyordu. Buna binaen, Ahmet Beyle onun hakiki (o havarileri, Damat Mahmut Paşa mes'elesinin | iç yüzünü çurçabuk öğrenmekle beraber, bunun Üzerine kalın bir perde örtmeyi ve Damat paşa ila oğullarının tafrefuruşâne ba | reketlerini hoş görmeyi muvafık | bulmuşlardı. Aynı zamanda, Damat Mah- mut paşanın gösterdiği bu sahte | celâdet, Ermenilerin nazarı dik- katini celbetmişti. Beyden yüz bulamıyor ve onu sevmiyorlardı... oOFakat, Damat Mahmut paşa ile oğullarının göz- terdiği sempatiden mecnun olu- | yorlar; gün geçtikçe münasebet ve muavenetlerini o arttırıyorlar; bunları, zamanında kullanılacak bir silâh gibi bilemiye çalışıyor- Riza Ermeni komi- | tecileri, ötedenberi Ahmet Rıza ' Ahmet Sykütiya tahsis edilen maaş senedi İnrdı... Bunun için, Ermeniler yalnız. Damat Mahmut paşa ile oğullarına para yardımile kalmı- yor; oldukça zekâ ve istidat eseri gösteren (prens Sabahattin B.)in fikren inkişafına da hizmet edi- yarlardı. prens Sabahattin Bey, valdesi Seniha Sultanın mahdut ve mah- sur sarayı içinde, Çerkes saray- lıların elinde büyümüş, biraz filiz- lenmiye başladıktan sonra (Kadı Hanlı zade, İzmirli Emin B.) den ders görmüştü, Bu münevver zat, bu körpe prensin henüz terütaze dimağına, biraz felsefe, biraz da is Bu akşam saat © İstönbul Belediyesi 21,30'da SARI ncı İğ UMUMA “li Eğlenmek - Gü mek- en neşeli en şen şarkıları dinlemek en se vimli dansları görmek istiyenler Bugün ELHAMRA Sinemasında DUDAKLAR” GÖNÜL'e Büyük operet filarini görmelidir. Filme ilâve olarak: KARAGOZ: oyratan HAZIM Bugün 10.45 te ucuz fiat'a matine pa Şehie Tiyatrosu | Hizmet Ediyorlardı içtimaiyat ilimlerinin zevkini ver- miş; bu osmanlı prensinin fikrini, | şimdiyo kadar (Osmanlı huneda- mı) nca meçhul olan bir yeni'iğe doğru sevketmişti. Buna binaen Ermeniler, ok dukça hazırlanmış olan bu yeni | tarla üzerine kendi tohumlarını ekmekte bir menfaat hissettiler ; ve bu menfaati (o görmektede gecikmediler. Prens Sabahattin Bey, bu suretle gözünü açıp ta, kendi kabiliyetini keşfettiği zaman ilk iş olarak şunu düşündü: — Bu sahnede, artık komedi oynamayı bırakmalı.. Daha ciddi bir rol almalı. Zaten bu, zaruri ve inecbur! idi. Kendisi, bir ( Sultan zade ) olduğu için (Osmanlı tahtı) ndan hiçbir ümit bekliyemezdi, Fakat eğer günün birinde Osmanlı devleti (imeşruti) bir hale gelirse, o zaman (saltanat) a yakin bir payeye o erebilird. oOŞu halde yapılacak Oiş artık O hakiki bir surette mücadeleye girişmek ve istikbalde bir hak iddia edebilmekten ibaretti, Fakat bu işi kimlerle gö rebilecekti ? Ahmet Rıza Bey, kendilerine (yük * vermiyordu. Senelerdenberi ümit ve istikba- lini bu cidalo bağlıyan ve ken- disine müstakbel bir saltanat bhazırlamıya (çalışan (O bu onları en kavvetli bir görile (o görüyor. Bütün kendisine (o hasrettiği (o bu cahedenin ilk saflarında dilerine bir parmak bile vermek istemiyordu... zat, rakip şarkı mü- ken- yer (ArRaN var) ——.. MiTiNG Mi. VAR? Hayır, Bu Kadıköyünde görülmiyen halk akını: Bir MİLLET UYANIYOR! da kendi tarihini alkışlamağa gidiyor! Kadıköy ESKi HALE Matineler: cuma I2Zden itibaren 12-2-4-6-8- 10 En ursk yerden, en uzak yere | SE otobüs var. JOAN CRAWFORD ve CLARK GABLE Dün akşam GL OR Y A Sinemasında DANS CiNNETİ Metro Goldwyn'nin Fransızça sözlü muhteşem filminde seyircileri gaşyetmişlerdir. FOX JURNAL i dehşete İ daha pek çok şeyler ilmeye'de : İngilte Gamnali Vi'helmshafen Limanın di Bir Hırsızlık Vak'ası ( Baştarafı Linel sayfada ) inkılâp etti o Çünkü bayıldığı zaman üstünü, başını arıyan kadın cebinden Portföyünü almış, muhteviyatı o gözden geçiriyordu, Bu sırada kadın da cna baktı. Kendine geldiğini şördü. Dedi ki: “— Portföyünüzde gördüğüm resin &ize çok benziyor, M. Glavs, Fakat itira etmeliyim ki polis ırtınızdaki eski muşam- e daha çok yakışıyor. bir po'is memurusunuz. Fakat buna rağmen, bu meslekte öğrenmiye muhtaç olduğunuzu O söylemek mecburiyetindeyim. Günler var ki, bir takım ciğer karşısında bırsızlanan aç kedi gibi evimizin etrafında dolastığınızı görüyorum. Hatta bu akşam bile parmaklık önünde geçirdiğiniz uzun tered- dütleri takip ettim. Siz parmak- lığı aşarken Oben de pencereden sizin hal ve hareketinizi tetkik ediyordum. Nihayet pencereden içeri atladınız ve yediğiniz yum- rukla derhal yuvarlandınız. O yumruğu atan bendim, sizi kıs- kıvrak bağlıyan da benim, Eğer İcap ederse, ayni (o ameliyeyi tekrar oo etmekten (oçekinmem. Eğer, soracağım sunllere cevap vermiyecek olursanız, ayni halin tekerrür edeceğinden emin olabilirsiaiz. Söyleyin bakalım: Sizi buraya kim gönderdi? Portföyünüzdeki o gördüğüm kâğıtlardan anlıyorum ki Vilhelms- hafen şehri zabıta memurlarından sınız, Fakat bir polis memurunun gece yarısı karanlık pencereler- den evlerin içine atladıkların bilmiyordum. Onun için soruye- rum: Sizi buraya kim gönderdi ve burada ne ariyordunuz? Glavs isminde bir polis me- muru olduğunu anladığımız adam kendisi için kurtuluş çaresi bulun- madığını görüyordu. Dili dolaşı- rak cevap verdi: — Hiç kimse göndermedi. Sa- dece evinizi soymak istiyordum. Çünkü çok fena bir vaziyette bu- bulunuyorum. Eğer beni ele vere- cek olursanız mahvoldum, de imektir. Fakst şayet lütfedip te bırakırsanız, namuslu bir adam olacağıma söz veririm. Kadın, bu cevap karşısında kendisini tutamıyarak güldü. Si garasnın külünü yerde yatan adanın burnuna sürterek : “ — Bu sözlere inanmak mlüm- künmüdür? dedi. Göya bu evi tesadüfen soymaya teşebbüs etti- niz. Adi bir hırsızanız. Öyle mi? fakat bu sözlerinizi ciddi talakki etmeme imkân bulunmadığını an- lamıyormusunuz? Yerde yatan adam kadının maksadını kavramıyordu. Birara, kadın, polis memurunun el ve ayaklarını çözdü, bir iskemleye oturttu ve neticede kanaat getir- di ki, hakikaten (karşısındaki I adam, anlattığı var'iyettedir fırı #iketmiş sefil bir mem Bunun için bu işe teşebbüf miştir, Bu kanaati edindikten bir müddet düşünceye Bu arada, evin içinde barı K* lar açılıp kapanıyordu. B da, evin diğer sakinlerinin $Ü meden döndükleri anlaşılıyof” Nihayet kendisine sefil ve bir vaz'iyette yalvaran merhamet eder göründü, yoldan tekrar dönmesine m8 ade etii, Herif peşinden kovalanan © vahşi hayvan gibi bahçeye fır bahçenin o parmaklığ m © aştı, yola çıkar çıkmaz ko başladı. Okadar şaşkındı ki kesi sinden sonra köşkten çıkan © adamın arkasından takip et lerini fark etmedi bile. Bir müddet koşan nefesi tükenmiş gibi durdu, kağın ağaçlarından birine d dı. Bu sırada, yolun Sbür fından bir ayak sesi işitildi. üniformalı bir polis memuru Ağaca dayalı duran adam sesini İşitince başım (keli memuru gördü ve garip bir öttürdü. Bu sırada, Glavsı edenlerden birisi, büyük bir haretle ileriledi, ağacın yakin bulunan bir hendek içine bu vaziyet, söylenebilecek rin kâmilen işitilmesine mü üniformalı memurda bu müd zarfında Glavsın yanına ya mış (bulunuyordu. O Heyeca”” sordu: — Na oldu? — Sorma! Pencereden girer girmez bir yumrukta yuvarlandım. İşin garibi bu ruğu atan bir kadındı. kulaklarım zonkluyor. mii aldı, kim olduğumu v — Eyvah m Lİ n voldun. Glavs cevap verdi: —Vallahi bilmem. Fakat berbat. Yarına kadar parayı reden bulacağız? Biliyorsun teftiş yarın. | Bu muhavereden anlaşılıyof” ki iki polis memuru, kendi iğ relerine verilen bir para me: sinde suiistimal yapmışlardı. # di, yakın bir teftişin ko onu tedarik edip yerine ko istiyorlardı. Yine bu arada, polisin sözlerini dinliyen a ötekinin de Jenike namında polis olduğunu, köşke girmiş maktan bir şey çıkmayınca birahaneyi soymıya karar ver lerini öğrendi. Filvaki bu yapıldı, muvaffakıyetle netic di; hırsız memurların ,P i rakmıyan iki esrarengiz adam. i görünmeden, bu ameliyenin b' safhalarını dikkatle takip etti (Arkası vi YY EVLENECEK KIZLAR “ Pazar akşamı MAJİW'te Başlıyor. MEKTEPLİ KIZLARI GÖRENLER mubakkak bu filmi görmeli eler. Buşrün görülecek güzel fln MAJiHte LİLY DAMİTA ve ADOLPHE MENJOU tarafından SFENKS KONUŞTU Maurice decobra'nın son romanından muktebes İlâveten: EMİL ve ARKADAŞLARI iki büyük film birde” Bugün saat 11 da tenzilâtlı waline

Bu sayıdan diğer sayfalar: