Dünya Hâdiseleri Sahtekâr Güzeller Türedi Maruf adam olmak, daima Bir Dolan- dırıcılık birtakım Ffena in- sanların hasedini davet eder. Onun içindir ki bu gibi kimselerin nam ve hesabına ve onların hüviyetleri kullanılarak kötü işler yapılır. Dolandırıcılık, bu vadide en geçer akçedir. Son zamanda güzellik - kıraliçelerinin bütün dünyada gördükleri rağ- betten ıstifade etmek istiyen bire takıma kimseler, şimdi bir hayli kârlı (!) iş yapmıya koyulmuşlar- dır. Geçen gün, Paris güzellik kıraliçesinin ismi de, bu nevi bir dolandırıcılık işine karıştırılmıştır ve büdise şöyle olmuştur'? Meselesi Paris civarındaki küçük ka- sabaların maruf otellerinden bi rine telefonla haber verilerek Paris güzellik kıraliçesinin bir hayır işi için şehri ziyaret ede- ceği bildirilmiştir. Az sonra da üzel bir kadın, yanında iki er- Llılo beraber ötele gelmiş, otur rup yemek yemiş, bir hayli şam- ruyı içmiş, bu arada, şebir alkının talebi Üzerine birçok kartpostal — imzalamışlardır. Bir hayır işine ait olduğu için İmzar lanan kartlarin beherinden beş frank alınmış, bu suretle 40 bin franstan fazla para toplanmıştır. Misafirler otelden hareket ede- cekleri sırada otelci masraf pu- sulasını önlerine koymuş, o ta- man erkeklerden biri çıkışmıya başlamış: — Paris kıraliçesi — şehrinizi lütfen ziyaret ediyor ve siz, s- kılmadan para istiyorsunuz! Bu nasıl iştir? Ve otelcinin hayretinden ist- fade ederek üçü birden atomo- bile atlamış ve şehirden uzak- laşmışlardır. Otelci, dolandır.cılık addettiği bu hâdiseden dolayı ris güzellik kıraliçesi aleyhine ir dava açmıştır. Bunu işiden kıraliçe de, bilmukabil otelciyi dava etmiştir. Çünkü kıraliçenin kddiası şudur: — Benim bu işle elâkam yok. Fakat bu otelci- benim İsmimi neden bu İşe karıştırır? Ben de şimdi. - kendisinden, — haysiyetimi ayaklar altına aldığı için xzarar ve rziyan istiyorum. Mahkeme, güzellik — kıraliçesinin — iddiasını varit görmemiş, davasını reddet- miştir. sadi — bulbranın — başlıca ağırlığı Merkezt Avrupa Avrupada Üzerine çökmüş- tür. — Bir tare- Meddohlık ftat Cağır çartlı muabedelerin altında inliyen bu memleketlere, öbür taraftan da darlık sıkıntısı çökünce, Merkezi Avrupa — balkının — hali yaman olmuştur. Bittabi bu hal, birçok senginleri fakir ve fakirleri zengin ettiği gibi, umumiyetle yeni, yeni birtakım san'at ve mesleklerin de doğmasına sebep olmuştur. Bun- lardan bir tanesi de meddahlıktır. Ancak orta karınlarda bir müddet Avrupada dikiş tutturan med- dahlık ve ümümi yerlerde hikâ- yecilik mesleği, şimdi, bilhassa Berlin'de çok revaçtadır. Kahve- lerde, Üstü başı temiz birtakım adamlar, müşterilere yaklaşmakta ve arzu ettikleri takdirde kendi- lerine istedikleri şekilde hikâye- ler, masallar anlatabileceklerini söylemektedirler. — Bittabi — her hikâye İçin muayyen bir Üücret almaktadırlar. Bu — hikâyelerin umuml tarifesi şudur : Fıkrat bir mark, tariht hikâyer Hd buçuk mark, uzun bikâye: iki mark, eğlenceli hikâya: Uç mark. YA Yün aa yeşar —— TAR BON POSTA İHİ —“vve. TarihteTel- H Haseki Denilen Kadın Kimdir? 4 Göüzellik, hepimiz karışık bir mevzudur. İnsanlık kuruldu kurulalı herkes kendi mizacına göre bu mevzua müda- hale eder, hükümler verir, kana- atler yürütür. Herkesin fevkinde — görünen filozoflar da güzelliği anlamakta ve anlatmakta birleşememişlerdir, Her filozof bir başka tel titretmiş ve bir başka terane öttürmüştür. Bunların bir ksmı, güzelliğin vicdanlarda yarattığı “bedii he- yecan, a kıymet vermişler, ©o heyecanı göz Öönünde tutarak güzelliği anlatmıya çalışmışlardır. Psychologie d'esthetigue dedik- leri budur ki güzelliği sırf en- füsi Purement subjectif,, tahkik eder. Bir kısım filozoflar da “güzel,, denilen şeylerin şekillerini, vasıf- larını, kâşif mfatlarını bulmaya savaşınışlar ve güzelliğin insan- larda meftunluk uyandıran sırrını görmiye uğraşım şlardır. Bu da oöbjektif bir tetkik yoludur. Güzelliğin besaba, — kitaba sığmıyan cilvelerini (Manifestati- ons) biribirinden ayırmıya, onlar arasındaki — rabıtaları — bulmiya ömürlerini vakfeden akıllılar da yar. Bunların yanında güzelliğin zat! hakikatini anlamak ve bu hakikatle “vücudü mutlak Etre absolu,, arasındaki —münasebeti bulmak isteyenler yer aldılar, Güzellik bahsine bir de metafizik fasıl açtılar. Bütün bu arayışlar, bu didim- meler, bu yorgunluklar, güzelliğin her mizaç MÜzerinde başka bir tesir yapmasından, daha doğrusu * güzel , — denilen —şeyin her göze başka bir şekilde görünüp her birinde de başka bir tır yaratmasından ileri geliyor. Şu kadar ki güzelliğin - hanyi cep-« heden tetkik edilirse edilsin - başlıca alâmetlerinde ihti!âf yok- tur. Bir şeye güzel denilebilmek için o şeyde mutlaka nizam, tena- zur ve tenasüp, meymeniyyet bu- İunması şarttır. Sübjektif düşü- nenlerde objektif düşünenler de, mahsusatın maveras'ına geçenler de bu esasları kabul etmişlerdir. Yalnız osmanlı hanedanının meşhur delisi, © sirzop — sultan | İbrahimdir ki şarkın ve gürbin biliriz. ki filozoflarını belâhatle itham ede- rek — güzellik bir mikyas. yepyeni bulup ortaya atmıştır. Bu deli tacidar, tahta çıktık- tan sonra her'milletin güzellerini enine boyuna tetkika koyulmuş- tu. Zaten kadından başka bir şeyle meşgul meşgul değildi. Ge- cesini gündüzünü kadınlar içinde geçiriyordu. Baltık sahillerinden Hint denizi kıyılarına kadar uza- nan topraklar Gzerindeki insan- ların dişilerinden €en az sekiz, ©4 nümuüne görmüştü. Rus kadi- nı naşıldır, onu bütün Ruşlardan iyi biliyordu, ayni zamanda bir habeş kızının düşünceleri, tema- yülleri ve bedeni vasıfları hak- kında habeş İmperatorundan faz- la bilgiye malikti. İşte bu adam, yedi uzun sene süren hummalı bir tetebbu- dan sonra - güzelliği bir türlü tarif edemiyen filozofları hayrette bırakacak - bir keşfe erdi: Gü- zellik cüsse İle mütenasiptir. Göv- denin iriliği nisbetinde güzelliğin de tesiri artar |.. Deli İbrahins bir kere bu k- yası tertip ettikten ve davanın sıhhatine de İman getirdikten sonra hemen tecrübe sahnesine geçmiye karar verdi, sadrazaın Abhmet P: ağırdı: S Bar y) Kadoğ 04 vlir him bir keşfim var. Ve mecnun bir heyecan içinde izah ettir — Yüz basamaklı bir. mer- diven vari Bunun ortasından mı SON POSTANIN İLÂN FİATLERİ e #—1lânın tek sütun! satırı gazetenlir metin yazısile vasati 4 kolimedir. 2—Ayni yazının 2 satırı © santimdir. 3—Daha kalın ve daba ince yazılar santim İle besap edilir. 4 —Bayfasına göre ilânlar aşağıdak! Batlore tâbidir: için bambaşka bir miyar Savfa Santim! — — 1 indi 400 Kr. Bi a 250 « Üa 200 « 4-B « 100 * Diğer sayfalarda so , Bon — saylada 285 - MUSAHABE —— DeliSultan İbrahîI; Kadının G İriliğile Mütenasiptir! Diyordu daha uzağı görürsün, en başıne dan mı ? — Tabil en Üstünden daha enginler görülür ! — Tamam. Öyle İse avratın da irisl insan yüreğine enginlik getirir. Şimdi şen paçaları sıva, Yeryüzünde en iri, en kalın kadın kimse onu buldur, bana getir. Çok geciktirme, derini yüzerim ! Şimdi — valiler, kadılar hep seferber edilmişlerdi, kasaba, ka- saba, şehir şehir dolaşıyorlardı. İzi kadın arıyorlardı. Fakat pa- dişah, bulunup ta saraya gönde- rilen dev biçimli yosmaların hiç- birisini beğenmiyordu, ferman üzerine ferman yazarak “ Rubu meskfünun en İrl avratımı , arat- tırıyordu. Nihayet Anadolunun bir kö- yünde bir Mamot yavrasu bulk- dular. Bu bir Ermeni dudusu idi, iki metrodan farla boyu, iki yüz kilodan — ziyade ağırlığı vardı, Hakikaten ilk devirlerden kalma canlı bir müstehaseyi andırıyordu. Kadın arayıcılar, tesadüfün önle- rine çıkardığı bu korkunç mah- lüku yıkattılar, temizlediler, pırıl piril / giydirdiler, — alayla Saraya tirdiler. Padişah, helecan içinde onu bekliyordu, — merdiven başından istikbaline koştu ve bir bakışta Mamot yavrusuna vurüldü, yor- ğunlük filân çıkartmadan xifafa ü İşte tarihlerde telli baseki denilen bu kadındır. Deli İbrahim onda, kendi idealini — bulmuş, hayvani düşüncelerini yine onda tahakkuk ettirmiş ve köylü Erme- ninin adeta divanesi olmuştu. Samurla döşettiği sarayı, ona hoş görünmek maksadile yaptırdığı gibi kız kardeşlerini de onun hiz- meline vermişti. Hatta, ileride belki sadrazam yapmak niyetile, bu hbasekiyi Şam valiliğine de tayin etmişti! Zavallı filozoflar, siz hâlâ ve hâlâ didininiz, güzelliğe sabit bir mefhum çizmek için uğraşınız. Tali, Mamot yavrularına ara sıra Kitufkâr olupta güzellik İrilikte temessül — edebildikten — sonra o zahmetlerin ne kıymeti kalırki., Tevekkeli dememişleri gönül kimi severse güzel odur. Üat tarafı hep masali.. M.T Künunusan ea aa di ER Telefon İşleri — )) > üzelliği Haik 400,000 Liranın Hesabilt İstiyor i ( Baştarafı 1 Inel sayfada ) » rudan doğruya alâkar ettiği İf| ciddi bir şekilde tetkik edilt! lâzımı geldiğini de ıBylım*î tiyoruz. Şimdi lütfen dinleyinizi Telefon şirketinin 28 SÜ 930 tarihli heyeti umumiye " mamnda okunan idare mt” raporunda aynen şöyle deniy” * Mayıs 929 tarihinde akted'i müzeyyel mukavelename İ ketimiz otomatik tesisat yap derhute etmiş ve hükümet | buna mükabil kambiyo temi cönü kabul etmiştir. ,, Hükümet 1326 tarihli ük ©" kavelenin bir maddesindeki“tef? fennin terakkiyatına mutabık ğ cağı,, yolundaki kaydın tati zarurl olduğunu görerek otomf tesisatın — yapılmasını — istemiifi O zaman kambiyo temevvücüt” kabul edilmesindeki sebep te ? ldit Şirket, kendi iddiasma g* bütün malzemesini, bilhasıa ** matiğe ait malzemeyi hi İrbecek ve bedelini de e€ övizi — Üzerinden — ödeyecet' Bundan başka şirket, hizmetii” yüksek — vazilelerde — istiht edilen — yirmi — beş maaşını da mukaveleleri bince İsterlin olarak - tediyef mecburdu. Halbuki İngiliz lli nın - o tarihlerde - mütemadif” yükselmesi dolayısile şirket g8 zarardide oluyordu. Şimdi bir de bu cihetler zarı dikkate alınarak hüküme” hüsnüniyetle aktettiği müzey?, mukavelenamenin — ne — suürü tatbik olunduğunu tetkik edi Mayıs 929 tarihli muka! namenin aktini müteakıp şir#" derhal telefon Üczetlerini etmiştir. Yani varidatı bir W yon küsur liradan ibaret © ğuna göre —senevi — yüz liradan — fazla — bir miktaf” gelirini artırmıştır. Fakat mükabil deruhda ettiği otomâ'” tesisatı ta 1931 senesine yapmamış ve bu müddet a da yüzde ondan takriben ( sene zarfında dört yüz bin ibaret olan zamları almıştır. İşte —haksızlığın — katmef” buradan başlıyor, Çünki şiffi mukavele ile kabul edilen ğ zammı ancak otomatik e vücude getirmek şartile yapml? Halbuki şirket alacağına ##Ü kesilmek — suretile halktan paraları — alirken — muka! kendisine taallük edes ğ yerine getirmek cihetine biç * naşmamış, aradan uzun bir zatl geçirmiştir. Filhakika girket matik tesisata, Ücretlere apıldığı — dakikadan — itibif” ııılımıyı mecburdu. Si Şimdi soruyoruz: Şierket ©| senesi mayısında tarifesini y , on arttırmak hakkın', ancak ©3 matik tesisata derhal b £ hususundaki taahhüdü ile #7 | tır. Halbuki tesisatı üç " leyte lealle ile geciktirdiği, Tzf taahhüdünü yapmadığı için T 930 ve 931 senelerinde #i olduğu dört yüz bin liradat Ü ret parayı nbonelerine geri * miye mecbur değil midir? — | Yeni tarifeyi tesbit etMilği olan komisyon acaba bu T nazarı dikkate almazsa 890 f rin ve bu meyanda he7 d bukuku kayıplara karışmıf 3 maz mı? N Şimdilik komisyonun —" adeceği tarifeyi bekliyelimi b 4 gördükten sonra bu boSt'l düşüncelerimizi 60 zamas — uzadıya arzederiz.. -i im A di