B — Kânuunsant —e . |Hitlerciliği İ öndâren ) S ebeple,. Bir müte: Bir #htilgi ziyeti, “ne de İsap eden arifedir » İiderinin en büyük me- derecesine varması ne de ioıı.::_" İŞ'n tereddüde, şüpbeye ve '*d'eehe.y" yoktur. O, daima ileri Va muvaffak:ıyetin'a erri, radadır, Bir defa da en son Ghim 'mânla ile karşılaştı mi, hal o maniayı aşacaktır, dur- ur, Alm * H “an milleti ve bu milletin bil- Güy l Hcet çeken tabakaları, milli “t lideri Hitler'in peşine düştü ü Onun cesaret ve cür'etine mef- B“ Ve bundan şüphe etmiyordu. u Kü ? esine külle, saadet ve refaha er #ihda kanidı, #adece 9 *ügel olanların onun karşı- mukavemet edemiyeceklerine ar'mantarizm, Vaymar kanumu- İ meşruiyet, falan ve filân... Bütün bunların Hitler görünür gö- "Ünmez kendiliklerinden yere düşe- Seklerine iman etmişti ve bütün bu #nkaz üstünde de Üçüneü Alman İm- j Peratorlağu, yani Cermen cwatarip v K LAİ 3SS SA KÜ a t Ve sefill B îrının kurdukları bina yük« keti, Fakat Hitler bunu yapamadı, kar- 'a ük mâni çıkar, çıkmaz durak- | Bu suretle gösterdi ki ne karar İ Çrmekte, ne de harekette süret “Akibi değildir. & * ,_,__ıibq-. Almanyada, önüne du- "'tllik dir sel gibi alap taşan Hit- tekrar l'“e. bu sebeplerden dolayı, * Urumak istidadımı gösteren "_"_"'Mıı yüz tutmuş bir ırmak & husrana uğratmış bir *keti nadir kaydetmiştir. Süreyya N L aü ıı':"lıstan'ııa Kargaşahklar Üreşj "Pay S — Hükümet, Puna hâ- layıslle ve mühtemel - bir Sikh aç ötüne geçmek maksad'le Stmiye YiAtinı silâhlarından tecrit karar vermiştir. 1000 iz Araya çıkarılmıştır. Bi Wısır Kabinesi klld, İte 5 .. Yeni ksbine yu ye- Teşekkül etmiştir: İsmağı'Lekâlet, Maliye ve /Dabili Tiyeyy Stkı, Harbiyeye Elmati, âlg Nc.'mmlı. Adliyeye Ahmet Shmj 'q.: flaya “"'ı.ı ııııı:ıııı. im, aırlığına * & Paşalar pî'ı ânzlıı." Y “MİLLİ Muharriri : Snlay a Söyle bakalım . Berlin ne zaman! $ 'aruk cevap vermedi. F bembeyazdı. Masa üs- bir kâğıt aldı. Fakat ka- Tzanan elinin titrediğini Üzl hı'lı durdu. b,' Nihat onun bir buh- derbal —anladı. xN"lıl::ınık, hasta mıs n? İA İkdi, 3:'* bir şey, diye keke- da yazacaktım da! Arkadaşının daha - fazla İstemesine meydan ver- hd “İçin hemen yazmıya baş- Bi olar, G"c satırlık bir arzıhal “.:'l: erkânıharp, Alman Tabişğ * ümumisindeki irtibat d."hl“.,_"'“"l'ldoıı affedilerek Ridi çi m'_”db bir kıt'aya tayi- Pulî. ediyorda, u“"hı..:;' limzaladı ve Kalomi Üdürüne gönderdi. Burhan Cahit Bir Deniz F aciası Daha Paris, 5 — Fransa'nın en büyük transatlantiklerinden biri olan At- İantik vapuru, Gvernesey adasının 20 mil açığında tutuşmuştur. Geml yanmakta ve söndürülememektedir. Tayfıların çoğu kurtarılmış ise de di boğulmuştur. süvarisi Şofa'ın izahatına göre fac'a şöyle olmuştur! Gece nöbetçisi sant üç buçukta bizlnel sınıf kamaralardan birinde yangın çıktığını haber — vermiştir. Ateşin söndürülebi'eceği zannolun. muşsa da pok ziyade kabili Iştial olan vernik, elektrik tellerini takip ederek ve birinci sınıf yolcularına sit kompartimanı süratle yakarak etrafa sirayete ve tevessde başla- mıştır. Telsiz memuru, imdat İşareti vermek istemişse de kamarası du- manla dolmuştur. Sant 6 da bir düdük çalınarak tayfaya sandalları indirmeleri emri verilmiştir. Fakat bunlardan birlsinin ipleri yanmış olduğundan devrilmiş ve içindekiler denize dökülmüştür. Kazan dairesinde bulunan tayfa- lar inzibat fikrinin kurbanı olmuşlar ve boğularak ölmüşlerdir. Kurtu'an- lar, ayaklarının bir takım cesetlera çarpmiş olduğunu söylemişlerdir. En nihayet kaptan Şofs ve 8 kişi denize — atlamışlardır. — Kendilerini Aşil vapuru almıştır. Atlantiğin etrafında birçok gemi varsa da hiçbiri ona yanaşamamak- tadır. Buğulan Tayfalar Şerburg'. B—Gelmesi beklenen, tahe Ksiye genilerinin getirdikleri tayfalar gem'de mevcut olan tayfa yekünun- dan noksandır. 20- 30 tayfanın telef olduğu zannedilmektedir. Tayfalar- dan başka yolcuların da kaybolma- sından korkulmaktadır. Felâket ha- burada büyük bir. heyecan uyandır mıştır. Ümit Kalmadı Şerburg 5 — Ticareti Bahriye Nazırı buraya gelmiştir. 27 kişi has- tanededir. Nazır, felâketin sebebinin henüz anlaşılamadığını ve müphem olduğunu 8: iştir. Nazır gemi'n'n lıı:lııııııd’ıı:m ı';ld(nl kesmiş bir vaziyettedir. icareti bahriye nazırı, hayatlarını TEFRİKA NUMARASI: 44 MERIDMUKIN ROMAN,, EKELEREA Odacı elinde kâğıtla giderken duramadı, kaputunu tekrar giydi Çsüratli adımlarla bir tehlikeden | kaçar şibi kendini dışarıya attı. yarım saat sonra Maçkada idi. Büyük kararı verdikten sonra hatırına ilk gelen ( Dilrüba ) H. ( olmüştu. Zeki kadın onun husu- İ siyetine o kadar nüfaz etmişti ki bayatma mesleğine —ait böyle | mühbim vak'adan sonra - teselli bulmak ihtiyacı ona derhal onu hatırlatmıştı. Kapıyı açan hizmetçi bamım- efendininj biraz hasta olduğunu, yattığını söyledi. Binbaşı Faruk küçük bir kar: tın Özerine şu satırı yazdı yolladı: *“Cepheye gidiyorum, Allaha ısmarladık!,, Hilmetçi — kartı — götürürken kendisi de kapıya doğru yürüdü, merdivenleri — iniyordu. Henı.eı sokağa çıkmak Üzere iken hiz- metçinin telâşlı sesini duydür Atlantik Vapuru Yanıyor, Gemiye Ya- naşılamıyor Yanan Ve Boğulanlar Var ı Alvar mihracesi ve onun sarayına (iltic. edcu halk Sön gelen haberlere göre Hindistan'da Alvar müslümanları isyan otmişler- dir. Alvar mibracosi idarei örfiye ilâ Tasmanun olmiyan mihrace, tonebi tal v etmiştir. Devletin toşrikl mesa'sinden hrikâtına hitam verilmesini hükümettea Hstemek üzere Acilen Bombay'a haraket etmiştir. Bu vabim isyan, müslüman- lar ile mecusiler arasındaki etkl dint *Çin;_]apon Harbi kin yüzünden çıkmıştır. 3 Bin Kişi Öldü Peipin, S — Şan Hay Kuan şehri- nla bombardıman edilmesi neticesin- de Çinli sivil ahallden — ölenlerin miktarı üç bin tahmin edilmektedir. Yüz bine yakın kimse de cenuba | doğru çekilip kaçmaktadır. Şan tehlikoye koyarak imdada koşm man, İngilir ve Felsiğenk bahriyeli- lerine taşokkür etmiştir. Gemi Fena Vaziyette Atlantik pek feci vaziyettedir. Yangın geminin baş tarafından kıç tarafa doğru ilerilemektedir. ve ge- mi daha şimdiden sancak tarafına 20 derece meyletmektedir. Hiçbir aler — götülmemektedir, yalmız — tayyarelerin — tarassutlarına müâni olan kesif bir. duman — çık- maktadır. Fransız Gem'lerine Sulkası Gazeteler faclanin — delişetinden bahsetmekte ve şiddetli bir lisan kullanmaktadır. — Geçenlerda — aynl —— M G — Faruk Bey, Faruk Bey! Genç kız koşa koşa geliyor- du. Onu antrede görünce: — Fatuk Bey. Hanımefendi sizi istiyor. Dedi. Genç zabit okadar — bedbin ve öyle ürkek olmuştu ki her- kesin kendisinden şüphelenir gibi hatta eğlenir gibi bakt ğını zan- nediyordu. Kaçmak, kimseye gö- bile ona gururuna İnmiş bir acı hakaret gibi geldi. Şimdi, genç kızın — koşarak onu çağırması içine Fferahlık ge- trdi Ve merdivenleri — dörder dörder atlıyarak yukarı çıktı. Dilröba Hanım — hafif biraz keyifsizdi.| Geniş mavun karyo- lada dalından kopmuş bir sarı gül gibi yatıyordu. Penbe — ipek geceliğin ince tüller çevrilmiş yakası arasında onun penbe yüzü ve sırma saç- ları bir babar levhası gibi canlı görünüyordu. Yatağın başucunda ince uzun bakara çiçeklikteki sarı gü) - nunla konuşmak - ister gibi boy- nunu eğmiş bakıyordu. Genç kadır hafifçe doğruldu. A | *ükün büküm sürmektedir. Fakat vaziyet hü'â gerg'adir, Çünkü mev- | zilerini kuvvetlendirı ponların yeni bi reketine | ait emmarelerin belirmi büyük | bir uyabıklıkla hmtizar etmektedirler, şekilde yanarak batan Fliyor gemisi faclasından bahseden — gazeteler, Fransız bahriyesinin biribrini mütea- kıp uğradığı bu felâketlerin bir te- sadüf eseri olmadığını söylemekte ve sulkast İhtimallerini ilerl «ür- mektedirler. Parls 5 — Neşredilen (ilk yesmi Hateye nazaran facinda kaybolan'ar 13 kişidir. Teknenin baş ve arka | Dünyada — sevilebilecek tarafları hâ'â alevler İçinde yanmak- tadır. Yangının ea şiddetli yeri ge- minin iskele tarafıdır. Tekne yavaş yavaş — batmaktadır. Dalgalar we vüzgür gemiyi sürükliyecek olursa gemi batacaktır. — Ne var, ne oldunuz Faruk Beyl Yatağın yanındaki alçak tabu- reye oturmasını işaret ederek ilâve etti: — Bu haber de nereden çıktı? Binbaşı Faruk derdini dök- mek, baklı olduğunu tasdik et- tirmek ihtiyacile kıvran yordu. Genç kadımın hararetli karşı- layışı — içini dolduran zehirleri bir avuç eter gibi yıkadı ve genç zabit alçak taburayı biraz daha yaklaştırdı. Dilrüba Hanımın uzat- tığı ell tuttu. Şimdi sinirlerini kırıp geçiren bugünkü hâdiseyi, masum bir gü- nahkâr gibi anlatıyordu. Berlin'den Viyana'dan dolaşa- rak paşanın Üzeri harp enkazile dolu masasına kadar süren bu macerayı genç kadın bhiç sesini çıkarmıyarak dinledi. Binbaşı Faruk bütün heyeca- nile anlatıyordu. Genç kadın onun bu içtea ge- len sanimi — duygularım, hatta içinde kıskandırıcı bir kadın say- fası olduğu halde bir dost gibi, bir irkadaş gibi dinledi. Nihayet Binbaşı Faruk mace« rasını şu cümle ile bitirdi: — Paşa kabul ederse yarın nde — Hay Kuan mintakasında |Sulh mükâlemeleri henüz başlamamıştır. | 'Karilerin Suallerine Cevaplarım Mine Hanıma: Yaşınız henüz hakiki aşk am- lamıya müsait değildir. Siz sev- diğinizi zannediyorsunuz, fakat biraz sonra bu hissinizde aldam dığınızı anlayacaksınız. Daha bu yaşta bir mektep talebesile mek- tuplaşmanızı, beraber gezmiye gitmenizi tavsiye etmem. Kendi- nizi iyi muhafaza ediniz. Oru görmezseniz çabuk unutursunuz. x» Ankarada B Turgut Beyo: Sevdiğiniz kızın annesi şimdi sevdanıza — muhalefet ediyorsa, bunu bir macora zannettiği ve kızmı tehlikeden korumak iste- diği içindir. Resmen kıza talip olunuz, 6 vakit derhal muvafa- kat ettiğini göreceksiniz. Cahit Nazif Beyer: Aşk maceramız — kendiliğin: den — tabil — neticesini bulmuş, ayrılmışsınız. Artık kızıan üzerine düşmek neticesiz birşeydir. Mo- habereniz kesilince yavaş yavaş biribirinizi unuttuğunuzu — göre- ceksiniz. * İzmirde Sıvastı. Sabri Böye: Resmi dairelerde halkın işini başkalarınım takip etmesi mene- (” viştir. İskân Müdürü haklıdır. ailer zz l keadinize başka bir iş arayınız. * Harbiyede H. St Boyo: Kızın - seksen kişi ile konuş- tuğunu yazdıktan —sonra artık randevularına niçin gelmediğini sormuya ihtiyaç var mı yavrum. Seksen kişi ile görüşen kızın sö- züne ve randevusuna İnanılır mı? * Ankara'da A. T Beyer Size lâyık görülmiyen bir kız için iİnsan yanar an? mademki vermediler — başkasını — ararsın, kız mi yok? * Arnavıytköyünde R. M. A Beyo! Bizi mazur görünüz. Mektu- bunuzu neşredemiyeceğim. HANİMTEYZE cepheye gidiyorum.. Genç kadın kuştüyü yastığa gömülü dirseğine dayanarak doğ- ruldu. Mavi ipek — örtüleri bir axz çekti. Yüzünü tamamile genç za- bite çevirdi. Artık senli benli konuşuyorlardı: — Acele etmişsin Faruk, de- di. Bu kararı vermezden evvel niçin gelmedin. Seni hareketinde kimse zorlamıyordu değil mi? — Hayır. Fakat bu bir şeref, haysiyet meselesi. — Olabilir. Sen nihayet res- mi bir vazife ile bir makamı temsil ediyorsun. O seni mazur görür ve vilife devamı emrettik- ten sonra gön niçin İstilfa edesin, Genç zabit anlatmak istedi. Askerlik hayatında tesadüf ettiği bu maceranın onu — gülünç bir mevkide bıraktığını, vazifesinde devam etse — bile işi bilenlerin kendisine ya zavallı veyahut mos- leğine lâkayt bir adam gibi bar kacaklarını izaha çalışlı. Fakat genç kadın o kadar makul suallerle onu sıkıştırdı ki binbaşı -Faruk kendini müdafsa edecek fırsat bulamadı. Nihayet harbi kazanmış ve arzularını dikte ettirmeyi hak etmiş bir kumandan gibi genç kadın meseleyi kesti attır CArkası var )