i İngiliz Ordusunun Üniforması er! Kıyafe ğini iddia den da değiştiriyor. ve golf fakat pantalondan ibarettir, pantalonunu şapka ve bir €ak kadar tan. Bu kıyafet gelmiştir. ki — eski çoğu ayri — ciddi limesi de Insanın indirildiği zamanda İn, Dında gösterilen ıstırap derler, O ör ——isa- “ askeri elbir h- ” sedasına ğ Bil. yönidec “ki yeni - İngiliz — metüper . desi, garip şeklile de- hev kendisine — bulunan cidden tuhaf isimle şöhret kazanmak- tadır. * y Mı.'ııı kanser — bastalığı- nn — elektrikle tedavisi yolunda — Alman doktorluğu — mü- YentBirTe. okin bir adım at- davi Şekli miştir. Bu adımı atanlar ve muvaffakiyetli bir tecrü- be yapanlar Braş ve Lange İismin- de iki doktordur. Bu doktorların tecrübelerine dair Umşav ge- zetesinde mühendis Kastner is- minde bir zat tarafından yapılan tetkikine göre bu doktorlar rad- yom yerine yüksşek — tevettürlü elektrik ceryanı kulanmışlardır. Kullanılan — cereyanın — kuvveti 2,400,000 volt idl Bu suretle, bu iki 4lim altı muhtelif mad- denin — atomlarını parçalamıya muvaffak — olmuşlardır. Atomu parçalanan —maddeler — arasında kurşun da vardır. Bu suretle elde edilen şua'ların nufuz ve sür'at kabiliyetleri, rad- yom şualarına nazaran — son de- rece — artırılmıştır. Bu — şaa'lar vasıtasile mehtelif hayvan kanseri gişlikleri, hayvan derileri, bakte- riler ve kan Üzerine yapılan te- sirler çok muvaffak - olmuştur. Bu suretle bir saniyenin binde biri zarfında bakterilerin inkişa- fına ve bunların imhasına imkân bâsıl olmuştur. Yeni tecrübe alkışlarla kar- gılanmakla beraber insan kanse- rini ihtimali surette todavi ede- bilmek için daha birçok seneler çalışmıya Tüzüm hâsıl olacağına Kanser Ve z , Bt Dünya Hâdiseleri | için en fazla fedakârlık yaptı- eden — memleketler- biri de İngilteredir. fdenle olan alâkasım göstermek “lçin şimdi ordunun Üniformasını ! Yeni Üniforması önü açık sivil ceketi ile göğsü açık — tenis gömleği andırır, getr ile nihayet Ayni zamanda yeni askeri sön * derece — yumuşak » F nevi fötrden inlihap edilmiştir. Katlanıp cebe kona- yumuşak bir kumaş: okadar — gari askerlerden beğenmemişler — ve bulmuşlardır. -Bir giliz gazetesi, halk arasında anket açarak yeni İngiliz askeri ye Nezaretinin mucizesi manası gelir. Ayni zamanda WOWn/. kı: ayağına basık diği veya karnına - bir 7um.ı:k giliz a teresvolu... İçeriden gürül güral Devletlerin silâhlanma mesuliye- caip Bir As-| tini biribirine at- teslihat ramazan — günü Hanım... Boş çe- virme fakiri... — Veren el ler dert görmesin efendi... — " Rabbim haç sevabı yaz. Bın.. — Şu yetim ceğize bir sada- kacık... Beyazıt cami- inin dış kapısı önüne sebilhane bardağı gibi di- zilmişlerdi. İçle- rinde ne yarım gövdesini sürük- liyerek yürüyeni, Bu asker bulan ne Fta duvarl*cemaat yeri- kur'an okuyan hafızların ,sesi geliyor. Ramazan için kurulan sergide ufak tefek alış verişler başladı. İlk müşteri, sekiz on yaşlarında hırpani — kıyafetli - bir çocuktu. Yırtık pantalonunu askı ile göğ- süne kadar çekip uzatmışlardı. Dükkân dükkân dolaşıp soruyor: — Sizde şişirme düdük var mı? Dükkânda kuş sütünden gay- risi var amma, no dersiniz şişrme düdük bulunmadı. Çocuk sümük- lerini çekerek uzaklaşırken ihtiyar bir hacının dükkânı önünde mühim bir pazarlık başladı : — Kaça olacak bitmişi bunun? — Söyledim efendi.. 50 ku- rüş ver al, ç — 33 lük bir tespihe 50 kuruş. Amma da yaptın ha... — Haydi 40 kuruş ver... — Sana helâlıminallah — otuz kuruş var.. razımısın? Sıra sıra / tesbihlerin — içinden bir boncuk tesbih seçip ayırdı: — Güle güle kullan... Efendi.. kismet seninmiş... Geçen sene, biz bunları yetmiş kuruşa satı- yorduk amma.. e...h ne yaparsın... Müşteri parayı saydı. Tesbi- hini şakırdatarak camiden İçeri daldı. Şadırvanın — önünde kıvırcık sakallı genç bir hoca cübbesini -toplamış abdest alıyor. Öteki çeşmeden birisi se- lendi: — Hocam.. cübben ıslanacak.. çıkarsan da abdestini alsan gü- naha mı girersin... Hoca, kıs kıs güldü: — Kendim günaha girmem amma, başkasını günaha sokarım belki. — Niçin 0? » — Geçen sene, yine bu şa- | dırvanda bizim yep yeni cübbeyi vanın çağıltısı, abdest alanların tövbe ve istiğfar seslerine karışı Yör, koca cami, Wevrine ait ! - T 80_ _.0 SW BEYAZIT CAMİİ AVLUSUNDA Şadırvan Ba ÂAlanlar Nele Saat te b ak ya &e oml.ıf:âu'%uldu. 'Sulardayız İbrahim Efendi? Teminat verdiler: — Daha on dakika var ezana. Ancak © zaman, rahbatlaştı. Kollarını Bivayarak çeşmeyo ya- naştı. Burada namaz niyaz bahsin- den başka söz yok * — Akşama teravihte nerede- sin Sabri Efendi ? — Kismetse Ayasofyadayım.. — Ben yarın ikindi üstü mu- kabele dinlemek için Eyübe gi- deceğim. K — Yerebatan da epey kala- Holivutun Son Uzun Saçlı Artisti Silvia Sidney Holivutta umum artistler saçlarını kestirdiği halde o büyük bir inatla saçlarını kesş- tirmemişti. Sekiz — yaşındanberi uzattığı bu saçları kestirmek Silviaya em güç filimleri oyna- maktan daha güç geliyordu. Fa- kat kesik saç modasının galebesi karşısında o da ister istemez bu şında Apte: r Konuşurlar Boyazıt camlinde ram; ne de eli ayağı tutmıyan, birtek [ 'azan mahyası Haziranın altıncı günü İstanbul Evkaf imüdürlüğüne “ muhasebe balık oluy | rüyeti ,, için müracaat etmiş olan Daha gü | bir arkadaşımızın istidasının mu- dim... amele görmek için geçirdiği ser- —Aman | güzeşt cidden şayanı dikkattir. Idim; — arpı Arkadaşımızın 6 haziran 932 de camiinde .| verdiği Istida Evkaftan 5 teşrini- ağzı Kur'an | sani 932 de yani tam altı ay yan —bir || sonra tapuya havale edilmiş, pos- var.. Medei| taya verilmiş, fakat iki daire ara- lah.. coşuyo | sındaki beş dakikalık yol ancak cöşuyor., on günde katedilerek bu evrak Camiye | 15 teşrinisanide Tapuya gelebik nımlardan da | miştir. Maamalih bu sefer de lenler var. H| alâkadar Evkaf memuru uıhuı- ÜŞ sade” yaşlı | be tüyetinin vazifei asliyesinden — - nımlar değil. | olmadığını söylemiş, . arkadaşımız ralarında — y| da gidip keyfiyetten Evkaf Mü- yetişmiş taze| dürünü haberdar etmiştir. Evkaf de görüyorun| Müdürü Bey de bu işin Evkaf Aptestli 0.| memurlarının vazifei asliyesinden caklarki doğru| değil, Tapu memurlarının varife- koşaraktan geldim.. Nihayet, mahzun, müteessir geri döndü; yanındaki taze kadına: — A. No yapayım kızım.. Diyor. Allah günah yazmasın.. Çorapla mümkünü yok, secdel rahmana varamam. İlle ayağımd lâpççinim olmalı..., l Camide namaz çoktan / » mişlik Cemaat şimdi mukabele ve vaaz dinliyordu. Akşamın yarı karanlığı — Beyazıt — meydanını perde perde kaplarken halk, birer ikişer camiden çıkmıya başladı. Oruç ağız, eami dönüşü, İn- sanın canı neler çekmez? Eli sopalı ağa babaların pas- tırmalara, peynirlere bakarak ara- da bir yutkunmaları doğrusu hoş oluyor. böyle bir ağa baba, tü- tün pavyonu Öönünden geçerken | dayanamadı. Bu dakika da bir içimlik tütün dumanı, kim bilir Burnunda nasıl miş gibi tütüyor- du. Bir on beşlik cıgara alıp yürüdü. Top atılıncıya kadar bu cigarâya el dokunduramamakta mutlaka zevkine doyum olmıyan bir şey var. Küçük givri sakallı bir efendi; sabuncunum, önünde durap bir okka sabun kardırırken arkadaşı ile karşılaştılar, — Vay Besim Ağabey.. Sen de burada mıydın? — Ne yapalım.. Bu da lâzım.. Malümya, mübarek tamazan.. — Öyle... Hemen “Allah ka- bul etsin... Ayrılırken sabunları görünce, kıs kıs gülmiye başladı. — Bu sabun da nesi? Yaksa günahlarını mı 'yıkayacaksın Be- sim Ağabey? Ramazanın ilk orucunu açan top sesleri, arasında Beyazıt ca- mü avlusundan çıktım, Elleri pideli ihtiyarlar, tin tin evlerinin yolunu tutmuşlardı. 4x i il dılarmıya', — Elin ad T elbisesine verilebilecek bir isi; dllıa_ci yok... Hepsi da sapasağ- ;:;::" yi I adamını | içeri giriyorlar. Fakat tane | sinen olduğunu söylemiş, arkada- lllflnli karilerinden !İ: :lm ll'lllnıır.. Hani taşı tutsalar ”k.’iî:'? yerde niçin günaha | içeri girmişken - telâşlı l:'u'h d| şımız q.k':.i: Tapu Müdürlüğüne =Mlı:ı'ıl ç::h'n HL Ee N u"lıînıı:n:..:.u:;l;' - -Derken bu sırada ayağından | "” öladiı dönmüştür. PP Müabekaea l di Gedetile bin | oe ea aa Gik gönü ikindi | ikide bir firliyan mest pa — Hay Allah müstahakır| — Tapo müdürü ı.._y“a-_ H hıınıııı;uım K';ı;d mukâfıı:m hat Yü ırınmuk. l.ulmılt fırsa> | puçlarını sürükliyerek bir beğka ;:":. Lâpçınımın — teki yok -_nam beyin ıâylo:: mı:ı D İsim Wn;ı'du.- ııııç bulduğu aiğa çi l:.—ı:ı. için akın akın | hoca, şadırvana yaklaştı; göğsü 'erde :in;nrdım acaba ? sine olarak .uı::. m:l.ı halak office wonder keli a. Nee | bi , gelenler, bu yapışkan | bozuk bir körük gibi inip çıkı Fellik fellik etrafını arad | Hin Evkaf memurlırına ait i imelerinin İlk | Şemberin gittikçe darlaşan halkası | yordu: Aradığı — yerleri bir daha, bz | Bunu söylemiş, maamafih bir me- ç lerinden mürekkep bir kelime. içine mutlaka bir kere düşüyor- — Asn - yekak ' kal dik daha — aradı, Terliği koyduntiş | Bur çağırarak arkadaşımızın işine Var office wonder ise Harbi- . Avlunun - ortasındaki şadir- | namaza.. diye, ul.. : bakılmasını emretmiştir. İşe ba- Kacak zat evrakı tetkik etmiş mün, istidanım arkasına “ eldeki mü- e &Rakip kkafat defterine göre muhase- * İitesini, rüyeti,, diye bir derkenar yas — 4 | arzç ©© a10 we vanişüir. Yanl haşda bir ayda evrakın gördü- bemuamele yarım satırlık müta- kidan ibarettir. Evkafta bu ev- kkı “ muhakkak tapu kayitlerini İkarmak lâzımdır ,, mütaldasile yine tapuya İade etmiştir, evrak henüz tapuya gelmemiştir, yolda- dır. Arkadaşımız, bu vaziyet kar« şınında diyorki: Bu bale gülmek mi, aglamak- | mı İâzım, bilmemi! Bidiğim şey şudurki “iyi iş altı ayda biter,, darbı meseli artık mülgadır. “ İyiiş bir senede biter.,, Lâkin içimde bir şüphe yok değik Acaba birsenede do bitermi? Su İhtikârı Efendim; Bugün bir okka ekmeği sekiz buçuk kurüşa tedarik ettiğimiz halde bit bardak suyu bu soğuk kış günlerinde bile kırk paraya içiyoruz. Buna apaçık ihtikâr der- ler. Fakat birkaç defa gazete sik | tunlarında mevzubahs olan vazlk yet ilç kimsenin alâkadar olduğu İ yok. Alâkadarların nazarı dike İ katlerini celbetmenizi rica ederim, Kasımpaşada Cafer Hasan : şestar SÖON POSTANIN - j İLÂN FİATLERİ İ $-1lânın tok sütun $ satırı gazetenin tmetin yazısile tasati 4 kelimedir. 2—Ayni yazının 2 satırı 1 santimdir. A—Daha kalın ve daha ince yazılar #antim İle hesap edilir. A —Suyfasına göre ilânlar aşağıdakl fiatlere tâbidir: Suyfa Santimi 1 İinci 400 Kr. S U 250 « L 200 4-B « *00 Diğet saytalarda S0 — Sen — tayfada 26