Zati Şahaneye__Karşı Bir Suikast Tertip Eden Umerayı Bahriye... Sarayı Hümayunu Da Topa Tutacakları İlâve Ediliyordu' Muharrirl X. Her Hakkı Mahfuzdur —235— Bu maksadın busulü için vellaht Reşat Ef. ye takdim olunmak üzere bir mektup yazılmıştır. Bu mektap elyevm Huriye Hanımın — hanesinde mahfurdur. Münasip bir fırsat xuhurunda — müşarünileyhe irsal olunacaktır. Hasbessedaka maruzdur ferman...| Abdülhamit, jurnalı alır almaz tahkikat iİcrasını emretti. Beşik- taş karakolu kumandanı Vâsıf pa- şa — tarafından Üsküdara bazı memurlar — gönderildi. Bunların arasında ( Lâz Hasan ) deni- len ve — dayakçılığı ile —ma- ruf olan komiser de vardı. Huriye Hanımın evi, o gün akşa- ma doğru memurlar tarafından abluka edildi. Taharriyat yapıldı. Minderin altında bulunan beş yerinden —mühürlü zarf çıkarıldı. Bu esnada, üst kattaki odada bir bahriy zabiti bulundu. Buna, kim olduğu soruldu: — Ben bu evde kiracıyım?. Dedi. Fakat, bunu dinleme- diler: — Hah.. işte bizim aradığımız da setdin. Dediler. Hiçbir şeyden haberi olmıyan bu adamcağızı da tevkif #ttiler.... Huriye Hanımı, kızını — ve bu bal zabitini bir İstim- bota koyarak Beşiktaşa getirdi- ler. Bahriye zabiti Beşiktaş kara- — mumla kızı da, zabıta memurlarının . göz hapsi altında olmak üzere Beşiktaş'ta Zerafet kalfa isminde bir arabın evine misafir — edildi. Tahkikat, tam bir ay devam etti. n < Tabil hiçbir. netice — vermedi. Buna rağmen, — bahriye zabiti ( Hudeyde ) komodorluğunun em- rine gönderildi. Huriye Hanımla kızı da Bursaya nefyedildi. : * 1322 senesi nisanının on ah tıitcı günü idi. Öğle vaktine doğ- ru, ( gayet mlühim ve müstacel- dir ) kaydile Abdülhamide bir jornal verildi. Bu juraal şundan O ibaretti: - * (Bir takım erbabı fesat ile gizlice muhaberede bulunan ve “ galı şahanelerine karşı azim bir — aölkast icrasınmı dçeruhte etmiş olan bazı Ümerayı bahriye, bu — niyatı hafiyelerini sahal tatbika v Şöyle ki: Mu- kaddema Rusya devletinin Kara- deniz Filosuna meunsup olup hü- kümete karşı isyan eden ve bazı — mahalleri topa tutarak bir. haylı B nüfusun telef olmasına sebebiyet p. f veren ( Potemkin ) szırhlısını tak- liden salifalarz Ümerayı bahriye- nia dahı Çanakkale'de aramsaz — donanmayı humayuna — mensup — Hamidiye zırklısının Ümera, za- — bitan va efradımı elde ederek — İsyana teşvik va hafazanailahüte- — âlâ surayı humayunu topa tutmak — Ferahet ve cinayeti leimesine ka- — zar verdikleri ve gizlice ihzaratı | ikmal — olunan — xzırhlii nun bugün, yarın —Dersandet'e müteveccihen tahrikiçarh eyliye- ceği mevsukan istihbar edilmiş olmakla mahza nefsi nefisi şa- haneyi siyanet maksadı ubudi- yetküranesile ve kemali ehem- miyetle maruzdur... | Bu jurnalın altında (Çanakka- le'de aramsaz donanmayı huma- yona mensup A,.. zırhlısına men- sup Binbaşı A...) imzam bulu- nuyordu. Jurnal, Çanakkale'den (Bahriye Nezareti fotoğrafhanesi- ne memur ) birine gönderilmiş, onun vasıtasile de derhal Abdül- hamide arzedilmişti. Mesele — mübimdi. — Hünkâr, Rusların ( Potemkin ) zırhlısının isyanını - biliyordu. Bu ast zırhlı- nın Ödesa limanından ayrılarak serseri bir halde Karadeniz'de gezdiği müddet zarfında bir hayli endişe etmiş ve zrhlının hare- kâtını adım adım takip eylemişti. Bu —jurnala nazaran, nihayet korktuğu başına gelmişti.. Şayet bu jurnal münderecatı tahakkuk eder ve zırhli. oradan hareket eylerse, buna karşı ne yapılabi- lirdi?. İstanbul'da, bu asi sırhlıyı karşılıyabilecek — bir tek — gemi yoktu. Fakat, Adalara ve (Ayas- tafanos ) a — toplar — dizdirmek, mütecasirleri oradan ileri geçir- memek mümkündü. Ancak bunun yapılmasında da — bir — mahzur vardı. Şayet jurnalın münderecatı bilâfı hakikat zuhur ederse, hem beyhude yere telâş edilmiş olacak, hem de Avrupa gazetelerinde büyük bir dedikodu — velvolesi kopacaktı. ir ııııııııdc bulün bun- İ ——— humayu- | ları inceden inceye düşünen Ab- dülhamit, derhal kararını verdi. Şifre kütibi Asım Beyi çağırtarak şu telgrafı dikte etti: Babrisefit umum filo kuman- dani Hasan Rami Paşaya: (Zati âlü müşiraneleri selâmı selâmetencamı Padişahi ile taltif buyurdukları tebşir ve tebliğ olu- nur. Rusya devletinir (potemkin) zırllısının mükaddema İayan eyle- miş olduğu misüiltlü buna takliden orada bulunan Hamidiye zirhlısı- nın dahi hali isyanda olarak Der- saadete haraket ettirileceğl istih- bar buyrulmuştur. Veli nimeti akdes efendimiz — hazretlerinin, hakkı âlii kumandanilerinde öte- den beri bideriğ ve şayan buyu- rulan hüsnütevecclhat ve ilimat ve emniyeti bümayunu mülükâne leri, nezdi âsifanelerindae dahi müsellem bulunmuş olmasına na- zaran, bu maddenin aslı varsa suüreti vuku ve ceryaanın alâveç- hisshha heman arzı atebei ülya buyrulması, sadir. olan iradei se- niyel bazreti hilâfetpenahi iktizayı #âlisindendir olbapta...| Bu telgrafın altim, (Mabeyni humayun şifre kâtibi Asım| Bey imza etti. Derlini (Mabeyni b mayun - telgrafhanesi) ne — gitti Filo kumandan: (Hasan Rami Paşa ) yı Çanakkale telprafhane- sine getirtti. Telgrafi çektirdi. Hasan Rami Paşa, Çanakkale tolgrafhanesinden şu cevabı verdi: (Vaki olan ihbarat, tamamen biaalü esastır. Zira — Hamidiye zırhli. hümayununun — kazanında muvcut olan arıza — dolayısile, istim tutması ve sefere çıkması harici imkân ve ihtimaldir (CArkar! var ) Bir Telsiz Konferansı Bir Aile YıkımınaSebepOldu 'İlk Kocası Konferans Verirken Bir Ka- dın İkinci Kocasının Yanında Bayıldı Bir telsiz telgref konferans:, Amerika'da bir hafta evvel hıı' ailenin dağılmasına ve bir yuva: gn yıkılmasına sebep oldü. Bu, inanılmıyacak bir şeydir. amına hadisenin mahiyetindeki gariplik, ihtimal verilemeyecek olan bu muhâlı mümkün kılmıştır. Bir akşam bir telsiz istasyonu nile ocağından genç yaşında çı- kan ve hayatını baştan başa ma- cera İle geçiren bir adamın bu hayatına dair bir konferanı ve- receğini ilân etmiştir. O gece, mister Vilyam Brusda karısı ile beraber telsiz. makine- sini açmış, bu konferansı dinle- miye başlamıştır. Hatip hayatını anlattıkca madam Vilvam'da birta- kıra değişiklikler, asabiyet eserleri, buhranlar baş göstermiye başla- mışlir. Her nekadar - kocasına makineyi kapatıp başka bir is- tasyonu dinlemeyi teklif etmiş isv de hernedense M. Vilyanı ı Mister Vilyam Brus ikna edememiştir. Hatip, konfe- ransımın arasında, bundan İki ge- na evvel karısını ve çocuklarını kaybettiğini söyleyince madam Vilyama Fenalık gelmiş düşüp bayılmıştır. Bu hâdise, kocasında garip bir şüphe - uyandırmıştır. Karısınıı, meçhul kouferansçının HİKÂYE Bu Sütunda Hergin Benizleri, üç ıunluk cenaza suratı gibi sararmış iki adam doktorun odasından çıktılar. Or- man Abti, çukurlarına sinmiş, bitğin bakışlı gözlerini arkada-” şına çevirdi: A — Gördün ya, dedi, ampesi (1) çekmekten var geçmezsen Tahtaliköy yolculuğu sağlaml... — Hayret ba birader, herif doktor değil eski zaman münec- cimi, Yözümüre bakar bakmaz nasıl çaktı??.. Öyle; ben de şaştım... Şim- di ağam, bak, beni dinle: * Sarı kız , & (2j veda etmek iâzımgeliyor. Daha otuzu doldur- madan — piliyi pirtiyi — toplayıp dünyadan göç etmek bana ge- mer Seninle son bir defa daha kafaları — tütsüler, bir — mastor oluruz. Ondan sonra “ Tövbe ! . deriz.. Olmaz mı?.. Rahmi Zeki, sanki “sevdiği karısını boşamak teklifi karşısın- da kalmış gibi uzunca boylu bir düşündü. Müşküöl bir vaziyette mübim bir karar vermiş İnsan- harın mütevekkil edaşile : — Ne yapalım, dedi, madem ki sonu kötü. bırakacağız. * — Baksana, bize “ ampes . ver. Amma en iyi cinsinden ol sun Paradan yana çekinmel.. Serseri kaçakçının — uzattığı parçaları, elmas kırıntılarına pers tavsızla bakan kuyumcu dikkat ve itinasile tetkik ettiler. Osınan Abdi sordu: — En iyisi bu mu?., — Eveti.. * Kurnanın bir başında o, öbü- ründe öteki, Ellerinde birer do- ma kalınlığında dibi kâğıt zıva- nalı koskoca cigara, çekiyorlar. Amma bildiğiniz gibi alelâde çekiş değil, Bir defada arka arka- ya sekiz, on nefes. ve her nefesle © kadar aerin bir çekiş ki, du- man, ta ayaklarının tırnaklarına kadar işliyor. yavaş yavaş uyuşu- yorlar, gözleri uykuya susamış yorgun gözler gibi baygın baygın yarcım kapamıyor, az sonra Osman Abdi: —Rahbmi, dedi, duyuyormusun?. — Neyi?.. — Dişardan davu! zurna ser- leri geliyor!.. — Ya, evet, sahi.... Duyuyo- ruml. — Galiba bir alay geçiyor, gidip seyretsek mi?.. — Hayhayt.. Peştamalla, nalınla, — çırçıplak kalktılar, hamam kapısının önlne kaybettiği kadın olması ihtimali.. Çünkü Mister Vilyam, bu ka- dını, o adamın karısını kaybetti- ğini söylediği sene almıştır. Bu şüphe onda o kadar yer etmişti ki kadın ayıldıktarr tonra kendi- sini istlevap etmiş ve filhakika öğrenmiştir ki kadın © udamın karısıdır. Bunun üzerine M. Vil- yam derhal mahkemeye müracaat ederek boşanma davası açmıştır. Çünkü kadın, bu şeklile iki defa evlenmiş oluyor ve bu nok- tadan ceza kanununun takibatına marur bulunuyordu. — — Mahkemeye çıkan kadıa Hı- ESRARKEŞLER Hliş lrasklm eai şenaşanie ai çianekaliüri ee BEEÜĞNre öi nit ahai ği — Yazan: Naci Sadullah çıktılar. Geçen alayı seyrettiler, yine döndüler, yerlerine oturdu- lar. Beş dakika ya geçmiş, ya geçmemişti. Bu sefer Rahmi Zeki: — Osman, dedi, sen alayın önünde giden davulcuyu tanıdın değil mi?.. — Evetl. — Kimdi?... — Vallahi unuttum, tuhaf şey, sabi kimdi 07... — Ya, ben de merak ediye- rum. Ben de tamdıydım amma unuttum. — Gidelim bakalım!.. — Haydi bakalim... Kalktılar, hamamdan çıktılar. O zamana kadar bir hayli uzak- laşmış olan alaya yetiştiler. Dâ- vulcuyu gördüler. Dönlüyorlardı: Osman: d — Rahmi, dedi, bu herif bize “ Esrar , in - eyisini vermemiş. Baksana kaç saattir habire çeki- yoruz, daha birşeyciğimiz yok! — Evet, hakkın var. Bende de birşey yok. — Gidelim çatalım kerataya.. — Gidelim!.. Alay bamamdan bir hayli uzak. Esrarı aldıkları kaçakçının serseriler kahvesine gelince ©o alaydan da çok dahaırak İki esrarkeş peştemallarile, . çırılçıplak nalınlarını — tökurdata — tıkırdata hırçok kalabalık — ca dddıul’- 5 lmişlerdi: — Bı%ıshüm.' sen bize esrarın İyisini vermemişsini! — Verdim, en iyisini verdim. — Halâda yalan söylüyorsun. Biz içtiğimiz geyi bilmez miyiz, aldığımız bütün parçaları çektik daha hâlâ me dalga var ne bir şey Apayığız .. Kurnaz kaçakçı güldü: — Pekalâ dedi, Gize serarın en İyisinden vereceğim, paramut verecek misiniz?.. — Tabil.., — Peki, verin öyle ise, ikl mecidiyel.. .» Hâlâ, Gözerlerinde elbise- leri olduğu zannında olan - ikl *'lo.ı birden ellerini cep ne”attılar. gırılçıplak, peştemallı, na- dam — etraflarına kolayca iği — toplamıştı. — Kaçakçı — onlara döndü: — Ey cema Allah için söyl: İara esrarın iyisini mi kötüsünü mü?.. Ampes ve sarıkız. esrarin — avami dedi, gören ben bu adam- vermişim — >arasındakı isimlerindeadir. vaki — kocasından — ayrılmadan — ikinci defa evlendiğini itiraf et- mişse de ©o zaman ilk kocasını kaybettiğini — ve — öldü hıbed.l aldıktan sonra evlendiğini .ı,ı.- miştir. Fakat mahkeme, kadının bu ifadesini kâfi bulmamış, ken- disini boşattığı gibi ayrıca iki — sene baçse mâhküm — etmiştir. fakat telsiz vasıtasile aranan ve adresi bulunan kocaya vaziyet anlatılınca, © da, eski karısını benimsemek istememiştir. bu kadın, bir konferana yüzün den, gök ile yer arasında kâb mıştir.