Tegiltere Hükümeti taralından Gasl Hrz. ne bediye edilen eserin terellmey| ÇANAKKAÂALE —173 — Yazan: Ceneral Oşlander Adalardenizine Alman Tahtelbahiri Gönderildi Temmuz — ortalarına — doğru Fronsızlar Seddülbahirde — sahil müdafaa bataryaları tesis edin- ceye ve İngiltereden ağır toplar Mle mücehhez monitörler gelinceye kadar Türklerin bu topçu ateşine mâni olmak kabil olmadı. Hatta seferin nihayetine kadar bu ba- taryalar tamamen iskât edilemedi. İleri hatlarda ise, gemilerin himayesinden mahrum — kalmak okadar büyük bir tesir yapma- mıştı. Bir müddet sonra ahvali adiyede, meselâ Anzac cenahla- rnı himaye hususunda 4 pusluk toplarla mücehhez olan torpito muhriplerinin ateşi büyük gemi- lerin ateşi kadar mücessir olu- yordu. Maamafih ağır bombardı- mana ihtiyaç olduğu zaman bü- yük harp gemilerile krovazörler tehlike ne olursa olsun eskisi gibi limandan çıkıp geliyor ve vazifeleri biter bitmez tekrar ya İmroza veyahut ta Mondrosa dö- müyorlardı. Müttefikin donanmasının aldı- ğ tedbirler sayesinde — Alman tahtelbahirleri bir haylı müddet yeni muvaffakıyetler kaydedeme- diler ve hiçbir zaman Çanakkale seferi üzerinde kat'i bir surette müessir olamadılar. Maamafib, idare noktai nazarından bunların © civarda bulunmaları çok büyük müşkülât ihdas etmekte idi. Mondrosla, Gelibolu şibihce- ziresi arasındaki münakalâtı tah- dit mecburiyeti karargâhı umumt! levazım ve nakliye şubesini yayet nazik ve gittikçe karışık bir va- riyette bırakmıştı. Adalar — denizinde — bulunan tahtelbahirlerin üç taneden iba- Tet olduğu söyleniyordu ve bu da filhakika doğru idi. Cebelütta- rıktan geçerken görülen ve Tri- umpb ile Majestik zıhlılarını ba- tıran büyük U 21 tabtelbahirin- den maada UB7 ve UB8 tahtelbahirleri de Pula limanından trenle ve parça parça halinde gönderilerek mayıs sonlarına doğ- ru Çanakkaleye vasıl olmuşlardı. U 21 suvarisi — kaptan Hersing Almanyadan 25 ni- sanda hareket eltmiş ve olduk- ça maceralı bir seyahatten ve Dalmaçya sabillerinde — bulunan Cattars şehrinde biraz tamir gör- dükten sonra 25 mayıs sabahı boğarzların önüne vâsıl olmuştu. Triumph ve Majestic - zırhlılarını batırdıktan sonra İstanbula gitmiş ve Türkler tarafından pek parlak bir surette istikbal edilmiştir. Bir ay sonra tekrar Adalardenizine çıkarak bir Fransz nakliye ge- misini batırdıysa da. bu onun son muvaffakiyeti olmuştu. Bir müddet sonra üç Alman tahtelbahri daha Polaya — vâsıl olarak evvelkiler gibi İstanbula sevkolundular. — Bunlardan — bir kısmı Türkiyede istihsal edile- miyen bazı husüsi mevaddı har- biye nakliyatında kullanıldı. Fakat bir tanesi 13 ağustosta 1400 ka- dar efradı hamil bulunan ve İs- kenderiyeden Mondrosa gitmekte olan Kuiğ Edward İngıllz nakliye gemisini batırmıya muvaffak oldu. Bu efradın ancak Üüçte biri ge- miye refakat eden — muhripler in Daha sonraları deniz tarikile Adalardenizine birkaç büyük Ak- man tahtelbahri daha gönderildi. Ve adaların arasında dolaşan bu gemiler oralarda seyretmekte olan sefaine hayli zarar iras ettiler. Eylâl ayı içinde Almanların elde bulunan 43 tane tahtelbahir- lerinden 14 tanesi Akdenizde ve- ya İstanbulda faaliyette bulun- makta idi, Almanların mecmu tahtelbahir kuvvetlerinin oldukça mühim bir kısmının şarkı karipte bulunması, Almanların Boğazların muhafazasına ne kadar ehemmi- yet vermekte olduğunu pek açık ve bariz bir surette göstermek- tedir. Tahtelbahirlerin bu suretle tevziatı hakkında mütaleasımı ya- zan bir Alman bahriye mubarriri bu tahtelbahirlerin asıl vazifeleri olan — tahtelbahir. “muharebesini yapmadıklarını, yani ithalâtı ke- serek — İngiltereyi sulha — icbar maksadile çalışmadıklarını itiraf ediyor ve diyor ki: “Maamafih boğazlardaki bo- ğuşma o zaman en hayati mesele idi. Müttefikler boğazları geçti- ği takdirde Almanya muharebeyi kaybetmiş olacaktı.,, Üçüncü Kirte Muharebasi Mayıs nihayetinde Helles'teki İngiliz ve Fransız hatları, hücuma kalkacak derecede en yakın türk siperlerine yaklaştırılmıştı. Yeni hükümetin Çanakkale seferi hakkındaki fikir ve niyeti hakkında henüz bir — malümat yoktu. Fakat ileri gidilmesi mat- lup ise istilâ ordularını atıl bu- lundurmak, adeta intihar etmek demekti. Çünki gün geçtikçe Türk mevzileri gittikçe tahkim | edilmekte ve şibihcezireye hergiin Türk takviye kıtaatı idi. Jeneral Hamilton, İnşiltereden daha fazla efrat ve cephane çe- gelmekte | Hinceye kadar yeni taarruzu tehir etmeyi tercih ediyordu. Fakat Helles'teki — İngiliz. ve — Fransız kolordu - kumandanları, — elinde bulunan kuvvetler ile Ahibaba sırtlarını zaptedeceklerinden emin bulunuyor ve bir an evvel bu teşebbüse başlamak istiyorlardı, Lort Kitçhener dahi 19 mayıs tarihli telgrafında ileri gidilmesini tacil ediyordu. Türklerin ahiren Anzac'taki mağlübiyeti de ce- nuptan muvaffakıyetli bir hareket yapmak zamanı geldiği kanaatini uyandırmakta — idi. Bu şerait altında Jeneral Ha- milton, Helles — mıntakasında umuml bir' taarruza geçmiye ka- rar verdi. Fakat bu defa Ahl- baba sırtlarını bir günde zaptet- miye — kalkışmıyacaktı. — Efradın vazifesi Yarım adadaki ileri hatlarını baştanbaşa zaptet- mekten ibaret olacaktı. 31 mayıs günü karargâhı umumide aktedi- | len bir. içtimada Jenerai Hunter Woston ile — Joneral Gouraud hazırladıkları son harp plânım teklif ettiler ve bu plân olduğu gibi kabul edildi. İki gün sonra karargâbı umu- taarruza 3 baziran sabahı muhtelif — k taata mi, başlanacağını tebliğ etti. (Arkası vae) Türk | I lte Hüdavendigür caddesinde ve küşe eee 2 Kânunuevvol Cuma İstanbâl (1200 metrel — 17 saz (Müşerref H.) 17,45 gramofton, V or- kestra, 19 Kemal Niyazi B. ve arka- daşları, 90 Belkir H. 30,980 Hanımlar saz heyati, 91,80 orkestra, Ajans ve Borsa haberleri, saat ayarı. Bükreş “B04- motro) — 20: felsefe ve din hakkında bir konferans, 21 sonfoni. Belgrat ( AS1 metre ) 20 Gramo-s fon, 90,15, Konfera 1 Viyana'dan nakilen (Maskeli balo) ismindeki opera. Roma ( Hi, metre ) — 20,15. habar ve gramofon, Si,4A5 muhtelit konsor, 92 ikl kişilik şarkılar. Prağ — (488 metce) 30,40. Kora koaseri, 21,90 Bethoven'den parçalar. Viyana — ( SI8, mette ) 21 Bir maskeli balp ismindeki opera, 23,40 danş havuları, " SÖ0 metre) 20,5 (Verdi> Paşte nin Otleilo İsmizdeki oporası. Varşova — (14l1 metre ) Zİ Kon- ser, 21,15 senlonl. Berlin — (1695 metre) 20,35 eski ve yeni danslar. 3 Kânunuevvel Cumartesi İstanbul! — ( 100 metre ) 18 den itibaren. 15,45 Darüttakın, 43-19,20 Örkestra, * 109,45 Fransızça dere ( Müptodilere mahsum ) 19,45 - 20 Or: kestra, 20, 21,90 — Darttttalim. 921,80 22,30 — Ürkestru, Bükreş —- ( 884 metro ) 9045 gra- mofon £1 Radyo orkostrası, 21,45 şarkı konseri, "Belgrat — (40l metrel ©0 Kemedi 90,65 Kuvartet, & Şati göce 28,90: Günün — haberlerinden — sonra ağşam könderi, Koma — ( 441 metre ) S1 haber ve gramofon, 21,15 poliş orkestrası, meş hur operalardan - parçalar, Konser a sılası esenasinda konferana ve haber, Prağ WAS metre) 22,5 kouser SA,15 merkez tiyatzosundan nekil. Viyana ( metre) S0,80 şarkı konsori 91,15 fik bir komedi 28,15 akşöin konseri, Paşte 500 metrej) — 81,15 Macar m©Musİkişinasları cemiyetinin müsame- resl. 23 haber ve çığan. Varyova M meltrs ) 20 mühtslif, — & radyo gazetemi, Yi: haflf könser ©4 havaları. Berlin ÇOi metrel Si: Kalser- damme'dön naklen gan'at gecesi —e Mevilüde Davet Hacı Hüsey'n peaşa zade Nuri beyin mahdumu ve Topane - feriklerinden Zihni paşanın damadı. merhum Adil beyin ruhuna ithaf edilmek üzere bugün saat 13 te Haliçte Ayvansaray. da Ceb'ir hazretleri mamile maruf camide mevlüt okunacağından mer- humuu allesi tarafından arzu buyuran zevatın teşrifleri rica olunmaktadır. Geümü aa gen ZAYİ — Dün İstanbul merkez pos- tabanesliinde sant T4 büçükta derunün- da Hüypunelikler kavi ulak bir çanta kaybalmuştur. Batân' tatırT Mat — mukabilinde Tokatlıyan 88 numarasına teslimi r © Sultanahmet Sulh İkinci Hu. kuk Mahkemesinden: Sıdıka hanım ile Mıatafa vo Mah- âl ve Mohmot Kâmil efoudiler İkis ve Muzaller hanımların şa- | ylan ye müştorekan mstssarrıf olduk- | ları Hocapaşa mahallesinde Hacı Far- & ve Hacı Ferhat sokaği- başında vo etrafi kürgir Ve tavanı ahr şap Ve zemini çimeato döşemeli vo yağlı boyalı atik 11 ve eedit 2 No, lı bir bap dükkânın izalel şuyuu zim- ninda füruhtu takarrur edörek iora kılınan birinci açık arttırına netice- sinde 1500 liraya talibi zuhur eltmiş- se da kıiyteetini bularadığından ikinci arttrmanın icrasına karar verilimiş ve 17 kânunusani 933 tarihine müsadif solı günü saat 15 te İerası mükarrer bulunmuş olduğundan tülip olanların yevm ve saati mezkürcda kıyıneti mu- hammenesi olan 4809 Uranın yüzde 10 niabetinde pey akçesin! hamilen — Sul« tanahmet Sulh İkinci Huakuk Mabke- tatsine 098-97 No, İle müracaatlı ilâa olunüz. — x Sasda Ex RADYO :— DİBA lömaharaHükmedeh Ğizlil(uvvetler GÜRE ©i Salonda Birdenbire Bir Telâş Eseri Göründü ( Baştarafı 1 inci sayfada ) bir aksaklık oldu. Çeka memur- ları şüpheye düştüler. On dakika sonra burayı basacaklar. Onun için muvakkaten buradan ve şehirden çıkmak icap ediyor. Reily, kendi kendine düşündü: — Demek, endi düşmekte hakkım varmış. Bâ:.::yleı dönü- yor amma bakalım neler? Şimdi Reily önde, Şatkovski arkada koşarak bıhçods:n geçi- yorlardı. — Parmaklığın — önünde duran küçük bir otomobile atla- dılar. Şatkovski yine dreksiyona eçti ve araba bir hamlede ileri rladı. Yüzbaşı Reily : — Nereye gidiyoruz ? diyea bağırdığı zaman ancak şu cevabı alabildi : — İlk yakın istasiyona ! Otomobil, geniş bir cadde üzerinde âdeta uçuyordu. Bir dehşet veren seyahat te yarım saat kadar sürdü ve yine tenha bir evin önünde durdu. Bu evin manazarasında, garip bir metruki- yet okunuyordu. Bahçesi karma- karışık otlarla dolu idi. Şatkoyski sür'atle yerinden indi, Yüzbaşı Reily'yi de kolundan tutarak in- dirdi : İngiliz. büyük bir endişe ile sordu : — Deli mi oldun yahu ! Burası istasiyon değil kil. Mongol çehreli Rus, ilk defa doğruyu söyledi : — Evet istasiyon değil amma Çeka | İngiliz derhal bir adım geri fırladı ve elini arka cebine gö- türdü. Fakat yarım saniye sonra ayni el, büyük bir aciz içinde erden — boöş - çıkıyordu, ünkü Reily'nin tabancası Şat- kovski'nin — elinde parıldıyordu. Maamafih İngilizin cesareti kırık: mamıştı. Bütün cesaretini topladı va karşısında göğsüne çevrilen tabanca n rağmen Rusun Üzerine atlamak üzere iken gözü evin parmaklığı gerisinde, bir sıra Özerine dizilmiş ve ellerinde- ki uzun tabancaları kendisine çevirmiş duran neferleri gördü. İngiliz Yüzbaşısı, büyi bir mehararetle: — İşten — hayır yokl! diye mırıldandı. Sonra; Şatkovski ile geçen kısa mücadelenin tahribatını tan- zim etti. Kravatını düzeltti, kemerini yerine getirdi ve sonra hâlâ ta- bancasını kendisine çevrili tutan Rusa dönerek, kısaca: — Domuz! dedi. * Yüzbaşı Reily'nin akibeti, İn- giliz istihbarat Leşkilâtınca, şim- di, bütün teferruatına kadar ma- lümdur. Bu malümatı veren, Reily- nin ölümüne sebep olan Tröstün müdürlerinden Opperput'dur. Op- perput bu sırri. niçin ifşa etmiş- tir? Bunu söylemiye lüzum olma- diği şöyle dursun, söylememek için sebep vardır. Ayni zamanda bugün öldürülmüş olması çok muhakkak olan yine ayni adam, Tröst denilen meşhur tuzağın tarihçesi de alâkadarlarca malüm bulunuyor. Bu teşkilât, artık bugün mev- cut değildir.. Onu yarata Çeka, işe yaramadığını gördüğü gün lâğvetmiştir. İşin iç yüzü şudur: Beyaz Rus mahacirleri, gittik- leri memleketlerde Sovyet Rusya aleyhinde — teşkilât piyor ve rahat durmayorlardı. İlk fikri or- taya atan adamın kim olduğu meçhul ise de, günün birinde Yakuşef —ile Opperput Garbi Avrupa — şehirlerinde — sık, — sık görünmiye — başladılar ve tröst denilen teşkilâtın propagandasını yaptılar. İlk zamanlar, herkes bu işten şüphe ediyordu. Fakat mu- hacır Alemine yayılan bir hâdi- senin dedikodusu, tröstün emni- yet şöhretini bir anda tesis etmiş bulunda. Pariste oturan, fakat biricik kızı Rusyada kaldığı için hayatı azap içinde geçen eski Rus Je- nerallarından biri, bu adamlarla müzakereye girişti. — Anlaştılar; bir müddet sonra genç kız Rus- yadan çıkarıldı ve Pariste bulu- nan babasına teslim edildi. Trös- tün bugünden yarına şöhretini kuran işte bu hâdise oldu. On- dan sonra bu tröst, Rus çekası- nın elinde mükemmel bir tuzak vazifesini gördü ve yüzbaşı Reily de ayni yoaldan Rusyaya girerek yakayı ele verdi. * Yüzbaşı Reily yakalanır yaka- lanmaz öldürülmedi. Hapse atıldı. İngilterede, onun akıbeti hakkın- da kimse bir şey bilmiyordu. İlk haber, Sovyetlerin Berlinde bu- lanan bir adamlarının eline geçti. O kanal vasıtasile, diğer bir ca- sus meseleyi di ve Berlin İngiliz Sefuıuı?rk.:nn. Bu adam heyecan içinde idi. Sefiri görmek istiyordu. Fakat bulunmadığı ce- vabı verildi. Nihayet bir kâtiple karşılaşdı. Her ikisi de biribirine karşı son derece ihtiyatlı davra- nıyordu. Casus dedi ki: — İngiltere için büyük ehem- ııılyeıt: haiz bir haberim var. Fa- kat İngiliz bir buz parçası gibi soğuk duruyor ve alâkadar rünmüyordu. Casus, nihayet tün bildiğini anlatmıya mecbur oldu. Reilyin uğradığı akıbeti anlattı ve mübim bir İngiliz istih- barat memurunun Sovyet hapis- hanelerinde bulundı bildirdi. İogilizin soğuk n.v!ı““b—blh buz kesilmişti. Bu söz Üzerine derhal ayağa kalktı ve casusu baştan aşağı süzdü: — Azizim efendim; İngiltere hükümetinin hiçbir yerde istihba- rat memuru yoktur. Bu itibar İle malümatınız yanlıştır.. Gut Mor- ming Fakat casus gider İngilizin tavrı da değişti. eli telgraflar Londraya doğru uçm- ya başladılar. Yüzbaşı Reilyin akıbetine ge- lince; bir geca yarısı, çeka me- murları onu höcresinden çıkarmış, ellerini arkasına — bağlamışlardı. Bindirdikleri otomobil, iki tarafı dümdüz. ve bomboş bir geniş yol üzerinde hareket ediyordu. Az sonra Reily otomobilden İn- dirildi ve gecenin karanlığında bir ateş dı ve bir silâh sesi duyuldu. Bu silâhla, Reily'nin kalbi delinmiş ve bilâhare Opperputun ifşa ettiğine göre bu tabancayı İbrahim isminde bir çeka memuru atmıştır. Ögün, bugün, Pepita artık Piccadeliy tiyatrosunda görünme- mektedir. Bitik ve nevrastenik bir insan haline gelmiş, ölümü dört gözle beklemiye başlamıştır. * Bir müddet sonra Rus gaze- telerinde şöyle bir haber intişar etmiştir: * Sovyet hudut muhafızları, geceleyin hududu geçmek istiyen bir takım kaçakçılar Üzerine ateş etmiye mecbur kalmış ve bun- lardan biri öldürülmüştür. Üzerin- de bulunan gıtlar, bu adamın sabık Jngiliz yit larından Reily olduğunu kaydetmekte idi. ,, SON — Kroşko Yüzbaşı Reily'yi Öldürten Adam Yazan; Berndorf da ŞÜÜ Yarın -