30 Ağustos 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

30 Ağustos 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Korku - Heyecan Gazeteler yazdılar: Dahiliye ti, vahşi hayvanların mem- dahilinde Vek leket yözden tehlike vukuuna teşhirini, — bu meydan bırakmamak, ayni zamanda sey- redenleri korküu ve heyecana döşürmemek için menetmiş. Bu havadisi kendime düşündüm okuyunca kendi Acaba vahşi İstanbuldaki korkuttuğu kadar korkutabilirler mi?.. Muhakkak sokak köşe- sinde, adım hayvanlar insanı sokak — satıcılarının her başında bir tanesine tesadüf edilir. Mese- 4 dalgın sanki sizin kendisine, bunlardan yürüyorsunuz, sattığı e- etmemenizden dalgın yaya iltifat sinir- Tenmiş gibi avazı çıklığı kadar: Yolcu mağaradan doksana 35 kuruşal.. Diye bağırır... Siz ant olarak kulağınızın dibinde top — gibi patlıyan bu — gürültülü — sesten ürküp kaldırımın öbür tarafına zıplarsınız. Orada da bir başkası, kendine biraz nızin daha yakınlaştığı- farkına varınca öteki sa- tıcıya yalnız fasetile değil, faik olduğunu sattığı eşyanın ne- sesile dahi daha ispat etmek ister gibi ayrı bir makamdan bağırır : — Bugün var yarın yok, ben böyle mal satarım.. Çarnaçar siz içinizden hay sın temenr di bir başkasının tehlikeye satamaz ol geçi- rir; yürÜrsünü bir zavallı gibi boğuk boğuk: — Ölüyorum, benl kurtar!.. Diye haykırdığı arsınız. İmdadına koşmıya rlanır- gınız.. Fakat se tarafa bakın anlar ikede vatandı te kalmış değildi sokak satıcıların- dan satıyordur. Hele sana hakaret i acayip isimli bir ki bunlardan eder gibi : bazıları in- — Çorapsız gezme, yirmi ku- ruşa |.. — Fakir kuruşa . Yolcu fıkara yesin beş canının — kiymetini bil |.. — Böylesini arpacı bilir!.. — Helâl parası olan alsın!.. — Paran varsa gel buraya |.. gibi tekerlemeler savurmuyorlar mı, benim bütün cinler toplanıyor. başıma Ne dersiniz ba adamlar, tarıda bağırmalarile bu dahamı arx korkutuyorlar, dahamı az heye- -—P O. M B canlandırıyorla — Hazan Bey kabahat benim mi, serhaş olduğum zaman bir daha İçmemek için kendi kendime söz verlyorum. — Peki diyen İçiyor — Ayilırsam Öyle ite niçin mütema- belki — verdiğim #Özden cayarım diye İçiyorum. H PAZAR OLA H Poker Hasan B. hiddetlendi. e oldun Hasan B. yine hiddetlisin? diye sordum.. — Hiddetlenmeyecek gibi mi, karım — poker oynamasını bilmiyor. — Daha iyi ya bilmesi Hasan B. miş gibi yüzünü buruşturdu: cevabımı. beğenme- — Öyle amma bilmediği hal- oymyor. de Ne o Hasan — Bak kacacığım çi ayaza bıraktım da nekadar güzelleştiler.. — İyi amma, hanım; ne olurdu, sen de biraz onların yanında ka'saydın ? F csambazlık Hayvanat Âlim Hasan Beyle bir âlimi tanış- tırdılar. Ola Hasan — Meşhur Pazar Bey.. — Hayvanat âlimi Ferhan B.! Hasan B. çok sevindi, âlimin elini sıkarken: — Müşerref oldum Beyefendi, dedi, esasen hayvanları çok seve- yapıyorsun ?.. — Ne yapayım azizim, bugünlerde otcmobil kazaları yine çağaldı. Karşıkl komşuya gitmek için bu yolu daha Ev Ka'(hı:.drı Bir dostu Sırtta yok, Züğürtük benli de sardı Eskiden böyleydim Benim de nelerim beki hoş hiçbir yor. — Yom | pişir ları Evin her işini ben örürüm.. Hasan B Paralar Karşımda gençilğin Boynumda yarimin kolu ©O zaman bulaşık yemek | Piş'rirken, evi sü | pürürken — daima | bana yardım eder, tehlikesiz kisi gibi peşimden Eğlenip gezerdik.. Ruhların ae t Her taraf Coşardık, buldum. FEFENDİM başta yok.. efendim.. Sanmayın vardı * * Her gece, duyduğu neş'eye bütün.. eğlence, her dünyalar dardı * * cebimde dolu dururdu.. dururdu; felek te — yardı yolu dururdu.. efendim !. Balık Avı oşan çapkınlar var Şu hale bakın L sakın; etendim L. hergün; tarat düğün.. etendim £. Tn Kin Bey P. 0.H.B. KAt len adamdan benl düşmüştü. ASAN BEY lil İ )i Zıplıyor sokakta yürürken Hasan B. mütemadiyen — zıplıyordu. Tam- dıklarından biri Hasan Beye sordu : — Nen var Hasan Bey, böyle yürürken ikidebir zıplıyorsun ? Hasan B. zıplamasında devam ederek: — Başıma geleni hiç sorma komşu, dedi, bir saatim var, iki- tekrar debir- duruyor, işlemesi için sallamak lâzımgeliyor. Ben de hiç durmasın diyen zıplıyorum. Vapur Bileti Hasan Bey beraber İzmire gidecekti. Bir gün evvel vapur biletlerini almıştı. Evden karı koca ellerinde bavulları çık- tılar.. Rıhtıma indiler, tam vapura binecekleri zaman Hasan Bey bir kendi, elindeki eşyaya baktı.. diye mütema- karısile bir de karısının — Hanım, dedi, yanımıza bu kadar eşya aldık.. Ne olurdu yemek masamızı da beraber alsaydık Karısı kızdı.. — Hasan Bey, sen alay mı ediyorsun?.. — Yok ciddi si pur biletlerini onun t tum da!. Elli Metre Denizde mütbiş firt Bey batacağız Hasan vapurda — ic yolcular diye orlardı.. İçlerinden | n penceresinden Beyin seyreden Hasan p sordu: — Hasan Bey, ya vapur. ba- tarsa yaparız; acaba çok < mıdır?.. Hasan Bey teselli etti: — Yok, elli metre mesafe yardır. zannetmem.. Ancak Hasan Bey, da — Ne diyorsun bakıyorum ben bir türlü göremiyorum.. bakıyorum elli altı göremezsin, metre indeki hiç görülar mü?. Kuyuda deri suyun Beyin — oğlu kuyuya Hasan Bey başına gidip bağırdı: Hasan kuyunun — Afacan, seni çıkarmak içi bir İp aramıya gidiyorum. Sakın ben gelinciye kadar bir yere gideyim deme! ala muha yine birini — Bugün şeylerden rden anladın Hasan B. — Cebimde beş kuruş kak mış *

Bu sayıdan diğer sayfalar: