Dünya Garibeleri | Patenle Bir Devriâlem Seyahati NevJersey, 2 fında sekiz senede patenle bir devriâlem (oyapmak müsabakesi tertip edilmiş ve bu müsabakaya tam 632 kişi kaydolunarak yola çıkmışlardır. Müsabakanın terti- binden bugüne kadar tam dört #ene (geçmiştir. O Ewelki gün müsabıklardan üçü buraya gek mişlerdir. Bunların biri bir İngiliz, diğer ikisi Amerikalıdır. Dünya devrini yapmak için bunların katetmesi lâzim gelen mesafe 60 bin mil olduğu halde bunlar dört senede 40 bin mil mesafe katetmiş ve bu sw retle işlerinin yarıdan fazlasını yapmışlardır. Müsabakanın şart- ları şudur: Günde 16 saat fasılasız su- relte tekerlek patenle yürümek; müsabaka bitinciye kadar yatak- ta yatmamak; geceleri ayakta paten olduğu kalde koltuk veya iskemle üzerinde uyumak; sigara içmemek ve hergün bir parça yüzmek. Müsabıkların beraberin- de bulunan iki kontrol memuru, bu şartların yerine getirilip (oge- tirilmediğini mürakabe etmekte- dirler. Müsabakayı kazanan adam 150 bin Türk lirası kıymetinde bir mükâfat alacaktır. İlalyaya Ketebek Hücumu Romadan bildiriliyor: Geçen sabah uykularından uyanan Tos- kan şehri halkı, her tarafın bem- beyaz kesilmiş olduğunu hayretle görmüşlerdir. Kış mevsimi gelme- mekle beraber vakitsiz bir kar yağmasından (endişe (edenler, havanın sıcak olmasını görerek şaşmışlarsa da heyecan içinde sokağa fırlamaktan (nefislerini men, edememişlerdir. Meğer her tarafı beyaz bir örtü altına alan beyaz kanatlı kelebekler değil mi imiş? Nereden geldikleri belli olmayan bu bayvancıklar şehirle beraber kırları da kaplamışlardır. Mezruata ve bağlara mühim zarar vermişlerdir. Kurnazca Bir Sahtekârlık Nevyorktan yazılıyor: o Zirhlı otomobil (o kıtaatı o üniformasını lâbis bir binhaşı, Şmikal End Tröst Bank gişelerine müracaat ederek Amerikan ordusu levazım şubesi namına gösterdiği bir makbuz mukabilinde (50) bin dolar almış, makbuzu imzalamış ve memurların hürmetkâr selâm- lari ile yola konulmuştur. Az sonra Obu adamın meşhur bir sahtekâr olduğu anlaşılmış ise de yakalanamamışlır. Karısını Pazara Çıkarmış Novaro (İtelya ) Skondo Cor- cetti isminde seyyar bir satıcı arkadaşlarından şoför Robotti ile 20 İtalyan liretine bahsa gi rişmiş. ( Bizim para ile 110 ku- ruş) Ayni zamanda Corcetti bahsı kaybettiği takdirde üstelik karısıni da Robottiye terkedecek- miş. Üsulen aralarında birde mukavele © yapılmış. & Neticede Çorcetti bahsı kaybetmiş. Fa- kat işte asıl alâkadar Olan kadin bunun neticesini kabul etmedikten başka zabıtaya mü- racaat ederek kendisini bir ba- his mukabilinde satmıya teşebbüs tden kocasını şikâyet etmiştir. i —Dünya etra- | SON POSTA Meyvaların Ayak Altında Çiğnendiği Yer! Burada Kavun, Karpuz Üzüm Ve Şeftaliler Yok Pahasına Satılıyor Meyvahoş Lisanında “Altına Yaz!, Ne Demektir? | — Hooopl Seksen altı yazl.. Darıcalı Mehmet çavuşa!. — Altına yaz... Dağlar gibi yığılmış küfele- rin geçit vermediği ıslak, ça- murlu bir iz üzerinde dünyavın en nefis meyvalarını, daha bir tanesine el değmeden ayaklar altında çiğnenir görmek, doğrusu yörekler acısı bir hâl... Kantarcı hiç durmadan tartıyor: — Eli yedi buçuk.. yaz! — İşaretfindik yaprağı. Alt miş iki... Ve ayni nakarat: — Altına yazl. Meyvahoş, yahut asıl imlâsile Meyvehişk işte burası... Vaktile, Altına yani birkaç asır evvel, kuru mey- | valar bep bu Meyvehişk iske- lesine geldiği için gitgide adı öyle kalmış. Şimdi, yaş, kuru, bütün ye mişler, Meyvahoşa geliyor. Yalnız, limon ve portakalla kavun karpuz müstesna! Meyvahoşta bir yere çarpma- dan hiç olmazsa birkaç üzüm tanesi, çiğneyip birkaç armut iske- letine basmadan adım atılmıyor. Ucuzluk, insanı şaşırtacak, hatta biraz duygusu olanları ağlatacak derecede... Düşünün ki âlâ razakı üzüm- lerini toptan yedi kuruşa satıyor- lar. Şeftaliyi (O hiç sormayın... Nerede ise, bedava dağıtacaklar.. Sineklerle arılar, açık küfelerin ilk müşterileri.. O canım yemişle- rin insanlardan evvel, haşarat tadını çıkarıyor. Etrafıma bakıyorum: Herkesin elinde ya soyulmuş bir karpuz. yahut, ekmeğin ortasına yerleş- tirilmiş bir kocaman domates. Bir boğaz kavgasıdır gidiyor. Seyyar költeciye emirler : — Yap üç köfte bize. Kim- yonu bol olsun | — Osman Ağa, böbreklerin iyi pişmemiş bugün... Arsız bir sırtma arasında cevap: rt adamın böbreği oka Corcetti kanunun men'ettiği eş- ya ticareti yapmak cürmüle mah- kemeye verilmiştir. Futbol Sahasında Yıldırım Berlinden yazılıyor: Eski Li- pip prensliği arazisinden Lemge kasabasında futbol oynayan iki takımın ortasına yıldırım düşmüş, oyunculardan İkisi derhal kömür haline gelmiş, altısı da ağır sw- rette yaralanmıştır. eyvühaşlan dar olur !.. Taze böbreği bulsam kendim yerim.. Bir de, içi sıyrılmamış kavun kabuklarını toplıyan fakir bir kadına, sergici, patlak bir kavun fırlattı, fakat, bu ibsandan kem dine bir reklâm hissesi ayırmayı da unutmadı : — İbadullah be... Parasız pul suz kavun dağıtıyoruz... Ne demişler.. yârim beni ansın, bir çürük elma ile... Kiminin parası, kiminin duası.. Kadıncağızın, patlak kavunu elinde evirüp çevirdiğini görünce: — Ne'bakıyorsun? Olgun ka- vundar o .. biraz ezik amma, bal kutusudur, bal... Maamafih, kavunu elden çıkar- masının asıl sebebini de çok geçmeden ifşa etti: — Çöp tenekesine gireceğine insan kursağına gitsin! Meyvahoş iskelesinde, yaban- cıyı derhal tanıyorlar. Bir kabır- mal, beni görünce, yanıma s0- kuldu: — Hayrola Beyefendi. soracağınız mı var? — Sormak isterim, tabii. meselâ, şu “Altına yaz!, diye bağırmalarının hikmetini anlaya- madım. Meyvahoş iskelesinin alım sa- tım işlerini kabzımal, bana şöy- le izah etti: — Köylüler, mallarını, daha idrak etmezden bir ay evvel, kendi ibraç iskelelerinde birer kâtip bulundururlar. Bu kâtip, bir nakliyecileri, müzayedeye iştirak edecek kabzımalın adamlarını köye davet eder. Mahsulü, en ebven şeraitle Meyvahoşta kab- malın önüne kadar getiren nakliyeci ile mutabık kalınır. Kabzımal, mahsulü, iskelede te- sellüm eder. Amma nasıl? Bir kere, rastgele gönderilen her malı almaz, üzerinde mutlaka bir nişan olacak. Meselâ, filânca köyde, filân bahçe sahibinin »i- şanı kestane yaprağıdır. Bu kes- tane yaprağı, artık o köylünün tesçil edilmiş malı olur. Başka bir köylü, bu nişanla mal gön- deremez. Nişanlar, çeşit çeşittir. Kiminde böyle ağaç yaprakları, kiminde de birtakım rakamlar bulunur. 155, 860, 1230 gibi. Her rakamın sahibi ayrıdır. Biz burada tanırız. (155) derdemez, anlarız ki falan köyden filânın maldır o... Bunun en büyük faydası, kü- Iki manzara felerin karışmasına meydan ver- memesidir, Marka ve nişanlar, birer “alâ- meti farika,, teşkil ederler. Köylü, ölünciye kadar, bu marka ve nişanını muhafaza eder. Öldükten sonra da ancak veresesi kâtibiadil £ senedile, (başkasına devredebilir. Mal, iskeleye gelince pazarlık başlar. Köylü ile kabzımal mü- cadelesi.. Ben hemen sözünü kestim: — Ve Tabil bu mücadele da- ima kabzımalın zaferile neticelenir. Beni uzun uzadıya iknaa çalış- mıyaarak izahatına devam etti: — Evet, ne diyordum. Pa- zarlık başlar. Fiat hususunda uyuşulduğu gibi kantarcı, kanta- rın başına geçer. Küfelerin — her kantarcı bağırır: — Şu kadar okka. ceviz yaprağı. Yahut: — 155 Tavşancılı Ahmet! Ondan sonraki küfe, yine bu Tavşancıllı Ahmedin ise ilâve eder: — Altına yaz! İşte sizin merak ettiğiniz “ altma yaz! ,, ın manası budur. Kabzımala sordum: — Peki amma, nasıl oluyor da üzümün okkası (7,5 ) kuruşa satılirken, biz manavlarda yirmi beşten aşağı üzüm bulamıyoruz? İşi kısa kesti: — Toptan fiat başka, pera- kende fiat başkal. Şimdi siz, isterseniz, bu iki fiat arasındaki müthiş nisbetsiz- likten obangır bangır (şikâyet edin. Alacağınız cevap, kabzı- malın dediğinden farklı olmıya- caktır : — Toptan fiat başka, pera- kende fiat baska? k 4 tartılışında İşaret Kari Mektupları İ İstanbul Belediyesi Nasıl Islah Edilir? İstanbul Belediyesinin şimdiye kadar uğradığı muvaffakıyetsiz- liğin sebebi parasızlık ve vesa- itsizlik — değildir. £ Evvelemirde bugünkü kanun ve nizamlarm iyi bir şekilde © anlaşılması ve daha liyakatli adamlar tarafın dan iyi bir şekilde tatbik edil mesi lâzımdır. Uzun tetkikatım neticesinde şehir ve Belediye işlerini en hur- da teferruatına kadar tetkik ve tesbit ettim. Eğer Belediye be- nimle beraber çalışmağı kabul ederse bu yolda ölünceye kadar çalışacağım. Belediye ile aramız- da bir itilâf hâsıl olduğu takdir. de, Belediye nam ve hesabına bir nevi kürek ihtira edeceğim. Bu kürek yüz kişinin sabahtan akşama kadar atamıyacağı bir kar tabakasını üç kişi ile temiz- liyebilecektir. Kabrımal zade İbrahim Tekirdağ Halkının Bir Derdi Var Bura İstanbuldan veya başka bir yerden vapur geldiği zaman halk iskeleden vapura geçmek ve vapurdan dışarıya çıkmak için 5 kuruş iskele ra-ası veriyor. İstanbul gibi bir yerde eskiden iskele parası | kuruş idi. Şimdi o da kalktı. Böyle bir buhran zamanında 5 kuruş iskele parası almak biç doğru değildir. Saniyen zengin adamlar aileleriyle beraber iske- leden geçtikleri halde onlardan hiç para alınmıyor. Diğer fakir- lerden 5 kuruş iskele parası alı- yorlar. Halkımız bundan çok mutazarrırdır. Bu iskele parasının ya doğrudan doğuya kalkması ve- ya Ii kuruşa tenzil edilmesi hak kın yegâne arzusudur. Siz bu haklı şikâyetime ne dersiniz? Bir kariiniz Cebelibereket gazete bayli Şamlı Sait oğlu Mehmet Beye: Vilâyetinizde bir eczane bulun- duğundan ve fakir bir amelenin çocuğuna alacağı bir göz ilâcı için 20 kuruş vetemiyeceğinden şikâyet ediyorsunuz. Eğer fiatın makul bir nispette olduğuna kani değilseniz'mahalli sıhhiye müdüri- yetinin nazarı dikkatini celbetme- niz lâzımdır. * Mersinde (Girit o mübadillerindeni Hasan oğlu Halil Beye: İşinizin balli için birçok ma- kamlara, bu arada mahkemeye de müracat gittiğinizi yazıyorsunuz. En adil ve en bitaraf makam olan mahkeme kararı bütün hataları ve suiniyet ihtimallerini ortadan kaldırır. Bu itibarla son karara intizar etmeniz lâzımdır. * A, M imzalı mektup sahibinez Ameli Hayat mektebi mezun- ları muallim (olamazlar. Tatil aylarında açılan kurslara devam edip ehliyetiame aldıktan sonra muallimlik yapabilirler. m Ankarada Mustafa imzah mektup gahibinez Yazınızı okuyamadık. Tekrar yazmanız lâzımdır.