iDARE EDENLER.. Verilen Jurnalların Aslı Var Mıydı Hafiyeler, Ölüm Doşegınde Yatan Mahmut Efendiyi Suikast Yapacak Dıye OJurnal Etmişlerdi Ef.ıdııılıı Ma >irl X4 Her Hakkı Mahfuzdur -0 — Ne olacak, pek isabet olur.. etrafına bir takım arabı, çorabı toplıyacağına... — Sabah olur olmaz, saras- kere haber gönder. Derhal süvari alaylarını aratsın. ( Karakeçili ) aşiretine mensup nekadar efrat varsa, hepisini buraya yollasın... — Ferman efendimin.. Ertesi sabah, süvari alayları altüst oldu.. arandı, — tarandı. Yüz on iki neferle üç zabit bu- lundu. Zabitlerden biri, yüzbaşı Ali ağa, diğeri mülâzim (Deli Mehmet) Efendi. Üçüncüsü de yi- ne mülazim Mustafa — Efendi... Bunlar, derhal — Yıldız. sarayına nakledildiler. Ve (Söğütlü bölü- Kü) nün esasmı teşkil ettiler. Hepsi de pırlanta gibi saf ve temiz olan bu Türkler, Yıldız sarayının bütün İevis ve mefse- deti içinde senelerce yaşamakla beraber, saffeti - ezeliyelerinden hiçbir. şey kaybetmediler, (İs- titrat —olarak - şunu da — kay- dedelim ki, bunlardan - bilâ- hare yüzbaşı ve bölüğün — ku- mandanm — olan - Deli Meh- met — Efendi, .milli mücadele harbında ve Yunanlıların ileri bareketinde (Çakmak çetesi) na- mile bir çete teşkil etmiş, hayli yararlıklar göstermiştir. 4 Mahmut Efendinin çok garip tabiatleri vardı. Evinin birçok işlerini kendi görür, en ehemmi- yelsiz bir iş gördüğü adamlara bile mutlaka az çok bir ücret verirdi. Rüşvet aldığı, işitilme- miştir. Hatta, vezir olan Paşalar- dan birinin ( Vezaret mensuru ) nu Akdülhamit onunla göndermiş Paşa da bu teveccühten pek mem- nun olarak Mahmut Efendiye kıymettar pırlantalarla müzeyyen bir iğne hediye etmiş. Mahmut Efendinin bu hediyeyi getirmiş, Abdülhamit önüne koyarak : — Bunu almasaydım, — kaba- hk olacaktı. Halbuki ben, sen- den başka kimsenin elinden bir- şey alamam. — Bunu, sana takdim ediyorum. Ne yaparsan yap, Demiş. Tabiidir ki Abdülha- mit bundan çok memnun olmuş, iğneyi kendisine iade etmiş... Mahmut E£f., (hazinci hassa) dan ildiği maaşı kat'iyyen mutfak mas- rafına karıştırmaz, bu parayı ha- rem takınının elbise, çamaşır ve air ihtiyaçlarına sarfederdi. Abdül- hamit, kendisine sıksık -ihsanlar- da bulunmakla beraberaber (Ba- yazıt vakfının kitabeti ) ni uhde- sine tevcih etmiş, (manavlar kâh- yalığı) nı da ona vermişti. Bunlardan oldukça mühim bir para alırdı. Bu paraların bir kıs- mile şurada burada birtakım iratlar almakla beraber mühim kısnını da, kiymettar - kitaplar toplamağa — ve bir kütüphane yyapmağa tehsis etmiştir. Mah- ü”_rı_ ' | Efendinin | vukubulacak bir | EV—_ 'E ıııınlııluııyıcık bir iyiliği varsa; ilme, tarihe, tasavvufa ait dört bin cilt kitap toplaması — ve bu kitapları da ( Yahya — Efendi — dergâhı ) na vakfederek orada bir. kütüphane tesisina sebep olmasıdır. * Çok hayrete şayandır ki Ab- dülhamidin bu derece itimadına mazhar olan bu adam - bile defatle jurnal edilmiştir. Hak- kında verilen en son jurnal 317 senesi ramazan bayramı arefesi- nin gecesine Mmüsadiftir. O es- nada Hacı Mahmut Efendi şeker hastalığından muztarip bir halde konağında yatıyordu. Abdülha- mide jurnallar yağmıya başladı : | Fehim Pş.nın avenesi tarafından verilen ve Fehim tarafından hu- | lâsa edilerek hünkâra takdim edi- len bu jurnallarda, (Hacı Mahmut hastalığının esası olmayıp, bayram alayında suikast — esnasında ( Zati şahane ) nin yakininde bu- lunmamak için temarüz ettiği, hatta ( tarafı şahane ) den ( istif- sarı hatır ) zımnında gönderilen doktorları - bile iğfal iddia — olunuyordu. okadar ehemmiyet vermiyen Ab- dülhamit, arife gecesi aldığı bir asıl ve jurnalla, fikri müvazenesini kay- | betti. Bu jurnal şu mealde idi: “Bir hayli zamandanberi Ma- | beyni humayuna gelmiyen ve her nedense, ( zatı şahane ) leri hakkında gizli bir iğbirar besli- yen Hacı Mahmut Efendi kulla- rının bugün Büyükadada — görül- düğü ve bu görünmemenin de, ılıhıv olıının ıu.ıkııl ! Ye-> 3Ş gereeçeı * * .. 7 Ağustos Pazar İstanbul — (1200 metre ) 18 gra- mofon, 19,5 birinci kısım alaturka saz, H musikiye heyeti tarafından : fon, 21 ikinci kısım alaturka Raz, tanburi Mesat Cemil B. ile arka- daşları taralından 22 tango oörkestrası, Bükreş — ( 394 metre ) 20 orkestra, 9045 konlerans, 20445 şarkı, — 21,05 radyo orkestrası. ; Belgrat — (429 metre) 21 gramofon, 21,5 studyo temsilleri, 21 könser, Roma — (4di metre) 20,0 operadan naklen bir temsil, Livletta ve Tracola deki opera. Prağ — (488 melre) 20 katinde şarkı, 90,25 şen musiki, gramofon konseri. Viyana — ( 5İT metee ) 20,10 konfe- rana,, Fritzinin eserleri Salzburg tiyatrosundan naklen ( Saraydan kız kaçırma) ismitde iki perdelik opera. Peşte — (530 motre) 21 orkestra, 23 müsahabe, 23,33 dans havaları . Varşova CAMLL metre) 20,90 mu- sahabo, 21 akşam konaori, 22 orkestra, 23 dans bavaları. Berlin — ( 1636 motre ) 90,05 beş dakika yafr, 20,50 spor haborleri, 31 Hamburgdan naklen şen göce. İ kitara rofa> Y3 US eylediği ) | Bunlara pek | meselesile ! alâkadar idüğü — hasbessadaka maruzdur... , Jurnal, Abdülhamide — gece yarısına doğru verilmişti. Ertesi günü bayramdı. Tahkikat icrası, müşkül olacaktı. Buna binaen Abdülhamit derhal irade etti: — Hacı Mahmut Efendiye haber gönderin. Ölüm döşeğinde bile olsa, yarın bayram alayında bulunacak... ( Arkası var ) Posta 'Memurlarının Tenezzühü Posta Telgraf Memurları Ce- l | | miyetinin cuma günü tertip ettiği Bursa tenezzühü çok güzel ve neşeli geçmiştir. Vapurda bir cazbandın bulunması — eğlenceyi bir kat daha arttırmıştır. Tenez- zühe tahminen 500 kişi iştirak etmiştir. Bursada kırlarda ve kaplıca- larda neşeli bir hayat geçirilmiş ve gece şehrimize avdet edik miştir. Vefat Taranto Efendi ailesi, aile relsleri NESİM TARANTO Ef. nin Hzun ve istiraplı bir. hastalık tat sonra 80 yaşında olduğu halde cuma günü vefat etmiş olduğunu arzetmekle derin bir teesalir içinde- dirler. Allesi efradı, bugün (7 Ağus tos pazar) sast ( 14) te Hay- darpaşa — Musovi sinagonundu ya- pılacak — olan mecasiminde bulum cenüze rica ederler. ğ No ç ne çelenk gönderilme- mesi. Vapur saat 13,10'da — köprü- den hareket edecektir. RADYO ..*...........................................—......g M RR ea n Di eee SS U ğ 8 Ağustos Pazartesi İstanbul — ( 1900 motro ) 18 Gra- İ mofon, 19,5 birinci kısım alatarka saz, Nerihe Hanım İle Yesari 1 Beyin Te 20,ö studyo he uvartet, 21 ikinci kısım alaturka saz, Safiye Hanım ile arkadaşları daralından 22 I örkestra. Bükreş — ( 394 metre ) 20 keman konseri, 20,40 orkestra, 21,15 Lydodan tülklen konsar. “Relgrat — (430 metre) 21 ı.ıkntn, 21,50 tomsil, 22,20 ses konseri, 23,10 gramolon . Roma — (441 metre ) 21,45 komedi, 22,16 halif musiki. Prağ — (488 metre) 20 Karakteristik şarkılar, 20,35 halk konseri, Zi tiyatro hafatı, piyano konseri, 2340 gramofon. Viyana » (ST metre) 90,40 yaz mevsiminde Viyana hayatı, 29 Salzburg tiyatrosundan nakli, 23,20 akgam ha- berleri. Peşte — (550 metre) 20,30 gramofon, 21,30 musahabe, 22 Mozar soranadı. Varşova — (i411 metre) 21 ( Sevil berberi ) ismindeki opera, 29,56 dans havaları. Berlin — (163ö motre ) 20 gün ha- berleri, Zi Breslâvadan naklon Das Feld | isimli piyes, 23,40 Viyanadan makli. En Kazançlı Meslek Hangısıdır? Dünyanın Refahı, İktısadi Temeller Uzerındedır (Baş tarafı | inel ııylıdı) galmasını isterim ve gençlere ik- tısatçılık tavsiye ederim. Ben mütemadiyen inkişaf et- mekte olan İiselerimizden çıkan gençlerin hemen hayata atılma- larında bir beis görmüyorum. Esasen ilim yapacak - olanlarla, hayatmı kazanacak olanları za- man derhal tefrik eder. Ben bugünkü — gençliği üç zümreye ayırıyorum. Bu zümreden biri şöyle böyle orta tahsilini yapıp üst tarafına | kıiymet vermiyenlerdir. Bu züm- renin memleketin yüksek mukad- | deratında rol oyniyacağına ka- nüm., Hem lise ve hem de Darülfü- nun tahsilini bitiren, fakat ders- leri kat'iyyen iyi hazmetmedikleri için her şeyi biliyorum zanneden adetleri mahdut bir zümre daha vardır. Bunların ömürleri kahve- | lerde, ilimden siyasete kadar şu- nu bunu tenkitle geçer. Bunlarınki yalnız yıkıcı bir tenkittir.. Genç nesil için de, memleket için, en tehlikeli olan da bunlardır. Üçüncü zümre lise tahsilini yapmış, Darülfünun kültürü almış okuduğunu — hazmetmiş, çalışan ve mütemadiyen okuyııı halis münevver nesildir. Biz bu mem- leketin mukadderatını yalnız bun- lardan bekliyebiliriz.. —üııyl bitiren — talebeye mıu tavsive edermisiniz? — Hiç şüphe yokki, küçük esnaf dediğimiz san'at erbabına çok — ihtiyacımız. vardır. Burada şunu veya bunu tercih etmelidir. diye İâalettayin bir şey söylene- mez. Memleketimizde büyük sanayi teessüs edinciye kadar bu nevi san'atkârlardan daha binlercesi yetişse yine faydalıdır. Edebiyatı olmıyan bir milletin kültürü de olmaz. Edebiyatsız millet, heyecanı olmıyan — millet demektir. Diğer taraftan Edebi- yat Fakültesi meselesi da ayrı bir mevzudur. Edebiyat Fakültesi edebiyatı bir ilim gibi tatbik eder, tarihini, felsefesini yapar. Edebiyat Fakültesi gazel, rübai şu bu yazdırmaz, roman ve hi- kâze tercümeleri yaptırmaz. Ede- . biyat Fakültesi insanı maddeten tatmin etmez deniliyorsa, biraz doğru gibidir. Çünki bizim fa- külteden on senede yüz kişi bile çıkmamıştır. — Bizde tahsil hayatının is- tikbalini nasıl tahmin ediyor- sunuz ? — Genç neslin tahsil hayatı- ni çok dağdağalı — görüyorum. Normal seyrini alacağı şüphesiz dir Bu takdirde Avrupal bir tah- sil tarzına ve yoluna elbette gi- receğiz. Böyle kuvvetli yetişen ir nesli idrak ettiğimiz gün yalız onun değil, memleketin atisinide çok iyi görüyorum.,, çüüğ t Fi bi Te ) | güzelini temsil edemez, demiştim. Şimdiki ısrarım da bu noktada- dır. , Burhan Cahit Bey bu kanatini müdafaa etmek için bizde yapılan güzellik müsabakalarının son se- * nelerde — ehemmiyetini tedricen kaybettiğini, —iştirak — edenlerin azaldığını ve bu kadar mahdut genç hanımların arasında seçilen bir hanım kızın Türk güzeli ola- rak intihap edilmesinin doğru olmiyacağını ilân etmektedir. Burada Türk kadınlığı namına mühim bir noktaya işaret elme- mek mümkün değildir. Filhakika: — Memleketimizde ve yalnız İstanbulda çok mahdut hanım kızlar ıruuıdın seçıleıı bılıınıı hıın l o, beğenmemiş ne çıkar ? Dünya aGuzellıgıEtrafında Şıddetlı Bir Fırtına Koptu Anupıdı muvalfakıyet kazanması, dünya ılnli ilân edilmesi kadın- larımız — için mucibi memnuniyet bir netice değil mi- dir, daha geniş mikyasta yapıla- cak intihaplarda her vakit mu- vaffakıyet — temin edilebileceği noktasını hatıra getirmez mi? Fakat Burhan — Cahit Bey diyor ki: “— Güzellik — isterse da- ha büyük bir hâkem heyeti tarafından seçilsin, şunu veya bunu güzel bulmamakta ve yahut ta çok — beğenmekte ben ser- best değil miyim ? Evetbiz de nisbidir; kabul edelim ki, bu, meslekdaşımızın hakkıdır. — Herkes beğendikten sonra **k a— —— İ'Bir Kadın Kocasının ÖlüsüYanında On Ay Oturmuş Pıriı.S(Hıuuıl)—DlYeP şehri zabıtası, henüz esrarını yır- İhtiyar Ridez iyileşe dursun, bundan birkaç gün evvel Madam tamadığı bir hâdise karşısında | Ridez de birdenbire ortadan kay- bulunmaktadır. Vak'a şudur: Ridez isminde altmışlık bir ihtiyar, bundan bir sene kadar evvel kendi arzusile işinden çık- mıştır. Ridez bir balıkçı mücssese- sinde çalışıyordu. O gün, bugün, kendisini gö- ren olmamıştı. Karısı Madam Rideza sorulduğu zaman, kadın- dan ancak şu cevabı. almak mümkün oluyordu. * — Kocam hastadır. Akra- balarının yanına gitti, iyileştiğini söylüyorlar. , Bu hal böyle on ay kadar devam etmiştir. bolmuştur. ; Evinin — pencerelerini — kapalı güren komşular, zabıtaya haber vermişler, kapıyı açtırmışlar ve içeride, ancak ihtiyar Ridezin ölüsünü bulmuşlardır. İhtiyar ada- mın cesedi bir yığın gazete kâ- ğgıtlarının —altına — saklanmış ve adeta iskelet hâline gelmişti. Madam Ridezi aramak için yapılan bütün araştırmalar neti- cesiz kalmıştır. Ölünün üzerinde yara, bere alâmetleri de yoktur. Bu itibar ile zabıta bu esraren- giz hâdiseye ne mana vereceğini tayinden âciz kalmaktadır.