25 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

25 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ T ı eĞ TORLEZ e ppi ğ SON POSTA ——— —t — : Sayfa (9 25 “Tenilii' * İMURLE a Si Mecnun Molla Yavaş Ya- vaş Harekete Geçiyordu B t * * Neş'elendi, Uzun 'İzun Gerindi hangi bir tehlikeden, ölüm ihti- malinden ve deliden değil delilik- ten korktuğunu söylersek ortada bir tezad bulunmadığı anlaşılır. Evet, o, delilikten korkuyordu. Çünki Hindu akidelerine göre cinnet, asi bir ruhun ilâheler tarafından cezalandırılması demek- tir. Bu ceza, o ruha insafsız bir perinin taslit edilmesile tatbik olunur. İşte çıplak Hintli, içine hapsedildiği çadırda böyle bir peri ile başbaşa kalmaktan ür- küyordu. -— NK Muharriri : X4 — Kıran, tazmin eder. — Ben bu işte mücrim de- gilim. — Onu sen hocaya anlat ! Ve cevap beklemeden çadır bekçilerine döndü. — Mollayı çözünüz. Siz de ka- pıda bekleyiniz. Ne içeri kimse girecek, ne içerden kimse çıka- cak. Deli, muttarit bir tesbih çeker gibi hep kan ve bıçak kelime- lerini haykırıp daruyordu. Timuru tanımamıştı, Hintliye dönüp bak- mamıştı, konuşulan — sözlerle alâ- kadar olmamıştı. Kendi düşüm Sivanın imanli kulu, Hindin bu pervasız filozofu, içinde uya- ü"e k:::'i .I;o.rku;ç "h:":;' pan endişe ile oyalana dursun. F me idi. azan » B k v Beri tarafta mecnun Molla, yavaş :î:dığ'.fh“ı:hî::k ı:::“::,ı yavaş harekete geçiyordu. kollarım — germiye — sayvaşıyor, Vücudünden kaldırılmış - olan bağların teninde sıra sıra yaşıyan izlerindeki acı, birdenbire silin- mediği için o, ilk İâhzada vazi- yetindeki değişikliği kavrıyamadı. Biraz sonra kollarının ve bacak- larının serbest bulunduğunu - se- zince âdeta neş'elendi, hemen yerinden fırladı, uzun uzun gerindi, çadır içinde bir aşağı, bi yukarı dolaşmaya başladı. bamle arzusu gösteriyordu. Lâkin omuzlarından diz ka- paklarına kadar inen ip çember, bu arzusunu acıta acıta kiriyor- du. O vakit ağzındaki köpükler biraz daha ziyadeleşiyor ve sesi- | ne garip bir elem bulaşarak du- Ü dakları eski sayhalarını tekrar ağlamıya başlıyordu. ş Timur, delinin çözülmesine biz- zat nezaret etti ve serbest bıra- kıldığını henüz anlıyamıyan akıl- sız mahpusun, vücudünde ansı- zın hâsıl olan taac- cüp eder gibi bön bön ötesine berisine bakınmasını rikkatli bir tebessümle gözden geçirdi, mü- teakıben çadırdan çıktı. Hintli, Aksak Cihangirin kuv- Yine kan ve bıçak sayıklıyor- | du. Lâkin harekette hürriyet zev- kına - bile galebe etmiş gibiydi. Elini ve ayağım dilediği gibi oynatmak, çadırda gelişi güzel dolaşmak, gayrimeş'ur bir halde, onu mahzuz ediyordu. vetli tuylıdhle dm:îud ":":yy:i Zaten hürriyetin her zevke mecbur olduğu noktada *müreccah — oluşu, bizatihi haiz ; Kaşları ha- |" ş vaziyette duruyordu. . f olduğu yüksek — mahiyettendir. fifçe çatılmıştı, rengi birar uç- muştu. Gözlerindeki kınlcımlı.r. porlaklıklarını Iııybe!:miqe benzi- Azgın deliler de, kendi mağşuş mefkürelerine — hürriyeti — tercih , endişeli pırilte | ederler. O zevki başka zevklere hılı,omııeaı" ouîhılouıımıı üzerinde | feda edenler mutlaka ruhen de- dolaşıyordu. lidirler ! . İ | Hayat hakkındaki kanaatleri Molla Umur iradesinin ipten kurtulduğunu bittecrübe anladıktan | sonra tabiatile kendi düşüncesinle avdet etti, kan ve biçak hulya- sile çılgın bir faaliyete geçti. Çadırın — ortasına — diz. çöküyor, kollarını sıvıyor, adam kesiyor- muş gibi hummal taklitler ya- pyoı'd“» Hayalinde — sıraladığı ölüm mahkümlarının herbirini yi- ne hayalen boğazladıkça acı acı haykımıyor, kaçıyor, köşelere sak- lanıyor ve biraz sonra o korku- lardan sıyrılarak yeni bir kesme bambaşka bir şekilde ve ölümü çıplak filozof korkuyor mu idi Yözündeki solukluğa, gözlerin- İz deki donukluğa göre bu ıu_ıl: | müsbet cevap- vermek doğru olacaktı. Lâkin böyle bir korku, onun sağlam ıkz,eylııik nasıl telif edi- lebilirdi?.. Biz filizof Hintlinin her- Yevmi, .—ı'yn.'. Havadiş — ve Halk ameliyesi iğiyordu. r S Çıplak Hintli, bazan terliyerek, idare : c_"';:,;:',_?'.',.;;."“i; bazan titreyerek hayalen cellâtlık Telefon İstanbul - 20203 Posta kutuau: İstanbal - 741 Telgrafı İstanbul SONPOSTA —a ABONE FİiATİ TÜRKİYRE Ecneb! çeviriyordu. 1400 Kr. —1 Sene — 2700 Ki. Molla — kendisile — alâkadar 150 » BAF 1400 » değildi ve bu alâkasızlık onu mem- | 40 » 8. gee y wei Çünki delinin eli | ND ESTE ae değse, ondaki cin- şayet eline neti idare eden peri ile temas etmiş olacağını ve bu temastan bulaşacağını —— Gelen evrak gerl verilmez. Nanlardan — mes'uliyet alınmaz cevup İçin meoktuplara 8 karuyluz Pul Hâvesi lazımdır, Adres değiştirilmesi (20) kuruştur. l LAdkvs var| | İhtilâlcilerin Silâh Müteahhidi İle Bir Mülâkat.. Beş Kıt'a Üzerinde Çıkan İsyan, İhtilâl Ve Harplerde H azır. Bulunan Adam Büyük İhtilâlcileri Teşvik Eden Yegâne Kuvvet Nedir? * Me"X. Y. Z, in oturduğu Şanghaydaki Çatay oteti Gazetecilik âleminde beynek milel bir şöhreti haiz olan M. Arnaldo — Çipolla, — “ Dünya ihtilâlcilerinin — müteahhidi — ile bir mülâkat! ,, isimli bir yazı neşretti. Torino'da çıkan La Stampa — gazetesinde — intişar eden bu çok şayanı dikkat ya- naklediyor ve sözü meş hur gazeteciye bırakıyoruz. “ Yirmi beş senedenberi onu görürdüm. Nihayet burada te- Ziyi | sadüf edebildim. Harbı. Umumiden evvel ve sonra, dünyanın neresinde siyasi bir hâdise çıksa mutlaka orada onunla karşılaşırdık.. M. “X. Y. Z.. (ismi lâzım değil), beş kıt'a üzerindeki ih- tilâlci ve inkılâpçı adamların, as- keri isyan yapan adamların, bütün fesatçıların silâh mütehhidi idi. Top, tüfek, mermi, tayyare, tank ve bütün barp levazımını X. Y. Z. âdi bire ticaret eşyası gibi satardı. M. *X. Y. Z4 il, Şanghaydaki, Çatay otelinin sekizinci katında bulunan dansingde karşılaştım. Çatay öteli belki dünyanın en muazzam Ve en muhteşem oteli idi. Ayni zamanda cihanın en esrarengiz bir yeri idi. Orada her çeşit insanla karşılaşmak ka- bildir. Her lisam konuşan nefis | kadınlar, barici manzaraları - iti- barile mükemmel birer centilmen fakat hakiki birer serseriden baş- ka birşey olmıyan maceraperestler, maruf gazeteciler, edipler, diplo- matlar, casuslar, rahipler, kokain kaçakları v. s hep bu otelde karşı karşıya oturuyorlar, Garson vasılasile X.Y.Z le ta- nıştık. Beyzi dansiğin kenarında oturuyorduk. Herkes ona bak- yordu. Bilhassa kadınlar onu yi yecek gibi göz hapsine almış- lardı. O, teklifsizce dedi ki: — Ceneral Gömes inkılâbında Cenubi Amerikada Venezüelloya geldiğim zaman six henüz avdet etmiştiniz. Ben Trinidas adasını satmıştım. İhtilâlcilerin muvaffa- kiyetini bekliyordum. Fakat talli harp onlara yaver olmadı. Ma- lümya Satılan silâhlarla beraber onlara muvalfakıyet te satamaz- dim ya... Çinde de üç defa kar- şılaşabilirdik, fakat tesadüf etme- di. Eğer bir gün İlılyıd, tesa- düf edersek size bütün kaçakçılık ve macera vesikalarımı veririm. Güzel bir eser vücuda getirebi- lirsiniz. — Teşekktir. ederim. Şimdi Çinde ne yapıyorsunuz ? Sipariş aldınız mı ? — Burada iş yapmak hem kolay, hem zor.. Beş hükümet var. Bunların hepsile iş yapmak kabil.. Fakat Peştede mal ver- mek - şarlile.. Nankin hükümetile iş yok. Evvelâ parası yok. Para bulsa da fabrikalara —sipariş verir. Ben silâhları Almanya ve Amerikadan tedarik ederim. Trabzonda YA Çok Zengin — * Bir Sergi Muallim Bahriye Hanım ve Genç talebeteri Trabzon (Hususi) — Kız Or- tamektebi dikiş muallimi Bahri; Hanımın idaresindeki Biçki ve Dikiş Mektebinde bir sergi açılmıştır. Çok zengin olan bu sergide, ta- lebeler bir senelik emeklerinin semerelerini — teşhir — etmişlerdir. Sergi göz kamaştırıcı tuvalet, manto, iç çamaşırları, işlemeler, tayyörler ve pijamalarla doludur. Sergi bizzat Vali Rifat Bey tara- fından merasimle açılmış, davet- Hler çok nezih ve zarif bir şekil- de izax edilmiştir. Genç kızları: mızın — müuvaffakiyetini — herkes tebrik etmiştir. — Ka.. Re. — En çok sipariş edilen silâh hangisidir ? | — E. Z çaplı mavzer t , 7S lik sahra topları... meıî lak bir bataryeyi tayin edilen bir limanda 8000 dolara satarım. — Malzemeyi limana çıkar mak kabil midir? — Kabil de söz mü. Çin dünyanın en rahat memleketidir, X. Y. Z. şampanya kadeh- lerimizi doldurdu. Bana bir ha- vana verdi. Ve devam etti: — Almanyada - silâh yapıla- maz. Versay Muahedesi — menet« miştir, fakat onun besabına İs- veç, Holanda ve Danimarkada harıl harıl çalışan — fabrikalar vardır. Onlardan satın alırım. Bu işte en güç mesele nakliye işi- dir. Fakat bu hususta Ak man şilepleri birer mütehassıstır. Tutulmak imkân haricindedir. Bu san'at esrarı olduğundan maale- sef söyliyemiyeceğim. Satılmıyan hiçbir şey olmadığını söylersem, sırrımızın hikmetini aşağı yukarı aplarsınız.. 25 sene içinde bir defa yakalandım.. İstikbalde silâh satmak için en müsait yer Hindistan olacak- tır. Fakat çok müşkülât çekile- eek:ır. İngilizler sahilin tarassdunu entelicens cfise — bırakmışl ırdir. Maamafih dünyada muvıff::( olıı:- namıyacak bir şey olmadığına göre... 300 milyon insana birer tabanca, birer tüfek verebilsem, çekilip istirahat edeceğim. — Hindistanda ihtilâl olacak mı? — Orası daimi ihtilâl içinde. İlerde hadiselerin çoğılmçmııub- temeldir. Muhatabımın randevusu vardı. Ayrılırken dedi ki: — ,59 — “ İsyanları çıkaran — bazı kimselerdir. Onları teşvik eden silâh — fabrikalarıdır. Fabrikaları sevkeden kendi hükümetleridir. | Hükümetleri de harekete getiren rını ve büyük bir inkılatın bütün saflı aşından sonuna kadar ymerak | i ve Wade çok demizid r. ah | para aşkıdır. ,, —— Yeni Neşriya 'Leninin Hayatı “Leninin Hayatı, Haydar - Rifat Beyih en yeni eseridir. Bu Kitapta vanla okuyacaksnt.s Kitap'a hıı"rv ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: