M * —— T T T 10 Sayta | ÇANAKKALE Dokuzuncu fırka ker- -ndam Sami Beyin elinde bulunan kıtaat üç piyade taburu ile Üç sahra ve iki cebel topçu taburundan ibaretti. Cephesini iki müdafaa mıntakasına ayırmıştı. Şimal mınta- kası Arıburnunun şimalinde Ağıl derenin ağzından Sihirlitepe ve oradan Seddiülbahire kadar uza- tüyordu. 27 inci alayla iki cebel ba- taryasını şimal mıntakasına ve 26 1mcı alayla sahra bataryaları- nı cenup mıntakasına yerleştir- mişti. 25 incl alay, geri kalan diğer iki sahra bataryasile bir- likte, ihtiyat —kuvveti — olarak, Sarafim çiftliğine, Kilidülbahir te- zılıı yerleştirilmişti. Bu - kıtaat lidülbahrın göstereceği ihtiya- ca göre şimal veya cenuba sev- kolunacaktı. Şimal mmtakasında 27 inci alay kumandanı binbaşı Ali Şe- fik B. iki tabur piyade ile bir cebel bataryasını Maydos civa- rında ihtiyat olarak bulunduru- yor ve 2 inci, 27 inci taburlarla bir cebel bataryasını sahili mu- hafazaya göndermiş bulunuyordu. Bu taburlardan bir bölük te Ağildere ile Arıburnu arasına bir diğer bölük Arıburnu ile Kabatepe, bir üçüncü bölük te Kabatebe ile Sihirlitepe arasına konmuştu. Bir dördüncü'bölük te Kabatepenin — arkasına — ihtiyat kuvveti olarak — yerleştirilmişti. Cebel bataryası 406 rakıml: te- peye yerleşmişti. Ayni zamunda Kabatepede 12 pusluk (iki top, biraz daha içerde 15 pusluk di- ger iki top vardı. Görülüyor ki —Avustralya ve Yeni Zelânt fırkalarını ihraç için tayin edilen sahada, karşımızda bir piyade bölüğü ve bir ihüyat bölükten başka kuvvet yoktu. Fakat bir tabur ve bir cebel ba- taryası 4 mil mesafede ihtiyat olarak bulunuyordu. Bundan ımaa- da 19 uncu fırkanın sekiz taburu bir cebel ve iki sahra bataryasi- le birlikte Boğalı ovasının yanın- da mevki almış bulunuyordu. 26 ıncı alay kumandanı Kadri Bey, cenup mintakasını üç kisma | ayırmıştı. Bunlardan şimal veya kumtepe kısmı — sihirlitepeden Sarıtepeye kadar uzanıyor. ve burası birinci ve 26 mcı taburlar tarafından tutuliyor, sahilde üç bölük piyade ve bir sahra batar- s1 ve bir bölük ihtiyat kuvveti ile muhafaza olunuyordu. Bu kısım- da 15 pusluk iki top vardı. Kirinya denilen merkez kısım 2 inci Vet 26 ıncı taburlar tara- fından tutulmuştu. Bu kısım Sa- | ıtepeden Güllüdere ağzına, boğoz tarafından da Seddülbahirden Tekirdereve kadar — uzanıyordu. Bu kısmın Adalardenizi mıntakası ihraca müsait görülmediği için yalnız bir bölükle muhafaza edi- liyordu. Bir bölük Morto koyu civarına dağıtılmıştı. — Mütebaki 'ki ihtiyat bölük- Kanlıdereye ve Kirinya cenubuna yerleştirilmişti. 26 mcı alayın karargâhı da burada idi. Bu kısımda Kereviz- dere boyunca 10 buçukluk bir sahil bataryası mevcuttu. Bu ba- | : — tarya Boğaza yanaşacak her ge- y , e ateş etmekle muvazzaftı. S POSTA İngiltere Hükümeti tarafından Gazl Hu no hodiyo edilen eserin tercümesi. — ni Ve Büyük Bir Endişeye Düşmüşlerdi w l yanakkalede İngilizlerden İğtinam edilen toplar Cenup veya seddülbahir mın- takası Güllü sahilinden Seddül- babhire kadar uzanan çıkıntıyı ihtiva ediyordu. Bu mıntaka 3, 26 mcı taburlar tarafından işgal edilmişti. X. W, V. sahillerini müdafa için de iki bölük ve dört (ihtimal <ı ) top tahsis edilmişti. Anadolu sahilinde 3üncü fırka Trova harabeleri cıvarında iki alay ihtiyat olarak bulunduruyor- du. Kumkale, Yenişehir arasına | da bir alay yerleştirmişti. V inci fırka da, kuvvetinin mübim kısmını Ezinede bulundu- ruyor, ve Bisika koyunun iki sahiline nezaret eden müfrezeler kullamıyordu. 25 nisanda yapılan ihraç ame- liyesi, bu tevzi şeklinin ne dere- ceye kadar işe yaradığını gös- terecektir. — Jeneral — Hamilton Türk müdafaasının en az kuvvet- H olduğu kısma hücum ettiği için, Türk sahilleri tutunamamıştı. Fakat şunu da hatırlamak lâ- zımdır ki, müdafaa edilecek sahil boyu uzundu. Teşebbüs daima Hâva; Mektebinin Kaydı muhacimden — gelir, Onun için Leyman Fon Sandersin bu pro- jesini tetkik etmek mümkün de- gildir. Zaman ve vaziyetin müsaade ettiği derecede kıtaat yerli ye- rine yerleştikten sonra Leyman | Fon Sandersin yaptığı ikinci şey, sahilde bulunan askeri düştüğü âtıl vaziyetten kurtarmaktı. İlk zamanlarda bütün kıtaat talim ve manevralı — talim görmemişlerdi. Nişangâhlar — yapılmıştı. Bomba atmak için dersler verilmişti. Müdafaa ve muvasala için yapılması lâzımgelen şeyler pek çoktu. Deniz münakalesi — için yeni ihraç iskeleleri — yapılmış, köprüler ve iskeleler kurulmuş- tu. Yarımadada yol hemen de mevcut olmadığı için kara mü- nakalesi pek güçtü. Bu mahzuru izale için ciddi tedbirler alınmıştı. Hatta belli başlı sevkulceyş nok- taları arasında yeniden yollar yapılması bile düşünüldü. (Arkası var) - Kabul Şeraiti 1 — İkinci maddede yazılı şartları haiz bulunanların istida ve vesaiki lâzime ile Ağustosun birinci gününden İtibaren Yeşil- köyde Mektep Müdürlüğüne müracaat eylemeleri lâzımdır. İstanbul haricinde bulunup ta vaziyetleri şeraiti duhule tevafuk eden taliplerin dahi işbu vesaikı mektep müdürlüğüne irsal ile alacakları cevaba göre hareket eylemeleri icap eder. 2 — Şerait şunlardır: A — Türk olmak, B — Taliplerin Örtamektep — (lise sekizinci sımf) — tahsilini ikmal etmiş ve asgari on yedi yaşımı bitirmiş ve azami yirmi ya- şında olmaları lâzımdır. (Ortamektep tahsilini ikmal edenlerle ortamektep tahsilinden yük- sek tahsil görenler imtihansız olarak kabul edilirler). Şehit, malül, asker ve san'atkâr evlâtları ile ecnebi diline vâkıf olanlar tercih edilir. Me.klı:p kadrosu ortamektep tahsilini ikmal edenlerle dolmadığı takdirde orta mektep tahsilinden dun tahsil görenlerden usulü veç. bile müsabaka ile alınır. € — Tamüssihha bulunmak ( mütehassısları tam olan hastahane heyeti sıhhiye raporu İâzımdır.) D — Ablâkı mazbut olmak ve hiçbir cürümle mazaun veya mah- küm olmamak. E — Mektebe kabul edilecek talipler: Gedikli küçük zabitler hakkındaki 1061 — numaralı kanun mucibince muamele görürler, (Mektebi muvaffakıyetle ikmal edenler hava kıtaat ve mülessesa- tında ( on iki sene ) müddetle Hava Gedikli Küçük zabiti olarak ifayı vazife edeceklerini taahhüt edeceklerdir. 3 — Müddeti tahsil iki senedir. 4 — Kaydikabul muamelesi 15 Ağustos 932 tarihine kadar de- vam edecek ve bundan sonraki müracaatlar kabul olunmıyacaktır. 5 — Askeri pilot olmak ve askeri tayyareciliğin diğer ihtisas işle- rinde kullanılabilmek için evvelâ hava makinist mektebini muvaffa- kiyetle ikmal etmek şarttır. 6B — Derslere Birinci Teşrin bidayetinde başlanır. Ka XSOK *A HİKÂYE Bu Sütunda —Hergün LA Yazan: * * Ye_şril Gözler Dalgın ve aeşesiz yürüyordum. Yol uzun, hava sıcak ve gönül perişan... — Siz sıcak bir yaz gününde hiç Şişliden Taksi- me yayan gittiniz mi? Param olmadığı için ben bu uzun yolu kan ter içinde öyle bir yürüdüm ki Taksime geldiğim zaman av köpekleri — gibi dilim — bir karış — dışarıya — fırlamıştı. Fa- kat tam talimhanenin — önün- den geçerken ayağıma bir kâğıt * takıldı, bir zarf. Aldım ve derhal açtım. İçinden güzel bir levanta kokusu yayıldı. Kâğıdın üzeri inci — gibi düzgün — satırlarla doldurulmuştu. Bir hanım k- zın — elinden — çıktığına — hiç şüphe —etmediğim bu mektup- ta öyle içli cümleler var ki... Fa- kat size bunun hepsini okumıya- cağım. Bana kızmayınız. Sadece merakınızı tatmin etmek için ba- zı cümlelerini buraya yazacağım. Arifseniz anlarsınız. Eğer sevda iş- lerinde tecröbeleriniz. yoksa bu size hiçbir mana ifade edemez. İşte ilk cümleler: “ Senin hain olduğunu anla- dım. Fakat tecrübesiz. olduğum için bu işte çok geç — kaldım. Bana “ yeşil gözlüm , diye hi- tap ettiğin zaman çok mütehassıs oluyordum. Fakat artık -geçti. Şimdi kalbim gibi gözlerim de simsiyahtır. Önüm karanlık... Ha- yatım, derin bir uçurum gibi...,, Mektuptan başka bir cümle daha: * Serin bir mayıs akşamı... sen ve ben Boğaziçinin en sevimli bir köşesinde, Tarabyadayız. Ha- tırlarsın ya, sen bana sandal teklif etmiştin.. Ben denizden korktuğum — için razı olamıyor- dum. Fakat bana “Yeşil gözlüm,, diye hitap edince seni kırama- dım. Çünki beni en hisli yerim- den yakalamıştın.., Size mektubun son cümleleri- ni okuyorum: “ Her genç kiz şunü iyi bil- melidir ki hayat çok tatlıdır. Zengin, fakir herkes hayatın ne- şesini içebilir. Hayatta ağlıyan insanlar akılsızdır. Gülmek, eğlen- mek hayat içindir. Fakat bu- gün hayat bana zehir gibi acı ve elemli geliyor, buna sebep sensin. Eğer sen günün birinde benim önüme bir yılan gibi çık- masaydın, eğer sen bir gün benim temiz kalbime bir akrep gibi sokulmasaydın, emin ol ki, ve bütün genç kızlar emin ol- sunlar ki, ben ağlamıyacaktım. Ben daima gülecektim. Demek ki kabahat insanlardadır. Bil- hassa erkekler... Ah şu erkekler.. Eğer sen benim yeşil gözleri- mi kendi hulyalarına bir oyuncak yapmaseydın, ben bugün ağla- mıyacaktım. Fakat ben yine mes- ut olacağım. Saadetin altın anah- tarı her zaman benim elimdedir. Hiç meyus değilim. Bir gün ge- lecek, sen perişan ve ben bahti- yar olacağım. Anladın mı?.. ,, Yoşil Gözlü İşte size bir genç kızın, has- sas, asabi, fakat ümitli bir kızın mektubundan birkaç dağınık cüm le... Eğer, saadetin altın anah- tarını her zaman elinde taşıyan bu genç kızdan korkmasaydım şöyle bağıracaktımı Ah... Kız- larl..,, ( Tanliaimaserer — Bir Tayyareci Öldü ; Berlin 24 — Yelkenle uçma cihan rekorunun — sahibi — olan Groenhof dün bir kaza netice- sinde ölmüştür. Groenhofun tay- yaresi düşmüş ve tayyareci para- şütle atlamış, fakat paraşüt açıl- madığından yere düşer düşmez ölmüştür. Tahdidi Teslihat Konforansı Ve Almanlar Berlin, 24 — Sir Jon Simo- nun konferansın bir muvaffakıyet elde etmiş olduğu suretindeki sözleri burada hayretle karşılan- mıştır. Zira, konferansın tahdidi teslihat sahasında ufak bir te- rakki eseri bile göstermediği ka- naati hâkimdir. Altona Hâdisesi Berlin, 24 — Komünistlerin çıkardığı arbedeler neticesinde Altonada tevkif edilen 92 kişi- den 7i i hakkında adli takibat icra edilecektir. Mobilyacıların Tenezzühü Yorgancı, Döşemeci, Hallaç ve Mobilyacı Esnafı Cemiyeti cuma günü Beykoza kadar bir tenezzüh yapmıştır. Tenezzüh çok neşeli geçmiş, sabahtan akşama kadar muhtelif eğlenceler tertip edilmiştir. Bu resimde tenezzühe iştirak edenlerden bir kısmını görüyoruz.