|| Abdülhamit, i| temişti. | hünkâr Harp Şıddetle Devam Ediyor /aziyetin Vahametini Bilenler, Neticenin Nereye Kadar Varacağını Kolayca Kestınyorlar Ve Korku Geçiriyorlardı Muharrirl X Her Hakkı Mahfuzdur ğğ Sonra.. Bu işe Mithat Pa- #a — başlamıştır... Onun — gay- bubetile bu meselenin akim kalk- ması doğru değildir. Binaenaley hünkârın tamamile — meşrutiyet- perver — olduğunu — göstermek için meclisin derhal açılması lâ- zumdir. Diyordu... Abdülhamide gelince o, daha tahta çıkmadan evvel güya meş- | rutiyeti istiyor ve mes'uliyetten azade bir saltanat sürmeyi arzu | ediyordu. Yalnız.. onu korkutan * bir şey vardı. Ya, bu meclis a- | leyhine ittifak ederse... Abdülhamidin dimağına - çivi- Tenmiş iki kelime vardı. Biri su- | kut, diğeri hürriyet... Bu iki ke- limeden, tüyleri ürperiyordu. Vakıâ bunlardan başka bir de Buikast korkusu varsa da o ta- tihlerde henüz Abdülhamit, bunu düşünmiye İlüzum — görmüyordu. Çünkü ozamana kadar henüz bir | suikaste maruz kalmamış ve bu bususta evhamını lahrik etmek te | | moda olmamışlı. x Meclis, Dolmabahçe sarayında büyük bir tantana ile açıldığı gün bültün şevket ve aza- metini meb'uslara göstermek is- Anadolunun, — Rumelinin | Arabistanım hücra köşelerinden ge'en meb'usların, daha Dolmabah- çe sarayına girerken gözleri ka- maşmıya başlamıştı. Sarayın cal- tanat kapısından itibaren içerdeki kapısına kadar kumlu yola — dizilen — maiyeti — efradı- mnıin partak üniformaları, güneşe karşı parıl parıl parlıyan silâhları, padişahlık azamet ve heybetini ganlandırıyor, saray koridor ve ve İ galonlarının ziynet ve ihtişamı, Meb'us'ları hayret ve haşyet içinde bırakıyordu. Bu suretle Osmanlı İmparator- | luğunun ilk meclisi meb'usanı, garayın şevket ve azameti yanında pek sönük kalan milli mevcudiye- Kin, bütün aciz ve zâfını göstere- gek bir şekilde açıldı ve meclis Müzakeratı Meb'usların başlar başlamaz da, derece ve kıratları anlaşıldı. Buna binaen, artık saray için, bu adamlardan endişe etmiye biç lüzum kalmamıştı. Aradan birkaç gün geçer geç- Mez, meb'uslar vükelâ konakla- | gındaki ziyafetlere, şurada burada | | ı tertip edilen içki ve saz âlemle- Ş rine devam etmiye başladı. Bilhassa Necip Paşanın konağı meb'uslarla dolup boşalıyor; rülbe ve nişan almak sevdasına düşenler biribirinin aleybinde söylemedik Böz bırakmıyor, hatta, mecliste | Böylenecek sözleri bile daha ev- Welden haber veriyorlardı. Ru halleri gördükten sonra, milli murakabe kuv- Variyet | ler, ine artık hiç ehe'umıyct bile vermiyordu. Devlet ve siyaset iş- erine biraz aklı eren birkaç meb'us ortada çırpınıyor. O ta- rihte gittikçe ehemmiyet kespe- den mali, siyasi, askeri vaziyetlere karşı istizah takrirleri veriyor, alâkadar nazırlar meclise davet ediliyor. Fakat, vükelâdan hiçbiri, bu davetlere icabete ve usulen müdafaaya tenezzül etmiyorlardı. Saray, bu halden memnundu. Meclisin birinci devresi, millet ve devletin hayrına yarar hiçbir iş görmeden dağılmıştı. Hatta zavallı meb'uslar, meclis reisinin acı bir istiskaline de uğramışlardı. Devrelerin hitamında, hüküm- darın bir beyannamesile meclisin dağılması icap ederken, saray bu üsüle ehemmiyet bile vermedi. Eski devirlerdeki mektep mu- bassırları gibi - saray tarafından - mahza meclisin raptü —zaptına memur edilen ve bu hizmetine mukabil de kendisine — vezaret rütbesi verilen Ahmet Vefik Paşa, | birinci devrenin son günü ayağa kalktı. Mutadı olan sert ve haşin bir lisan il bu vibaren hitam bulmuştur. — Meclisin devresi bu- günden Her biriniz vilâyetlerinize avdet ediniz. Gelecek sene için de söz anlar, memleketin — ihtiyacalına vâkıf meb'uslar gönderiniz. Demekle iktifa etli ve meclis azaları yavaş yavaş salonu terk- ettikten sonra doğruca saraya gitti. Başkâtip Sait Paşaya tekmil baberini verdi. * İkinci içtima devresinde meb'- uslar biraz harekete gelmişlerdi. Fakat pek çoğu fikren basil ve iptidai — oldukları için meclisin müzakeratına bir kudret ve selâ- met veremiyorlardı. Bol bol vü- kelâyı zemmediyorlar, ara sıra da ima tarikile saraya dil uzatıyor- lardı. Harp, bütün şiddet ve feca- atile devam ediyor, Kafkas h- dutlarile bütün Rume i ateş içinde yuğurulu Meskof orduları Vu geçmiş, büyük karargd'ı neye nakletmiş, İstanbal surları üzerine yürümiye hazırlanıyordu. Bu büyük har kumanda merkezimi kan ve lere ordumuzun başında değil; sarayda, yeşil çu- ha örtülü masanın kenarında idi. Ordu kumandanları, en küçük harekâtı harbiye hakkında bile | doğrudan doğruya Mabeyn Baş- kâtibi * müracaat edi- yor ve &« emir mucibince hareket eyliyordu. Vaziyetin bu bu vasıta ile aldığı vahimdi. vehametini gören ve hissedebilen- neticenin nereye varacağını pekâlâ kestirebiliyorlardı. Sarayın içyüzüne vâkıf olan ve bir az da tür'et ve cesarete malik bulu- eden | kestru nanlar, artık Damat Mahmut ve Redif Paşalar hakkında acı bir lisan kullanıyorlar ve bunların iş başından çekilmesini istiyorlardı. Harp sahnelerinden gelen fena haberler, İstanbulda oturan o taraflar halkını heyecana sevke- diyor, bütün bunlar, mahzarlar ve mazbatalarla meclisi meb'usana müracaat ederek memleketlerinin uğradığı feci akıbetten hesap istiyorlardı. Arkası var| Fransada Kanunu Medeni Tadilâtı Paris, 24 (A.A.) — Hükümet dün öğleden sonra Âyan Meeli- sine evli kadının hukukl vaziye- | tini tesbit ve izdivaç rejiminin asri hayatın zaruretlerine tevfik edilmesini derpiş oyliyen bir ka- nun İâyihası tevdi eylemiştir. Bu lâyiha 1804 tarihindenberi yapılan en ehemmiyetli ıslahatı teşkil eyle- mektedir. Yunanistan Tekzip Ediyor Atina, 24 (A.A.) — Başvekâ- let muavini M. Gonatas, intiha- batın icrası için bir direktuar | kabinesinin teşkili ihtimali mev- cut bulunduğuna — dair olarak neşredilen haberleri tekzip eyle- miştir. Hükümet mutlak bir müsavat | dairesinde icra edilecek olan in- tihabatın yapılacağı güne kadar umumi sükütu temin ve muhafa- za etmeği bir şeref vazifesi te- lâkki etmektedir. Kuşlardan Vergi Prağ, 23 — kosloval Hükümeli öten kuı?:rdın vuk':l almıya karar vermiştir. Bülbül besliyenlerden senede 100 kron, kanarya için 50 kron, — saka kuşu için 10 kron vergi alına- caktır. —— RADYO — 25 Haziran Cumartesi İstanbul haturka alız Ahmet lımoımln haberleri, saat ayarı, arçuaları 21 heyetinin ypera pa Ahmet metre ) 20 Viyana 20,5 Romanya or yo or ı Ku- opera, Ajans ha- metro ) 20,90 şarkı seesi 21 oparadan naklen Fa Varşova telif b Berlin — | 16 dora, 20,30 Himmo! tnden parçalar Zi Franklurttan uaklea şen gecü, aa — özsemree — —ameeeem— —— ——— — — — |Tarihten Arta Kalan Garip Bir Mahalle e Alberobellıı şehrinde eski asırlardan kalmış ve o vakittenberi egııtınlıııyonk kemali itina ile aynen muhafaza edilmiş bir ardır. Burası, asri evlerle süslü olan koca şehrin orta yerinde lıır ıınlıo teşkil eder. Gelip geçen seyyahların bir uğrak yeridir. Resmimize bakarsanız: Bu sokakta yapılan evlerin Orta Asyada el'an görülmekte olan saman ve çalı çırpı tavanlı kulübelerden örnek aldıklarını anlarsınız. Bununla beraber tavanları kârgirdir. Bir evin genişletilmesine lüzum görül: zaman yanına aynen bir bina daha yapılır, ikisi bir kapı ıkbdlx:tııllb, bu binalar arasında beş altı kubbenin tek bir ev teşkil edenleri de mevcuttur. ’ Eski Kıyafet Musabakası ) medeni kanunda | Bir yarış meydanında, bir sürü uyirciniıı önünde dört atlı, eski sistem bir araba görüyorsunuz: ere'de “ Surroy , plâjlarında her sene bir defa maziyi ihya ederler, eski zamanın ııığılıı'mı. kızaklarını, giyinme şekillerini meydana çıkarırlar, bu münasebetle | birçok müsabakalar yaparlar. Bu fotoğraf geçen hafta tertip edilen ıenlıklerden bir safhadır. Mevsimin Pla_ı Modaları (1200 metre) 18 gramofon, | Avrupada plâj mevsimi başladı. Hatta mevsimin en hararetli devresi yaşanıyor, Herkes boş vakitlerini kumlu sahillerde geçiriyor. Bu resimde gördüğünüz genç kızlar da kolkola plâja gidiyorlar. Yan- larına lâstikten deniz oyuncaklarını ve toplarını da almayı unutmamış- lar. Dikkat edi. Plâj kıyafetleri bu sene de geçen senenin aynıdır. Geniş paçalı pijamalar bu senede moda olmuşlur. Zengin ve fakir, plâja giden her kadın kesesine göre bu kıyafete bürünür,