Sultan, Minderinin Üstünde Kabzasına Kadar Batmış Bir Hançer Bulmuştu Titriyerek Aldığî Kâğıtta Da Ölüı_n Tehdidi Vardı Her hakkı mahfuzdur. Hayyam içeri girdi. Vazifei tazimeyi ifa etti. Sultanın istizahı üzerine meşhudatını — anlatmıya başladı. Hayyam, büyük bir teessürle gördüklerini — anlatırken, Sultan renkten renge giriyor, heyecan- dan heyecana düşerek — âdeta ayakta sallanıyordu. Nihayet ayakta — duramadı. Oturmak için sedirin kenarına dayandı. Gözleri, — gayrühtiyari kayarak oturacağı yere - baktı. Orada gayritabil bir şişkinlik vardı. Sultan bir müddet oraya baka kaldı. Sonra yavaş yavaş elini uzattı. Korka korka, çekine çekine, ipek örlüyü — kaldırdı. Kaldarır kaldırmaz da bir adım geriye sıçradı. Çünki minderin üstünde, kab- zasına kadar mindeze sokulmuş bir hançerle yanında da bir kâ- ğit vardı. Sultan titriye titriye kâğıdı aldı. Baktı. Kâğıtta, şu satırlar yazılmıştı: *“Eğer — mubabbettinizi - kal- bimde taşımamış olsaydım, bu hançeri göğsünüze saplattırmak, oturduğunuz yere — balırtmaktan daha kolay olacaktı. , * Sultanın gözleri büyüdü. Yum- rukları sıkıldı. Çene kemikleri biribirine vurdu. Derin bir aczü- fütur içinde oraya oturdu. Dalgin nazarlarla elindeki kâğ- da bakıyor ve şu sözleri mırılda- nıyordu: —Cür'etin bu derecesini gös- teren bir adamla, mümkün değil mücadele edilemez... Hayyam, Sultanın bu halin- den daha ziyade müteessir oldu. Bir adım daha ilerledi. Mustarip bir sesle: — Sultanıml!... Dedi. Sultan, ruhunun ihtilâl ve istirabını gösteren bir nazarla Hayyama baktı. Hayyam, devam etti: — Sultanım!... Kanaatkâr bir kalple - yaşamak, hayatın bütün ezvak ve lezaizinden kemali gaft fetle nasibini almak imkânı var- ken; hayatın temiz heyecanlarını kan ve ihtirasla boğmak istiyen İnsanları gördükçe, — herşeyden nefret ediyorum... " Benim ne mesleğim ve ne de Meşrebim, böyle şeyleri görmiye Ve işitmiye mütehammil değildir. sonra hayatımı tam bir İnziva içinde geçirmiye karar verdim. Artık beni her hizmetten işediniz. Evimin köşesinde, kendi el _'ı_l' başbaşa kalmama izin Dedi. Yavaş yavaş geri çekildi. * - Aradan uzün seneler geç- miş, Ömer Hayyam da, hayatının V Öi yetmiş üçür <ü senesine gelmişti. Hayyam, senelerdenberi zevk ve saadetle hayat geçirdiği re- vakında, bir sedir üzerinde otu- rüyor.. yorgün gözlerini bazan etrafında gezdirerek, bazan da bir noktada temerküz ettirerek düşünüyor, ara sıra da yazı ya- zıyordu. * Mehtap, elinde bir tepsi ob duğu halde geldi. Hayyama, şa- rap gelirmişti... Tepsiyi Hayya- mıin önündeki sedefli masaya koyda., Kendisi oraya, Hayyamın önüne diz çökerek oturdu. Onun ellerini tuttu. — Artık yoruldun sahibim... Düşünmeyi ve yazmayı bırak.. Bi- raz istirabat et. Diye yalvardı. Hayyam başını kaldırdı. Minnet ve şükranla mah- mul bir nazarla Mehtaba baktı. — Evet, yoruldum.. Hem de epiyce yoruldum Mehtap... Biraz değil, artık bu zavallı — vücudü ebediyen istirahate terketmeye hazırlanıyorum. x Mehtap, bu sörlerden — çok müteessir oldu. Ellerini kaldırdı. î Resminizi Bize Gönderiniz, Yazan: A. R. Hayyam, elindeki kâğıdı ve kalemi bıraktı. Ellerini kaldırdı, derin bir muhabbetle Mehtabın ellerini kavradı. * Hayyam, önündeki kâğıtları göstererek Mehtaba sordu: —Bunlar nedir.. biliyor musun Mehtap?... Mehtap, küyük bir takdirle cevap verdi: — Şüphesiz.. bunlar, dünya- nın en büyük harzinesidir. Hayyam acı acı güldü: — Belki — öyledir, belki de öyle değildir, Mehtap... İhtimal ki bir gün gelecek bunları okuyan- lardan, bazıları beni küfür ve ilhat ile itham edecek., bazıları da alelâde sarhoş bir şair zannede- cek... — Zararı yok. — Herkes istediği gibi düşünsün, İstediği gibi hüküm versin... Ben bu söz- | lerimle ancak, hayattan mustarip olanlara hitap ediyorum... Eğer ben ölürsem, bunları bir araya | topla.. Hayatın ıstırabına daya- namyan zavallıları ara.. Onlara okut.... Eminim ki, bu sözlerim onlara bir teselli ve deva ola- cakür, ( Arkası var| 4 4 v ? 1 Size Tabiatinizi Söyliyelim... —— 46 İSMAİL BEY: (Fotoğrafıma der- € ) Zeki ve alaycıdır, Oşkünlük göstermez, ataleti b ketlerinde çevik- a mütomayildir, Oyunu ve eğlenceyi seve 47 MUSTAFA BEY: ( Fotoğrafının dörcini istemiyor) Ağır başlı va kısı men mahçaptur. Ataklık ve atılganlık göstermez. Kondisine ehenmimiyen v& rilmesini İster, Mit ve hareketleri ka- paltocadır. Alaya, tahakküme gölemez . H 48 RECAİ BEY: ( Fotografının der- cini istemiyor.) Zeki ve uysaldır. 'Te- vazuu sever, ayağına Üşenmez, eşya- sını hüsnü islimal etmesini bilir, tar sarrulfa riayetkârdır. Bir menifaat temin etmiyen havai meşgalelere — rağbot etmex. Ameli İşlörde de muvaffak olur. Andre Moruva İklimler Aslı | senede B0 defa basılmıştır. Haydar Rifat Bey — tarafından tercüme edildiğini söylemek muvaf- kayetinin derecesini gösterir. Yeni çıktı. Samim B. Dikkatlidir. Her- şeyi — anlamak Merakını — taşır, hir hidiselerine yabancı kalmaz, tehlike ve me- suliyot — davet eden İşlere gi- rişmez, arkadaş Tarile münaka- şadan hazzeder. Bazan olur. Lâkayt döğildir. Hüseyin Remzi B, : Fazla konuşmaz, Menfaatlerini is- -*' otmez. So- kulgan değildir. Ağır ve kapalı duürür. — Bağan hırçin ve asabi olur. "Hetkotle çabuk ahbap ol- mat. 44 Vahip Bey: — Zotoğrafının der- cinl istemiyor ) Fil ve bareketlerine kat'iyetten ziyade Yöreddüt ve itimat sızlık hâkimdir. Menfaatlerine sadık- | tır. Gördüğünü ve bildiğini tetbik eder, İşlerine şahsiyattan birşoy ilâve etmek İstemez, yuratıcı değildir. Baş- kalarının işlerine müdahale ve dedi- koduya rağbet etmez. Fotoğraf Tahlil Kuponuna 11 inci Sayfamızda bulacaksınız. iddiacı | Bugünün Hikmet, birdenbire elimi sıktı. Kalbinden doğan samimi bir enin ile: — Sen ne söylüyorsun Kevser. Bu mümkün mü?.. Benim için gi- den, banka müdürlerinin elini öpen ve bana hissettirmeden be- nim hayat ve maişetimi temin eden büyük ruhlu bir kadımı feda etmek benim için mümkün olabi- Hrmi? Sen,her günahı tasfiye edecek kadar kudretli bir vicedana malik- sin. Ben, seni değil, senin vicda- nıni.. ve © vicdanın daima sana ilham ettiği necip hissiyatı görü- yorum.. Ben, hafif meşrepli bir genç değilim. Onun için saadetin hakiki cephesini görmiye mukte- dirim. Kalbimde derin bir kanaat var; sen, beni mesut edeceksin. İşte sana bir daha" rica ediyorum ve bilhassa kalbimin sesile. söylü- yorum. Bu izdivacı kabul et Kevser... Nihayet, ben de bir insan- dım.. Ve nihayet, benim de kak bimin bir sesi vardı. Ben sustum ve kalbimin sesi cevap verdi. — Pekâlâ Hikmet.. Teklif ettiğin izdivacı kabul ediyorum. * Yeşilköye giderken, içim İçi- me sığmıyordu. Çünki bu mese- leye Amca Bey de pekçok memnun olacaktı. Daha geçen- | lerde: — Bu, böyle olamaz. Haya- tın ilânihaye böyle geçemez. Mu- hakkak, — istikbalini — salim bir mecraya sevketmen İâzım. Bu da, olsa olsa bir izdivaçla müm- kün olur. Diyordu. İşte, Amca Beyin arzusu, ye- rini bulmuştu. Hem de öyle bir izdivaç ki bu âdeta taliin müs- tesna bir. piyangosuydu. Genç, güzel, — faziletkâr, ağırbaşlı bir erkek.. Sanki, senelerdenberi çektiğim ıstırap ve meşakkatin sabrına karşı, talün büyük bir mükâfatı... Amca Beyi yatakta buldum. Siyatiğin —müz'iç ıstırapları de- vam ediyormş... Beni görünce, pekçok sevindi. Ona birkaç kitapla Tokatlıyandan da bazı | memnun oldu. Yemeğimizi, onun karyolası- nin kenarında karşıkarşıya ye- dik... Zihnen meşguldüm. Ye- mekten sonra söze nasıl başlıya- cağımı düşünüyordum. Ayni za- zamanda Amca Beyde de garip bir heyecan hissediyordum. 4 Kahvelerimizi içerken, medit ve muannit bir süküt devam edi- | yordu. Sözü açmak için düşün- düğüm cümleler, bir anda ipliği kopan bir tesbih gibi dağılıveri- yor, beni, yeni bir cümle hazır- lamıya mecbur ediyordu. — Kevser Hanım!... Bu ağır - ve resmi hitap beni Ürperlir. gibi oldu. Gözlerimi kaldırdım. Amca Beyin yüzüne baktım. Onun kahve - filcanını | tutan el'eri, hafif hafif titriyor, | solgun çehresi, önüne duruyordu. — Bu - halile, GA 106 EERENTEENAZ) Yaran: Z. Şakir — şeyler almıştım. Buonlara da pek | iğilmiş, | Amuca — AKTİLO Romanı Derhal kendimi toplıyarak cevap verdim : — Buyurounuz efendim. Amuca Bey, sesinde hafif bir ihtizaz, tavrunda, bariz bir ihti- razla sözüne devam etti: — Kevser Hanım.. Size, ge- çenlerde de söylemiştim. Hayat- nız ilânihaye böyle devam ede- mez. Bugün, çalışıyorsunuz, ha- yatmızı kimseye muhtaç olmadan Fakat — yarın.. Herhangi bir ârıza, bu mesainizi durdurabilir. Hasta olursunuz, işsiz. kalırsınız. Başka türlü ma- nialarla karşılaşırsınız. Hülâsa, çalışamazsınız, kazanamazsınız ve nihayet, mahrumiyet içinde ya- şarsınız... — Böyle olmasa - bile, hayatta yalnız kalmak ve yalnız yaşamak kadar, tahammülfersa bir şey olmadığına eminim. Hat- ta, bakınız, bunu kendi nefsimde bile acı acı hissetmekteyim. Amca' Bey, durdu. Düşünü- yordu.. Şimdi ben, kalben büyük bir memnuniyet hissediyordum.. Çünki Amca Bey, benim düşün- düklerimi ve söylemek İstedikle- rimi kolaylaştırıyordu. Düşünce- si, birkaç saniye sürdükten sonra, daha mühtez, daha yumu- şak bir sesle, sözüne devam etti: — Evet.. Yalnızlık, çok acı.. Çok feci bir şey.. Bunu, belki bugün — bissetmezsiniz. — Çünkl gençsiniz. — Sıhhatiniz — yerinde. İstediğiniz zaman, istediğiniz gibi kazanıyorsunuz. Beyin, bana pek mühim birşey- — den — bahsedeceği — anlaşılıyordu. — hayatınızı idare etmek — kudret ve kabiliyeti de — elinizde... ( Arkası var) Sayfiye Arıyanlar ! İstanbulun münasip bir sen- nde yazlık bir ev istiyorsanız Ev sahipleri! Siz de evinizi mevsimlik olarak kiraya verecekseniz SON POSTA ya hemen bir ilân veriniz. Müşteri bulaca- gınızdan emin olabilirsiniz. si, Havadis ve Halk gazetesi * İstanbul: Eski Zaptiye ıdar.' Çatalçeşme sokağı ğ'» İstanbul - 20208 vae OT Tekalan Paste kutumuz İsta ABONL .-ATİ TÜRKİYE Benebi 1400 Kr — 1 Sene — 2700 Kr. 180 » 6 Ay 1400 » 400 » 8. 800 » | 150 » Ha 300 » —— Gelen evrak geri vorilmez. Hânlardan — mes'üliyot alınmaz gevapı için Mmekteplara G kurüşlü < Pul Düvesi Jâtımdir, Adreş değiştirilmesi (20) kuruştr-