——— — - Pazar Ola Hasan Bey Stadyomda Cuma günü saat dörde doğru Stadyom kapısından içeri akan ka- | Hasan ' labalık içinde Pazar Ola Beyi de görmeyeyim mi? — Merhaba Hasan Beyciğim.. Sen de stadyomda ha! — Ne yaparsın evlât! dedi. Yalnız buranın ismini neden de- ğişlirdiler, ona aklım - ermiyor... Hani her şeye türkçe isim taka- caktık... — Stadyomun mı, Hasan Bey? — Statyomu bilmem amma, eskiden buranın pek âlâ bir ismi vardı. Hem de türkçe idi. Biraz düşündüm. türkçesi — var — İsmi?... İsmi?... Burası es- | kiden Topçu kışlası değil miydi? Hasan Bey güldü. — Şimdi nedir - sanki.. Yine topçu kışlası değil mi? Kapıdan içeri giriyorduk. Ha- san Beîî takıldım. | asan Bey, şimdi bir “Pa- zarola, stadyomcu başı! , İste- mez miydi? — Desem ne olacak sanki... Maşallah stadyomcu başıların zarı da cuması da yerinde... Artık millet kendini spora verdi. Cuma pazar oldu mu, yedisinden [âmiıine kadar bütün İstanbul a burada.. girdikten sonra Pazar Olayı bir müddet kaybettim. Oyun başlıyacağı sırada onu sa- hanın yamuada Saim Ağabeyle konuşurken görüp yanlarına yak- Taştım. Hasan Beyin yanında kü- çük oğlu Afacan da bulunduğu- nu ancak © zaman gördüm. Saim Ağabey diyordu ki: — Hasan Bey, sen de benim gibi bu işe merak sardırdın ga- Kiba... — Ne yapayım Saim Ağabey.. ( Afacanı göstererek ) Bu çapkın maçları anlata anlata eskiden de horoz dövüşüne me- raklıydım. Mahallede horoz dövüşü oldu mu hiç kaçırmazdım. Şimdi de bu horozların — dövüşünü kaçırmıyorum. Oyun başlamıştı. Hasan Beyin elinde kocaman bir gemici dür- bünü vardı. — Peder yadigârıl... diyerek dürbünü ayar etti, oyünu merakla seyre başladı. Beyin Haftaymde — Hasan Komşu — Hasan Bey, şu dar- hk zamanında düğün masrafından kurtulmak için — bazı — gençler, alacakları kızlarla birlikte savu- Şuyorlarmış. İyi akıl değil mi? Hasan"Bey— Bu buhran böyle devam ederse bize daha - çok akıllar öğretecek! bana da | merak - sardırttı. Maamafih ben | K — L 'i H A Hasan Bey — Ah birader; * ne büyük kolaylık olacaktı. GENÇ NE DİYOR? Bak kalbimin yasına, Kanıyan yarasına! Kız! Sen beni döndürdün Marmara çırasına !.. * Derdim başımdan aşkın! Oldum büsbütün şaşkın ! Kız!.. Beni deli etti Üç aydan beri aşkın!.. * Ne derdimi unuttum, Ne yaşımı kuruttum ! Kız!.. Bana merhamet et, Aşkınla hapı yuttum! etrafına bir halka Pazar ola anlatıyordu: — Bizim çocukları beğeniyo- rum. Çok ta iyi oynuyorlar. Yak nız bir ufak kusurları var. Biri sordu: — Ne gibi? — Dedim a, ufak bir kusur: Yeniliyorlar!. Hasan Bey bu sözüyle Türk - Macar maçına telmihte bulunu- yordu. Anlaşılan bu son mağlü- biyet adamcağıza Fena tesir et- mişti. Kendisini — biraz teselli etmek lüzumunu hissettim. — Hasan Bey, dedim. Türk- lerin misafirperverliği meşhurdur. Bizimkiler kibar çocuklar.. Mem- leketlerine gelen yabancıları mi- safirdir diye yenmek istemiyorlar, Pazarola kocaman başını “Sen onu külâkıma dinlet! ,, demek ister gibi sallıyarak ; — Evlât, dedi, biz - onları misafir gittikleri zaman da gördük! Zeki söze karıştı; — Ne yaparsın. Hasan Bey “Dublve,, sistemi oyun oynadık! Hasan Bey biraz sinirlendi. O sırada yanımızdan geçen an- trenör Mister Pagnam'a fena fena bakarak; — Oynadık ta iyi haltettik mi? Bu:- adamcağız da bula- büla “Dübive,, sistemini buldu... Bizim çocukların sistem — oyunu oyniya- toplanmıştı. AEM A Komşu — Şa iki herifi görüyor musun, Hasan Bey? Güya tahsildarmış gibi gelip bizim evden elektrik taksiti istediler. * Şimdi sizi polise veririm! , dedim, kaçtılar bütün şirket tahsildarları böyle iki lâkırdıda kaçıverselerdi müşterilere Vecizelerim Artık erkek kadını eve hapis edemiyor. Bundan anlayın ki ya- kında kadın erkeği eve hapse- decek... » “Ak akçe kara gün içindir ,, derler. Ak akçesi olan için kara gün var mıdır? * Yürük at yemini arttırır , sözü her zaman doğru - değildir. Bazan da eksiltiyor! x4 Birçok kimselerin gaçları dö- küldüğü halde kimsenin bıyığı ve sakalı -dökülmüyor. Bunun bikmetini ben yeni anladım: Allah berberleri iki türlü zarara birden sokmak istemiyor. * Frenkler * İnsan kaç yaşında gösteriyorsa © yaştadır ,, derler- miş. Bu hesaba göre Zaro Ağaya torunu ile yw'*dîyeuiizı Saç boyası, başkalarını aldat- maktan xiygde kullananları avut- mıya yarar. “Tekdir ile uslanmıyanın hak- kı kötektir, Âlâ... Fakat kötekle de uslanmazsa © vakit ne yap- malı? Merhum Ziya Paşa asıl bunun için bir yol göstermeli idi! —— — mıyacakları besbelli... — Neden ? — Neden olacak ? Bir. kere Türk alfabesinde "Dubliye,, harfi Oyun - bittiği zaman Pazar Olayı yine gördüm. Neticeden herhalde memnundu. Ne de olsa kendisi de bir İstanbul çocuğu idi. İzmir kalecisinin yanından rçerlı.en en gevrek sesile — sar- ettiği; — Pazar ola kalecibaşı .. İltifatı bu itibarla hayli ma- “nidardı. JPAZAROLANIN KOMŞUŞU Tuytakl ? KIZ NE DİYOR? Geçti eski sevdalar, Züğürt beyhude ağlar! Küçük beyt.. Gözlerimi İpek bir kumaş bağlar! * Beyim!.. Vız gelir bana, Kül olsan yana yanal Beni götürmelisin Her gün Tokatlıyan! * Gezme gözlerin yaşlı Ol biraz ağır başlı! Züğürt delikanlıdan Evlâdır zengin yaşlı! Umumi Cevap — Belediye Reisi Muhiddin Bey: “Umumi surette cevap ve- rilmek lâzım gelirse ihtikâr yok- tur, diyor. Halbuki kahvenin okkası 110 kuruştan 200 kuruşa fırlamış. — Başımdan büyük işlere ka- rışmak adetim değildir, amma, bana kalırsa tei> Bey hususi surette —cevap verip — ihtihkâr vardır dese daha doğru olacak! Bir Tavsiya Mişonaçi — derdini dökmiye başladı : — Aman, aman! Hasan Bey! Dükkânımda bir kasiyerim var! Köpoğlusu, ne hırsız, ne hırsız!. — Ne tutuyorsun, kovsanal, — Nasin kovayım? — Hırsız amma, gayetle kurnaz: Müşteri- lere para bozarken hir dalavere yapar, eksik verir. Böyle benden çaldığını yine kasaya bırakır! — Demek başbaşa geliyor- sunuz! — Evet, amma, köpoğlu bizim. | kizi de kandırmış, bu sefer de onun kalbini çalmış! — Öyle ise durma, nikâh et! — Nasin olur? — Paraları alıp kaçarsa, hiç olmazsa, kızına yedirir!., Hamile! Lindbergin oğlunun haydutlar tarafından çalımması Hasan Beyi çok meşgul etmişti. Bunu bildi- | ğim için Madam Lindbergin tez elden hâmile kaldığı bhavadisini | gazetede okumaz derhal komşuma koştum. Hasan Bey haberi işitince irticalen şu beyti okudu: “Gitti oğlan geldi oğlan Haydut işinden utan!,, — Peki, dedim, yakız olursa? Hasan Bey ikinci beyti okudu: “Gitti oğlan, geldi kiz Yapdığınla kal hırsız!,, — Dahası var, Hasan Bey.. dedim. Lindbergin haydutlardan fena halde gözü yıldığı için ne | olur ne olmaz diye karısını Fran- | saya götüyüyormuş. Kadın orada * kale gibi bir şatoda doğura- cakmış... Hasan B. güldü: — Ayol onun kolayı var, de- | di. Bu delikanlı zorlu bir tayya- reci... Karısını tayyareye atıp en yakın yıldızlardan birine götür« sün!... okur Şehir Rehheri — Hasan Bey! Belediye 20,000 lira ile bir rehber yaptırıyormuş, İstanbula gelen seyyahlar buna bakarak şehri gezsinler diye.. Hasan Bey başını salladı: — Tozdan dumandan bir ye- ri görebilirlerse âlâ... Dedi. | — Peki, yani belediye ne yapsın dersin... — Rehberden evvel şu 20000 lira ile sokakları iyice sulatıp ' yıkatsa derim! Bir Yıldönümü Hasan Bey, bu hafta Selim Sırrı Beyin jimnastiğe başladığ- nin ellinci yıldönümü imiş... Selim Sırrı B. elli yaşında var mı? — Ancak... — O halde jimnastiğe kaç yaşında başladı. — Efendim, benim işittiğime göre Selim Sırı B. doğduğu za- man nasılsa ebesinin elinden kaymış, liğenin içine bir taklak atarak düşmüş. Bu da Bir jim- pastik değil midir? ) Komşu — Okka ile Bulgaris- | tana sattığımız tarihi evrak niha- yet müzemize teslim - edilebildi. Ne dersin Hasan Bey ? Hasan Bey — Allah Nasrattin Hocayı sevindireceği zaman eşe- ğini kaybettirip yine buldurmuş. Bu da o hesap...