T L a ll ea laz ae aai şa di eee aa e l gğğ li aa dla ea eeaka d blenime eli ü e aEae SAD SÖON POSTA ÇAUAOA İş Kanunu Proje- HARUNÜRREŞİT GEKTERMN 6 GNT Yacan: * Ç B Tarihin Esrarengiz Sayfaları | Bunu düşünmek, para canlı Yahudiyi tereddütten uzaklaştır- dı.. Harumürreşidin — işkillenmesi ihtimalini, kendisine yutturulduğu anlaşılan — ilâcın o ilâcı yutturan- larca nereden alındığını tetkika kulkışacağını filân düşünmedi: — Bugüne kadar, dedi, böyle bir ilâç tertip etmedim, fakat bazı maddelerin balt — edilme- sile emir buyurulan şekilde bir şey vücude getirilmesini müm- kün gbrüyoruıı. Müsaade bu- yurursanız evime gideyim, tec- tübelere girişeyim. Matluba mu- vafık netiçe elde edersem arze- derim. — İlâçı buldun - diyelim, ki- min üzerinde sınayacaksın? — İş ilâçı bulmaktadır. efen- dimiz, sınamak kolay. Bizim yas- tık arkadaşı benim tecrübe tah- tamdır! — Öyle ise sen de, o da tat- sz bir rüya göreceksiniz. O akşam Harun ile İsmail ve köle Mesrur, Fenhasın evine ge- dikleri vakit Halifenin koynunda iki kutu ilâç bulunuyordu. Niyeti bu ilâçların tesirini Zatülhalin Üzerinde tecrübe etmekti. Eğer © halayık, kendisi gibi birdenbire #yumak — ihtiyacna — kapılırsa © ihtiyaç içinde kıvranırken yeni bir kadeh tesirile alev- H iştiyaklar gösterirse — Fem- hasm evinde bir oyun dön- düğüne şüphesi kalmıyacaktı. O wakit, işte o vakit şehinşahlık kudretini gösterecekti. Esir taci- rine işkenceler yaparak ilâcı ne- reden aldığını, kimin emrile iç- kiye karıştırdığını, Zübeydenin ne suretle oraya getirilip kendi- sine takrip edildiğini söyletecekti. Ya sonra? Harun tasavvurunun bu noktasında duruyordu. Zübey- deyi tatlik mi edecekli? Müşkül! Zehirletecek miydi? 'Müşkül! O halde?.. Harun bu suale cevap bulamıyarak — mülâhazasının isti- kametini — değiştiriyordu, y ılmız tecrübe keyfiyetini zihninde ta- sarlamakla iktifa ediyordu. Halife, plânını yerine getir- mek için her türlü tedbirleri ak- mıştı. O gece, Fenhasın nebizini şarabını, müsellesini içmemek te © tedbirler cümlesinden idi. Bu sebeple ağzı mühürlü şişeler için- de esir tacirinin evine birçok içki ve yine mühürlü kaplara konul- muş bir yığın meze göndermişti. Her şişeyi ve her kutuyu kendi gözü önünde açtıracak, Fenhasın yeni bir oyun yapmasına meydan vermiyecekti. Zaten Zübeydeyi de tarasssut ettiriyordu, onun sarayından — çıkmasile — beraber kendisine haber getirilecekti ! Harun, işte bu dört taraflı hazırlıklar içinde, bir gece evvel gördüğü rüyanın esrarını açığa çıkarmak isliyordu. Azmi yerin- de, neşesi de yerinde idi. Fem- basın evine girer girmez iltifat» lar savurmuştu: — Havacel Bu gece seni misafir edeceğiz. Nevalemizi be- raber getirdik. Hiçbir. yere kı- mıldamıyacaksın, Rahatsız olmıyacaksın, yalnız içeceksin, güleceksin ve eğlene- ceksin, Ve sonra Fenhasın tertip et- tiği muhteşem istikbal alayından dolayı memnuniyetini haykırmıştı: — Ne zerafet, kendimi Hora- sanlı bir tacir değil de bir emir zannediyorum. Bu kibarlıklarınız da, yetiştirdiğiniz kızların güzel- lik şöhreti gibi etrafa yayılsaydı bütün cihcm — sizin müşteriniz olurdu. Esir taciri, bakikaten zarif bir karşılama yapıyor ve yaptırı- yordu. Sokak kapısından merdi- vene kadar iki sıra meşale dir- dirmişti. Renk renk ziya döken bu meşalelerden o uzun dehlize sanki kavsikuzah yağmuru sızıyor- du. Meşalelerin arasında birer kız vardı. Bunlar, birer dizlerini bükerek yera oturmuşlardı, o vaziyette — Horasanlı — tacirlerin ayaklarına gül, sümbül, karanfil, yasomin döküyorlardı. Mülevven ziyalar altinda avuç avuç çiçek serpen bu güzel kızlar, yıldız yağmuru ile bezenmiş bahçe me- leklerini andırıyorlardı. Merdiven dibinde terennümler ve merdiven başında saz ve raks başlıyordu. Harun ile arkadaşları nağmeler ve devvar halkalar arasında mu- attar birhavâ teneffüs ederek, ba- zan durup kızların şarkılarım dinli- yerek, bazan kendilerini saran rak- kaselerin beyaz çemberlerinden fürce açılmasını bekleyerek yarım saattan fazla zaman geçirdiler ve ancak bu müddetten sonra salo- na Horasanlı — tacirler namına getirilmiş olan nevaleler orada idi. Ev sahibi de sofraları kurduruş, kadehleri dizdirmişti. Harun, gelişi güzel bir. min- dere geçip oturdu, Fehnası yanı- na çağırdı: girdiler. ( Arkası var) SÜRAYYA TİYATROSU Ertuğrul Sadettin ve arkadaşları B ulsan Cuma akşamı Kadıköy Süreyya ainemasında Babaların Günahı ve Bravo Kejisör BAYRAM HEDİYELERİ “& SATİE'de VERESİYE n MİLTON ? sinin İhtilaflı Maddeleri (Baş tarafı 1 inci sayfada ) birlikleri bakkındaki ahkâm, ko- misyonu fazlaca meşgul etmek- Tadili veya çıkarılması istenecek olan maddeler peyder- pey tespit edilmektedir. Komis- yonun messisi ve üzerinde mü- nakaşalar olan maddeler hakkır- da komisyon reisi —Hüseyin Sabri Bey bir muharririmize şu malümatı söylemiştir : —“İş saati, kanunda (8) sa- attir. Halbuki bunun tatbik ka- biliyeti görülemiyor: Meselâ, biz tütüncüler diyoruz ki: Mevcut — tülür antrepo depolarından ikisi — müstes- na olmak üzere diğerleri ka- ranlıktır. Buralarda kışın az çalı- şılabilir. Bu takdirde az işletece- ğimiz için az yövmiye vermeliyiz. Yazın ise çalışma saati 0 - 9,5 olmalıdır. Sigorta birliklerine ait bütün maddeler Üzerinde durduk, Ka- nun sigorta edilmemiş amelelerin kaza vukuunda alacakları tazmi- matı. birliklerin vermesini tasrih ediyor, Halbuki bu işte, ameleyi sigorta ettirmiyen müessesa sahi- binin mes'ül edilmesi muvafık olur. Kanun, tazminat meselesin- de amelenin aldığı en son yevmiye- yi esas olarak kabul etmiştir. Hal- buki komisyondaki bazı arkadaş- lar, bunun da tatbik kabiliyeti olmadığı fikrindedirler. Meselâ: Tahmil ve tahliyeda işliyen ame- le ton üzerine — işlediği için bu gibilerin — tazminat miktarı ton esası üzerine yürütülmelidir, di- yorlar, Yine kanun, bir amelenin ni- hayet bir hafta — gece işlerinde kullandıktan sonra değişeceğini tespit e'miştir. Halbuki tramvay kumpanyası, şimendifer idaresi gibi müesseseler gyece işine ayrı- lan amelelerin bu sahadan alın- ması takdirinde kendi!lerine yeni bir iş sahası — bulunamıyacağını ileri sürmektedirler. Amele — tedrisatı için de şu esası kabul ettik: Halk — ve ilkmektepleri olan şehirlerde amele dersleri ve kurs- ları açmak mükellefiyeti müesse- se sahiplerine tahmil edilmemeli- dir . 40 kıncı madde: “Haftalık ve resmi — tatillerden bir gün evvel işin en geç saat (17) de bitmesi lâzmdır,, diyor. Biz ise amelenin bugünlerde de diğer günlerde çalıştıkları kadar çalışmalarını — muvafık — bulduk ve bu maddenin kanundan çı- karılmasını tespit ettik,,. tedir, Glorya sineması müdürüyeti Bayram münasebetile Milton'un (Bubul'un Çetesi ) (La bande a Bouboule ) filmini bu akşam 21,30 dan itibaren büyük gala gösterileceğini muhterem — müş- terilerine arzeyler. İçki Aleyhtarlarının Müsarübresi Yeşil Hilâl ve Türkiye içki aleytarı gençler Cemiyeti 22 ni- gan cuma günü saat on dörtte Tepebaşında Darülbedayi — salo- nvunde bir müsamere terpip et- miştir. Bu müsamereden maksat bundan - bilistifade gayesini şü- mullü bir suretie tamimdir. UBUL'un ÇETESİ GLORYA'da $ Sehaede ( La Bande a Bouboule ) filminde Nisan Bir Musiki Ustadı Me- zarında Başsız Yatıyor Zozef'in Hayden Başını Kesip Alanlar, Dâhasının Hayranı Kimselerdi Bütün dön- ya, bir parça da umumi modaya tâbi olmuş gö- rönmek büyük şair ve mütefek- kirl Göte, nin 200 Üncü ölüm yıl dönümü ha- tırasını ihtişamla tesit etti. Fakat ayni tarihte, Gö- te ile beraber ayni günde öl- müş olan diğer büyük we bey- nelmilel bir de- hanın da ölüm yıl dönümü anıldı. Fakat daha mütevazi ve daha dağdağasız bir tarzda. Bu, meşhur musikişinas — Jozef — Haydendir. Mozara - bocalık dünya musikisine yeni bir abenk ve istikamet veren bu bü yük insan, her masdsa bir' kazaya —uğradı we garip bir tecelli olarak Viyananın sakin vazi bir —mezar'ığına gömü- len cesedi, şimdiye kadar başsız yatıyor. Demiştik ki, Hayden büyük bir dâbidir. Ona, ölümünden sonra bu hazin akıbeti lâyık gö- renler, yine dehasının takdirkâr- larıdır. O 1732 de ölmüştü. Kabre konulduktan iki gün soara, beş es- arengiz gölge mezarlığa girdiler, biri eline bir destere aldı, haşin ka- ranlıklar içinde tüyler Üürpertici bir ameliye başladı ve yarım saatlik öldürücü bir fçalışmadan sonra Haydenin başı vücudundan ayrıldı, bir beze sarıldı. Bu beş gölge, geldikleri gibi tekrar me- zarlıktan — ayrıldılar. Hâdisenin üzerinden seneler geçti. Kimse, bunun farkında değildi. Fakat ağıza intikal eden şayialar üzerine Haydenin meza- rıada tetkikat yapıldı ve görüldü ki büyük dâhinin cesedi, baş yerine karnaval maskesini andıran alçıdan — yapılmış bir — proke taşıyor. Derhal mahkeme kuruldu, is- ticvaplar yapıldı, fakat bir netice elde edilemedi. Nihayet Cenubi Avusturya hapishaneleri Umumi Müdürü johınPPele.r öldü, vâsi- yetnamesi, bu esrarengiz hâdise- nin sırrını meydana verdi. Johan Peter yazıhanesinde mevcut pir kafatasını, — tlaydenin — kafatası olarak ve yemin ederek ortaya atıyor, musiki Tstadının — ba- şını, — sirf — imüsiki — dehasnı Filen Özerinde tetkik etmek üzere mezarından çıkırıp aldıklarını bildiriyordu. Bu işi, meşhur hik- met âlimi Gallın talebesinden birisi'e beraber yapmıştı, öbür üç arkadaşından — ikisi mezar kazıcı, diğeri de mezarlık bek- çisi idi. Avusturya Hükümeti, bu ka- fatasını aldı ve musiki dostları müzesine hediye etti. Şimdi, bü- yük musiki üstadının başı o mü- için, Alman yapan, bütün | Hayden, İngiliz kıralının davetine icabel için ingiltereye ııdııbı Haydenin müzede duran başı zede ve takdirkârlarının 2ziyares tine arzedilmiş olarak —durmak- tadır. Galatasaraylılar - Cemiyetinde Galatasarayhlar Cemiyetindeni 1 — Cemiyetimizin nizamna« mesi hükümetçe tasdik edilmiş- tir. Kayit muamelesini henüz it- mam etmemiş olan zevatın cu- martesi, pazartesi ve perşembe günleri Galatasaray Spor Kulü- büne on yediden on dokuza kadar müracaat eylemeleri. 2 — Cemiyetimiz heyeti umu- miyesi nisanın 2Durcu cuma gi- nü saat 14te Beyoğlunda Gala- tasaray Spor Kulibü salonunda içtima edecegıııden muhterem âzanmn teşrifleri rica olunur. z —— — — -— RADYO— -14 Nisan 932 Cuma ISTANBUL — ( 1200 metre ) 18 gramofon, 19,5 Vedia Riza Hanım, 20,5 gramofon, 21 İnci hasım, 22 lu% Orkestrası. KREŞ — ( 384 metre ) 19,10 radyo orkestrası, 20 dm ve felsefe mesrzua üzer'ne konferana, 20440 ke- maa sola, 22 Romanya oörkestrası. BELGRAD — ( 429 metre ) 20,30 keman konseri, 22,30 opera parçaları, 2250 akşam konseri ROMA — (Ki metre) Nöye gelib- te öpereti. PRAG — (488 metre ) 20 milli tiyatrodun nakil VIYANA -- ( SIT metre) 20 kore konseri, 21 Amerikadan makil, 2) (Mark Veber) in orkestrası. PEŞTE — ( 550 metre ) 20,20 konferanı, gramofon, 21,45 secfoni, VARŞOVA — (1411 metre) 20,35 gramofoa, 21 musikili musahabe, 21,15 senfoni, 23,50 dans havaları. BERLİN — V( 435 metre) 19,30 halk konseri, 21 Vaşingtondan aakil' 22 halk konseri.