cısme 7. TT EB'T Te TE FK Kö .. “osıBı Bnao11 8.0 e Ş ŞE 4 »d Pazar Ola Hasan Bey eri e 4 Öğüdü Paranı sımsıkı t Sanki havada bulut: “Vur patlasın, yok artık, Eski günleri unut!, a Dört gözle bak ir Hemen at kumbaraya. * ön olur bir sg Kendini toparlarsı: Birik. paran Tl Fena iyarlar Çekersin sonra darlık, Çökerse ibti ye Rastgele pul harcai Etme * öyle Te » Ömrü: nu çöl olur, Kederle kayel bulur, Üçer beşer biriktir, Damla damla göl olur. *» Beş kazan ve dört harca Gireyim deme borca, Topla karınca gibi, Sonra yaşa insanca Pa. Ha. gi En Yaşlıları Pazar ola Hasan Bey tramvay- da oturuyordu. Vagon kalabalık uğu için birçokları ayakta ra rdı. Kadınların arasında ayakta duran yoktu. Hep erkekler on- a yer seişrdakd Hasan Bey insanlarız dı. kadın girdi. amal Bey ayağa kalkarak: — Hanginiz en yaşlı ise vere e otursun! adınların üçü de Hasa Beyin mii kabul inkealler | MÜLÂKATLAR | Pa ara İle... azar ola Hasan Bey geçen İn En baba ile mülâkat yapmıştı. larile / göri ve mükellef bir sarayda, nadide Sekil kakılı bir tahtta oturu- ordu. Hasan Bey para Hz.nin buzuruna ( çıkınca, o birdenbire, göz'erinde - tatlı bir kamaşma, yüreğinde kir ferahlık duydu. Bir saniyed fani dünyanm ötün Didi. kasavetinden azat olmuşlu. H eye mü- a Hz., Hasan B. cevber bakışlarını çevirerek: — Buyur, Hasan Bey, dedi. Sonra altın tirnakları edere! rdi. Ayni zaman- di a ordu. Ka başmetp. illeri yer ce yimimder <ekilmiye ladımz, en çok sevdiğiniz İgilereden bile £ uzaklaşıyor- . Doğrusunu — Ben şimdi kendimi zor tutuyoru — Gördün ya!.. İnsan böyle üstüme salrdkça ös büsbütün kaçıra — Aman ö eş li. — Hayır, sen dur. Konuşu- YK Ben “Son Posta, yı seve- v O, bazı gazeteler gibi üs- tüme düşmez. — Bendeniz düşme: mma omedense tanarcil özkan Be seni severim, Hasan ey. — İyi kuru sevmek olur mu? Ne ise.. Sn ri sonu ne onu söyleyiniz bak: İY Hasan Bey.. İnsanlar ba- na aktan azgeçerlerse, benimle makul bir surette dost olurl: buhran kalma; — Eyvallah (o bugünlük bu kadar kâfi, BEKÂRLIK VERGİSİ — Hasan Bey, Bekârlardan vergi alacaklarmış! — Düşündükleri şeye bak hele... vakitleri Dia leyli evlenirlerdi. Bekârların vergi verecek kadar | KIRK BEYGİRLİK MOTÖR * n Bey, kocam bana — Has mi ba lik O bir otomobil cak. Bayazıt — Ona kadar bir de ahır lâzım ww ZJahta Evler Kahvede, İstanbuldaki yapr- lardan aks edili- yordu. Biri diyor:? du ki: meydanı ! gınlar- sonra yine birçok tahla ev Başka biri kiz — Mera . Terkos Şir- keti onların Ni ln ından iç Hi z 0- er sarsın- tıdan yıkılacak. FALCI Biri sel — Hasan Bey, İstanbulda ii deiken el falına ba- 16 bi adama gittim. Herif pek şöhretli i imiş. Bük müşteri fala baktırmak için sıra bekliyorlardı. Pes — Beş lira vereceksiniz nd dedi. “Beş lirayı bayıldık. lm da avucumu açtım. Falcı dedi “— Siz evlendiğinize pişman ür ün yok — Ben hayatımda hiç ev- lenmedim. “ — Yabut ta bir kadın sev- mişsiniz, ona pişman olmuşsunuz. — Hiçbir kadın da ve m, “— Yahut ta arkadaşlarınız, posilarınz size fenalık etmişler. »— Hayır, is hepsinin m. de yanılıyorum. Ne ise, yakın sark büyük bir bazal ge ai le in adim — Gari . Fakat büyük bir sö ai muhakkak değil mi “— İstanbulda kale kapısın- ye dışarı çıkmadım. '— Fakat yakınlarda bir para kaybtmedinz mi? < 6 Ni w Di 2 iz 5 a — Nasıl hatırlamıyorsun? Fal- cıya verdiğin beş lirayı kaybet- medin mi? Herif yalnız bunu bili 893 Palavrac muştu. Bu adam, her lâkırdı mi bulunduğu memuriyetleri öğünüyor, sürü de eb atıyordu. Diyo; e iki sene mümey- yk ettim. Maiyetimdei me- beni nun- ar çok mem dı Ebi ir, Soura dönüp dolaşıyor, ve söylüyordu: du: rım iş kendime ran an biraz geçi; iz ii le iddia in diya rduz İL enim e de r. Üç doluda, şi- yele İn hatda bulundum, ye Sonra ilâve ie akat bu birşey us Asıl b ben a tım. On beş bi vekilliği aptarı, Adliyede makla sösterirlerdi. Kazan- dağa dava yoktu. Elhasıl, vi ma gir- mediği meslek, yapmadığı * çalışmadığı yer kalmamıştı. birinde de üç sene, beş ağ on sene, sene, yirmi ü sene ilâh... Hasan Bey (o bunları ai, dinledi, o nihayet ( canın tak dedi, dayakamıyazale liyim nın sözünü kesti: — Yahu. rtık... Say- ape z kırk Ke dığın bötün “seneleri Mezara gir, otur. Burada işin ne? Gişenin Önünde Sirkeci (o Garında, işenii önünde, büyük bir kalabalık ikmişti. Arkada kalan sinirli w adam sabırsızlanıyordu. On dakika geçtiği halde yine ken- ge sıra gelmemişti. Yanında la Hası Ri ey vardı. ihayet gişenin önüne gele- bildiler. Sinirli adam, gişe memuruna ağırdı: — Yahu... İnsaf... Yarım sa- attenberi (o bekliyorum, o nihayet sıra bana gelebildi... Ayaklarımı kara su indi. Bu Hasan sinirli Sil Sn ki: yol... Bunu gişe memu- e söylüyorsun? Sen beş o de bekledin, o me- bi dakika gişede belki yirmi senedir bu gi- ni içinde bekliyor ! Yakında bir cenk var mı? KU bir ahenk var mı? Müsavi çarpışmak için Biribirinç denk var mı? * İş ce nge dayanmasın, Kanlara boyanmasın. * y kılıç, kınında kal, me yanında k şöhretinle, Her dem vatanında kal, * Milletin başında ve Senin vazifen budur Sulhü muhafaza et, Şanlı yerinde otur. * .Bu işin cakası yek, “Hem de fiyakası İk Cenkle hiç oyun olmaz: Ölümün şakası yok! * Fakat bilsin ki adre Düşmana dedirdin Ey kılıç, yine İlgli Çıkarsa önünü kesi Pa. Ha. . a Nasır İâcı asan Beyin komşusu gazete okuyordu. Binen bağırdı: Halin: Bey ye — Ne var yahu? kı Hasan (Bey, gazetede bir nasır ilânı var. Üç günde nasırları ağrısız geçiri- yormuş. Hasan — güldü: — Ayol, dedi, otuz seneden- beri gazeeler bunu yazarlar. Eğer nasır üç günde ye ründi otuz senedenberi kimde. kalırdı? BU DA BIR TASARRUF Hasan Bey — ilen hiç tasarruf yapıyor musun? Şişli H sürüyordum, simdi bir kat anımı — Hasan Bey... same dudağıma iki kat kırmızı sürüyoı Salim