Sipahi Ahmet, bahsin lâtife- ye mütehammil olmadığını hatır- latmıya lüzum gördü: — Ahret yolcularına ağırlık yakışır. Bu kötü sözleri bırakın. Baki Ağa, bu ihtara da aldır- madı : — Öleceğiz diye ağlayalım mı ?.. Bırak ta gülüşelim. Hem ben sana birşey söyliyeyim mi: İçime bir türlü ölüm sızısı çök- müyor. Kendimi diri buluyorum. Sinan oğlu: — Acayip, dedi, yüreğin bu kadar rahat ha, Yoksa kurtuluş mu umuyorsun ? — İki el bir baş içindir. yav- rum. Ben de ellerimi başımı ko- rumak için kullanırsam çok mu? Hepsinin yüreğinde miskin bir itaatle ölüvermemek için kuvvet- K bir isyan arzusu vardı ve bu sebeple Yeniçeri Bakinin ortaya attığı fikir, hepsinin kafasında makes bulmuştu. Artık yaşamak için cidale atılmağı düşünüyorlar ve bu esas Üüzerine münakaşa yürütüyorlardı. Fakat bu — muhayyel, cidal için makul bir şekil bulamıyor- lardı. Bir kere kendilerinin ne- yolda öldürüleceklerini bilmiyor- lardı. Eğer mesleki kaidelere ri- ayet olunacaksa Sipahi banında veya yeniçeri kışlasında boğul- maları lâzımdı! O vakit, kelleyi kurtarmak imkânı yoktu. Çünkü cellât, yine kendi zümrelerine mensup — olacaktı ve onlara el kaldırmak zümrevi iman dolayı- sile caiz değildi. Kendilerine is- nat olunan cürümlerin adi nevi- den olması, siyasetle ve asker- Hikle alâkadar bulunmaması ha- | sebile diğer mücrimler gibi öl- dürüleceklerse — vaziyet değişe- cekti. Ozaman, dilediklerini yap- mak için hür bırakılmış gibi bir mevkie — düşüyorlardı. — Onların mahkeme — tarafından para ile tutulmuş — cellâtlara koyun gibi başlarını uzatmak — mecburiyetleri yoktu. Bu takdirde hükmün hak | edilmesi | muvace tesinde — infaz içap ediyordu. Demek ki Çöp- lük Turpu ve Avcı Burhan oynadıkları oyunun sonunu seyir için sahneye — geleceklerdi ve kendileri birer birer kesilirken onlar bıyık bükeceklerdi. e Bilhassa bu tahayyül, kaba- dayıları çileden çıkarmıya kâfi gelmişti, ve hepsi ölüm yerinde var kuvvetlerile mücadeleye yemin etmişlerdi. Evet, meclisten alel- Gde mücrimlerin idam yeri olan Balıkpazarına götürüldükleri hal- de iptida ses çıkarmıyacaklar, teslimiyet gösterecekler ve tam yerinde cellâtların, muhbafızların üstüne atılacaklardı. Bu hamlenin sonunu düşünmüyaorlardı. Çü>'ü mağlübiyetlerile tanasıul edecek metice, şimdi mukarvez olan akı- betten başka birşey olmıyacaktı. Fakat kazanırlarsa ?.. Oh, bu ne Son POSTA Avcı Burhanı sık sık kucaklıyarak haykırıyordu: — Becerdin, bu işi de becerdin. ve çöplük Turpu Mahmut, bu za- fer önünde nasıl sersemleşecekti? Ölüm mahkümları, bir nevi zihin mağşuşiyetine delâlet eden bu hulya üzerine dakikalarca çe- ne çaldılar ve nihayet yoruldu- | lar. Hayli zamandır uyumamış- lardı, renk renk - vak'alar, hâdi- selere siniflerini teşviş etmişti. Bu uzun münakaşa, o teşevvüşü | çoğalitığından esnemiya başla- amışlardı. Sipahi Ahmet: — Eh, dedi, uykumuz geldi. Ecelle karşılaşmadan şöyle bir kıvrilalım, tatlı bir rüya görelim. MUVAFFAKİYET MAJIK SİNEMASINDA GRETA GARBO'nun en iİyi filmi PÜUSE | MUKADDES Oyundan sonra hususi Ve bilâihtiyar içini çekti: — Belki sonuncu rüyayı gö- receğiz. Onun için rahat uzanalım. Biraz sonra uyumuşlardı. Ko- yu karanlığın içinde vücutleri gö- rülmüyor, borultuları işitiliyordu. Bu intizamsız gürültü, höcerenin ıssızlığını adeta ısırıyordu ve Me- riç; kendi zarif ahenginin, o sırrı mırıltısının hırpalanmasından kız- | mış gibi demir kapımın eşiğine köpükten silleler gönderiyordu. ( Arkasivar ) İSTMIUIL BELEDİYESİ - A. Gazenfer ““““ HALK GFC:SI tramvay. Bu akşam saat 21, 30 da ALEV Facia 3 perde Yazanı S. Matıg- ham Tercüme Yarın akşam ASRİ sinemada İki büyük sinema yıldısı. olan MARGARET LIVİNGSTONE — ve BATAKHANE DON ALVARDO ÇİÇEĞİ filminde görüneceklerdir. Bu filmde Paris'in eğlerceleri ile gigelrtleri ve gece batak haneleri Perde aralarında : tanvir ediliyor. Günün en büyük eğlencesi ADA and GALLAJ'nin hnumaraları. Telsiz Telgrafname İstanbul 30 Paris 21 Teşrinisani | İpekçi Kardeşler, İstanbul Sokaklarında Hanımına, Mısır — Konsoloslarma, filmcilere filmini stüdyoda Paris selirimiz ve sefaret erkânına, Paramount sinemasında Türk ve matbuata, gösterdim. Çok beğenildi, Paramount — müdiranına, alkışlandı. İhsan İpekci İSTANBUL SOKAKLARINDA İlk Türkçe filminin iraesi şerefine MELEK ELHAMRA Sinemaları 1KÂNUNUEVVEL SALI AKŞAMI İÇİN FE VKALÂDE BİR MÜSAMERE tertip etmişlerdir Bütün koltukler numaralı olduğundan biletler bugünden - iti- baren saltımağa başlanmıştır. ’ |İhtikârla Mucadele Kalmamak Gerektır Baş tarafı 1 inci uy[ıdı Bu davet üzerine gelen esnafla yapılan içtimaa, şehrimizde bulu- nan İktısat —Vekâleti Ticaret Müsteşarı Hüsnü Bey riyaset etmiştir. Hüsnü Bey evvelâ es- nafa şunları söylemiştir: — “Hükümetin son aldığı kararın, — pahalılık — doğurması mantıki değildir. Alınan karar memleketin ihtiyacına göre tes- bit edilmiştir. İcap ederse daha | ziyade tevsi edilecek veya azal- | tılacaktır. Maksadımız, peraken- decilerin eline geçecek malların ihtikâra — sebebiyet — vermemesi için toptancı esnafının fikirlerini almaktır. ,, Bunun üzerine hazır bulunan- lardan birçoğu söz almışlardır. Bunlardan bir kısmı doğrudan doğruya tahdit dolayısile ken- dilerinin — düştükleri — müşkülâtı ileri sürmüşler, bir kısmı da ih- tikâr —meselesi üzerinde fikir beyan etmişlerdir. Dikkate şayan olan muhavereleri kaydediyoruz: Evvelâ söz alan cam tüccarı İsak Levi Efendi demiştir ki: *“— Bu tahdit kararının neti- cesi olmak üzere fiatlerin yük- selmemesine imkân yoktur. Sizde bunu takdir ediyorsunuz ki tedbir almak istiyorsunuz. Malümdur ki mal azalınca fiat yükselir.,, Tüccardan Kemal Bey de şun- ları söyledi : — “Hükümetin bu kararı şa- yanı teşekkürdür. Çünkü para- mızın dışarıya çıkmasına mâni olacaktır. Yalnız son şeklin tat- bikatındaki müşkülât bizi şaşırttı. Avrupa ile el'an muamelâtımız karma karışık bir hal aldı. Açı- lan münakasalara iştirak edemi- yoruz. Çünkü sipariş veremiyo- ruz. Eğer tatbikat kolaylaşırsa şikâyetler kalmaz. İhtikâr olacak diye telâşa hacet yoktur. ,, Salti Franko Efendi de: — “Gümrükte ve yolda bulu- nan mallar sahiplerine verilirse pahalılık olmaz, dedi. Kendisinin mühim miktarda — çıkaramadığı malı olduğu anlaşılıyordu. Boyacı tüccarından biri de: —“"Fırça ile yapılan boyacılık ölmek üzeredir. Bu esnaf aç kak mıştır? Çünkü fırça ithali mene- dilmiştir. Fırça olmayınca el ile boyanmıyor!,, Dedi, Halil Ali Bey isminde bir toptancı da şu iddiada bulundu: — İddia edildiği kadar paha- hk yoktur. Memleketteki mal az değildir.. Buna mukabil ihtiyaç azdır. İhtikâra mahal yoktur.,, Bundan sonra bir - şirketin avukatı olarak içtimaa gelen Se- lim Bey namındaki zat ayağa kalktı ve dedi ki: — Ben afaki bir şekilde mütalea yürüteceğim ve Odaya tariz edeceğim.,, Riyaset makamında bulunan Müteşar Hüsnü Bey bu zatin söz söylemesine — müsaade — etmedi. Odaya tariz sadedimiz haricin- dedir, dedi. Tariz etmek istiyen zat, çok uğraştı fakat söz almıyn muvaf- fak olamad.. Nihayst fikirler şu esasta toplankı: Pahalılığın önüne geçmek için rekabete yol açmak lâzımdır. Halbuki malların azlığından buna imkân yoktur. Bütün bu iddialar dinlendikten — sonra — Müsteşar Hüsnü Bey bunların hepsine bir- den çeyap verdi. Dedi ki; — Anlaşılıyor ki - pahalılığı tevlit edecek hiçbir sebep yoktur. Alınacak tedbirlerle fili inhisarci- lığa meydan vermiyeceğiz. Tat- ı bikat sahasındaki müşkülâtı vak'k | olarak tesbit ettik. Odaya bildir” dik. Oda Vekâlete bildirir. Ted* bir alınır. Pahalılık artık mevzul bahsolamaz. Buna meydan da ver rilmemelidir. Tüccardan bunu (#” tiyoruz.., Gümrüklerin Vaziyeti Dün de gümrüklerde beyam namelerin tetkikine devam edik miş ve kontenjanlar mucibinct çıkarılmasına — müsaade — edileB mallar için sahiplerine iki yüz0 yakım beyanname — verilmiştir: Kontenjan listelerine tâbi olme yan eski senelere ait mallar düf kâmilen çıkarılmıştır. Tahdide tâbi olan mallardan 931 senes” nin üçüncü ayına ait olanları!? beyannameleri dün tetkik edir miştir. Geriye daha sekiz ıylı* malların beyannameleri kalmıştı!" Bunların da bu ayın — sonunl kadar ikmaline çalışılmaktadır. Karışıklık Yine Devam Ediyor Dün bir beyanname ile kolf tenjan dahilinde mühim (600) çuvallık kahve ithaline müsaad? edilmiştir. Fakat bu hususta def” hal bir ihbar yapılmış ve “ kahvelerin bir gün evvel denif yolile gelmiş yeni mallar olduğde halbuki bundan evvel beyannami” si verilmiş kahveler bulunduğ! anlaşılmıştır. Bunun üzerine beyanname — derhal - sahibindef alınmış, vizesi iptal edilerek ların çıkmasına müsaade edilmt” miştir. Dün Mal Gelmedi Dün, tahdit kararnamesinde evvel şehrimizdeki tacirlerin yef dikleri siparişlere ait mal miştir. Siparişler kısmen bittiği, kif men de tacirler tarafından rulduğu anlaşılmaktadır. Mısır Hükümeti de Karar Aldıl İhracat piyasamızda, Türki) p ki son vaziyet üzerine Mısır kümetinin de bazı ithalât d’: hakkında tahdit kararı aldığ! yiası dolaşmıştır. ıj İhracat Ofisinin yaptığı teşebbüs neticesinde bu habo doğru olmadığı anlaşılmıştır. Mavna Knlmadı Ni? Mavnalar — dola ' gl' mal gelecek olursa Liman tinin bunları ı.....ı.y.nıı"' _hhmiıı :,diliyof. Fotoğraf Tahlili Kapotl Tablatinizi öğrenmek W“' fotoğrafınını 5 adet ıııı-l' Kkte gönderiniz. Fotoğrafınız #7 tabidir. ve Tade edilmet İsim, — meslek veya suu'M? | — Hamgi sua'lerle cevabi ? F.ıojııf datişar edecok mi? HE BULGAR OPERET ( Eransız Tiyatrosunda | ' J Saat 21 de “ Monmarter Öarı ” Yarın akşam “ Haremit