orünmiyen YA alin © Veyd Dedi ki: Şimdiki Halde, Herifi, Çaldığı Aleti k Kullanmağa Vakit Bulmadan Yakalamayı Ümit Edelim HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Yazan: Luigi Pirandello Türkçeye çeviren: Şemsi Talip A Darülfünun Müdürü de söze karıştı : — Fakat onu tutmıya ga edeceksiniz değil mi? Gerçi profesör Grantamın âleti hbakkın- da çok birşey bilmiyorum. Fakat onu elde eden adam bulunmazsa, ele geçirilemezse, şehir için müt- hiş bir tehlike teşkil edilebilir. Veydin suratı asıktı: — Elden geleni yapacağız amma, görünmez bir adamı po- lislerimize takip ettirmek hayli müşkül olacak, O da, şayet böyle bir masala inanırlarsa! Maamafih okadar da merak etmiye değmez. Görünür olsun, görünmez olsun. ret G in i | mürekkep bir aile içindeyiz. Kadın, erkeğin İ birgün, şiddetli bir kavga, ihtiyar kadının YABANCI Göçen kısımlarm bulâsası 4 Erkeğin ihtiyar annesi, şen ve şuh güzel karım, küçük kın ve kendisinden annesine tahammül edememektedir. Nihayet fakir bir aile wezdine, vütubetli bir odaya yerleştirilmesile meticelsamiştir. Abele Nono (Erkeğin ismi ) küçük olmasa, asnesinin yerine karısından ebediyyen ayrılacaktır. Fakat ne çare ki ortnda bir küçük yavru vardır, bolalmıya muhtaçtır. Annesi İse ona bakacak kadar genç değildir. * Çünkü küçük Drcina, soğuk İ yor musun? Bak şimdi büyük annenin niye fazla ol: nu rüyor musun? Bak oz ik senin sebebinden fazla geliyor, evde fazla oluyor..,, İhtiyar kadın daha fazla devam etmemesi için oğluna işaret edi Dreina artık babasını dinlemi- yordu. Şimdi onun son sözlerinin tesiri altnda düşünüyordu; de- mek artık kabahat annesinin de- gil, onun, oDreinanın. oOÇünkü annesi ve babası yavrularını paylaşamiyorlardı, her ikisi de | ve ışıksız odaya yaklasnca, kalk | onunla beraber oturmak istiyor- Binlerce kişinin peşine düştüğü binde bir sıkıntı iyor, gizli | lardı. Bütün kavga da ve bir adam nihayet mahdut bir müddet serbes kalabilir, dedi. Darülfünun müdürü: — İnşallah! dedi ve şapkası elinde kapıya doğru ilerledi. Tekrar arkaya dönerek profesö- re hitaben: — Yarın bu mesele hakkında yine görüşürüz. O vakite kadar kendinize iyi bakınız, dedi. Odaya Giren Kimdi? Veyd, kapının dışında dolaşan benim arzum kanun olacaktır. Göze görünmiyen Hükümdarınız bir kuvvet onu kapının eşiğinde tutuyor, içeriye girmesine, büyük annesinin boynuna sarılmasına mâni oluyordu. Yavrucak âdeta o odadan korkuyor, orası sanki binlerce böceklerle dolu bir ma- gara imiş gibi içeriye girmekten çekiniyordu. “— Artık büyük anneni hiç sev- miyorsun, Dreinal ,, “Seviyorum..,, diyordu. Fakat bunu o kadar çıkıyordu. Felâket, küçük kızlarm anlıya- mıyacakları ve anlamamaları lâ- nm gelen meseleleri halletmiye kalkışmalarile ieyiyeri İşte bu- nun sonu, Yavrucak bu mesele ile gece gündüz zihmini yordu, içini vk vee bir Aemiyi gibi uçup N * a, kendisi oimiş.. Yavrucak ve kimseye bar olmıyacak bir yaşta, ee em A er ağ İİ gri yübes ik ri era e faln bimer il gelemiyecek i tam ötekilere döndü. - — amın İ: | ibtiyarın i annesi zamanda nini oyan i da Meali nekadar müthiş — Müdür Elzvors gittikten Harman erir düğemderi bile emin değil gibi | cenin Erben die olliğlmn “İsi diğ doğ. | sonra bu kapıdan başkasının Bu vak'adan iki gün sonra | görünüyordu. Sonra ihtiyar kadını h Ka ölümü ile hiç birşey yi dedi. Onu boş | girdiğini gördünüz mü? Karton yine gazetesinin tabrir | öptüğü zaman sanki o buse kendi yeis di ihtiyar kadın ri di istemem, Maki- Polisler o başlarmı salladılar; | müdürünün odasına girdi. Odada | büyük annesine verilmiyor da bir © kari odada “yaşıyor, ğunda neyi Grey veya başka birisi «lmış, işin ehemmiyeti orada değil, Asıl mesele, hemde mü- him mesele, bunu vicdansız oldu- artık (oşüphe kalmyan birisinin almış olmasıdır. Elinde böyle bir âlet bulunan cani bir adam, yalnız Nevyorka değil, — Hayır! Dediler. Müdür çık- tıktan sonra ne giren oldu, ne de ! çıkan. Veyd bir müddet sırasile pro- fesöre, Kartona ve diğer gazete- ciye baktı. Sonra mektubu pro- fesöra uzattı, Profesör zarfı açtı ve içinden çıkan tek sayfayı ev- müthiş bir gürültü vardı. Tabrir müdürü Kartonu görünce bağr rarak çağırdı. — Korton! çabuk! durma. “Vans Nasyonal, Bankasına koş. Görünmez adam bankadan ol- dukça mühim bir para çalmış! İ gayri ihtiyari eski kırık mobilya- başkasina, hiç tanımadığı bir yabancıya ( verilmiyor gibi soğuk ve ruhsuzdu. Büyük amme sini öperken oyavrucağın gözleri lara gidiyor, içinde gizli bir korku ve tiksinme ile siyah demir ya- tağa, eski kırık masaya, hasır sandalyelere bakıyordu. bâlâ bir bar teşkil ediyor, hâlâ evde “Fazla, geliyor. Babası yine eskisi gibi karısı ile oturuyor ve deli gibi haykırarak, parmaklarımı ısırarak, saçlarını yolarık “Al- çak, alçakl,, diyor, mütemadiyen kendisinin bir alçak ol mu tekrar ediyor. Evet, eke çünkü küçük yavrusuna yanlış m a elk ai Demek ki görünmez adam | babi N bir bir şey ç söyleyip (onun (boş EE Pİ yüksek sesle tekrar okudu. | melânetine (başlamış, o Tabrir meyi Hidlalşe ari. lir mz ya ai sosis belâlar, dehşetler yağdırabilir. ,, ödürü dı ti: GO a e s2 sür hatin onda olduğuğu fikrini verdi. ? Veyd lâkayt ve müstebzi bir | O Mektup şöyle idi: gbi ray mış, başı göğsü üzerine eğilmiş, | Çünki hakikati itiraf etmekten, sesle sordu: Azizim Grantam, — oçabuk oraya git ve me | ağlamakta olduğunu görüyordu. | açi kababatin kendisinde oldu. — Bir tek adam mı? dedi. — Evet bir tek adam, fakat göze görünmez bir adam. Bunun ne demek olduğunu hiç düşün- dünüz mü? Elindeki kuvvete hat ve payan olamıyacağın aklımıza getirdiniz mi? Etrafında binlerce muhafızı bile olsa herhangi istediği bir adamı, İstediği zaman mahve- debilir. Ona mâni olacak ne bir kale, ne bir istihkâm ve ne de i misafirlerinize Polislerle olan mükâlemenizi dinlerken hayli eğlendim. Fakat artık gitmeliyim. (Hem de azizim, görünür olsun, görünmez olsun, sandalye ikram etmek lâzımdı.) Şimdi beni gö- röünmez bir hale koyan aletinizi ikmal ettiğinizden dolayı size çok müteşekkirim. Fakat sakın bu aleti ele geçirmek ve beni yaka- lamak teşebbüsünde bulunmayınız. havadis varsa topla. Havadisi gazeteye yetiştirmek için maki- neleri o durdurduk, < bekliyoruz. Hâydi bakalım!,, Karton, her öğleden sora şeh- rin ticaret kısmının kalabalığını yararak ilerlerken heyecan ve helecandan boğuluyordu. Etraf- tan türlü türlü sesler geliyor- du. ( Vans Nasyonal) Ban- kasının muhteşem binasına yak- Anlamak istiyor, ve, ihtiyar ka- dının başını örten mendilin uçları | ile oytuyarak, onları parmakları- | na dolaştırarak soruyordu: “Niye annem senin fazla olduğunu söy- lüyor? Babası yorgun başını bir- denbire (kaldırıyor: “Niye mi? Çünki sen büyük annenle kal- maâk istemiyorsun!,, Çocuk baba- smı iyice anlıyamıyor, iri parlak gözlerini hayretle açıyor. “Hayır, ğunu kabul etmekten, harısına sözünü geçirememek, hükmede- memek, onun karşısında zaif kal- mak zilletinden utandı. Bu haki- kati anladığı halde kabul etmek kuvvetini bulamadı. Önüne yav- rusunu koydu, onun arkasina gizlendi.. Şimdi o vücut düşünce, ortadan kalkınca, çılgın adam olduğu gibi, bütün zaaf ve kabahati ile meydana çıktı. Ka- rismı yavrusu niçin bırakamadr- ii die e hayır, burada, bu oda da i , mahfuz bir oda vardır. Onu, | Bütün bu gayretleriniz sizin için | laşınca, kapıların önünde bir po- | evde, bizim evde, y ear ğını, o kadınla yaşamya gan güpegündüz (e istediği (| birşeyi | felâketle neticelenecektir. Ben, | |, kordonunun önline geçmiye | ve büyük annenle kalmak iste | yavrusunun iyiliği için katlandı almaktan (Okimse (menedemez. | bundan sorra sizin görünmez hü- miyorsun, anneni de istiyorsun|,, | ğını söylüyordu. Şimdi hâlâ ken- İsterse, dünyayı dehşet ile idare eden görünmez bir ifrit, bir zalim olabilir! Profesör, gazeteciler ve polis memuru kapıya doğru ilerilerler- ken, Veydin çehresi ciddileşmişti: — Eh, dedi, şimdiği halde herifi #leti kullanmıya vakit bul kümdarınızım ve bugünden itiba- ren bu şehirde icrayi hükme baş- liyorum. Yakında herşeyde benim iradem kendini gösterecektir. Çünkü bu dakikadan itibaren çalıştığı müthiş bir kalabalık gör- dü, Soygunculuk haberi yıldırım sür'atila şehre yayılmıştı, görün- mez ifrit işe başlamıştı. (Arkası var) M. KURİSS “Annemi de isterim... “ —İşte bak görüyor musu- nuz? Anneni de beraber istiyor- sun | Fakat annen seni İstemiyor, sormuyor, Sensiz yaşayabiliyor. Sensiz bir ay yaşadı, ölünceye kadar da yaşayabileceğini söylü- yor. Eve de senin için geliyor- disinde onu bırakacak cesareti bulamıyor. Karısı bunu biliyor ve bitişik odadan ona valışi bir ha; van sesile bağriyor. “Madem Dreina için benimle yaşamıya katlanıyordun, şimdi artık niye annenin yanına (o gitmiyorsun? Oraya git benin sana hiç ihti- yacım yokl,, madan ele geçirebileceğimizi ümit > . Komi yalsk Ml Fakat (gidemiyor, gidemez. edelim, Grey olsun veya başkası İstiklâl caddesi No, 409, Tel, B.O. 3657 mühtaç olmadan yaşayabilirmiş..,, | Annesinin kuv- olsun bir yolunu bulup... Birdenbire durdu. Elini süralet kapının yanındaki masaya uzattı, Masanın üzerinde “Profesör Grar- tama, ibaresi yazılı bir zarf vardı. Mektubu alırken Veydin çeh- resi tamamile sakin ve lâkayttı. — Müdür çıktığı vakit bu mektup burada değildi, dedi. Ben şapkasını masadan alırken iyice gördüm. Profesör, bu yazı Greyin yazısı mı? Profesör zarfa baktı: — Ya onun dedi. Veyahut ta onunkine benzemek için mükem- mel bir surette taklit edilmiş!,, HAZIR ve İSMARLAMA | Zengin kürk çeşitleri AASTRAGAN - PETİ GRİS - VİSON MEVSİMİN EN SON YENİLİKLERİ / REKABETSİZ FİATLARLA! SATILI Yeni Türkçe Gramer M BAHA Sabık Dil Encümeni Azasından M. Baha Bey tarafından Dil Encü- meninin kabul ettiği ıstılahlarla yepyeni bir tarzda yanlan ve orta mekteklere kabul edilen bu kitap İkbal Kütüphanesinde satılmaktadır. Citi Fiatı Küçük Gramer 100 Yukardaki büyük gramerin küçüğüdür. ikmekteplerin 4 ünü ve 5 inci pa eme Kuruştur. kabul edilmiştir. Ciltli Fiatı 25 Kuruştur. İ acılarım böyle döl İhtiyar kadın o unun yürek © acr makla beraber ona yalvarıyordu: “Yavrucağa öyle söyleme, Abe- le.., Fakat o, bir çılgın gibi yavrucağı ihtiyar kadının kuca- ğımdan alıyor, onu ellerile hava- a kaldırıyordu: “Öyle ise ben yük annenle burada kalayım, sen de eve git, annenle otur.. “Yavrucağız birdenbire babasının boynuna sarılyor, onu narin kol- larının bütün kuvvetile sıkıyor, üzünü yözüne dayıyor, “Sen de imle, babacığım | ,, diyordu. Adamcağız yere doğru yor, boynunu yavrusunun rından kurtarıyordu: “Bak görü- veti kendisinde bulsa bir dakika oraya gidecek. Fakat sonra yine buraya, karısının yanina avdete mecbur olacak ve o zaman daha fena olacak. Ve deli gibi düşü- nüyor : Kü tamamile o en, ii tekrar akla leceği zaman o yine kendisini yırtıcı bir kahkaha ile karşili yacak.. Şimdi çılgın adam hınçkırıklar -asında yumruklarını ısırıyor yi yavrusu için hai söylü- yor, Hayır | Onun için or. O yine eski hiddetinden, utan cından böyle ağlıyor, sokaklarda dolaşıyor... deli gibi (BİTTİ) si