y EZSR HİNDİZ YAZAN: M. —130— Mevki kumandanının haya- bımı tehlikede göstermiş ol- masına rağmen sokağa çıktı- ğım zaman tek bir kişinin bile başını çevirerek bana baktığını — görmedim. — Evet Bayburt halkı beni tanımıyor- — du. Benimle alâkadar olmu- — yordu. Şu halde mevki ku- mandanı acaba neden: — Hayatı tehlikededir, di- ye haber göndertmişti? Hay- retim arttıkça artıyordu. Si- — yasi bir manevra karşısında — bulunduğum muhakkaktı. Fa- kat bunu kim yapıyordu, ni- b =yıpıyoıdu. Anlayamıyor- Bu düşünce ile bir kebapçı — dükkânına girerek biraz yiye- — cek ve meyva tedarik ettik- ten sonra evime dönüyordum. Aklıma Kâzım Kara Bekir Paşa ile Erzurum mevki ku- mandanı miralay Ziya Beye | bir telgraf çekmek geldi. Çekeceğim telgrafın projesini derhal zihnimde kararlaştır- o dim: — — Buradabir suitefehhümle — karşılaştım. Başkasına ait bir emir ağlebi ihtimal bir isim müşabeheti neticesinde bana — karşı tatbik edilmektedir. Lüt- fen bu suitefehhümün izalesi ile —seyahatime — mümancat edilmemesinin emir buyurul- Omasını rica ederim, diyecek- tim. Araya sora telgrafhaneyi buldum. Bir kâğıt kalem isti- yerek zihnimde tasarladığım cümleleri yazdım ve memura — vererek makbuzunu aldıktan — sonra yerime döndüm. Artık rahat yatabilirim, zan- nediyordum . Fakat sabahleyin — erkenden bir binbaşı gelerek: —Mevki kumandanının em- Fi İle sizi ve eşyanızı taharri — edeceğiz, demesinmi? Allah Allah, biz — vatana yaptığımız hizmetlerin mükâ- fatını boylemi — görecektik? haniya Kâzım Kara kir Paşanin bütün memur- lara hitaben bana suhulet — gösterilmesi için bir emir wermişti. Bunu muktezası ne oldu? Çaresiz gelen binbaşıya: — Buyurunuz, aldığınız emri tatbik ediniz, dedim. Binbaşı : — Şimdi, cevabını verdi. — Meğer birkaç memurun daha imesine intizar ediyormuş. iklediği zevat beş on dakika sonra geldi ve muamele de derhal başladı: Bütün — eşyalarımı — evirip ürerek muayene — ettiler. ini bitirdikleri zaman bir — gedirin altında duran el çan- tasını görmemişlerdi. Bunu da k: ben çıkarıp gösterdim. Bittabi hiçbir şey bulunamadı. < Gelen memurlar - sadece — Şark cephesinde iken okudu- ğum ve nasılsa sakladığım 4S TANBUL KA YA DAN © | Biz,Yaptığımız İşlerinMükâfatma' Bu Şekilde Mi Nail Olacaktık! KÂZIM birkaç gazeteyi alarak gittiler. Aradan iki gün geçti. Ben el'an seyahatime devam için vasıta aramakla meşgul idim. Fakat bu iki günün hitamim- da şark cephesi kumandanlı- ğgından: — Artık Ankaraya gitme- nize lüzum kalmamıştır, Kar- sa avdet ediniz mealinde bir telgraf gelmez mi? Anlaşılan hayretten hayrete düşmek — mukaddermiş! Ben Karstan —Ankaraya gitmek Üzere yola çıkmış, bin müşkü- lât ile Bayburla kadar gel- mişken neden geri dönecek- tim? Burası doğru, amma emri ifa etmekten başka ihtiyar edile- cek yol yoktu, fakat bunda da başka müşkülât vardı. Fil- hakika paramı bitirmiştim. Karsa gitmek için cebimde para kalmamıştı. Çaresiz ta Türkistandanberi bir — hatıra olarak — yanımda — taşıdığım (Derviş) ismindeki atımı satı- lığa çıkardım. Ümit ettiğim kadar para getirmiyeceğini anlayınca kı- yamadım. — Açık arabalarda üstümüze örttüğümüz kürkü mezada çıkardım ve onun parası ile hancıya olan bor- cumuzu ödedikten sonra bizi buraya kadar getirmiş olan arabalara — binerek — tekrar yola koyuldum. Burada istid- rat kabilinden arzedeyim: Bu hâdisenin — üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra o sırada ( Bayburt ) ta bulunan bir zabit arkadaşıma İstanbulda rastgeldim. Bana: — Kâmm Kara Bekir Pa- şadan “ bu zat muzırdır, hak- kında icap eden muamele yapılmalıdır. , şeklinde bir telgraf geldiğini, fakat Erzu- rum mevki kumandanı Ziya Beyden gelen ikinci bir telgraf Üzerine aleyhimde zecrft mu- amele yapmaktan vazgeçildi- ğini anlattı. Ne ise sadede gelelim: Ben bu İşte yine bir sui- tefehhüm — bulunduğunu tah- min ederek yola koyuldum. İlk günün akşamı mahut Kop dağının eteğine vardık. Bu- rada bir han vardı. Girerek geceyi orada geçirdik, Ce- bimde satılan kürkün para- sından tam yedi lira kalmıştı. Ziraat Kol!eksiyonları Halkalı Ziraat mektebinde bulunan — kimya, haşereler, nebati hastalıklar ve süthane laboratuvarlarinin - eşyasından bir kısmile burada bulunan nebat ve hayvanlara ait bir- çok zengin ve kıymettar kol- leksiyonlar — Ankara Ziraat Enistitüsüne — nakledilmiştir. Mektepte ikinci derecedeki kolleksiyonlar kalmıştır. L HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri: Server Bedi 'SAVNİNİN JALESİ Savni, zarfı yırtmaden, bir bakışta anladı ki bu mektup bir kadındandı. Şu satırları okudu: Savniciğim, İstanbula geldiğini ga- zetelerde okudum. Seni he- men görmek arzusu, içimde tutuştu. Yarından itibaren, hergün, seni saat beşe dağ- ru, Taksim bahçesinde, altı sene evvel — buluştuğumuz köşede bekliyeceğim. Ümit ederim ki birkaç mevsim senin olan bir kadını faz- la bekletmiyeceksin. Küçük Jalen Hamiş: Ben iki defa anne oldum, haberin var mı? Savni gülümsiyerek omuz- larını silkti. Pembe kâğıttan hazin bir menekşe koksu yükseliyordu. Jale eski levan- tasını değiştirmiş. Bu, kadı- nın bütün şahsiyetinde bir değişmiye mi — delâlet eder? | Savni bunu çok düşünmedi ve altı sene evvel, Jale ile ayrıldıkları — günü hatırladı. Zavallı, ne kadar hıçkırmıştı. Savniye gelince, bir saatlik veya bir aylık kadınlarla ebedi bir hayat sürmeyi dü- şünecek kadar hissi bir ede- biyattan zevk almıyordu. Fa- kat, Savninin hayatını doldu- ran bütün bu kadınlar ara- sında, hiçbiri, ayrılırken, Jale gibi ağlamamış ve : — Savni, Sevniciğim, ben daima senin küçük Jalenim, diye hıçkırmamıştı. Savni, serbest bir adam ol- mak istiyordu; hep meçhul- lere doğru arzularına istika- met veren ve yeni istikballere doğru giden cesur bir sey- yah. Nafile his karışıklıkların- dan, sevişme sahnelerinden Masonluk Lü-| zumsuz Bir Teşekküldür (Baştarafı 1 inci sayfada ) elinde bir istilâ ve bir soy- culuk vesilesi oluyor. Mil- iyet —duygularını uyuşturup öldürmek için — kullanılıyor. Siyonist Yahudilerin intikam aletidir. Bundan evvelki ya- zılarımnda Masonluk — propa- gandasının askerlerimize de yapıldığını söyledik. Bir jan- darma yüzbaşısının memleket için tehlikeli mülâhazalarını haber verdik. Operatör Ke- mal Bey birkaç sene evvel orduya mensup bir kayma- kamdı. Acaba, masonluk pro- pagandasını orduda yapmadı mı? Buna kim razı olur? Ca- sus Lâvrens ve Mustafa Sagir birer Masondu. Bunları ara- sına alan Masonluğa Türk milliyetçiliği mi — diyeceğiz ? Eğer — masonluktan — maksat | Türklüğü yükseltmekse, eğer | dedikleri gibi bu, milliyetçilik | ise bu gayelere samimiyetle l her zaman uzak kalmak ar- zusundaydı. Hele kadınlarla, hele — kadınlarla.. — Onların insanı nereye kadar götüreceğini — kimse — tah- min edemez. Fakat mek-» tubun tatlı ve — mütevekkil üslübu, ona kararmı verdirdi. Jaleyi gidip görecekti. Ertesi gün bahçede buluş- tular, Elleri biribirini sıkıp sonra kıpkırmızı kesilmişti. İki defa anne olmuş amma, Jale hâlâ güzell Dört sene evvel evlenmiş ve iki sene evvel, kocası, biri kız, öteki de erekek iki yetim bırakarak ölmüş. Hikâye bu kadar. Fakat —maziyi bırakalım. O şimdi — mes'ut, — mes'ut... Karşısında Savnisi var. Hasret fışkıran gözlerle ona bakıyor, bakıyor... Altı sene bu, altı sene, şaka değil. O günden sonra, artık, sık sık buluşmuya — başladılar. Ja- lenin gözlerinde biz tek mana, bir tek duygu, bir tek cümle okunuyordu: “Savni, Savniciğim ben da- ima senin küçük Jalenim.,, Kadınların insanı nereye götürecekleri —asla — tahmin edilemez. O hürriyet âşıkı © meçhul — istikballer âşıkı Savni, birgün Jaleye evlen- me teklif etti. Küçük — Jalenin sevinçten gözleri dolmuştu. — Ya çocuklarım? Diye sordu. — Ben onların öz babalari gibi olmıya çalışacağım. Fakat, bilmiyor musun, bana sen onların isimlerini söylemedin. Jale gülümsedi: — Kızın ismi “Leylâ,, dedi. Sonra gözlerini önüne di- kerek ilâve etti: — Erkeğin ismi de, “Savni,.. Hırsız Kim? İki Bin Lirayı Çalan Bulunamıyor Şişlide oturan Daniyel Efen- di isminde bir zat birkaç gün evvel bankaların birinde bu- lunan babasına ait 2,000 lirayı gidip almıştır. Daniyel Efendi aradan üç gün geçtikten son- ra zabıtaya müracaat ederek şu iddiada bulunmuştur: “Üç gün evvel babama ait 2,000 lira parayı bankadan alıp eve gitmekte iken elinde tabanca ile önüme bir adam çıktı ve üzerimde bulunan bu parayı alıp kaçtı.,, Daniyel Efendinin üç gün | sonra müracat etmesi Zabıta- nın nazarı dikkatini celbetmiş- tir, Tahkikata devam edil- mektedir. giden Halk Fırkasına iltihak etsinler. Bir ikilik gibi kar- şımızda dürmasıni”r” - Yahut muhalif bir siyasi fırka olarak açıkça çalışsınlar. Türk ocakları ikilik olmasın diye yerlerini fiıkaya bıraktı. Sanii azam propagandasını ya- SINEMALAR Meşhur muganni AL JOLSON | Dün akşamdanberi MAJİK SİNEMASINDA | ONU ŞARKİLE SÖYLE filminde fevkalâde muvaffakiyet kazanıyor. NADİYA SIBIRSKAYA: MAHKÜMUN KIZI DREYFUS iyatro Ve Sinemalar ASRİ —— Fakır milyoner EKLER — Miltoa ELHAMRA — Parlsli Kahveci ETUVAL — Caz karalı FERAH — — Altına hücum GLORYA — Atlantik KEMAL B, — Mukaddes dağ MAJİK — — Al Jolson MELEK — — Parlsil Kahveci MİLLİ — — Buzenin kıymeti OPERA — — Varşova Kalesi ŞIK — İtham ediyorum VÜsküdar Hâle — Aşk resmi — geçidt TEŞEKKÜR Kızımın — tenelfüsüne — mânl olan burnundaki arızasını bir lâh- zada vekemali mehzretle yaptığı ameliyat neticesinde çıkarmağa mavalfak olan Beyoğlunda Mel» tep sokağında 1 numaralı mua- gezehanesinde kulak, boğaz 've ürün mütehassısı doktor Ek- rem Behçet Beye — teşekküratı minnetdaranemi arz ve iblâga mühterem gazetenizin delâletini rica ederim, İlânat acentasında NESİM HAZAN Ziraat Talebesi Ankara Enstitülerine İmtihanla Alınacak Ankarada Maarif Vekâleti tarafından tesis edilen ziraat enstitüleri bu sene açılacak, yalnız lise mezunları alınacak- tır. Halkalı Ziraat mektebin- de bir ziraat lisesi halinde açılan mektebin — mezunları- nn bu mektebe ancak imti- hanla almabilecekleri bildiril- miştir. Mektep idaresi ve İk- tısat Vekâleti burasının da bir meslek lisesi olduğu için mezunlarının enstitülere im- tihansız alınmasını istemiştir. ! a Radyo | (9 Toşrinieval Pazartesi İstanbul — | 1200 metra 5 kilovat | 18 gramofon 19,30 alaturka saz, 20,30 gramofon, ZI alaturka konser, 22 orkestra. Heilsberg — (276 metre, 75 kilovat| 19,30 yeni Rus edebiyatında bir kadın: Vera- inber, 20 akşam konseri, 21,15 komedi, 21,15 Konsgbergten naklen senfoni. Mühlaker — (360 metre, 75 kilovat) 1905 — İngilizce ders, 19,45 Manhayimden nak- len mandolin konseri, 20,30 Manhayimden — naklen İspan- yolca bir dibaloğ, 21: Salon orkestrası, 21,50 Sebastiyanın iki perdelik bir komedisi. Bükreş — (304 metre, 16 kilovat) 21 iki klâviya kon seri, 21,30 konforans, 21,45 musahabe, 22,15 salon örkes- | trası, Katoviç — | 408 metre, 18 kilovat ) — 19,20 edebi mu- — sahabe, 20,15 Loteri opera- sından bir parçe, 22,15 gra- | mofon, 23 hafif musiki J Roma — |( dâl metre 75 | kilovat | 10,40: Radyo gazete- si, 20,20gramofon, 20,30 muh- telif haberleri. 21: Hafif musi: — ki. 22,55 hafif musiki. Viyana — |517 metre, 20 kilovat) 19,45 Şuyenin eserleri, 20445 Veinkeber'ın eserleri, 21,30 şen könse, 22,40 dans | havaları . Peşte — (550 metre 23 kilovat| 19: konser, 20 konfe- rans, 20,30 opera orkestrasının | mesameresi. Varşova — ( 1411 metre, 158 kilovat | 19,30 gramofon, 20 musikili tefrike 20,15 ,Lot: teri operasından bir dans ,îıeıvı.lın. B Königsvüsterhavsen — 20,15 Hamburktan naklen musik in- tbaları 20440 Alman radyo | şirketlerinin müşterek müsa- ıı:kr_îleıi. 20.21 Gönigsbargtan nakıi. Arif Oruç B. Kundu- racılığa Başladı — (Baştarafı 1 inci suyfada ) demiştim. İşte dediğimi yapı yorum. Dükkânımın ismi Türk dampingtir. Bu lâstikçilikte, kunduracı- hkta, hattâ — pantoflacılıkta hakik! bir damping olacaktır. Dükkâna Damping ismini koy- maktan maksat, piyasadaki fiatlerden yüzde kırk, yüzde elli noksanına mal satacağımız içindir. Paristen son moda mevsim katalogları getirttik; istampaları yapılıyor. Hem ısmarlama, hem de ha- zır toptan ve perakende mal pan Mason tekkesinin imtiyazı nedir ki hâlâ duruyon * Mahmut Esat Bey bugün rtatacağız. Kendi tezkâhlarım çalışacaktır. Hem de - işsiz kunduracılara - iş sipariş ede- ceğim. En birinci çifte dikiş kadın ayakkapları (5) liraya satılacaktır. Çifte dikişli hazır erkek ayakkapları beş buçuk İira, dîı. Cıı?ııırtuı' 'reyıw pııırteyıî satışa başlıyacağiz. Şimdiden ısmarlama sparişler alıyoruz. Maksadım beş on kişi geçin- sin, o arada biz de kimseye mühtaç olmadan — geçinelim. Biz kanaatkâr adamlarız memu” riyetle alâkam yoktur. Müte- vazi geçinmek İstiyorum.., el şehrimize gelmektedir. Sabık Adliye Vekilinin bazı mühim ifşaatta — bulunacağı — söylen- mektedir,