Hergün Çocuğa Ecnebi Lisanı Öğretme İhtiyacı karilerden biri, çoîîçl::x ecnebi bir lisan öğretmek — ihtiyacından bı_h-_ sederek ecnebi mekteplerini müdafaa ediyordu. Filhakika çocuklarını ecne- bi mekteplere verenlerin ço- gu, evlâtlarına küçükten ec- nebi bir lisan öğretmek ga- yesini takip — etmektedirler. Bunlar yalnız Türkçenin kâfi olmadığına — kanidirler. Ha- yatta muvaffak olmak, ve herhangi bir meslekte inkişaf edebilmek için bir ecnebi lisana şiddetle ihtiyaç oldu- ğuna, tecrübelerile inanmış- lardır. İsterler ki, — çocuk- ları da hayata atılacadığı za- man bu silâhla mücehhez olarak çıksın. Ailelerin bu —düşünceleri doğrudur. Fakat bu mantığın doğurduğu — netiçe — yanlıştır. Yani, çocuğa bir yabancı lisan öğretmek ihtiyacı itiraz götürmez bir hakikattir. Fa- kat bunu küçük yaşta ve ilk tahsil çağında — öğret- mek yalnız yanlış değil, za- rarlıdır. da, Babaları ikaz etmiş olmak için bu zararları izah etmek Mmecburiyetini duyuyoruz: 1 — İlk tahsil çağında bu- lunan çocuğun dimağı henüz tazedir, ve inkişaf halindedir. Bu taze dimağı, fazla tahsil ile yormamak lâzımdır. Küçükten yorulan dimağ, inkişaf kabiliyetini kaybeder. Asıl işliyecek zamanda çocu- ğun kafası durur. Çocuk ecnebi lisanı öğrenir, fakat dimağını kaybetmek pahasına, 2 — 10- 12 yaşına kadar çocuğun İlehçesi mahduttur. Uzun tetkik ve tecrübelerle anlaşılmıştır ki, — ilkmeklepte beş sene zarfında bir çocuğun öğrendiği yeni kelimelerin ye- künu bin beş yüzü geçmiyor. Demek ki çocuğumuz aza- m! zekâsını kullanmak şartile 12 yaşına kadar ecnebi bir kKsandan ancak 1000-1500 ke- lime öğrenebilir. Halbuki beş senede öğrendiği bu kelime- leri, on beş yaşından sonra bir sene içinde öğrenmiye iktidar kesbeder, Demek ki çocuğumuzun bir senede öğrenebileceği şeyleri öğretmek için, onun beş sene kaybetmesine razı oluyoruz. 3 — Çocuk bütün itiyat- larımı, bütün fikir sabitlerini ©n yaşına kadar geçen devre içinde yapar. Bu devre zar- fında edindiğimiz his ve - iti- Yatlar bütün hayatımızda mü- essir olur. Çocuğumuzun ana'itiyatlarıni bir ecnebi mektebinde, ecie 1 Misyoner mürebbiler elin- de yapmasına muvafakat et- Mek, çocuğu manen öldür- Mek demektir. Hiçbir baba, Yocuğu üzerinde bu kadar Cahilâne tasarruf hakkına ma“ lk A-i.;iiııııı. mızin ermediği İşlerde, zîîmumı hayatile ve İs- Ü | İ 1 — Tavşan, Kaplümbağa hikâyesini bi- lirsiniz. Tavşan kendisine güvenerek uykuya yatmış, Kaplümbağa yarışı kazanmıştı. Tavşan süratteki faikiyetini biliyordu, fakat iradesi yoktu. KAZANDIN Atinada Bayrak Yarı- şında Galip Geldik Atina, 11 ( Hususi )— Hakkı, Enver, Semih ve Mehmet Ali- den mürekkep takımımız dün 4X400 bayrak yarışında birin- ciliği kazandı. Rekor (43,2/5) dir. Evvelki günkü müsaba- kalarda yüksek atlamada Tev- fik ancak beşinci olabilmiştir. Birincilikleri ekseriyetle Yunan atletleri kazanmıştır. Çankırı Panayırı Çankırı, 11 (A.LA)— Çan- kırı panayırının ayın on dör- dünde açılması tekarrür et- miştir. Ecnebi Mekteplerde Ecnebi ve akılliyet mektep- leri kadroları ikemal edilmiştir. Yakında mekteplere tebliğ edi- lecektir. Kadrolarda 25 saatten Ffazla dersi olan muallimlerin dersleri (25) & indirilmiş ve münbal dere- ler bimayeye mühtaç gençlere verilmiştir. Eski Borçlar Hükümeî Noktai Naza- rında İsrar Edecek Ankara, 11 (Hususl) — Ve- killer Heyeti bugünlerde top- larak eski Osmanlı burçları meselesini tetkik edecek ve Paristeki hâmiller meclisi ta- rafından, hükümeti tam taksit ödemeye davet eden mektu- buna cevap hazırlıyacaktır. Haber aldığımıza göre hükü- met bu hususta ilk noktal nazarında ısrar edecektir, Altın İhracı Amerika Bir Ayda 145 Milyon Sattı New - York, 11 (A A:) — Eylül nihayetinden beri Ame- rikadan 145 milyon dolardan fazla altın ihraç edilmiştir. Bu altının büyük bir kısmı Fran- saya gönderilmiştir. Ecnebi Devlet Bııkıl::;ı' it olmak Üzere ayrıca :;ı,:.. altın dolar — tefrik edilmiştir. 1931 senesi zarfında Ame- rika'dan harice çıkan altın iktarı yarım milyar dolara Ğ ktadır. Bundan sonra Y'kl"ml tlere altım bi memleke! da ecne! ö gönderileceği ! I 2 — Bazı insanlar vardır ki, kafalaları 3—EL, birçok plânler, projeler, fikirlerle doludur. Mütemadiyen söyler, mütemadiyon eğlenir- ler. Fakat işe gelince durur, bu projelerini hakikate çeviremezler. leri tatbik BUGÜNÜN TELGRAF HABERLERİ Akvam Cemiyeti İflâs Günlerini Mı Yaşıyor? Çin - Japon Harbinin Önüne Ge- çemezse Bu Akibet Mukadderdir Londra, 11 (A. A.) — Hariciye Nazırı Lord Reading'in Cenevre'ye hareketinden bahseden Sunday Times gazetesi, mahafili siyasiyenin bu seyahat hasebile Çin-Japon ihtilâfı vaziyetini - fevkalâde vabimleşmiş telâkki ettiklerini beyan etmektedir.Mezkür gazete âcil bir hal çeresi bulunmasının kendini şiddetle bissettirdiğini yazmakta ve Cenevre teşkilâtı mukad- deratının. Cemiyeti Akvamım. bu meselede alacağı vaziyete bağlı bulunduğunu ilâve etmektedir. Bu gazete, Sovyetlerin bu meseleye bigâne kalmadıklarını ve battâ Mançauri'yi istilâ etmelerinin de mümkün olduğu kaydedilmektedir. Bir Milyon Lira Bir Kadın Bu. Mühim Serveti Senelerdenberi Ğögsünde Taşıyor Nevyork, 11 (A.A.) — Refakatindeki hastabakıcısı ile birlikte gezmekte olan 93 yaşında ihtiyar bir kadın, yerden birşey kaldırmak için iğildiği sırada hastabakıcının hayret nazarları önünde göğsünden 500 bin dolarlık evrakı naktiye ve birçok ta altın para düşmüştür, İhtiyar kadının apartımanında, bu hafta başında 40 bin dolarlık banknot ve 40 bin dolarlık ta esham ve tahvilât keş- fedilmiştir. Bundan başka geçetn martta tevarüs etmiş olduğu mühim miktarda elmas ve mücevherat ta bulunmuştur, ——— * ĞÜS SÜ e— İdadi Mezunları Darllfünunda Maarif Vekâleti 1329 sene- Darülfünun divanı dün top- sinden evvelki yedi sen lanmış, iki ecnebi müderrisin idadi ve muadili mekteplerden | mukavelelerinin bu sene de mezun olanların DWW““;" temdidine karar vermiştir. ıştı. —— kabullerini — kararlaştırmışt BuNasıl şay? Muadili kelimesinin te l zaruri görüldüğünden mesele | — Zeki isminde birisi, kendi- l' sile görüşmiye muvaffak ola- tavazzuh edinceye kadar bir imdilik bu | madığı Muazzez isminde genç ı::':âmg“ga'h d:m:'dl:ıiyr bir kızın yüzünü jiletle kes- miştir. ceklerdir. e n 3 ; . İster İnan İster, İnanma! nasihat etmiş, fakat çocuk hı!yıındıı vazgeçmemiş. ine ne yapıp yapıp annesinin yaptıklarım ba- basına yetiştirmiş. Kadın nihayet çocuğu- nun dilini kesmiştir. Mah- kemede hâkimin sualine de şu cevabı vermiştir : U değil mi, ter- bıyc.: ıı= bo':iı bak- . » Mısır gazeteleri yazıyor: “Kocasile geçinemiyen bir kadın varmış. Kıd_ı'ıı azçok havai ve serbestmiş. Fakat küçük oğlu, anne- sinin bu — münasebetsiz hareketlerini babasına ha- ber verirmiş. Kadın mütecaddit defa- lar oğlunu bundan me- metmek istemiş, dövmüş, İster İnan İster İnanma! nasıl kafadan emir rak İşler- ; se, hayatımızda, dimağımızda doğan fikir- sahasına koymak bususunda bize tâbi olmalıdır. Fikirle fill birleşme- dikçe netice beklenemez. (M. VENİZELOS İmzasile Ya;dığı Bir Makalede Diyor Ki: Atina, 11 — Başvekil M. Vnizelos bir Atina mecmu- asında kendi imzasile — bir makale neşretmiştir. M. Ve- nizelos bu yazısında müba- dele ve muhaceret mesele- lerinden — ehemmiyetle bah- settikten sonra makaleyi şu cümlelerle bitimektedir: “İsmet Paşa Hazretlerile Tevfik Rüştü Beyefendi şe- reflerine verilen ziyafette ka- dehimi kaldirirken söylediğim gibi; Türk-Yunan münasebet- lerindeki sıkı mesai - iştirak ve irtibatımın — istikbaldeki mes'ut semereleri okadar bü- yük ve zengin olacaktır ki bu eseri meydana getirmiye çalışmış ve yardım etmiş olan- larım bile şimdiden bu azamet ve vüs'ati ihata edemiyecek- lerine kanüm.,, Bir-Bekçi Mezbahada Bir Çobanın Başını Yardı Karaağaçta komusyoncu İh- san Ef. nin yanında çobanlık yapan İshak pay mahallindeki koyunlara ot vermek - için duvardan — atlamak — suretile içeri gireceği sırada bekçi Mes'ut tarafından sopa - ile başından yaralanmıştır, İlhalât Fazlalığı İhracat Ofisinin yaptığı bir istatistiğe göre 1931 senesi ilk sekiz ayı zarfında ithalâ- tımız 90,033,232; ihracatımız ise 69,932,318 liradır. Geçen senenin ayni müddeti zarfın- daki — ithalâtımız 92,668,178 ve ihracatımız ise 85,304,147 lira idi. Ekmekçiler İntihabı Ekmek Yapıcılar Cemiyeti yeni bir idare heyeti intihap etmek üzere Ticaret müdür- lüğüne müracat etmiştir. Dünkü Bahtiyar Dünkü keşidede büyük Ik- ramiye olan ( 100000 ) liranın (10) da bir. kısmımı Bzlatta Yeni caddede oturan koltukçu Hara Ef. kazanmıştır. Sözün Onları Kendi Hallerine Birakalım! P. Pek gençtim, Bazı ve eş dost, ayrı ayrı düştüler, — hemen süren bir ısrardan sonra ba bir teklif varakası a lar: Ben de Mason k: arasına girmeyi resmen ettim. Tahkikat epey İsmim reye konduğu vık'i' muzip çıkmış, aleyhime bir si yah kâğıt atmış, bizim iş boz luvermiş. Bir rivıyehuha seneler geçtiği halde a yine devam ediyormuş, rivayete göre de o siya kâğıt bana bütün Mason yu valarının kapılarını — ka, ve gizli deliklerini t İki ihtimal arasındaki ehemmiyet — vermediğim ben bu neticeye kızı Beni teşvik eden dosil gücenmek — veya — öfkelenmli zahmetini de lütfen üstlerini almış olsalar gerektir. Masonlar hoş ıdımlıı'dğ Onlara kızılmaz. - Bize zararları var? — Sık — sih böyük — lokantalarda, plll’:g kendi localarında to; kapıları bacaları sıkı fıkı 4 terler, belki bir de gözcü koyarlar, sanki yemek, içme 41 gevezelik etmek, ilmi sohbet! yapmak ayıp birşeymiş kendi kendilerine yer, ( hoş beş eder, dağılır, gider- ler. Türkiye gibi klüpsüz, cer miyetsiz bir memlekette sekiz on kişinin ahpapça toplanma- larını çok görmiyelim. Yoksa © biçareler de kahve - ne dolarlar ve iskambil kâğı- dile domina taşlarına sarılır- lardı. Bırakın, gönüllerini eğ- lendirsinler, “Umacı ııllyâ diye siyah kukuleteler e- rek biribirlerini hııhnı:& kapı — aralığından — apansızın biribirlerine - “ ce'ce l , diye biraz ğğlhîf. l bağırsınlar, — yahut daha - ciddileşerek, danberi metafiziğin ve sefenin — halledemediği nat meselelerini bir ki bir çırpıda — halledivı ara sıra birinin başı a; olursa “Teavünü beşeri ,, mına oncağıza bir aspı uzatıversinler, bunlardan bize ne? Mahmut Esat Beye ne Amma bu kardeşler, yalmız biribirlerine — kardeşlik lermiş; Türkiyede küçük bir akalliyet imişler; küçük bir akalliyetin kendi kendine dimi, ekseriyet aleyhine za- rarlı bir ittifak teşkil edermişi masonluk teavünün kötü b*i inhisarıymış; bir zümrenin lq ine çalışan hususi ve gayri insani bir teşekkülmüş. Bua dan da bize ne? Her cemiyet, her fırka böyle değil miü"t Dışarıda kalanın canı çıksın. Mason — kardeşler, sık ziyafetler tertip edip şampanyayı atıştırıyorlar ya? Keyifleri yerinde ya? Onlar di şunun bünün tarizine aldır- masınlar, kızmasınlar. Bülün dünya beşeriyetin saadeti na- mina çalışyor, yiyor, İçiyor, eğleniyor. Bütün — cemiyetler ve bütün teşekküller. T Mason kardeş, aldırma, iç, kadahini dollur, çek. et .iğ a