Kari Gözile Gördüklerimiz Mühim Bir Mesele Cennet vatanımızın en küçük İş evinden en büyük şirketlerine kadar müracaat ettim. Hepsinden aldığım cevap: — Maslesef kadromuz dolu.- Yalnız ikametgâhımızın adresi alınıyor. İşte o kadar. Bunlar leri ERİME kimlerle dolu olduğunu çok yakından tetkik ve tarassut ettim. Alman, Bulgar, Yunan, Macar, Zibi milletlerin işçileri vatanımı- zn içinde kurulan bu müessese- lerde yüksek maaş ve yevmiye ile çalışıyorlar... Onların bir gün işsiz kaldı Var mı? Müesseselerde diplomalı, diplomasız şefler ve mühendislerin psi bu şahıslardan mürekkep” tir. Biz bu vatanın öz evlâdı ve hattâ ecnebi ustalarının () ei mak) rtan birer san'ati olduğumuz halde midemiz boş, cebimiz delik kalıyoruz. Evet.. Kadrolar yalnız ve yak miz Türk işçisi için dolu. Yaranın 35 evlâdı biziz. Hu- dutlarda barut kokusuna koşan biziz, Vatanın acılarını sâf ve lekesiz bağrımıza basarak kanı- yan yaralarını saran, yâaşaran gözlerini silen yine biziz. Bunlara mukabil biz işsiz kalıyoruz, €€- nebiler iş buluyorlar. Hükümet bunun çaresini bulmalı ve mut- laka bir kanun çıkarmak suretile ühim »leyi halletmelidir. >. AE; hş Makinist Vefik lik Mektep Muallimleri Ve Kitap Satışı Meselesi Muhterem Efendim ; Her sene İlk mekteplere ait kitapları celp ve ucuz fiatla ta- lebeye sattığım ve Maarif Müdü- riyeti omuallimlerin kitapçılığa karışmaması hakkındaki Maarif Vekâletinin emri olduğunu söy- lediği halde buradaki İlk mektep muailimlerinin doğrudan doğruya İstanbuldan kitap getirteceklerini haber aldım. Vaki müracaatimde her suretle sühulet göstereceğimi ve ucuz fiatle vereceğimi va- dettiğim halde muvafakat etme- diler. Maarif Vekâletinin bu emri varken muallimlerin bu hareketi doğru mudur? Bu hususun gaze- tenize dercini istirham eylerim. “İmza mahfuzdur, Cevaplarımız Aydın İbrahim Reşat Beye: Sözleriniz bir iddindan ibaret- tir. Bu iddianın sabit olması için lâzım gelen esaslardan bugün mahrum bulunuyoruz. Hiç olmaz sa bangi kısımların bozulduğunu bilip öğrenmemiz lâzımdır. Müp- hem neşriyat yaparak şüphe uyan- dirmak esasen mes'uliyeti muciptir. Bilâkis müsbet İşler yapmamız, lâzımdır, efendim. — TAKVİM — Gün 0 - 29 Eylül - 931 Hasir 147 Karşıladı? Berlin — Fransız ve Alman nazırları, o Alman Başvekâlet dairesinde ilk defa görüşerek iki tarafın iktisadi münasebet- lerini düzeltecek çareleri ko- nuşmuşlardır. M. Lâval iki memleketi alâ- kadar eden meseleleri tetkik için iki taraf murahhaslarından mürekkep bir heyet teşkilini teklif etmiş ve bu teklif kabul muştur. Gi Lak içtimalarını bazan Almanya, bazan (Fransada yapacak, naklıyat tarifelerinde birlik, sanayi karneleri vücuda getirilmesi gibi işlerle meşğul olacak ve bu suretle, elerde, siyasi anlaşmaların esasları kurulacaktır. Alman Hariciye Nazırı M. Kurtus misafir nazırlar şere- fine bir ziyafet vermiştir. Bu- münasebetle bir nutuk söyli- yen Alman Başvekili, ayrı, ayrı Fransız nazırlarının meza- ya ve hizmetlerinden (o bab- setmiş, iki milletin anlaşması için ibtirasların ruhlara hâkim olmaması lâzım geldiğini söy- Mösyü Lâval cevap verniiş, gerek dostane hüsnü kabul den, gerek haklarında söyle- nen tatlı sözlerden pek mem- nun olduklarını ,beyan etmiş, bu görüşmelerden mühim ka- rarlar çıkıp süratle tatbik edileceklerinden emin bulun- duğunu kaydeylemiştir. Fransız nazırları Alman Re- isicümhurunu ziyaret etmişler- dir. Havas o Ajansı Berlin halkı, Fransiz nazırla- rına gönülden gelen heyecanlı lemiştir. Bu nutka Fransız Başvekili muhabiri, bir kabul yapmadı ise de ne yuha çekti, nede alay etti. Müsyü Brianı Unterdenlinde caddesindeki otelin balkonun- da görünce Yaşasın sulh! Diye bağırdı, diyor. Bir Tayyare Kazası Dünyada Olu Çinde bir middet evvel Yang #imişti, Bu felâket el'an devam p Biten Hâdiseler Sap Kr Fransız Nazırları Berlinde - Al manlar Heyecan Göstermediler, İngilterede Yeni Anlaşmalar... Berlin Fransız | NazırlarınıNasıl | birleri sular istilâ birer künal halinde bulunun bir Çin şehrinde kayıklarin bir sokak faaliyeti gösteriyor, Bu sene Brerliyada kahve okadar fazla ki dünya piyasasını düşürüp te yeni bir felâket hazırlamamak için bu kahvelerin bir kismi yakıldı ve demire döküldü. Resim, mühim bir kahve stokunun , açık denize atılmak Üzere gerilere yükletildiğini gösteriyor. İspanyada Nümayişler Barslon — Valinin aldığı vaziyet üzerine Komünist fır- kası pir protesto (mitingi tertip etmiştir. 300 nümayişçi, önlerinde kızıl bayraklı iki kadınlar sokakları Komet milislerle (omüsademe olmuş üç nümayişçi yaralanmıştır. Yapılan kısmi ( intihabatta Katalonya Komünist fırkası elyevm Rus ordusunda tay- yarecilik yapan M. Ramon Casanellası meb'us namzedi gösterecektir. Weclis Civarında Bomba Madrit — Meb'usan mec lisi civarında elinde fitilli bir bomba bulunan bir kadınla bu fitili sigarasile ateşliyen bir erkek tevkif edilmişlerdi - lBir Amele Ve ZLiberaller Anlaşması » Londra — Amele Fırkasınn Başiriri efkâri olan Herald gazetesi, Amele Fırkası reisi Henderson ile Liberal Fırka reisi Loit Corç arasında bir itilâf hazırlandığını haber ve- riyor. Eğer yakında intihabat yapılırsa Loit Corç amele saflarına geçecek, bu takdir- de Liberal fırkanın bayatı maziye karışacaktır. Bugünkü bazı meb'usların amele parti- sine dahil olmaları, bazı ame- le meb'uslarınn da muhafa- zakârlara geçmesi muhtemel görülüyor. Drahminin Himayesi Atina — Müsyü Venizelos Hayat Kıraati : Naime Halit ve Ak met Halit, Resimli Kırant: M. Zekeriya Cümhuriyet © Mekteplerine Kırnat: Peyami Safa Resimli Cümhuriyet Kıraati: Rüşen b Mithat Sadullah, o Necmeddin Kıranti; Sabiha Ekrem, M. Zekeriya Sevimli Kıraat : Sadreddin Celâl İlkmekteplere kıraat kitabı yazmak, bir doktora tezi yaz- mak kadar güçtür. Kıraat kitabı birtakım şartları ihtiva etmek lâzımdır. Bu şartları şu suretle hulâsa etmek mümkündür. 1 — Çocuğun muhtelif yaş- lardaki ruhi haletine ve alüka- sına hitap etmek, 2 — Çocuğun lisaninı bilmek, 3 — Mevzuları çocuğun yaş ve seviyesine göre tedrici bir seyir takip edecek surette seçmek, 4 — Pedagojinin kıraat yar mak için kabul ettiği esaslara rlayet etmek, $ — Toplu tedrisata uygun olması. Binaenaleyh kıraat yazcak adamın; Evvelâ, psikoloji bilmesi Saniyen, Pedagoji bilmesi Salisen, Çocuğun Ilsamım bilmesi Rahlan: Çocuğu bilmesi Lâzımdır. Bizde şimdiye kadar kıraat kitabı Oyazmak, sadece bir kazanç vasıtası addedildiği için, birçok kimseler, yukar- daki evsafı haiz olmadıkları ve bir kıraat kitabında bu- lunması Jâzımgelen vasıfları bilmedikleri halde kiraat ki- tabı yazmışlardır. Bu şekilde yazılan kitaplar tedricen kem- diliklerinden > kaybolmuş, yal- nız müstehase olarak Ruşen Eşref, “Mithat Sadallah ve Necmeddin Sadık Beylerin Resimli o Cümhuriyet kıraati kalmıştır. Bu kıraat kitabını vekâletin programa sokması bile bir kusurdur. Diğer kıraatlerden Peyami Beyin kraatini tetkik etmedi- ğim için, bu hususta fikir yürütmeğe cesaret edemiyo- rum, Geri kalan diğer üç kıraat- ten evvelâ Sabiha Zekeriya Hanımla M. Zekeriya ve Er- cüment Ekrem Beylerin Yeni kraatini tetkik edelim. Bu kıraat serisi, birçok noktalardan bu memlekette kıraat sahasında bir yenilik yapmıştır. O vakte kadar kıra- TENKİT Kıraat Kitapları resmi yerinde kullandı, zuları resimle anlatır bir le soktu ve ilk defa o resmi renkli verdi, Yeni Kıraatlerin ikinci mümey- yiz vasfı, çocuğun lisanını tetkik etmesi ve her sınıf çocuğa mu- *yyen miktar kelime öğretmek usulünü takip etmesidir. Pedas goji okuyanlar bilirler ki, çocuk” ların lehçesi vardır. İlkmektep birinci sınıf çocuğunun kullan dığı kelimeler mahduttur ve mus ayyendir. İlk sınıf kıraatini bu kelimelerle yazmak lâımdir. Yeni Kıraat ilk defa olarak bu usulü takip etmiş ve her sınıf çocuğa öğretilecek kelimeleri tesbit ede- rek, bütün kıraatleri o kelimelerle vücuda getirmiştir. Yeni Kıraatlerin üçüncü hu susiyeti, çocuğun alâkasına fazla | ehemmiyet vermesidir. Kıraatte | her mevzu, ber yaştaki çocuğun | olalim eriği dilate pr seçil, ve çocu; anlıyaci anla yalmiş yasağ Bu kıraatlerin bir hususiyeti de pedagojinin kıraatlerde tafsi- Mini zaruri addetiği (tekrar)a | riayet etmesidir. Yeni kelimeler İ çocuğun zahmetsizce öğreneceği surette tekrar edilmiştir. i Fakat bu kıraat serisini yazanlar, iki şeyi unutmuş- lardır; Birincisi, bu kıraati alfabe okutulmıyan Oo memleketler | için yazılan kıraat metotlarına göre yazmışlardır. o Halbuki bizde alfabe okutulduğu için, muallim bu kıraatleri okutma usulünü kavriyamamıştır. j İkincisi : Mevzuları toplu tede 1 risata uydurmamalarıdır. Halbuz ki ilkmekteplerde — tedrisat, toplu tedrisat usulüne istinat ettiği için, muallim bu kıaatlerde aradığını bulamamıştır. ' Yeni Kıraatlerin bu kusurları, ortaya Halit Bey ve refikasınım” | Şileyei Kıraati) ile, M. Zekeriya in (Resimli Kıraat) ini çıkar- 3 mıştır. Bu iki kıraati yazanlar, her şeyden ziyade toplu tedri” sata ehemmiyet vermişler ve bu | uğurda, Yeni OKıraatin diğer | hususlarından mühim bir kısmını ihmal etmişlerdir. Bu kıraatler, pedagojikman ve kıraat metodu noktai nazarından çok noksandır. Fakat toplu tedrisata o uygun olduğu için muallimlerin hoşuna gitmiştir. Sadreddin Celâl Beyin ( Ses vimli Kıraat) serisine gelince bu kıraat serisi de gerek metot, gerek lisan, gerek toplu tedrisat itibarile geridir, Hele lisan noktasından, değil | talebenin, muallimin bile anlı- yamıyacağı kadar lügatle de- ludur. Bu yüzden de çabuk rağbetten düşmüştür. Bu kıa tahlil gösteriyor ki, Rumi : t henüz panik 16 - Eyl - 180 Lüsern — Bir tayyare çen- | Kadın bir hizmetçi, erkek beyanatta bulunarak drahmi- | at m a DİL nü Gal e Ye ğ minen | valeteri” rasatt | liği esnasında tayyarlerden | tardedilmiş bir sivilmuhafızdır. | Din sabit bir kıymette kal. | miyet verilmezdi. Kitaplar | karda saydığımız. bütün yeraiti gktemmtni A... biri seyircilerin arasına düş- | Bomba Atene kulünde ha- | Ması için kambiyo muamele- | fena kâğıda basılır, resimler | cami bir kıraat kitabımız henüz Süer aa | yanl lise | müş, üç kişi ölmüş, 20 kadar | zrlanmış olduğundan kulüp tipin kontrol salma alındığı | updecma yapılırdı. mevcut değildir. imdi 328 1525 İlm 1016 614 | geyirci yaralanmıştır kapatılmıştı. az En X a s3 LA : ğ meli m a LAR a Şehzade, yorgun yorgun — Nerede? dına mülâbis görünüyordu. tarıpti ve zayıf o pençesini TEFRİKA NUMARASI 35 il BiR ELMASIN HİKÂYESİ lim çi 2 ekle OYA ZA NE e a ———— Gül Hatun, hain bir zevk e zehirli halkayı genç veli- ahtin parmağından çıkardı ve Bütsakıben tekrar geçirdi. yi karırken ve takarken hak Yı kertat ile deri üzerinde rmiş, altı pek sivri yapık ir olan taş yerinin keskinli- © deriyi çizik çizik bir Betirmişti. Şeh şu acı tazyikten Müş, ade, <ssir oldu ve sitem etti: Halam kızına kızıp hım ; İnler mi porn ? acıttın Ve sonra öbür yüzüğü çı- d pa Ba ben sana taka- yım, Kendi malın gibi kuk dik Ahmedin karısı der i içinde elini eri le hüzünlü bir tebessümle maceralı Ker kadının parmağına tal Ai — Artık gidiyorum, de kal, er Hatun, yerinden #ç- ME Seta gelin, Alak m hatlık versin. ayağa kalktı, hâ'â sarboşluğa hamlettiği bu tuhaf takatsiz- liğe için için lânetler okuya” rak şöyle bir durakladı, de- vamlı bakışlarla etrafını süzdü ve matemli bir sesle mırıldandı: — Takatım mahvoldu! Kadın, ellerile yüzünü ka- padı ve söylendi: — Haydi Şehzadem. Yolcu dediğin yolunda gerek. Şehzade gülümsedi: — Doğru söze ne denir. # Ertesi gece, yatsıdan biraz sonra çadırın Til açıldı, bir aka öründü: 3 Ni hanım, .dedi. Efendimiz sizi bekliyor: Gül Hatun, telâşını saklıya- madı: milan Sİ d — Çermikte! (Çermik kap- hca demektir) — Çermikte mi? — Evet! Türkmen güzeli kaşlarını çattı, düşündü. Şehzadenin çadıra gelmeyip te kendisini çağırtması pek manalı idi. Acaba veliaht, ne yapmak istiyordu ? Bu; bir taraftan da delikanlının sapa sağlam ol duğuna Odelâlet O ediyordu. Eğer o, zehirin tesiri altında kuvvetini kaybetse idi, şimdi ayakta gezemez ve hele çer- mikte hiç eğlenemezdi. Halta ardında dolaştığı maceralar- dan bile feragat etmek mec- buriyetinde kalırdı. Halbuki yaziyet Ümit olunan ve bek- lenen neticenin tamamen rıd- amman — e Acaba zehir, Gedik Ahme- din zapaettiği kadar müessir mi değildi? Yahut şehzade muhtelif zehirler kullanarak wücudünde bir nevi mahfuzi- yet ve muhfiyet mi temin et- mişti? Her iki takdirde de oyun kaybedilmiş demekti ve muhakkak © olan tehlikeye karşı yeni yeni tahaffuz çare- leri aramak lâzım geliyordu. Gül Hatun alelâcele bu nok- taları (o düşünmekle beraber kurtuluş yolu göremedi. Kap- hcaya gitmek, göz göre göre uçuruma atılmaktı. Gitmemek şehzadeyi kızdırmak ve feci bir manzara ihdas etmekti, O halde ne yapmalıydı? Türkmen kızı, hain bir köpek elinde yese düşen kedi gibi muz- muhacimin yüzüne vurmaktan başka yapılacakşey bulamı- yordu. Biöğensl vaziyeti kabule karar verdi: — Peki, dedi, geliyorum. Dışarı çıkta beni bekle! Akağa, çekilir U çekilmez bir elini direğe, diğerini be- line dayadı, tekrar düşündü. Zehirin yapama, işi ban çere ii ei tırnak larına mı e münasip olacağını kararlaştırmak isti- yordu. Hançer, yanılmaz ve şaşmaz bir intikam aleti idi. Lâkin açacağı yarayı herkes görecekti. Tırnağın bırakaca- ğı iz de, hançerinkinden he- men hemen farksızdı. Halbuki Gedik Ahmet, iz bırakma: dan öldürmeyi emretmişti. O dArkam ver)